• BIST 9355.86
  • Altın 2837.382
  • Dolar 34.4229
  • Euro 36.2785
  • İzmir 21 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Antalya 25 °C
  • Ankara 18 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 

Tarihi İpek Yolu

DURSUN ÖZDEN

Çin Halk Cumhuriyeti Yazarlar Birliği, Çin Yuan Eyaleti Kunming Üniversitesi, Şian Kültür Müdürlüğü, Şangay PEN Yazarlar Merkezi, Pekin Kültür Müdürlüğü, Sinciang-Uygur Özerk Bölgesi Başkent Urumçi Sular İdaresi, Turfan Karız Araştırma Enstitüsü Merkezi Müdürlüğü’nün davetlisi olarak; farklı zamanlarda 4 kez gittiğim Çin coğrafyasında başlayan ve batıya doğru devam eden Tarihi İpek Yolu güzerhında yaptığım yolculuk sonunda; gezi yazılarım ve çektiğim belgeseller yanı sıra, “Karız Su Medeniyeti” başlıklı sunumlarım (UNESCO-IHP) Su Forumlarında büyük yankı uyandırmıştı. Taklamakan Çölü sonrası Kırgızistan, Kazakistan, İran (Yazd-Şiraz-İsfahan-Tahran) ve Azerbaycan (Bakü-Gence-Nahçıvan) sonrası Anadolu’dan geçen İpek Yolu güzergahını; Anadolu İç Gezi kapsamında ve TRT Belgesel Kanal için çektiğim, 13 bölümlük “Anadolu Su Medeniyeti” belgesellerim ve “Anadolu’nun 99 Hali” başlıklı gezi yazılarım içinde, İpek Yolu üzerindeki Kervansaraylar ayrıca işlenmiştir… Öte yandan, Moskova’dan başlayan ve doğuda, Japon Denizine dek uzanan 10 bin km. uzunluğundaki Trans-Sibir Demiryolu güzergahındaki yolculuğum ise, bol fotoğraflı ve kamera görüntülü başka gezi yazısı konusu olarak, siz değerli okurlarımla paylaşacağım. Anadolu’dan geçen İpek-Baharat Yolu ve Kral Yolu üzerindeki tarihi kalıntı Hanlar ve Kervansaraylar ise, ayrıca gezi yazısı olarak tanıtımı yapılacaktır… Modern Seyyah-Yoleri Gezgin Derviş rehberliğinde; Tarihi İpek Yolu hakkında bilgi ve belgelerle gezmeye başlayalım… Dünyamızdaki Tarihi Ticaret Yolları hangileridir?

Tarihi Ticaret Yolları:

Kral Yolu ya da İpek-Baharat Yolu

Ülkeler arasında veya ülke içinde kar amacıyla yapılan alışverişe ticaret denir.

Ticarette ham madde kaynaklarına yakın olmak çok önemlidir. Çünkü bir ürün çok el değiştirdiğinde bedeli artar. İlkçağ'dan itibaren devletler ticaret yollarını kontrol etmek istemişlerdir. Bunun için devletler birbirleriyle savaşmışlar, aralarında anlaşmalar yapmışlardır. Ülkemiz tarih boyunca önemli ticaret yollarının buluşma noktasında yer almıştır. Bu yollar; Kral Yolu, İpek Yolu, Baharat Yolu.

Kral Yolu

Lidyalıların başkenti Sardes'ten başlayarak doğuya doğru ülkemizin orta kuzey kısmından Irak'ın Musul şehrine varmakta, Bağdat şehrinden geçerek Mezopotamya'daki Ninova şehrine, oradan da İran’ın Sus şehrine ulaşmaktadır. Asya kıtasından getirilen ticaret malları Ege üzerinden gemilerle Avrupa'nın önemli limanlarına taşınmaktadır.

Lidyalılar Kral Yolu sayesinde ekonomik alanında önemli kazançlar elde etmişlerdir.

Lidyalılar ticaret sayesinde komşu devletlere göre bilimde, sanatta ve teknolojide üstün bir konuma gelmişlerdir. Lidyalılar tüccar bir toplumdu. Sosyal tabakalar içerisinde tüccarlar, asiller ve büyük zenginler üst sıralarda yer almıştır. Bu da toplumun ekonomik olarak gelişmesine katkı sağlamıştır.

İpek Yolu

Avrupa, doğunun kaliteli ipek ve baharatı ile tanışınca, bu ürünlere büyük bir talep doğmuş ve "İpek Yolu" olarak adlandırılan tarihi ticaret yolları yapılmıştır. Çin'in en uç noktasından başlayıp Anadolu'nun çeşitli yerlerinden geçerek İstanbul'da birleşen ve oradan da Avrupa'nın içlerine giden bu yol boyunca, yükleri taşıyan kervanlar sadece ticaretin gelişmesini değil, Asya ile Avrupa arasında günümüzde de izleri görülen kültür alışverişini de sağlamıştır. İpek Yolu iki kola ayrılır: I.Kol: Güneyde İran topraklarından geçerek, Suriye ve Anadolu kıyılarına ulaşır. II Kol: Kuzey'de Hazar Denizi'nin kuzeyinden, Karadeniz'in kuzey bölgelerine ulaşır.

Baharat Yolu

Baharat Avrupa’da zenginliğin bir göstergesiydi. Sadece soylular kullanırdı gram Zencefil’in değeri bir koyuna eşitti. Londra Limanındaki görevliler, baharat çalmadıklarını göstermek için ceplerini boşaltmak zorundaydı. Çin ve Hindistan’dan çıkan kervan ve gemiler. İran Irak Basra Körfezi ve Kızıldeniz’de Osmanlı topraklarından geçerdi.

Akdeniz’den İtalya aracılığı ile Avrupa’ya dağıtımını sağlayanlarda Venedikli tüccarlardır. Zencefil, tarçın, nane, kekik, defne, karanfil, karabiber, sumak gibi maddelere Baharat denilmektedir. Tarihte, Orta Asya’da Çin ve Hindistan’daki bu baharatların Avrupa’ya götürüldüğü güzergaha da Baharat Yolu denmiştir. Avrupa’da taze et çok kullanıldığı için ve etin saklanması için baharata ihtiyaç duyulmaktaydı. Avrupa’da yetişmeyen baharatlar dıştan getirilirdi. Sadece yiyeceklerde değil aynı zamanda dinsel ayinlerde, büyücülükte ve sağlık için de kullanılırdı.

DÜNYA TİCARETİ İÇİN EN ÖNEMLİ GEÇİŞ NOKTALARI

Cebelitarık Boğazı, Süveyş Kanalı, Bering Boğazı, İstanbul ve Çanakkale Boğazları, Panama Kanalı.

Süveyş Kanalı

Akdeniz’den Kızıldeniz’e geçiş için yapılan yapay geçiş bölümüdür. Osmanlı devleti tarafından yapılma fikri atılmış ve yapımına başlanarak, 1869’da açılmış ve Akdeniz ticaretini tekrar canlandırmıştır. 163 kilometrelik kısmı kanal geçişidir. Kanal dar olduğu için tek şeritlidir. Gemiler konvoy halinde geçiş yapar. Bir geminin kanalı geçişi saat arası sürer. Kanaldan günde ortalama 74 gemi geçer. Mısır ekonomisinde 3. büyük döviz girdisi kanaldan gelir. Süveyş Kanalı uluslararası anlaşmalar çerçevesinde, savaşta veya barış zamanında, ticaret ve savaş gemileri tarafından bayrak sınırlaması olmaksızın kullanılabilir.

Panama Kanalı

Orta Amerika'nın en güney ülkesi Panama topraklarında yer alır ve Atlas Okyanusu ile Büyük Okyanus'unu birbirine bağlayan suyoludur. İnşaat ABD tarafından tamamlanmış ve kanal 1914'te hizmete açılmıştır. 77 kilometre uzunluğundaki kanalın yapımı sırasında, sıtma ve sarıhumma gibi hastalıklardan büyük toprak kaymalarına kadar her türlü güçlükle karşılaşılmış ve yaklaşık kanal çalışanı bu süreçte can vermiştir. Bu kanal Güney Amerika ve Kuzey Amerika'yı birbirinden ayırır. Kanal boyunca yolculuk yaklaşık 9 saat sürmektedir. Ayrıca kanalda bulunan indirgeçli kaldırgaç sayesinde aşılması zor olan noktalarda gemiler ilerleyebilmekte ve ivmasyon kazanabilmektedir. İçi su ile doldurulan üç havuzda (lok’da) aşamalı olarak deniz seviyesinden otuz metre yükseltilerek dağların arasındaki bir göle çıkartılmaktadır. Bu küçük gölde bir müddet kendi Makina güçleriyle ilerleyen gemiler, çıkışta yapılan işlemin tersi uygulanarak, su seviyesi kademeli olarak düşürülen üç ayrı ‘lok’tan daha geçerek diğer okyanusa varabilmektedir.

Cebelitarık Boğazı

Akdeniz ile Atlas Okyanusu'nu birleştiren, Avrupa ile Afrika kıtalarını ayıran boğazdır. Adını Tarık bin Ziyad'dan alan boğaz, 60 km uzunluğundadır. Boğazın siyasal egemenlik bakımından İngiltere, İspanya ve Fas’ın kontrolündedir. Boğazda, yüzeyde doğudan batıya giden kuvvetli bir akıntı vardır. Derinlerde ise daha zayıf bir akıntı Akdeniz’den Atlas (Atlantik) Okyanusuna akar. Boğaz’dan yılda gemi geçer.

Bering Boğazı

Asya'nın en doğu noktası ile Amerika'nın en batı noktası arasında bir boğazdır. Günümüzde Rusya ile ABD (Alaska) arasında coğrafi bir sınır konumunda olması ile birlikte Amerika ve Asya kıtalarının birbirine en yakın olduğu yerdir. İki yaka arasında bir günlük tarih farkı vardır.

Hürmüz Boğazı

Umman Körfezi ile Basra Körfezi'nin arasındadır. Boğazın kuzey kıyısında İran, güney kıyısında ise Umman toprakları bulunur. Ortadoğu petrollerinin %40'ını (ABD, Batı Avrupa ve Çin'e gönderilen petrolün yaklaşık yarısı) bu boğazdan transit geçen gemiler taşır. Bu özelliği sebebiyle son yıllarda ABD ve İngiltere’nin kendilerine karşı küresel bir tehdit olarak gördüğü Çin'e karşı enerji kartını oynamak istemeleri sebebiyle, İran ile ilişkiler gergindir.

İstanbul ve Çanakkale Boğazları

İstanbul Boğazı, Karadeniz ile Marmara Denizi'ni, Çanakkale Boğazı, Marmara Denizi ile Ege Denizi’ni birbirine bağlar. İstanbul Boğazı, Marmara Denizi ve Çanakkale Boğazı ile birlikte Türk Boğazları olarak adlandırılır ve Avrupa ile Asya kıtalarını birbirinden ayıran doğal sınırlardan biri olarak kabul edilir.

Uluslararası deniz taşımacılığının yapılabildiği en dar geçit olma özelliğini taşıyan İstanbul Boğazı üzerinde Boğaziçi ve Fatih Sultan Mehmet asma köprüleri bulunur. Bu köprüler İstanbul'un iki yakasını bağladığı gibi, Avrupa kıtası ile Asya kıtası arasında birer geçiş noktası yaratır. Hâlen yapımı sürmekte olan deniz altı raylı sistem tüp geçidi Marmaray projesiyle iki kıta arasında kesintisiz bir demir yolu hattı oluşacak ve Londra'dan Pekin'e yalnızca demir yolunu kullanarak gitmek mümkün olacaktır. İstanbul Boğazı, Karadeniz'e kıyıdaş olan Bulgaristan, Gürcistan, Romanya, Rusya ve Ukrayna için Akdeniz'e ulaşmanın tek yoludur. Çanakkale Boğazı ve Marmara Denizi'yle birlikte İstanbul Boğazı'nın egemenlik hakları, 20 Temmuz 1936'da imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile belirli kurallar ışığında Türkiye'ye verilmiştir.

Tarihi İpek Yolu
İpek Yolu, Çin'den başlayarak Anadolu ve Akdeniz aracılığıyla Avrupa'ya kadar uzanan ve dünyaca ünlü ticaret yoludur. UNESCO, Haziran 2014'te İpek Yolu'nun Şian-Turfan-Çangan-Tanrı Dağları Koridoru Güzergâh Ağı'nı, Eylül 2023'te Zarafşan-Karakum Koridoru'nu Dünya Mirası olarak belirledi.

İpek Yolu sadece tüccarların değil, aynı zamanda doğudan batıya ve batıdan doğuya bilgelerin, orduların, fikirlerin, dinlerin ve kültürlerin de yolu olmuştur. Milattan yüzyıllar önce Mısırlılar, daha sonra da Romalılar, Çinlilerden ipek satın alırlardı. Ulaşım ise, daha sonra İpek Yolu adı verilen güzergâhı izleyen kervanlarla sağlanırdı. İpek endüstrisi, eski çağlardan beri birçok milletin hayatında çok önemli bir yer tutmuştur.

Uzak Doğu'dan gelen ipek ve baharat, Batı dünyası için, uluslararası ilişkilerde önemli bir rol oynamıştır. İpek, ayrıca Doğu kültürünün Batı tarafından tanınmasını da sağlamıştır. Doğu'nun ipeği ile baharatının kervanlarla batıya taşınması, Çin'den Avrupa'ya ulaşan ticaret yollarını oluşturmuştur. Orta Çağ'da, ticaret kervanları, şimdiki Çin'in Şian kentinden hareket ederek Özbekistan'ın Kaşgar kentine gelirler, burada ikiye ayrılan yollardan ilkini izleyerek Afganistan ovalarından Hazar Denizi'ne, diğeri ile de Karakurum Dağları'nı aşarak İran üzerinden Anadolu'ya ulaşırlardı. Anadolu'dan deniz yolu ile Akdeniz ve Karadeniz (Tirebolu) limanlarından veya Trakya üzerinden kara yolu ile Avrupa'ya giderlerdi.

Doğudan batıya doğru gelişen bu ticari harekette daha önceki çağlardan beri kullanılmakta olan bir yol şebekesinden yararlanılmıştır. Yoğun bir şekilde ipek, porselen, kağıt, baharat ve değerli taşların taşınmasının yanında kıtalar arasındaki kültür alışverişine de imkan sağlayan bu binlerce kilometre uzunluğundaki kervan yolları zaman içinde İpek Yolu olarak adlandırılmıştır. İpek Yolu Asya'yı Avrupa'ya bağlayan bir ticaret yolu olmasının ötesinde, 2000 yıldan beri bölgede yaşayan kültürlerin, dinlerin, ırkların da izlerini taşımakta ve olağanüstü bir tarihsel ve kültürel zenginlik sunmaktadır.

Orta Asya Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarını kazanmalarından sonra, İpek Yolu'nun hem bir ticaret yolu, hem de tarihsel ve kültürel değer olarak yeniden canlandırılması gündeme gelmiş, bu yol boyunca inşa edilmiş ve artık kullanılmayan yapıların, yeni işlevler kazandırılarak korunmaları ve yaşatılmaları için çalışmalar başlamıştır. İpek Yolu çeşitli Türk uygarlıklarının ekonomik kaynağı olmuştur.

Ortaya çıkışı ve tarihi

Orta Asya bölgeleri ile her zaman bağlantılar var olmuştur. Örneğin; Çin ile Avrupa arasında en eski zamanlardan beri, en az Tunç Devri'nden beri bağlantılar vardı. İlk zamanlarda maden elde etme ve işleme konusunda bilgi alışverişine ve ticari malların değişimine dayanmış olan bu bağlantılar, diplomatik ilişkilerin kurulmasını ve iki kültürün birbirini tanımasını da sağlamıştır. Ancak, arabulucular yolu ile gerçekleştirilmiş olan bu bağlantılar bir süreklilik göstermemiş, uzun süreli kopukluklar yaşanmış, ticaret ve bilgi alışverişinin uzun bir süre gerçekleşmediği dönemler de olmuştur.

Çin’in batıya doğru genişlemesi, İpek Yolu’nun doğu sınırının tamamen açılmasında önemli bir etken olmuştur. İmparator Vudi (M.Ö: 142–87) döneminde Han İmparatorluğu sınırlarını neredeyse iki katı kadar genişletmiştir. Sınır tehditlerine karşı düşman bölgelerini istila ederek karşılık veren İmparator Vudi, ordularını kuzeye, güneye ve batıya göndererek birçok devleti boyunduruk altına almış, Hiung-nu zaferi ile de Orta Asya’nın tüm kontrolünü ele geçirmiştir. Vudi’nin birlikleri, Pamir dağlarını ve Fergana şehrini de işgal ederek, Çin ile Batı arasındaki ticaret yollarını açmıştır. İpek Yolu üzerinden gerçekleşen ticaret sayesinde Hun İmparatorluğunun başkenti Batılı

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21