ÇAĞDAŞ YAŞAM – KILIK KIYAFET DEVRİMi VE TURİZM
Merhaba Sevgili Okuyucular, Sonbahara girdiğimiz bugünlerde Türk turizminin içinde bulunduğu durumdan biran önce kurtulmasının bir yolu da çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmek adına yapılması gerekenleri tekrar hatırlamaktır.
Yazımın konusu ile ilgili olarak iki anımı sizlerle paylaşmak istedim;
Bundan tam iki sene önce Kapalı Çarşıda, Alman bir tur operatörü sahibi müşterim ile iki ay sonra getireceği VIP grubunun inspection gezisini yaptığımız sırada; bana dönerek bak karşımızdan gelen çok uzaktaki bir grubu göstererek bu karşıdan gelen grup Alman dedi, bende kendisine bu kadar uzaktan nasıl anladın diye sorduğumda kıyafetlerinden diye cevap verdi. Bende o an düşündüm; bende yurtdışına çıktığımda karşımdan gelen bir Türk grubu sadece kıyafetlerinden tanıyabilirmiyim? diye. Lütfen bir de siz düşünün sizler tanıyabilirmisiniz?
İkinci anım ise; geçtiğimiz senelerde Ocak ayının soğuk günlerine denk gelen günlerde Viyana – Salzburg için yapılan bir inspection gezisine katıldığımda bizleri otelimizden almaya gelen turist rehberinin giydiği kıyafeti dün gibi aklımda kaldı. Neden mi? Bu genç kadın işini o kadar çok seviyor ve ülkesine gelen misafirlere o kadar değer veriyordu ki, havanın soğuk ve karlı olmasına aldırış bile etmeden bizlerin tur programını gerçekleştirmeye Avusturya köylülerinin yerel kıyafetini, bu kıyafetin ne kadar ince bir giysi olduğuna bakmaksızın giyip gelmişti. Ve bir haftalık sürede her zaman temiz, bakımlı, güleryüzlü, sevgi dolu olarak, değişik yöresel kıyafetlerle bizlere eşlik etti ve bu vesile ile kendi ülkesinin yöresel kılık ve kıyafetlerini de tanıtma fırsatı bulmuştu.
Bizim rehberlerimizin de çoğunu tenzii ederek; bu örnekteki gibi olmazsa da en azından biraz daha itinalı, temiz ve bakımlı kıyafetlerle önümüzdeki sene içinde gelmeye başlamasını beklediğimiz turist gruplara servis vermelerini tavsiye ediyorum.Ayrıca diğer önemli bir husus da ülkemize gelen turistler hangi pazardan geliyor olursa olsun, onlara servis veren ve/veya verecek olan tüm personelin bakımlı ve temiz, güleryüzlü olarak servis vermeleri için bizlerde gerekli her türlü çalışmayı ve gerekli uyarıları personelimize herzaman yapmalıyız.
Yeni Türkiye kavramı ile birlikte en kısa sürede toplumdaki kutuplaşmanında önüne geçebilmek adına yapılması gerekenlerden biri de büyük liderimiz ATATÜRK’ün önderliğinde; bundan tam 91 yıl önce o zamanın Bakanlar kurulunun toplayarak çıkarttıkları üç kararnamenin tekrar gündeme getirilmesi olabilir. Ve Türk toplumunun çağdaş medeniyet seviyesinde kendi kültürüne çağdaş modern tarzına uygun olarak kılık kıyafet düzenlemelerinin tekrar uygulanmasını sağlamaktır.
Atatürk yapmış olduğu devrimlerde Türk toplumunun uygar milletler gibi giyim ve kuşamda da ileri bir seviyede olmasını istemiştir.İlk olarak konu Millet Meclisi’ne bir kanun teklifi olarak getirildi. Atatürk ilk önce Bakanlar Kurulu’nu toplayarak 2 Eylül 1925’te çok önemli üç kararname çıkarılmasını sağladı. Bu kararnameler: 1- Tekke ve zaviyelerin kapatılmasına ilişkin kararname, 2- İlmiye sınıfının kılığına ilişkin kararname, 3- Devlet memurlarının kılığına ilişkin kararnamedir. 25 Kasım 1925’te TBMM’de “Şapka Kanunu” kabul edilmiş, bu kanuna uymayanlar hakkında çeşitli ceza müeyyideleri uygulamaya konulmuştur.
Kadınların çarşaf, peçe gibi kıyafetler yerine çağdaş giysiler giymeleri sağlanmış, erkeklerde fes yerine şapka giyilmesi kanuni zorunluluk haline getirilmiştir.
3 Aralık 1934’te çıkarılan bir kanunla din adamlarının ibadet yerleri dışında dini kıyafetlerle gezmeleri yasaklanmış, yalnızca Diyanet İşleri Başkanı ve diğer dinlerin en yetkili kişilerinin özel kıyafetleri ile dolaşabilmelerine izin verilmiştir.
Şapka ve Kıyafet Devriminin sonuçları:Yapılacak olan devrimlerin önü açılmış, Türk toplumu daha modern ve çağdaş kıyafetlere kavuşturulmuş, dinsel amaçlı kullanılan giysilerden uzaklaştırılmıştır. Ayrıca Türk kadınının toplum içerisindeki değeri ve saygınlığı da artırılmıştır. Şapka devrimi ile çağdaş bir toplum olma yolunda önemli bir adım atılmıştır.
Sonuç olarak; Bizlere düşen ve biran evvel hayata geçirilmesinde fayda olan; toplumun sembolik kılık, kıyafetlerle ötekileşmesinin önlemesini sağlamak ve inancı ve tercihi ne olursa olsun bu durumun kıyafetlerle sembolize edilmesinin önüne geçilmesini sağlayabilmektir.
Şu bir gerçektir ki; allah ile kul arasına kimse giremez, kıyafet ile ibadete hiç birzaman olamaz. Herkesin inancı kendinedir ve kalbindedir. Diğer yandan kadınlarımızın okur yazarlığının artırlması toplumun ileri gitmesi için çok önemlidir. Okur yazarlığı artan düşünen üreten kadınlarımız dinimizin gerekliliklerinin neler olduğunu daha iyi anlayarak çağdaş toplumu yaratabileceklerdir. Ve okur yazarlığı artan kadınlar erkeğine bağımlı olmadan, mahalle baskısı olmadan kendine öz güveni ile çalışacak elli ekmek tutabilecek ve özgür yaşayabilecektir. Okur yazar kadınlar çocuklarını da bu şekilde eğitecek, çağdaş bir toplumun alt yapısı sağlanabilecektir.Haydi biz turizmci kadınlar şimdi el elle vermenin ve ülkemize huzuru, barışı getirebilmek adına sembolleri bir yana bırakarak ve bıraktırmak için çalışarak, modern, çağdaş Türk kadınını dünyaya tanıtmanın tam zamanıdır…
Sevgi ile kalın,
Çiğdem DİNÇ
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.