• BIST 9389.62
  • Altın 2837.382
  • Dolar 34.4229
  • Euro 36.2785
  • İzmir 21 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Antalya 25 °C
  • Ankara 18 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 

UMMADIĞIM ÜLKE KALBİMİ FETHETTİ

AYŞULA ÖZGEN İLGAR

Belki de tüm dünyayı etkisi altına alan korona virüsün bizleri 2 yıldır evimize kapatmasının üzerine 6 gün süren bir yurtdışı gezisi çok iyi geldi. Bir saat 10 dakika süren yolculuğumuzun ardından Sofya’ya vardık. Gitmeden PCR testimizi elbette yaptırdık ama yine de endişelerim vardı. Ama gidince gördüm ki kapalı alan haricinde maske zorunluluğu olmamasına rağmen sağlıkla ve güvenle gezdik. 

Bulgaristan’ın başkenti Sofya adeta ıhlamur kokuyordu. Bulgaristan gezilecek yerler planı çıkartırken, öncelikle Ihlamur Kokan Şehir Sofya derim. Çünkü eğer rotanızda kültür olsun istiyorsanız yürüyerek bir sürü tarihi yer keşfedebilir ve güzel fotoğraflar çekebilirsiniz.

Vitoşa caddesi Sofya’nın İstiklal Caddesi diye düşünebilirsiniz; Cafeler, Barlar, Hediyelik Eşyacılar, Mağazalar ve daha pek çok seçenek var.  Caddenin Vitoşha dağına bakan bitiminde büyük bir bahçe sizi bekliyor, bahçenin sonunda ise Ulusal Kültür Sarayı (National Palace of Culture) bulunuyor. Yeraltı çarşısından çıktığınızda Serdika Antik Kenti’ne bakıp, hemen karşınızda ise Banyabaşı Camii geliyor. Banyabaşı Camii şehrin tam merkezinde yer alıyor. Mimar Sinan’ın eserlerinden biri olma özelliği taşıyan cami merkezi konumu ile dikkat çekiyor.

Sofya merkezde; Başbakanlık, Başbakanlığa ait olan en eski AVM (TSUM AVM), Cumhurbaşkanlık Binası, Cumhurbaşkanlığının önünde yer alan Gardiyanlar, Parlamento Binası (eskiden Komünist Partisinin merkeziydi), Merkez Kapalı Pazarı, Kadı Seyfullah Efendi Camii (Banyabaşı Camii), Serdika (Sofya’nın Eski Adı) Kalıntıları, Ulusal Tarih Müzesi, Ayasofya Heykeli (Eskiden Lenin Heykeli), Ivan Vazov Ulusal Tiyatrosu / Milli Tiyatro, Banyabaşı Hamamı, Sofya Mozolesi (Georgi Dimitrov Mozolesi), Atatürk’ün En Sevdiği Bulgaria Restoranı (her ne kadar kapalı olsa da önemli bir yer), Çar Sarayı: Sofya'nın Ulusal Sanat Galerisi, Aziz Nikolas Rus Kilisesi, Merkezi Ordu Evi (Atatürk’ün Dimitri Aşkı, Atatürk’ün ateşe iken ilk aşkı piyanist kız), Alexander Nevski Katedrali, Ayasofya Kilisesi, Sofya Şehir Bahçesi, Aziz George Rotunda Kilisesi, Sofya’nın en eski binası Aya Yorgi Kilisesi, Arkeoloji Müzesi (eskiden en eski camii), Merkez Bankası ve Aya Nikola Heykeli (Bankacıların Kurucusu) ve Sofya Beylerbeyi Konağı’nı da görülmesi gereken yerler listenize alabilirsiniz. Bu saymış olduğum yerler için 1 gününüzü ayırdığınızda rahat rahat gezebilirsiniz. Konaklamak için ise Hyatt Regency Sofia’yı önerebilirim.

Gezimizin ilerleyen günlerinde Samokov, Belçin Kaplıcaları’nı gezdik. Burada muhteşem ekolojik hotel Belchin Spring Hotel’i gezdik. Balkanların En Gelişmiş Kayak Merkezi olan Borovets’te Hotel Rila’da konakladık. Sabah uyandığımda camı açınca karşımdaki manzara ve doğal oksijenli hava beni adeta büyüledi. Yazın bu kadar hoşuma giden bir yerin kışını hayal ediyorum ve gidilmesi gereken destinasyon olarak listeme alıyorum. 

Rehberimiz İvo yolda geçtiğimiz bir yerin Pomak Köyü olduğunu anlattı. Pomaklar yani hikâyelerine göre nam-ı diğer Eskimolar… Zamanında nüfus sayımında memurlara Bulgar’ız ama Müslümanız dediklerinde kabul ettiremediklerinden üçüncü denemede biz Eskimoyuz diyen Pomaklardan bahsediyorum. Nüfus memuru Bulgaristan’da Eskimo mu olur dediğinde olmaması için ispat isteyen Pomaklar kendilerini Eskimo olarak kabul ettirerek tarihe bir not düşmüşler. Bu köyde camileri ve minareleri görmek de ayrı bir güzel duygu.

Güzel anılar biriktirdiğim bir diğer yer ise, Belitsa (Beliça) Dans Eden Ayılar Parkı oldu. Andrianov Chark bölgesinde, Güney Rila Dağı’nda yer alan Oynatılan ayılar Parkı, Beliça şehrinin 12 km kuzeyinde bulunuyor.

Pe ki siz  “oynatılan ayılar” ne demek biliyor musunuz?

Elinde rebap, zincire bağlı ayıyı çeken bir çingene hayal edin. Hayvan, rebabın sesiyle yavaş ve gönülsüzce hareket ediyor, yuvarlanıyor, sanki dans ediyormuş gibi vücudunu sallıyor ve türlü türlü marifetlerini sergiliyor. Bu esnada turistler ve yoldan geçenler yerdeki kutuya bozuk para atıyorlar. Yani bir nevi bu ayılar esir gibiydiler. Yıllar önce bu sahneyle Bulgaristan’ın büyük şehirlerinde sıklıkla karşılaşılırmış. Bu ayılar şimdi ise bu parkla özgür ve doğal hayata kavuştular. Şu ana kadar Bulgaristan'daki 25 kayıtlı dans eden ayının özgür bir hayata geçişi burada gerçekleşmiştir. Parkta 34 yaşında Nataşa isimli bir ayı da bulunmaktadır. Ayılar cinslerine göre değişkenlik göstermekle birlikte ortalama 25 yıl yaşamaktadırlar. Bu parkta zorunlu dans eden ayılar doğal yaşama kavuşmuşlar ve ziyaretçilerin keyifli vakit geçirmelerine olanak sağlıyorlar. Ben de parkta yer alan bir ayı ile resim çekilmeye çalışırken poz vermesi beni çok mutlu etti. 

Ayı Parkı sonrasında Rila Fun Park’ta çocuklar gibi eğlendik. İki kişilik alp coaster ile eğlenceli ve güvenli sürüşler sunan dağ eğlence parkını sürüş yaparak deneyimledik.

Ünlü Kayak Destinasyonu Bansko’dan bahsetmemek asla olmaz. Kayak yapmayı seven biri olarak pistlerinden büyülenmemek elde değil. Kışın gidilmesi gereken yerler arasına Borovets ve Bansko’yu da ekleyelim. Bir de unutmadan Bansko’da Kempinski Hotel Grand Arena’ da konakladık. Buranın odaları muhteşemdi fakat SPA’sı muazzamdı. Otelde konaklarken teleferiklerin gidişini ve doğanın güzelliğini bir film gibi izledim. Kış turizmi için ideal iklime sahip olan Bansko’da kayak keyfine varabileceğiniz Türkiye’ye yakın bir destinasyon. İleri teknoloji ile kayak pistlerinde kayak yapıp yorulduktan sonra spa’nın, masajın ve kapalı termal yüzme havuzlarının tadını çıkarmak ise tartışmasız mükemmel. 

Eğer masaj seviyorsanız ve ortak alan kullanımı yapıyorsanız mutlaka Spa’nın Başkenti Velingrad’a da gidin derim. Benim buradaki konakladığım adresim ise, Hotel Arte Spa & Park idi. Rodop Dağı’nın batısında bulunan Velingrad tam anlamıyla bir SPA ve sağlık merkezi. Yıl boyunca yararlanabileceğiniz Spa olanaklarının yanı sıra küçük bir açık havuz ile spa küvetlerine bağlanan kapalı bir havuz sunan Hotel Arte SPA & Park, Velingrad'da yer almaktadır. Hotel Arte Spa & Park, rahatlamanız, sağlığınız ve kendinize zaman ayırmanız için hazırlanmış kaynak sularının bolluğu açısından Bulgaristan’ın Velingrad bölgesinde yer alıyor. Sağlığın, zindeliğin, huzurun ve mutluluğun hâkim olduğu Rodop Dağı’nın eteklerinde Velingrad’ta bulunan Hotel Arte Spa & Park tam anlamıyla bir sağlık oteli.

Avrupa’nın En Eski Şehri, Tarihin Merkezi Filibe / Plovdiv ise Benim favori yerim oldu. Plovdiv diğer adıyla Filibe. Filibe, Osmanlıdan kalan ismi, Filip Yunanmış Filip’in şehri Filipapolis anlamına gelmektedir. Filibe, başkent Sofya’dan sonra Bulgaristan’ın en büyük ikinci şehridir. Şehir, yedi tepe üzerine kurulmuştur. En önemli simge yapısı, Üç Tepe bölgesini de kapsayan Eski Kent merkezidir. Plovdiv’de gezilecek yerlerin neredeyse tamamı yürüme mesafesinde bu nedenle gezmesi oldukça kolay bir şehir.

Biz gezmeye Rehber Ivan’ın tecrübesiyle Ana Meydan’dan başladık. Meydanın kuzeyinde bulunan Odeon’da antik kalıntılar görebilirsiniz. Bulgaristan’ın en güzel ve eski şehri olan Plovdiv gezilecek yerler konusunda pek çok seçenek sunuyor. Filibe Antik Roma Tiyatrosu, Etnografya Müzesi, Cumaya Camii, Nöbet Tepe, Cambaz Tepe ve Taksim Tepe benim size önerebileceğim yerler arasında. Ama dediğim gibi Plovdiv zaten başlı başına gezebileceğiniz harika bir yer. Gittiğinizde kendinizi şehrin büyüsüne bırakabilirsiniz.

Bulgaristan’a giderken size önerim yanınızda Euro bulundurun, orada Bulgar parası Leva’ya dönüştürürsünüz. Ama eğer dolar ile giderseniz kimse kabul etmiyor. Diğer bir alternatif ise, kredi kartı ile alışveriş yapmanızdır ama bunun içinde kartınızın yurtdışı alışverişe açık olduğuna emin olmalısınız. Ya da uygulamadan açabilirsiniz. İnternetim yok derseniz sokakta hemen hemen her yerde ücretsiz bir wifi bulabilirsiniz.

Dağlık bir ülke olan Bulgaristan, Ege Denizi’nden gelen Akdeniz iklimi etkileri nedeniyle genel olarak karasal bir iklime sahiptir. Bu nedenle yaz ayları sıcak ve kuru geçer. Ülkeyi ziyaret etmek için en uygun dönem ise Temmuz ve Ağustos aylarıdır. Kış turizmi ve kayakla ilgilenenler için ise Kasım sonundan Şubat sonuna kadar olan dönem en doğru seçim olacaktır.

İki ülke arasında ise saat farklı bulunmamaktadır.

Yöresel lezzet olarak kaşkaval peyniri, geyik sucuğu ve şarap çeşitleri meşhurdur. Yemek öncesi yedikleri doyurucu salataları en iyi başlangıç. Ayrıca geyik ve ceylan eti, tavuk eti, domuz etinden oluşan ana yemekler yiyebilir, baklava, cevizli kabak tatlısı, tahin helvası, ballı yoğurt gibi tatlıları da deneyimleyebilirsiniz. Bu arada ballarının tadı biraz değişik, onlarda var olan çiçeklerden dolayı bizim ballarımızdan biraz farklı. Eğer Alkol kullanmıyorsanız hemen hemen her restorantta el yapımı limonatalarını deneyimleyebilirsiniz. Alkolsüz bira da tercih edebilirsiniz.

Güvenle Gidip Bulgaristan’ı Keşfedebilirsiniz. Ben tur boyunca her yeri detaylıca anlatan rehberimiz Ivaylo Hranov’a nam-ı diğer Ivo’ya, bize eşlik eden kendimizi yabancı hissettirmeyen en iyi arkadaşım Asya Zareva’ya ve usta şoförlüğü, güler yüzüyle transferlerimizi gerçekleştiren Danço’ya keyifli Bulgaristan gezim için teşekkürü bir borç bilirim.

Dönüşümüz ise yine Sofya’dan olduğu için Rehberimiz İvo, 24 Mayıs 1957’de Nazım Hikmet’in Varna’da yazdığı şiirden bir bölümle bizi havaalanına yolculadı ve Sofya’ya veda ettik.

“Sofya’ya bir bahar günü girdim, şekerim.
Ihlamur kokuyor doğduğun şehir.
Dünyayı sensiz dolaşıyorum,
böyleymiş kaderim
elden ne gelir…
Sofya’da ağaç duvardan önce, duvardan güzel.
Sofya’da ağaçla insan karışmış birbirine,
he kavak,
nerdeyse odaya girip
kırmızı kilime oturacak…
Sofya şehri, büyük mü?
Şehirler, gülüm, caddeleriyle değil,
anıtını diktiği şairleriyle büyük oluyor,
Sofya büyük bir şehir…”


 

Yazarın Diğer Yazıları
ÇOK OKUNANLAR
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21