Bir hafta süren bu gizemli İtalya gezimize başkent Roma’dan başlıyoruz… Roma Leonardo da Vinci /Fiumicino Havaalanı şehrin merkezinden 30 kilometre güney-batısındadır ve şehre en pratik ulaşım yolu hızlı tren olabilir. Havaalanından şehir merkezindeki Termini veya Tiburtin istasyonlarına ulaşılabilir. Taksi ile de gitmek mümkün… Roma’da ulaşım; iki metro hattı ile otobüs, tramvay ve şehir içi tren servisleriyle gerçekleşmektedir. Şehirlerarası yolculuklarda lüks hızlı trenleri tercih ediniz… Başkent Roma’nın içinden akan Po Irmağı kıyısında bulunan CEM SULTAN Zindanı’nı mutlaka gezin…
Roma’da gezilip-görülecek yerler:
Roma’da gezilecek yerler listenizin ilk sırasını; ünü Türkiye’ye kadar yayılan Kolezyum’u eklemelisiniz. Flavianus Amfitiyatro ismiyle de bilinen muhteşem yapı, bazı inanışlara göre ismini Neronis Heykeli’nden alıyor. Uzunluğu 189 metre, genişliği 157 metre olan Kolezyum’u, Roma seyahatinizde muhakkak vakit yaratıp gezmelisiniz.
Roma kent yaşamını görmek isteyenlere uygun fırsatlar sunan Navona Meydanı, M.S. 2. yüzyılda, İmparator Domitian tarafından yaptırılan bir stadın yerine kurulmuştur. Tasarım bakımından stadyumu andıran alan etrafındaki kafeler, dinlenmek ve gösterilerini sergileyen göstericileri izlemek için oldukça idealdir. Bernini’nin oluşturduğu Dört Nehir, Barok tarzı Sant Agnese in Agone ve San Luigi dei Francesi gibi ünlü dini yapılardan oluşuyor.
Bütün Tanrıların Tapınağı Pantheon, 119-126 yılları arasında İmparator Hadrian tarafından yaptırılmıştır. Bu tapınağın inşa edilme nedeni; M.S. 90 yılında yanan tapınağın yerine geçmesidir. Asıl görevini 6. yüzyıla yakın bir süre devam ettiren yapı, Roma’nın Hıristiyanlık dinini benimsemesinin ardından 609 yılında Bakire Meryem adına kiliseye çevrilmiştir.
Yapısı ile siz misafirlerini büyüleyen kilisenin en ihtişamlı kısmını, 43 metre çap yüksekliğe sahip kubbesi oluşturuyor. Yapının içerisinde krallıklara, bilinmiş tanınmış kişilere ve mimarlara ait çok sayıda mezar bulunuyor.
Roma gezilecek yerler listenize eklemeniz gereken bir diğer önemli durak ise, Poli Sarayı’nın yanında bulunan ve inşa açısından ihtişamlı güzelliğe sahip olan Trevi Çeşmesi’dir. Papa XII. Clement’in isteği ile Heykel ustası Nicola Salvi tarafından yapılan ve tek teması deniz olan çeşme, 2 denizin çevrelediği Neptün figürleriyle tasarlanmış ve 30 yılda tamamlanabilmiştir. Aşk Çeşmesi adıyla da bilinen bu eseri popüler kılan bir diğer özellik ise sağ eli ile sol omzunun üzerinden çeşmenin suyuna para atanların dileklerinin kabul olduğu inancıdır.
Roma geziniz için uğrayabileceğiniz bir diğer durak; dünyanın en önemli ve değerli sanat eserlerinin sergilendiği Vatikan Müzesi’dir. Müzenin temeli, 1507 yılında Santa Maria Maggiore Bazilikası civarlarındaki şarap mahzeninde Laocoön ve Oğulları Heykeli’nin bulunması ile atılmıştır. Bu kültürel tesiste Antik Yunan, Etrüsk eserlerin yanı sıra gelişmiş modern din eserlerine ve tablolarına yer verilmiştir.
Musolini`nin çizmesine benzeyen İtalya (İtalyanca: Repubblica Italiana), Avrupa’nın güneyinde, Po Nehri ve ovasının çevresinde, çizme biçimli bir yarımada olan İtalya Yarımadası’nın ve Akdeniz’de Sicilya ve Sardinya adalarının üzerine kurulmuş bir ülkedir. Kuzeyinde toprağı şarap ve havası gül kokan kent Friuli`in de bulunduğu Alpler ile coğrafi olarak sınırlanmış ve burada Fransa, İsviçre, Avusturya ve Slovenya ile komşudur. Ülke ayrıca Hırvatistan, Slovenya ve Fransa ile deniz sınırlarına sahiptir. San Marino ve Vatikan şehir-devletleri bütünüyle İtalya topraklarıyla çevrilidir. İtalya devleti vatandaşı olanlara ya da soyu İtalya ile bağlantılı olan kişilere İtalyan denir. Sicilya ve Sardenya başta olmak üzere 22 adası bulunan İtalya’nın, 58 milyon nüfusu ve 301 bin kilometrekare yüzölçümü bulunmaktadır. Birinci Dünya Savaşı sonucu (1918) ülkemizin güneybatısını (Mersin’den Muğla’ya kadar) işgal eden İtalya, Türk Ulusal Kurtuluş Savası sonunda (1922) yenilerek topraklarımızı terk etti. Yayılmacı bir geçmişe sahip olan İtalya’nın tarihi dokusunda önemli dönemler bulunmaktadır.
Bunlardan anımsadıklarımız şunlardır: MÖ: 8.yy’da Etrüskler, MS: 5.yy’da Ostrogotlar, 8.yy’da Roma İmparatorluğu, 1861’de İtalya Krallığı ve Garibaldi dönemi, 1912-Kuzey Afrika’nın işgali, 1922-Faşist Musolini dönemi ve 1946-Cumhuriyet ilanı gibi temel evreler, İtalya’nın tarihi ve sosyal nirengi noktalarıdır…
İklim ve Sıcaklık: Akdeniz ikliminin görüldüğü 1talya’da yazlar sıcak ve kurak, kışlar güneyde ılık, kuzeyde ise soğuk geçmektedir. Yazları gündüz yoğun bir sıcaklık yaşanmasına geceleri hava serin olmaktadır. Bunun yanında Kasım ve Mart ayları arası yağışlı geçmektedir. Yaz ortalama sıcaklık: 30 C° Ortalama Sıcaklık: 11 Cº
Giyim: Gideceğiniz döneme göre mevsimlik giysiler tavsiye edilir. Üç ve dört yıldızlı restoranlarda ceket ve kravat gerekmektedir.
İstanbul-Roma arası uçuş suresi 3 saat tutmakta ve geriye doğru 1 saat zaman farkı bulunmaktadır.
Gladyatörler kenti Roma, İtalya’nın ve Latium bölgesinin başkentidir. Tiber ve Aniane nehirleri arasında ve Akdeniz’e yakındır. 2.5 milyon nüfuslu şehirde Katoliklerin ruhani lideri Papa’nın yaşadığı bağımsız devlet Vatikan da yer almaktadır. Roma, İtalya’nın en kalabalık şehridir ve 1290 m² lik yüzölçümüyle Avrupa’nın en geniş yüzeye yayılmış başkentlerinden biridir. Milano, Napoli, Torino, Bolonya, Palermo, Catania, Floransa, Cenova ve Bari’nin toplamından daha geniş bir yüzölçümüne sahiptir. Üç bin yıllık şehir, sırasıyla ve resmi adlarıyla; eski Roma’nın, Roma Krallığı’nın, Roma Cumhuriyeti’nin, Roma İmparatorluğu’nun, Papalık Yönetiminin, İtalyan Krallığı’nın ve İtalya Cumhuriyeti’nin merkezi ya da başkenti olmuştur. Roma da İstanbul gibi 7 tepe üzerinde kuruludur. Bu tepeler : Palatine, Aventine, Capitoline, Quirinal, Viminal, Esquiline ve Caelian’dir.
Roma’da mutlaka gezilip görülecek yerlerin başında bulunan noktalar: Colesseum Meydanı, İspanyol Merdiveni, Valentina Aşk Çeşmesi, Vatikan Müzesi, Santa Maria Basilicası, Piazza Novana, Foro Romano, Antik Tiyatro, Tiber Nehri kıyısında bulunan Cem Sultan Zindanı-Müzesi… vb.
Özellikle, dünyanın dört yanından gelen turistlerin; 14 Şubat “Dünya Sevgililer Günü”nde İspanyol Merdiveni basamakları üzerinde sere serpe oturup, yorulana dek-doyasıya öpüştükten sonra, hemen yakınında bulunan Valantina Aşk Çeşmesi başına sarmaş dolaş gelerek, içlerinden bir dilek tutarlar… Sonra, ceplerindeki ve çantalarındaki tüm bozuk metal paraları suya fırlatırlar. Ellerini önce havaya kaldırıp dua okurlar ve ardından da yeniden öpüşmeye başlarlar… Eğer yalnızsanız, birlikte dilek tutup öpüşeceğiniz bir arkadaş bulmalısınız. Yoksa tek başınıza Aşk Çeşmesi’nde ne işiniz var? Sizi, mermer sütunlar ve Antik Roma Müzesi bekliyor…
Hakkında söylenebilecek her şeyin zaten söylenmiş olduğuna” inanılan Roma, sanatın, aşk entrikalarının, tarihi oyunların ve devlet-dinin iç içe geçtiği üç bin yıllık bir kent. Sanki İtalyan yönetmen De Sica’nın “Bisiklet Hırsızı” adlı filminin geçtiği sokaklarda yürüyoruz sürekli…
Po Irmağının bir kolu olan Tiber Nehri’nin iki yakasına kurulmuş olan Roma, efsaneye bakılırsa, kentin tarihi İ.Ö. 753’lere dek uzanıyor. Dişi bir kurtun emzirdiği Romulus ile Remus adlı ikizlerden Romulus kenti kurar ve surların temellerini, beyaz bir inek ile beyaz bir öküzün çektiği sabanın bıraktığı izle belirler. İkiz kardeşini alaya alan Remus ise bir sıçrayışta sınırı aşar, Romulus da onu öldürür. Böylece, kuruluşuna bile kardeş kanı karışır Roma’nın! Hem Roma sakinlerinin, hem de turistlerin en sık uğradıkları yerlerden biri olan Navona Meydanı, gündüz ve gece o derece farklı ki inanılası değil. “Gündüz meydan, gece sirk” gibi bir şey bu meydan!
Hava bir kararmaya görsün, beş dakikada karikatür ve portre çizenler sandalyelerine kurulup müşteri beklemeye başlıyorlar meydanda.
Öyle, boş duranına da pek rastlamadık doğrusu! Ressam ve karikatüristlerin karşısındaki sandalyelere müşterilerin biri kalkıp biri oturuyor. Çevrede de hemen bir izleyici kalabalığı oluşuveriyor. Her halde içlerinden de yoğun biçimde “benzedi mi, benzemedi mi?” analizleri yapıyorlardır! Kısacası, “Caricatura 15,000 liret” ilânları hayli yoğundu meydanda. Thatcher’dan Fidel Castro’ya, Clark Gable’dan Sophia Loren’e kadar kimler yok ki, karikatürcülerin müşteri listesinde Che Guevara, en ilgi çekenlerden… Hele hele Pavarotti’yi öyle bir çizmişler ki, teşbihte hata olmaz, ünlü tenor, kocaman ağzını açıp üstümüze doğru geliveren bir balinayı andırıyordu! Roma sokaklarında rastladığımız kadar rahibeyi hayatımız boyunca başka bir yerde görmedik sanıyorum. Rahibelerin hemen yanı başındaki vitrinde ise Madonna’nın yarı çıplak afişleri, çılgın bir rock müzik eşliğinde arz-ı endam ediyor. Sokaklarda “Cocco Fresco” tabelâsıyla üzerinden sular akan dilimlenmiş Hindistan cevizleri görüyoruz yine. Via del Corso adlı caddede belden aşağısı olmayan, saçları da beline kadar uzanan bir dilenci adamla karşılaşıp şaşa kalıyoruz. Tam tamına bir “yarım adam” duruyor karşımızda!
Roma’da yaşam: Beş bin lirete Roma tişörtü satanlardan saç örenlere, gitar çalıp şarkı söyleyenlerden robot taklidi yapıp “pilli bebek” gibi hareket eden mim sanatçılarına kadar bir cümbüştür gidiyor Navona Meydanı’nda… Anadolu’dan götürülen oniks mermer sütunları, deri ve tekstil ürünleri, Türk zeytinyağı ve şarabını… İtalyan malı diye önünüze korlarsa, şaşmayın… Bu da bizim ayıbımız…
Yiyecekler ve içecekler: Ünlü İtalyan gezgin Makco Polo’nun Asya gezisi sonrasında, Türk eriştesinden ve lahmacundan esinlenerek icat edilen İtalyan pizzası ve spagetti nerede yenir acaba? Roma… Ya favette ve herlequin tagliatelle gibi meşhur İtalyan yemeklerini nerede denemeli? Elbette Roma, Floransa ve Marsilya…
Roma’da eğlence yerleri: Akab, Alien, Alpheus, Villaggio Globale gibi yerlerde güvenle eğlenebilir ve Ai- Monasteri, Casroni, Pasta all Voro gibi yerlerde aliş veriş yapabilir ve de La Piazzetta de la Ville, La Pergola, Myosotis gibi yerlerde de özgün İtalyan yemeklerini yiyebilirsiniz…
Roma’daki kendi modern tesislerinde İtalyanca ve İngilizce basılan ve sayfalarında Türkiye’nin tarihi, kültürel ve turistik yerlerini tanıtan Daily News Travel Gazetesi’ni de okumayı unutmayınız… Cumhuriyet Meydanı’ndaki ofisinde saz çalarak Türkiye özlemini gideren zamanın en seçkin ve başarılı Turizm Müsteşarımız Özer Sezgin abiyi de anmadan geçmek olmaz…
Bir zamanlar Mafia ilişkileriyle ünlü İtalya, Ağca ve Apo`ya da yataklık etmişti…
Sanatsal etkinlikler, sinema ve spor alanında da unlu olan İtalya`da futbol en çok konuşulan konular arasındadır. 1934 ve 1990’da FİFA Dünya Kupası maçlarına ev sahipliği yapan, İtalya’nın başkenti Roma’daki bir kuş yuvasını andıran Futbol Sahasını yani ünlü spor tesislerini de mutlaka görün… Hatta zamanınız varsa, bir de maç izlemeyi unutmayınız…
Bir haftalık İtalya gezinizin sonunda çektiğiniz fotoğrafları, gezgin dostlarınıza gösterirken; özellikle İtalya’nın kuzeyinde bulunan ve kayak merkezi ile ünlü Alp Dağarı bölgesini – Friuli kentini ayrı bir gezi kapsamında ele alacağınızı vurgulayarak görsel gösteriye başlayabilirsiniz…
Not: Roma’da cep telefonu çekmektedir. Gereksiz kullanmayınız. Toplu taşım araçlarında ve alış veriş yerlerinde cepçilere dikkat ediniz ve taksi başta olmak üzere mutlaka pazarlık ediniz… Eğlence yerlerinde korunmayı unutmayınız… Roma’da geceleri sokaklarda önünüze çıkacak pasaportsuz Arnavut göçmen kızlara pas vermeyiniz… Otel odalarının kapısını dinleyen görevlilere dikkat ediniz… Sanatın, kültürün, inancın ve tarihin turizm olarak sunulduğu İtalya, Akdeniz turizm pastasından oldukça büyük pay almak için elinden geleni yapıyor… Ya biz?
Cem Sultan Zindanı, Sant Angelo Kalesi ve Hadrian Köprüsü:
Özellikle Türkiye’den Roma’ya gelen turistlerin mutlaka görmesi gerekli yerlerin başında olan Cem Sultan Zindanı ya da tarihi Hadrian Köprüsü başında yer alan Sant Angelo Müzesi bulunmaktadır.
Görkemli kale M.S 130-139 yıllarında Roma İmparatoru Hadrianus ve ailesinin mozolesi olarak yapılmıştır. İlk adı Hadrianeum’dur. Papa Gregory tarafından 590 yılında adı değiştirilmiştir. Bu tarihten sonra bu kale papaların yaşam alanlarından biri haline gelmiştir. Kale daha sonraları hazine odası olarak kullanılmış olup; müzeye çevrildiği 1901 yılına dek hapishane/zindan olarak kullanılmıştır. Hapishane olarak kullanıldığı dönemde Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan da burada esir tutulanlar arasında olup 5 yıla yakın kalede esir kalmıştır.Papalığın elinde esaret hayatı yaşayan Cem Sultan, Avrupalıların Osmanlı Devleti üzerindeki emellerine âlet edildiğini anlayınca, elini açıp dua etti. Sultan Fatih’in vefatı üzerine geride bıraktığı iki oğlundan Bayezid’in taht mücadelesini kazanması üzerine, ikinci oğlu Cem Sultan’ın, acıklı gurbet hayatı başlamıştı. Bahtsız şehzâdenin hayatı, romanlara mevzu olacak derecede enteresan ve bir o kadar da hazindir. Ağabeyine karşı giriştiği iki huruç hareketinde de muvaffak olamayan şehzâde, ailesinin bulunduğu Mısır’a gitmek isterken, Rodos şövalyelerinin eline düşmüştü. Onlar da kendisini 6 sene Fransa’da esir/misafir tuttuktan sonra, Papa’ya teslim etmişlerdi.
Cem Sultan Kimdir?
1459 tarihinde Edirne’de doğan Cem Sultan, 1481’de babası Fatih Sultan Mehmed’in ölümünden sonra, Osmanlı Devleti’nde baş gösteren taht kavgalarının önemli aktörlerinden biridir. Bu karışık dönemde İstanbul’dan kaçan ve Kahire, Rodos, Roma ve Napoli’de yaşayan Cem Sultan, 36 yaşındayken Napoli’de hayatını kaybetmiştir. İtalyan ve Fransızların Cem Sultan üzerindeki baskıları yanı sıra, isteklerini geri çevirmesi ve Osmanlı Devleti aleyhinde açıklama yapması teklifini reddeden Cem Sultan, ölümüne dek Roma ve Napolide zindanda kalmıştır. Cem Sultan’ın Roma’da yattığı zindan, şimdi önemli bir müze olarak hizmet mermektedir.
Cem Sultan’ın şiir sanatındaki en önemli ustası, Ahmed Paşa’dır. Türkçe Divanı’ndaki nazireler bunun en güçlü delili niteliğindedir. Cem Sultan; gazel, mesnevi ve muamma biçimlerinde oldukça başarılıdır.
Cem Sultan’ın Eserleri: Türkçe Divân, Farsça Divân, Cemşîd u Flurşîd ve Fâl-i Reyhân-ı Sultân Cem.
Başka coğrafyaları ve farklı kültürleri keşfetmek için yollardayız, yeniden…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.