• BIST 9355.86
  • Altın 2837.382
  • Dolar 34.4229
  • Euro 36.2785
  • İzmir 21 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Antalya 25 °C
  • Ankara 18 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 

ZİYA ŞAKİR SOKU’YU TANIMA AYRICALIĞI 

Orhan DELİPINAR

Bazı yazarlar vardır sadece eserleri ile bilinirler. Bazıları ise toplumda eserleri ile adeta ışıl-ışıl parlar. Bütün bunlara sebep olan ise o toplumun duyarlılığı ve hafızasıdır. Hepimizin her konuda aynı duygu ve düşünce içinde olması beklenemez. Tabii ki farklarımız olacak, olmalı da, ama yine de kültürde, sanatta, bilimde ve toplum bilincinde belli bir ortalamayı yakalamak o toplumun seviyesini gösterir. 

ziya-sakir-soku.jpg

Bir fırtınadan geldim bir fırtınaya gidiyorum diyen Ziya Şakir’in en önemli özelliği Osmanlı’nın son dönemini, Kurtuluş Savaşını ve Cumhuriyet’i yaşamış ve yazmış olmasıdır.Aslen Sivas İli, Divriği İlçesi, Bahtiyar Fenk köyünden olan Ziya Şakir Soku’nun ailesi Hasan Bey Oğullarındandır ve Sipahi zadedirler. Ataları Mursal Ağa ile birlikte IV. Murat’ın Bağdat Seferine katılan sayılı Divriğili ailelerdendir. 

Ziya Şakir’in Babası Şakir Bey Halep Jandarma Komutanlığı dâhil birçok yerde görev yapmış bir Osmanlı Zabiti idi. I. Cihan harbinin sıkıntılı günlerinde vefat etti. Divriği’ye Bahtiyar Fenk köyüne defin edildi. Annesi Huriye Melek Hanım ise aslen Konya Beyşehirli Saçalı zadeler ailesindendir.    Doğum ve ölüm elimizde değil, arada kalan zaman ise bizim hayatımızı oluşturuyor diyen Ziya Şakir (Soku); 1884 yılında İstanbul Ayasofya’da doğdu. Doğduğu ev Sultanahmet yangınında yanınca evlerinin yerine İttihatçılar ve Nazım Hikmet gibi aydınların hapis edildiği ceza evi yapıldı. Günümüzde ise Four Seasons oteli olarak kullanılmakta.  

Ziya Şakir tahsil hayatına Divan yolunda bulunan Burhân-ı Terakkî Mektebinde başladı. Babası Hacı Şakir Bey askerlik vazifesi ile Bursa’ya tayin olunca Bursa İdâdîsi’ne gitti. Bir yıl okuduktan sonra babasıyla beraber İstanbul’a döndü. Burada Vefa İdadîsi’nin ikinci sınıfına başladı. İlk eseri olan köylü kızı adlı manzumeyi henüz 16 yaşındayken İrtikâ dergisinde yayınlayarak yazı hayatına atılmış oldu. Ziya Şakir’in şiir ve şarkıları İrtikâ, Musavver-i Fenni, Edep ve Terakki dergilerinde peş peşe çıkmaya başlayınca okul yönetimi tarafından gazete ve dergilerde yazı yazmaması için uyarıldı.

Ziya Şakir yazılarına ara vermek yerine bir süre Servet, M. Ziya, Hamid Nuri gibi takma adlarla yayınladı. Okul Mubassırı (okulda düzeni sağlamakla görevli kişi) M. nin hakkında vermiş olduğu jurnal neticesinde sorgulanarak tutuklandı. Birkaç gün sonra salıverildi. Genç yaşta Jön Türk olarak mimlenmişti. Halep Jandarma Alayına tayini çıkan babası ile birlikte Halep’e gitti. Eğitimini burada tamamladı.

Üç yıl sonra İstanbul’a döndü. Terakkî dergisini başyazar olarak çıkarmaya başladı. Bu dergide yazılarını Ziya Şakir olarak imzaladı. 1906 yılına kadar hem Terakkî dergisinin başyazarlığını yaptı hem de Hukuk Fakültesine devam etti. 1906 yılında Hanımlara Mahsûs Gazetesi ve onun çocuklar için çıkardığı Çocuklara Mahsûs gazetesinin de başyazarlığını üstlendi. 24 Temmuz 1908 günü ilan edilen II. Meşrutiyet’e kadar bu iki gazeteyi de başarıyla yayınladı.

Ziya Şakir’in hayatında önemli dönüm noktalarından biri olan Halep yıllarından bir olayı aktarmak isterim. Halep te kaldığı üç yıllık sürede Abdülhamid tarafından Halep’e sürgün edilen Ahmet Muhtar Paşa yazmayı planladığı Feth-i Celîl-i Konstantiniye kitabının ön çalışmaları için Ziya Şakir’in Fatih Kütüphanesi’nden başlayarak İstanbul’un bütün kütüphanelerini taramasını istemiş bu araştırmalar da Ziya Şakir’in içindeki tarih araştırmaları tutkusunu iyice alevlendirmiştir. Daha sonraları birçok tarih kitabı yazmasında yaptığı bu araştırmalar önemli rol oynadı.1906 yılında İttihâd ve Terakkî cemiyetine kabul edildi. 1910 yılında arkadaşlar ile beraber Genç Türk gazetesini çıkarmaya başladı. 11. Sayıdan itibaren bu gazetenin yönetimini üstlendi.

Ziya Şakir Genç Türk’teki başyazarlık köşesinde Talat Paşa’nın Dahiliye Nezareti’ndeki başarısızlıklarını bir-bir sıralayan ve hemen istifaya çağıran açı bir mektup yazdı. Talat Paşa Dahiliye Nazırlığındaki görevinden çekilmek zorunda kaldı. İttihatçıların bütün şimşekleri üstüne çeken Ziya Şakir Mısır’a kaçtı.

Kahire’de Sinema sanatıyla tanıştı. Sultan’ın Gözdesi isminde bir senaryo yazdı. Filim çekimleri için İskenderiye’ye geçti. Filmi çekecek olan İtalyan yetkililerle görüşmek için Napoli’ye giden Ziya Şakir İtalyan’lar Trablusgarp’a saldırınca İstanbul’a döndü. Dönüşünün ikinci gününde tutuklandı ve Bekir Ağa Bölüğünde hapse atıldı. Yargılanma sonucu önce Kastamonu’ya oradan da bütün İttihat ve Terakki muhaliflerinin sürgün edildiği Sinop’a sürgün edildi.
İttihat ve Terakki yeniden hükümet kurdu Talat Paşa yeniden Dâhiliye Nazırı oldu. Sinop’ta çok sıkıntılar çektiğini duyduğu Ziya Şakir’i affedip İstanbul’a getirtti. Makamına getirilen Ziya Şakir’in ellerinden tutup tanıştık artık barışalım dedi. Talat Paşa’nın önerisi ile bir süre Hak gazetesinde yazdıktan sonra evine çekildi.

1912 yılında Balkan Savaşı başlayınca küçük kardeşi Kazım Şakir ile birlikte Bursa’ya geçti ve gönüllü olarak Bursa Taburuna katıldı. Bursa Taburu Edirne Kalesine gönderildi. Burada Başçavuş rütbesine yükseldi. Nöbet dışında kalan zamanlarında Edirne Muhasarası sırasında günlükler tutuyordu. Kendisinin ilk tefrikası olan Meçhûl Asker ve Edirne Müdâfaası yazısını da bu günlüklerden yararlanarak yazdı. Edirne düştükten sonra iki buçuk ay kadar Edirne Hilâl-ı Âhmer Hasta hanesinde Bulgar askerlerinin elinde esir kaldı. Yaraları iyileşince Bulgar işgalindeki Edirne’den kaçarak İstanbul’a geldi. Enver Paşa’nın Şarköy Çıkartmasına katılarak Edirne’nin Bulgar işgalinden kurtarılmasına şahitlik etti. Savaştan sonra İstanbul’a döndüğünde Talat Paşa onu Ertuğrul Gazetesinin başına geçmek üzere Bursa’ya gönderdi. 

Birinci Dünya Savaşı başlayınca, Bursa’da Menzil Hat Müfettişliği ve Merkez İnzibat Kıtası Kumandanlığı yaptı. Birinci Dünya Savaşından sonra Bursa Müdâfaa-i Hukuk Cemiyeti kuruldu. Cemiyetin irşâd ve istihbarat şefliğine de Ziya Şakir getirildi. Ertuğrul Gazetesinde İstanbul Hükümetleri ve Damat Ferit hükümeti aleyhinde yazılar yayınlıyor, bu gazetelerin bir kısmını da gizlice İstanbul’a gönderiyordu. Önce Kuvva-yı Milliye ile çalışmak üzere Soma Cephesine gitti. Bursa’nın boşaltılması kararlaştırılınca, Ankara’ya geçti ve Sivas’ta kurulmakta olan Temyiz Mahkemesinin İstida Şubesi Baş Kâtipliği’ni üstlendi. Cumhuriyet ilan edilince İstanbul’a döndü.

240 tan fazla eseri, ayrıca çeşitli imzalar altında farklı dergilerde yayınlanmış binden fazla makalesi bulunan Ziya Şakir yalnızca tarih araştırmacısı ve tarih romanı yazarı değildir. Beyaz perdeye aktarılış ilk senaryosu olan Çanakkale Geçilmez filmi dönemin gişe rekorlarını kırmıştır. Allah’ın Cenneti filmi çok rağbet görmüş, Atatürk’ün son günlerini ve cenaze merasimini anlatan Ebedi Meşale filmi ise izleyici rekorları kırmıştır. İstanbul’da ve Paris stüdyolarında çekilmiş olan Beyaz Esire Balkanlar, Mısır ve Hindistan’da büyük ilgi görmüş ancak yurda girişi yasaklanmış olduğu için Türk seyircilerle buluşamamıştır. Ziya Şakir’in Nasrettin Hoca adlı basılmamış bir senaryosu, Hatay Yıldızı, Atatürk’ün Çocukları, Ruhlar Mucizesi ve Sarı Kurdele isimli basılmamış film senaryoları da vardır. Dört çocuk babası Ziya Şakir 22 Aralık 1959 yılında gözlerini yaşama kapadı. Bine yakın makale çok sayıda senaryo, pek çok eser, adeta dünyaya yazmak için gelmiş bir insan. İttihat ve Terakki hakkında en kapsamlı bilgiyi 839 tefrika ile verdi. Devrinin en güçlü siyaset adamlarına gazete yoluyla en sert uyarılarda bulunacak kadar da gözü pek bir Hürriyet aşığı.           
    
Ziya Şakir Sokunun torunu Ayda Üstündağ’ın anılarında dedesi:Ayda Üstündağ Ziya Şakir’in oğlu Mehmet Orhan’ın ilk çocuğu olup lise tahsilini dedesinin yanında geçirdi. Balkan Harbinde Ziya Şakir’in kaval kemiğine saplanan kurşun kemiğin içinde kaldı ve sonraki hayatında çok eziyet çekti. Dedesinin tedavisi ile yakından ilgilendi, pansuman yaptı iğneler vurdu. Ölümüne kadar yanında idi vefatına şahitlik etti, bu sürçte tanık olduğu olayları yazdı. Şimdi bu anılardan bazılarını paylaşmak isterim.

Ayda’nın İstanbul’a ilk gelişi 7 yaşında 2. Sınıfa geçtiğinde anne, baba ve kız kardeşi Saliha ile geldiler, Çemberlitaş Turan apartmanı kat 3 deki dedesi Ziya Şakir’in evine. İlk gördüğü şey tavana kadar kitaplarla dolu duvarlar, Masasının üzeri kitaplar, kalemler ve kağıtlarla dolu olan, bembeyaz saçlı bir adamın meraklı gözlerle kendilerini dikkatlice izlediği dedesi Ziya Şakir oluyor. 

Sonraki yıllarda İstanbul Çengelköy’de yaşayan Ayda hafta sonları ve okul tatillerinde dedesini ziyarete gidiyor. Dördüncü sınıfta iken dedesi ile birlikte dedesinin arkadaşı ve dedesi gibi Divriğili olan Nuri Demirağ’ı ziyaret ediyor. Beşiktaş sahilinde, üzerinde “N.D” harflerini bulunduğu binadaki ofisinde görüşüyorlar. Nuri Bey Ayda’yı görünce Ziya bu tam Uzun Hasan bey oğullarına yakışan bir kız diyor. Güzel bir gün geçiriyorlar.

Ayda başka bir anısında; Dedemlerde misafir olduğum bir gün iki konuk geldi. Daha sonra bu ziyaret ve sebebini hatırladığımda tarihe tanıklık ettiğimi anladım diyor. Gelenlerden biri Adnan Menderes’ti diğerini hatırlamıyorum. Dedem beni misafirlerine taktim etti. Adnan Bey Celal Bayar’la parti kurmak istediklerini söyledi. Benim kavrayamadığım birçok teknik ve toplumsal konular konuşuldu. Sonradan anladım ki Demokrat Partinin kuruluşuna tanıklık etmişim. 

İlkokul dördüncü sınıftan sonra babam Nuri Demirağ’ın madenlerini işletmek üzere Divriği’ye gitti. Biz de beraber gittik ilkokulu burada bitirdim. Ortaokulu da Nuri Demirağ Orta Okulunda okudum. Lise tahsili yapmak için tekrar İstanbul’a dedemin yanına geldim. Dedem o zaman belediye meclis azası idi. Bu sebepten Florya’da belediye çalışanları için yaptırılan lojmanlarda kalıyordu. Bitişik dairede Kemal Aygün’ün ağabeyi Şinasi Bey oturuyordu. Aygün ailesi ile özel bir ilişkimiz vardı. Onlar da bizim gibi Divriğili ve dedem onların kirvesi idi. 

Bir gün dedem bana büyük bir müjde verdi. Florya Köşkünde yaz tatilinde bulunan Cumhurbaşkanı Sayın Celal Bayar’ın ziyaretine gideceğiz diye. Hem Celal Bayar ile tanışacak olmak hem de Atatürk’ün yaşadığı bir mekânı ziyaret edecek olmak beni çok heyecanlandırdı. 

Köşkten bir otomobil geldi. İskelenin başlangıcında içinde 4-5 polisin bulunduğu küçük bir karakol vardı. Dedem ile beraber köşke ulaştık, zaten uzak bir yer değildi. Geldiğimiz haber verildi. Cumhurbaşkanı bizi çalışma odasında kabul etti. Büyük bir samimiyetle hoş geldin Ziya diyerek ayakta karşıladı. Belli ki aralarında uzun bir arkadaşlık vardı. Fakat dedem büyük bir saygı ile hatırını sordu. İlk dersimi aldım. Dedem arkadaşının değil devlet başkanının huzurunda idi. Bu ziyaret hayatımda en onur duyduğum anım oldu. Hafta sonları dedemin ziyaretçileri çok oluyordu. Birçok sanatçıyı tanıma fırsatı buldum. Bir gün zil çaldı. Kapıyı açtığımda gözlerime inanamadım. Gelen Ayhan Işık’tı. Buyurun deyip içeri aldım. Hemen dedeme haber verdim.

Büyük bir saygıyla birbirlerine sarıldılar.
Cumhurbaşkanı Celal Bayar İstanbul’a geldiğinde muhakkak dedemle görüşürdü. Araba göndertir aldırırdı. Dedemin yanında sağlık problemlerinden dolayı birisi olması gerektiğinden, ben de beraber giderdim. Bu görüşmeler bazen Şale Köşkü, bazen de Beylerbeyi Sarayında olurdu. Bazen de Cumhurbaşkanı dedemi ziyarete eve gelirdi. Gelmeden haber verirdi. Cumhurbaşkanı’nın çok sevdiği tarhana çorbası hazırlanırdı. Cumhurbaşkanı’nın arkadaşına ev ziyareti yapması bu kadar yoğun bir insan için tam bir vefa örneği idi. Bu ziyaretlerde ne yollar kesilir nede bir telaş olurdu. 3 kat merdiven çıkar, yanında yalnız yaveri olurdu. Dedemin çalışma odasındaki kitapları inceler bazı dokümanlar alırdı. 

Celal Bayar’ın kızı Nilüfer Hanım ile Ziya Şakir’in kızı Ülya Amerikan Kız kolejinde beraber okumuşlar.Dedem Celal Bayar ile iki kere resmi yurt dışı ziyaretine katıldı. Bunlardan biri Tito dönemi Yugoslavya ziyareti. İkincisi ise Krallık Dönemindeki Yunanistan., Bir gün Safiye Ayla ve eşi Şerif Muhittin Targan dedemi ziyarete geldiler. Şerif Muhittin Targan eski Irak Kralı Faysal’ın yakın akrabası ve Peygamber soyundan geliyordu. Dünya çapında bir müzik adamıydı. Amerika’da İngiltere’de ve daha birçok ülkede konserler veriyordu. Dedem de ara sıra piyanonun başına oturur bize mini konserler veridi. Çok geniş bir müzik kültürü vardı. Bizler çok mutlu olurduk. Safiye hanım dedemden müzikal bir senaryo istedi. Senaryonun ismi bile belliydi. “Firavun’un Kızı”.

Kanser tedavisi gören dedemi Cerrahpaşa Hastanesine götüreceğimiz zaman İstanbul Belediye Başkanı Kemal Aygün Bey araba gönderiyordu. Moralinin bozuk olduğu zamanlarda Aşık Veysel’i özler, Aşık gelse “benim sadık yârim kara toprağı” söylese derdi.Zorlu günlerde Adnan Menderes Başbakanlık Müsteşarı Ahmet Salih Koru Beyi özel olarak görevlendirmiş, dedemi ziyarete geldi. Dedemle sohbet ettiler. Bana ihtiyaçlarımı sordu.  Ben de şu an bir ihtiyacımız yok ileride olursa size den rica ederim dedim. Teşekkür ettikten sonra yolcu ettim. 

Sonuç olarak bize Allah’ın verdiklerine şükür etmek, aldıklarına da sabır etmek gerekiyor.
Ayda Üsündağ’a tarihin bu dönemine kendi gördükleri ile ışık tuttuğu ve anılarını toplayıp Dedem Ziya Şakir adlı anı kitabını yazdığı için şükranlarımı sunarım. Nurlar içinde yat Ayda Üstündağ mekânın cennet olsun. Ailenin yaşayan tüm fertlerine de sağlıklı ömürler dilerim.
Ziya Şakir Soku’nun Eserleri:                                                     
1. 151 Nolu Şehid
2. 1897 Türk-Yunan Muharebesi Ve Sultan Hamidin Gizli Siyaseti
3. 1914 Cihan Harbine Nasıl Girdik
4. Abdülhamid Devrinde, Mahbes Ve Menfa Hayatı
5. Abdülhamid’in Son Günleri
6. Abdülhamid’in Ölümü
7. Acı Hakikatler (İnkilâb Tarihî)
8. Adaların Esrarı
9. Akdeniz Mektebi
10. Akdeniz’de Türkler
11. Akdeniz’de Türk Denizcileri
12. Alemdar Mustafa Paşa
13. Ali Resul
14. Allah’ın Aslanı Ali
15. Allah’ın Cenneti
16. Asrısaadette İslâm Ordusunun Harpleri
17. Asri Saadet Kadınları
18. Aşk Hasreti
19. Aşk Uğrunda - Parasız Devriâlem
20. Atatürk Hayatı Ve İnkılâpları
21. Avaroğlu
22. Aygır İmam
23. Aziziye Tabyası
24. Bâbı Mezhebin Tarihi
25. Bağdadın Son Günleri
26. Barbaros’un Reisi Poyraz Ali Tulonda
27. Battal Gazi
28. Battal Gazinin İntikamı
29. Baysan
30. Bektaş Voyvoda
31. Bektaşi Fıkraları
32. Bektaşi Nefesleri
33. Bektaşilik
34. Beyaz Kelebek
35. Beyoğlu Batakhaneleri
36. Bir Harem Bestekârı Sadullah Ağa
37. Bir Haremağasının Hatıraları
38. Bir İltica Meselesi
39. Bir Saray Faciası
40. Bir Tangonun Romanı
41. Bizans Kartalı
42. Bizans Ordusunda Türk Kumandanları
43. Bizans Sarayında Bir Türk Genci
44. Bizim Daktilo
45. Bomba Vakası
46. Bursa’yı İki Gün İdare Eden Eşkıya Püskülsüz İsmail
47. Büyük Kabine
48. Büyük Macera
49. Büyük Türk İnkılâbı- Acı Hakikatler
50. Büyük Türk İnkılâbı- Başlarken
51. Casus Melek Hanım Kimdir?
52. Celal Bayar’ın Hayatı
53. Celâli Eşkiyaları ve Saray Kadınları
54. Cellât Kara Ali
55. Cengiz Han
56. Cezar Ahmet Paşa
57. Cihan Harbine Nasıl Girdik?
58. Cihan Harbini Nasıl İdare Ettik
59. Çarlık Ülkesinde Bir Türk Zabiti
60. Çayır Güzeli
61. Çırağan Sarayında 28 Sene (Sultan 5. Murad’ın Hayatı)
62. Davut ve Batşeva
63. Dervişler Saltanatı
64. Din Dersleri
65. Eba Müslim Horasanî
66. Eba Müslim’in İntikamı - Bağdadın Son Günleri
67. Ecnebilerin Memleketten Tardı
68. Edirne Müdafaası
69. Efelerin Tarihi
70. Endülüs Şövalyesi Abdurrahman
71. Ertuğrul Gemisi Nasıl Battı?
72. Eski Devirde Bomba Vakaları
73. Esmer Gül
74. Esrarlı Hakikatler
75. Esrarlı Ölümler
76. Eyüp Sultan
77. Eyüp Sultan Ve Haliç
78. Fatih
79. Fatih İstanbul’u Nasıl Aldı?
80. Fatih Sultan Mehmet
81. Fethi Okyar - Ve - Serbest Fırka
82. Firarî Donanma
83. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Aynaroz Manastırları
84. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Bavuldaki Ceset
85. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Beyaz Et Ticareti
86. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Cibali Zindanları
87. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Galata Batakhaneleri
88. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Kan Ve Ateşler İçinde
89. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Karayürek Çetesi
90. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Kırmızı Horoz
91. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Yalova Eşkiyaları
92. Gâvur Mehmet’in Maceraları- Yedi Âşıklar Şirketi
93. Gâvur Mehmet’in Maceraları-Çukur Bostan Cinayeti
94. Hak
95. Halid İbni Velid
96. Halife Saraylarında Bir Türk Kızının Kahramanlığı
97. Harbi Nasıl İdare Ettik
98. Haşimi Emevi Rekabeti
99. Hatice Sultan
100. Havacılık Tarihi
101. Hayber Cengi
102. Hazreti Ali
103. Hazreti Alinin Öğütleri
104. Hazreti Fatıma
105. Hazreti Hamza
106. Hazreti Hatice
107. Hazreti Mevlâna
108. Hazreti Muhammed
109. Hazreti Muhammed’in Hususî İçtimaî Ve İlmî Hayatı.
110. Hazreti Muhammed Ve İslam Ordularının Muharebeleri
111. Hilâl Ve Zambak
112. Hindistan’da Bir Türk Kızının Maceraları
113. Horasanlı Ebu Müslim
114. Hürriyet Ve İtilaf Fırkası
115. Hz. Muhammed Ve Devri Saadetin Müslüman Kadınları
116. Issız Ada Beş Türk Kızının Macerası
117. İki Saray Cinayeti
118. İlk Türk Kadın Casusu
119. İnönü’nün Hayatı
120. İstanbul’da Bulgar Casusları
121. İşgal Altında
122. İttihat Ve Terakki Tarihi Nasıl Doğdu Nasıl Yaşadı Nasıl Öldü
123. İttihat Terakki Cemiyeti Şubesi Nasıl Teşekkül Etti
124. İttihatçılar Devrinde Muhalefet
125. Kafkas Şahikalarında Yakın Mazinin Kanlı Hadiseleri
126. Kahpenin Piçi
127. Kalender Çelebi
128. Kalenderoğlu
129. Kan Dalgası
130. Kan Dalgası Bir Sevda Üç Suikast
131. Kanal Seferleri
132. Kara Cehennem
133. Kara Tahir
134. Katırcıoğlu
135. Kenan Paşazade Sarafim
136. Kerbela Vakası
137. Kerbelâ Vakası ve Kerbela’nın İntikamı
138. Kırık Madalya
139. Kiralık Kalp
140. Komiteciler Arasında Eston
141. Kör Ali Vakası
142. Kubilay Hakan
143. Kuyucu Murat Paşa
144. Küçük Fıkralar
145. Lord Ali Reis
146. Mahmut Şevket Paşa
147. Makaleler
148. Maktul Kadınlar
149. Maktul Vezirler
150. Mansur İle Nesimi
151. Meçhul Asker
152. Meşhur Eşkıyaların Tarihi
153. Meşrutiyet Devrinde Muhalefet
154. Mete Kimdir
155. Mevlana
156. Mevlevilik
157. Meydan Ağaları
158. Mezhepler Tarihi
159. Mezhepler Ve Tarikler
160. Mikado Ve Sultan Hamid
161. Milli Mücadelede Casus Teşkilatı
162. Mis Eston
163. Mithat Paşa
164. Mithat Paşa Ve Hürriyet Kurbanları
165. Mukaddes Kazan
166. Nasreddin Hoca
167. Nasrettin Hoca Sinema Kitabı
168. Nasrettin Hocanın Tarihi
169. Nuri Demirağ Kimdir
170. Oğuz Han
171. Osmanlı Döneminde İstanbul Ramazanları
172. Osmanlı Nizam Ordusu tarihi
173. Osmanlı Saltanatı Göçerken (İnkilab Tarihi) 2 Cilt
174. Osmanlı Saltanatı Göçerken (Mütareke Devrinin Tarihi) 2 Cilt
175. Osmanlı Sarayında Cinci Hoca
176. Osmanlı Saraylarında Haremağaları
177. Osmanlı Tarihinde Mey Ve Mahbub
178. Osmanlı Tarihinde Türkler Ve İngiliz’ler
179. Osmanlıda Harem Ağaları
180. Osmanlıda İlk Türk Şeyhülislamı Molla Fenari
181. Otuz Sene Evvel Bizi İdare Edenler
182. Ölüm Kulesi
183. Ölüm Mangası
184. Ömer Hayyam
185. Paşa Kızı Seniye
186. Poyraz Ali
187. Püskülsüz İsmail
188. Sahibinin Sesi
189. Sahipsiz Elmas
190. Saltanatın Son Günleri (İnkılâp Tarihi)
191. Saray Kadınları Ve Harem Hayatı
192. Saraylarda Harem Ağaları
193. Sarı Saltık
194. Selçuklu Saraylarında Ömer Hayyam Hasan Sabbah Ve Nizam-ı mülk
195. Sevmek Ve Kendini Sevdirmek Sanatı
196. Sivastopol Harpleri
197. Siyasî Fırka Reislerinin Hayatları
198. Sönmeyen Aşk
199. Sultan Abdülhamid
200. Sultan Abdülhamid Ve İmparator Mikado
201. Sultan Aziz Öldürüldü mü?
202. Sultan Aziz’in Ölümü
203. Sultan Hamid Ne Zaman Hal Edildi
204. Sultan Hamid’in Son Günleri
205. Sultan Hamid’in Sürgünleri
206. Sultan Muradın Ölümü
207. Sultan Reşad Ve İttihatçılar
208. Sultan Hamid’in Hafiyesi Gavur Memed Kara Yürek Çetesi
209. Şah İsmail
210. Şahane Aşk
211. Şark Yıldızı
212. Şehzade Halil’in Sergüzeşti
213. Şeyh Şamil
214. Tahire
215. Tanzimat’tan Sonra Hapis Ve Sürgün
216. Tarihi Müsahabe
217. Tarihte Türkler İngilizler 
218. Tarihten Büyük Aşklar
219. Tarihten Korkmayanlar
220. Tepedenli Ali Paşa
221. Tıbbiye Ve Tıbbiyeliler
222. Timurlenk ve üç boz Atlı
223. Todori Vakası
224. Tövbe!...
225. Türkiye Yahudileri
226. Türkler Karşısında Napolyon Fransa’nın Mısırı işgali
227. Türkler Roma Kapılarında
228. Uhud Cengi
229. Üç Boz Atlı
230. Vatan Uğrunda Nasıl Casus Oldum
231. Veliahd, Yusuf İzzettin
232. Vistol Nehri Boyunda, Türk Atlıları
233. Yahudi Tarihi
234. Yakın Tarihin Esrarlı Vakaları
235. Yakın Tarihin Üç Büyük Adamı Talat-Enver- Cemal Paşalar
236. Yalım Efe
237. Yalnız Genç Kızlar İçin
238. Yaşamak İstiyorum
239. Yerebatan Cinayeti
240. Yezidin Gözdesi
241. Yıldız Sarayında 33 Sene
242. Yusuf İle Züleyha
243. Yusuf İzzettin Öldü Mü Öldürüldü Mü?
244. Zaven Çetesi
245. Zindan Köşelerinden Yıldız Sarayına
Bu kitaplar dışında 1000 civarında makalesi ile bize ulaşmayan yazılarının da olduğunu düşünüyorum. Dünyaya adeta yazmak için gelmiş bu görevini de en iyi şekilde ifa etmiştir. Bu eserlerinin bir kısmında kendi adını kullandığı gibi bir kısmında da takma isimler kullanmış
Ziya Şakir Soku’nun Takma Adları;
1.    Abdülmüheymin: Kendi evinde bastığı “Mecmua-i İnkılâp” mecmuasındaki yazılarında.
2.    Bahtiyar Fenkligil: “Bektaşi Nefes ve Mersiyeleri” (1943)
3.    Emekligil: Gazete Yazılarında
4.    Hamit Nuri: Öğrencilik yıllarında “İrtika, Musavver Fenni Edep, Terakki” deki yazılarında (1900/1901)-1
5.    Hüseyin Servet: “İrtika, Musavver Fenni Edep, Terakki” deki yazılarında (1900/1901)-2
6.    M. Melek: Dede gazetesindeki “Şeyh Şamil” başlıklı tarihi büyük roman tefrikasında. (1949-1950)
7.    M. Ziya: Öğrencilik yıllarında “İrtika, Musavver Fenni Edep, Terakki” deki yazılarında (1900/1901)
8.    Z. Melek: “Yerebatan Cinayeti” (1943), “Macera Peşinde” (1943), “Aşk Hasreti” (1944), “Asri Bakireler” (1945), “Bir Tangonun Romanı”(1945), “Beyaz Kelebek” (1945), Büyük Macera” (1945), “İhanetin Cezası” (1945), “Vicdanından Af Dile” (1945), “Eski Devirlerde Köçekler ve Çengiler” (Resimli Tarih Mec.4/47 1953) 
Rumuzu: Z.Ş. “Ali Dayı” gazetesindeki “Moskof Cenkleri”, “Biz ve Bulgarlar” isimli tefrikalarında (1949).
. İyi ki bu dünyaya gelmiş ve de iyi ki yazmışsın Ziya Şakir Soku. 

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21