Dursun Özden (Gezi Yazarı-Belgeselci)
İnsanlık tarihinin beşiği Anadolu toprakları, binlerce yıldır nice uygarlıklara ve kültürlere ev sahipliği etmiştir. Orta Anadolu coğrafyasında, Orta Kızılırmak bölgesinde ve Kapadokya havzasında bulunan Anadolu’nun en güvenli kenti olan Niğde’nin hemen her köşesinde ışığın, gölgenin ve bereketin mucizelerini görürüz. Niğde’de gün yüzüne çıkan 6 bin yıllık tarihe tanıklık eden tüm bulgular, ne kadar zengin bir coğrafyada yaşadığımızı anımsatır.
Niğde bu bağlamda, eşşiz güzellikleri ve zengin kültürel dokuları barındıran ve de Anadolu uygarlığının ileri tarım, ziraat, sebze ve meyve bahçesi özelliğini taşıyan şirin bir ilimizdir.Orta Anadolu’nun uçsuz bucaksız topraklarından Konya Ovası’nı, bir cetvelle çizilmiş gibi dümdüz (aliyman) geçen Ankara-Adana E-5 Devlet Karayolu, toprak ve hasret kokulu Tuz Gölü’nün dingin bekleyişine başkaldıran, başı dumanlı Hasan Dağı’nın heybeti; bahar serinliğinde, üzerinize çullanan ve Aksaray’da bir mola sonrası, güneşi ardına alan, yolunu yitiren nice göçgünlere ve gezginlere yol gösterir...
Anadolu coğrafyasının güvenlik kuşağı olan Toros Dağları’nın stratejik kapısı Çiftehan ve Gülek Boğazı hattındaki Yurtsever Cephe nedeniyle, kuzeyi güneye bağlayan bu topraklara düşman ayak basamamıştır... Yurtsever, uygar ve cengaver Niğdeliler, Yunus Emre ve Mustafa Kemal izinde yürümekteler... Çalışkan, yurtsever, konuksever, çağdaş ve insancıl özellikleriyle de hep öncü ve parlak yıldız olan Niğde halkı, zor günlerde Anadolu’nun aksakal bilge dervişleri gibi ışık ve esin kaynağı olur.
Aksakal ya da Yoleri olur... Çünkü Kuzey Yıldızı, Erciyes, Hasan Dağı, Medetsiz ve Demirkazık zirvesine hep yoldaştır. Elma ile kiraz gibi, sevdalıdırlar birbirlerine... Elma yanaklı ve kıraz dudaklı Niğdeli güzellerin elinden, Bolkar yaylalarında bir maşrapa soğuk Beyağıl ayranı içmenin ayrıcalığını mutlaka yaşayın...
Tarihin her döneminde stratejik öneme haiz güvenli kent özelliğini taşıyan Niğde, İkinci Dünya Savaşı koşullarında, sıkıntılı senelerde de (1943); İstanbul Topkapı Sarayı Müzesi’nde bulunan Kutsal Emanetler ve çok kıymetli sanat eserlerinin 4 yıl boyunca saklanıp korunması gibi önemli işlevi de yerine getiren Niğde, insanlığın ortak kültürel mirası olan tarihi değerlerinde yaşatıldığı, medeniyet beşiğidir…
Niğde tava, yağni, vıttırıvızık gibi bilinen yemekleri dışında, genel olarak İç Anadolu mutfak kültürüne sahip olan Niğde’ye tren, karayolu ve Kayseri ve Adana bağlantılı havayolu ile de ulaşmak çok kolay…
51 trafik plakalı ve 0388 telefon nolu Niğde; Konya, Karaman, Aksaray, Nevşehir, Kırşehir, Kayseri, Adana ve Mersin illerine sınırı bulunmakradır. Elma, kiraz, üzüm, patetes, soğan, lahana başta olmak üzere, çeşitli sebze ve meyvenin üretildiği, büyük ve küçükbaş hayvancılığın yaygın olduğu, okuma-yazma oranının oldukca yüksek olduğu ve halıcılık, tarım ve sanayi alanında çağdaş atılımların yapıldığı Niğde; turizm de önemli gelir kaynağıdır. Tarih, kültür, inanç, termal, dağcılık, kış sporları, av, yayla ve alternatif turizm cenneti olmaya aday olan Niğde; yerli ve yabancı turistler ve araştırmacılar için bulunmaz zengin olanaklar sunmaktadır. Özellikle Niğde Merkez, Bor, Çamardı, Ulukışla, Gümüşler, Altınhisar ve Çiftlik ilçelerinde bulunan tarihi ve turistlik yerler mutlaka gezilip görülmeli...
Niğde merkezde bulunan müzeyi mutlaka gezin. Müzede: MÖ: 5000’den başlayıp günümüze kadar gelen, tüm Anadolu tarihi dokusundan ilginç örnekler sergileniyor. Niğde’de yapılan kazı ve bulgularda Yontma Taş, Sümer, Hitit, Frig, Tyana, Kapadokya, Roma, Bizans, Arap, Selçuklu, Karamanoğulları, Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi izlerini görmek mümkün. Özellikle, bölgede uzun araştırmalar yapan Fransız Arkeolog Albert Gabriel ve tarihçi Ahmet Akif Tütenk’in bulgu ve belgeleri, bölge tarihi hakkında somut bilgiler vermektedir. Niğde müzesinde bulunan en ilginç görsel malzemelerden biri de hiç kuşkusuz Sarıkız ve üç çocuk mumyasıdır.
Gezilip görülecek yerler özetle şöyle: Niğde Kalesi, Saat Kulesi, Akmedrese, Hüdavent Hatun Türbesi, Surgurbey Camisi, Kleopatra Havuzu, Tyana Su Kemerleri, Kavlaktepe Yeraltı Şehri, Alaattin Camisi, Gümüşler Manastrı, Hatıroğlu Çeşmesi, Narlıgöl, Ulukışla Öküz Mehmet Paşa Külliyesi, Çiftehan Kaplıcaları, Kemerhisar Kaplıcası, Okçu Suyu, Kayardı Bağları, Aladağlar, Orta Toros Dağları zirvesine yakın Karagöl ve Çinigöl, Porsuk Köyü Tuvana Höyüğü, Beyağıl Köyü Çatal Kale, Demirkazık Kayak ve Dinlenme Evi, Çamardı, Alihoca, Tarbaz ve Tekneçukur Kayadibi Alabalık Tesisleri, Bahçeli Türkmen Otağı, Bor Şarap Fabrikası, Üniversite Kampüsü, Altınhisar ve Fertek Kütüphaneleri, Koyunlu Yünlü Halı Fabrikası, alternatif kış, dağ ve doğa sporlarına elverişli parkurlar... Yemek, konaklama ve ulaşım olanakları bulunan Niğde’de; Valilik, Üniversite, Belediye, sivil toplum örgütleri ve girişimci halk, turizm seferberliği başlattı...
Özel not: Hatırı sayılır ilimiz Niğde’ye yolunuz düşerse; sabah saat: 10.30’da, Alaattin Camisi’nin doğu kapısındaki taş oyma işçiliğinin estetiğe yansıyan ve yalın, süssüz ve imge yüklü şiirlerimde anlam bulan gölge ve ışığın mucizesini, Türkmen kızının gülen yüzünü ve sırma beliklerini görmeye değer...
5 Şubat 1934’de Niğde’ye gelen Kemal Atatürk, Niğde’de tren istasyonunda şöyle konuşmuştu: “...Niğdeliler karakter sahibi insanlardır. Çalışkan ve yurtseverlerdir. Vatanın her savunmasında olduğu gibi Yemen’de, Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Güney Cephesi’nde de; Kuvayı Milliyeci Niğdeliler, düşmanların Torosları aşıp Anadolu topraklarına girme girişimlerini yiğitçe engellediler. Niğdelilere güvenim tamdır ve sizden çok memnunum... Sizleri kutlarım...”
Geçtiğimiz yıllarda 100 yaşında aramızdan ayrılan, “Kör Kızın Aynası”ndan yaşama bakan Niğdeli gazeteci yazar, “Türkiye Turizm Yazarları ve Gazetecileri Derneği (ATURJET)”in kurucusu Vahap Okay’a selam olsun!.. Selam olsun Hazım Tepeyran’a… Oktay Akbal ve Ali Ercan’a… Selam olsun Niğdeli yazar, şair, sanat ve kültür elçilerine… Selam olsun Niğde Güzellemesini besleyen sevdalara, gönüllere…“Ulukışla’da Saat: 5’te”, “Handuvarları”, “Miralibey” ve “Kara Kaş Gözlerin Elmas” söylemleri kulağınızda çınlarken; yolunuz Perşembe pazarına erişmek için, Salıertesi Bor Pazarının ardından, Kayardı Bağları’na düşerse; yol notunuza Konyalı şair Namdar Rahmi Karatay’ın şu dizelerini yazmayı unutmayın: “...Esti kavak yelleri / Döndü birer iğdeye / Geçti Bor’un pazarı / Sür eşeğini Niğde’ye...”
“…Tuz alacaksan Aksaray’a
Kız alacaksan Niğde’ye git
Melekler sevi dizer kilim argacına
Elma yanaklı, kiraz dudaklı, kirkit
Güneşi soluyor güzeller, çivit çivit
Dostluğu, konukseverliği görmek mi istiyon?
Anadolu’nun gülen yüzünü öpmek mi istiyon?
Bir soluk öteye, Niğde’ye git...”
(Dursun Özden / Ateşli Al Atlar, Dönence Yayınları)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.