• BIST 9355.86
  • Altın 2837.382
  • Dolar 34.4229
  • Euro 36.2785
  • İzmir 21 °C
  • İstanbul 19 °C
  • Antalya 25 °C
  • Ankara 18 °C
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ekim 2024 68'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Eylül 2024 67'nci Sayısı Yayında 
  • Turizmin Sesi Dergimizin Ağustos 2024 66'nci Sayısı Yayında 

Marmaris HİSARÖNÜ

DURSUN ÖZDEN

Deniz kıyıya küsmeden, yelkenler sizinle dansa başlar, yeniden…

Yolunuz Marmaris’e düşerse, mutlaka Hisarönü’nde mola verin…

Karayolu ile Marmaris’ten Datça’ya giderken, Hisarönü köyünde inmeniz gereklidir. 

Hisarönü Körfezi: Ege bölgesi, Muğla il sınırlarında, Ege Denizi'nin güneydoğusu, Anadolu'nun güneybatısında yer alan körfez. Kuzeyinde Datça Yarımadası, doğusunda Bozburun Yarımadası, güneyinde Sömbeki Adası bulunur. Girintili çıkıntılı kıyılara sahiptir. Körfezde pek çok koy ve ada bulunur…

Hisarönü Körfezinin kuzeyindeki Datça Körfezi, kuzeydoğudaki Hisarönü Limanı, güneydoğudaki Sömbeki (Yeşilova) Körfezi sığlık alanlarıdır. İç kısımlarda su derinliği en fazla 300 m, Datça Yarımadası'nın güneyinde 500 m, Yeşilova Körfezi'nde 250 m kadardır. Kıta sahanlığı (şelf alanı), Datça Limanı'nda geniş (4 km), körfezin batısında dar (0,2 km), Yeşilova Körfezi'nde 1 km'den daha azdır. Körfezin doğusu oldukça sığdır ve kıta sahanlığı 17 km kadardır. Helen Yayı körfezin güneybatısında yer aldığından sismik olarak aktif bir alandır.

Hisarönü Körfezi içinde; Selimiye Koyu, Bencik Koyu, Martı Marina, Kız Kumu tanınmış yerleridir. Körfez adını uç kısmında bulunan Hisarönü Köyü'nden almıştır. Köy ile körfez arasındaki düzlükte Kastabos (Castabus) tapınak yerleşimi bulunur…

Hisarönü Körfezi

Kuzeyinde Datça, güneyinde ise Bozburun bulunan Hisarönü Körfezi, Türkiye’nin en güzel yerlerinden biridir. Girintili yapısı ve koyları ile yelkenciler ve deniz sevenler için harika bir tatil yeridir. Körfezin büyük kısmı ormanlarla ile çevrilidir ve içinde ada ve adacıklar bulunur. Körfezin denizinin rengi ve temizliği tarifsizdir. Hisarönü Körfezi’nde uçan balıklar sizleri karşılarsa şaşırmayın. Suyun üzerinde metrelerce mesafede uçabilen küçük balıklar seyrinize eşlik edebilirler.

Hisarönü Rüzgar Durumu

Datça‘yı yalakan sert meltem, körfezin coğrafi yapısını takip ederek, körfezin içine kadar girer. Genelde hakim rüzgar yönü körfezin dışından içine doğrudur. Meltemin kuvveti ve etkisi, koyun içine doğru girildikçe azalarak devam eder. Körfezin kuzeyindeki koylar, güneyli havalara açıktır o yüzden dikkat edilmelidir. Körfez, çok fazla dalga kaldırmaz, seyri kolaydır. Açıldıkça ve Datça’ya doğru seyir yapıldıkça rüzgarın şiddetindeki artık fark edilecektir.

Hisarönü Koyları

Bencik Koyu, Selimiye Köyü, Orhaniye, Kız kumu ve Martı Marina, Hisarönü Körfezi’nin görülmesi gereken ve en çok bilinen bölgeleridir. Bencik Koyu Hisarönü’nün kuzeyinde bulunan Bencik, yaklaşık 1, mil içeriye girer. İnce uzun bir koydur ve kesinlikle görülmesi gerekir. Koyun dışında üzerinde diş gibi kayalar olan Dişlice Adası bulunur. Bu adayı ilk gördüğümde, değişik yapısı sebebiyle Teksas Vadisinde, ıssız bir kaya kütlesi gördüğüm hissine kapılmıştım. Koyda 8-15 metre derinlikte demir bırakarak, sahilden çıma alındığında güvenli demirleme yapmış olursunuz. Koyun en iç kısmı oldukça sığlık olduğu için demirleme yapmak mümkün değildir. Koyun içlerine girildikçe, rüzgarın etkisi zayıflayacaktır.

Orhaniye Koyu 

Orhaniye, doğasıyla ve yapısıyla bir doğal limandır. Çevresindeki yeşilliği, baharda ve kışın sakinliği ile insanı kendisine büyüler.Orhaniye girişinde güney tarafta bir ada bulunur. Adanın kuzeyinde ise Kız kumu vardır. Kız kumu, 400 metre uzunluğunda ve deniz seviyesinden sadece 1 metre altından giden bir yol gibidir. Denizin ortasından giden bu sığ yolda yürüyenler, denizen üzerinde yürür gibi görünürler. Özellikle bölgeye gece giriş yapacaklar bu sığlığa çok dikkat etmelidirler çünkü herhangi bir uyarı işareti yoktur.

Selimiye Koyu 

Doğal yapısıyla ve köy havasıyla son yıllarda oldukça popüler olan Selimiye Köyü, yatçılarında uğrak yeridir. Selimiye Koyu, melteme tamamen korunaklı ve çok sakin bir koydur. Yaz geceleri hiç ama hiç rüzgar bulamazsınız ama sıcağı da bunaltmaz. Köyde, belediyeye ait bir iskele mevcuttur ve tonoz döşenmiştir. 

Hisarönü ve Yeşilova Körfezleri yelkencilerin öncelikle tercih ettiği rotadır. Yaz aylarında Göçek tarafının sıcaklarından ve rutubetinden uzak olmak isteyenler için tercih

sebebidir. Her zaman yelkene uygun bir rüzgarı olmasına karşın, korunaklı olup denizi fazla dalga kaldırmaz ve barınacak konaklayacak çok sayıda seçenek sunar. Bu rotayı takip edecekler için sırasıyla Kumlubük ya da Çiftlik, Bozukkale ve sonrasında Bozburun ya da Söğüt önerilebilir.

Daha sonra arzuya göre Datça, Palamutbükü ve Knidos’a kadar gidilebileceği gibi, Atabol burnundan doğuya doğru dönülerek sırasıyla Dirsek, Kocabahçe, Selimiye ve Orhaniye’ye

gidilebilir. Orhaniye koyunun dibinde ve Kız kumunun tam karşısında bulunan Cennet Yacht Marine de Offshore Sailing tarafından işletilmekte olup, müşterilerimize restaurant, otel, havuz ve plajıyla hizmet sunmaktadır.

KIZKUMU EFSANESİ

Kızkumu Efsanesi, bölgenin en meşhur aşk hikayelerinden biridir. Yolunuz Orhaniye Kızkumu'na düşerse kavuşamayan aşıkların hikayesine kulak verin. Burada var olan; hüzünlü bir aşk hikayesi ve ilginç bir kum oluşumu...

Orhaniye Köyü, Marmaris’in en yeşil en mavi köylerinden biri. Marmaris’e yaklaşık 30 kilometre mesafedeki Orhaniye köyü sıradan bir köy olmaktan öte, çamların arasında denizi ve efsaneleri ile ziyaretçi akınına uğrayan bir yer. Orhaniye’yi özel ve önemli kılan şey ise şüphesiz Kızkumu Plajı...

Orhaniye’ye giderken Hisarönü Körfezi’nin nefis manzarası size eşlik eder. Babaç Burnu ile Tülü Burnu arasında yer alır Orhaniye. Çamlarla kaplı bu tepelerin yeşilliği Hisarönü Körfezi’nin maviliğiyle kol kola girmiştir.

Yatların ve mavi yolculuğa çıkanların demir attığı yerlerden biridir Orhaniye. 1996 senesinde açılan Martı Marina bu bölgenin önemli yat klüplerinden biri. Türkiye’nin denize girilebilen ilk marinası olan Martı Marina aynı zamanda mavi bayraklı. Şık restoranları ile tatilcilerin yüzünü güldüren bir yer.

Orhaniye Köyü, antik Bybassos kentinin kalıntılarına ev sahipliği yapıyor. Yüzlerce yıllık geçmişe sahip köyün mübadele öncesi sakinleri Rumlar ve Rumlar döneminde “Kırvasil” olarak anılmış Orhaniye. Turizmle birlikte gelişen ve popüleritesi artan Orhaniye’nin büyük işletmeleri yok. Küçük pansiyon ve restoranlar gelenleri ağırlamakta.

Orhaniye’ye geldiğinizde Kızkumu Plajı ilk dikkatinizi çekecek yer. Geniş ve korunaklı bir koy burası, çam ağaçlarının çevrelediği yemyeşil doğası ve denizi ile dikkat çeker. Sığ olan suyu her daim çarşaf gibidir. Dalga sevmeyenler için en ideal koylardan biridir Kızkumu. Fakat koyun ortasında karşıdan karşıya yürüyen insanlara takılır gözünüz burada. Suyun içinde yürümek mümkün müdür?

Kızkumu denilen bu koyda suyun ortasında yükselen kum tabakası aslında burayı efsaneleştiren... Koyun yarısına kadar uzanan ve baktığınızda dikkatinizden kaçmayan bu kum tabakası onlarca insanın yürüdüğü yer. Şaşkınlıkla bakarsınız önce, sonra hikayesini dinler, yüzyıllar sonra bile kulaktan kulağa aktarılan genç bir kızın acısına hüzünlenirsiniz.

Koyun ortasında bir ada yer alır, Şövalye Adası ya da Kale Adası da denilen bu adanın üzerindeki kalıntılar dikkatinizi çekecektir. Kale kalıntılarının olması süpriz değil, zira koyun girişinde bir nevi gözlem ve savunma noktası gerekliydi. Bybassos Antik Kenti'ne ait olduğu söylenen sur duvarları Kızkumu’nun efsanesine de ön ayak oluyor aslında.

Kızkumu Efsanesinin başka versiyonları

Kızkumu diye dillerden dile aktarılan bu yerde yaşanan aşk hikayesi nedir? Meşhur Kızkumu hikayesi sizlerle… Aslında Kızkumu efsanesinin bir kaç farklı versiyonu var. En popüler olan versiyonu; antik dönemde burada Bybassos şehri kurulur. Karya uygarlığının en güzel şehirlerinden biri olur Bybassos. Halk denizcilik ve ticarette çok ilerler. Liman şehri olarak zenginleşir ve Bybassos Kralı halkıyla mutlu mesut yaşar.Ta ki korsan saldırılarına kadar...

Bybassos Kralı’nın güzeller güzeli bir kızı vardır. Kız öylesine iyi kalpli ve öylesine sevecendir ki halk da onu çok sever. Bir gün Bybassos şehrine korsanlar saldırır, şehre zarar verirler, yağmalama yaparlar. Derken kralın güzeller güzeli kızı kaçmaya çalışır. Kız eteğine kumları doldurur ve şimdiki gördüğünüz Kızkumu Plajı’nda o yükselen suyun olduğu yerde hem kaçar hem eteğindeki kumları döker. Eteğindeki kumları döktükçe karşı kıyıya geçmesi kolaylaşır. Fakat efsanenin acı kısmı burası işte; Kızın eteğindeki kumlar tükenir ve yüzmeyi bilmeyen kız oracıkta boğularak ölür.

Bilinen diğer versiyonu ise; Bybassos Kralı’nın güzeller güzeli kızı balıkçı bir gence aşık olur. Kral kızının kendisi gibi asil biriyle evlenmesini ister ve bu aşka karşı çıkar. Fakat genç kız ve erkek bir birine öylesine aşıktır ki bir türlü vazgeçmezler. Her gece karanlıkta kız balıkçıyı karada bir elinde ışıkla bekler. Gence ışık tutarak ona yol gösterir. Balıkçı genç aşık, kayığıyla ışığa yani sevdiği kıza gelir ve aşıklar kavuşurmuş.

Tüm bunlar Kralın kulağına gidince de kral askerlerine bir hile yapmasını emrederek önce kızını yakalatır ardından askerlerine ışığı kendilerinin tutmasını söyler. Zavallı balıkçı ışığa doğru ilerler aşkına kavuşmak için fakat kayığını karaya sürdüğünde kralın askerleri tarafından yakalanacağından haberi yoktur.

O anda askerlerin elinden fırlayıp kaçak kız birden koşmaya başlar sevgilisine ve o an mucize gerçekleşir. Kızın bastığı her adım kumla dolar, kız suyun ortasında yürür, koşar ve sevdiği genci kurtarır.

Kralın emri ile balıkçı gence ok atar askerler, genç kız yine sevdiğini kurtararak balıkçının önüne geçer ve ok kızı vurur. Vurulan kızın kanı sulara karışır suyun rengi maviden kırmızıya döner. Balıkçı genç kızı kayığına koyar ve oradan kaçarlar. Bir daha da haber alınamaz bu gençlerden. Efsaneye göre kumun renginin kırmızı olması vurulan genç kızın kanından dolayıdır. Masmavi sularda nasıl da bellidir koyu rengiyle bu uzanan yol...

Bir diğer versiyonu ise; Civar köylerden birinde iki genç bir birine aşık olurlar. Güzel kız yakışıklı delikanlı ve karşı çıkan aile... Kız ailesine bir türlü anlatamaz derdini, delikanlı vazgeçmek istemez kızdan. Nihayetinde kızın ailesi başka birine söz keserler kızı. Düğün günü gelir, sofralar kurulur, çalgılar çalar ama yüreği gamlı ve acılı iki gencin aşkı vardır orada.

Düğün gecesi kız sevdiği gence kaçar. Karanlıkta eteğine taş doldurur ve şimdiki Kızkumu’nun olduğu toprak tabakasında kendine yol yaparak koşmaya başlar. Eteğindeki taşlar biter ve kız peşinden gelen köylüler tarafından oracıkta öldürülür. Kızın kanı sulara karışır ve efsaneleşerek günümüze kadar ulaşır...

Evet; hüzünlü aşk hikayeleri yine karşımıza çıkan... Kavuşamayan iki gencin efsaneleşmiş aşkları yine… Bilimsel olarak baktığımızda ise buradaki oluşum aslında kumul hareketler sonucu var olmuştur. Zamanla suyun ortasında kum tabakası birikmiş, 600 metreye yakın bir uzunluğa erişmiştir. Günümüze ise efsaneleşerek gelmiş ve insanların gönlünde yer edinmiştir.

Ayrıca bu yolu tamamen yürüyüp geri dönmeyi başaranların tuttuğu dileklerin kabul olacağına inanılır. Veyahutta Kızkumu’ndaki kız heykeli ile fotoğraf çektirenlerin.

Anadolumuz’un onlarca efsaneleşmiş yerlerinden biri Kızkumu. Yolunuz buraya düşerse önce efsanesini dinleyin sonra siz de diğer insanlar gibi suyun ortasında yürüyüp genç aşıkları düşünün. Ayağınıza ayakkabı ya da terlik giymeden yürümeyin zira kumlar ayaklarınızı acıtacaktır. Ve en son kendinizi Kızkumu’nun mis gibi sularına bırakıp bol bol yüzünüz…

Orhaniye’de ve Kızkumu’nun tadını çıkarınız

Balık ve her çeşit deniz ürünü başta olmak üzere, zeytinyağlı yiyecekler, dağ otları ve organik köy ürünleri, bölgenin temel beslenme alışkanlığıdır. Ege ve Anadolu mutfak kültürünün her çeşidi sizi beklemektedir… Tertemiz çam ormanlığının esintisi ve Hisarönü koyunun serin deniz rüzgarı, her bütçeye uygun lokanta ve konaklama yerleriyle; bir turizm cenneti olan Anadolu coğrafyasının eşsiz güzellikleri ve özellikleriyle büyüleneceksiniz… Bu zengin mirasta yaşadığınız için, kendinizi şanslı ve özel hissedeceksiniz, yeniden…

- Orhaniye’nin Cumartesi kurulan pazarı var. Pazara uğrayıp tazecik ürünlerden alabilirsiniz.

- Kaktüs inciri ya da mısır inciri de denilen yörenin eşsiz meyvesini tadabilirsiniz.

- Plajda yöresel ürünler satan yerlerden bal, kekik gibi doğal ve yöresel ürünler alabilirsiniz.

- Kızkumu’nda kurulu olan kafede deniz sonrası birşeyler yiyip içebilirsiniz.

- Bol bol yüzüp denizin keyfini çıkarabilirsiniz ve plajdaki kız heykeli ile fotoğraf çektirebilirsiniz.

- Tekne turlarına katılıp etraftaki adaları ve koyları keşfedebilirsiniz.

- Develer dikkatinizi çekecek, deveye binip keşif yapabilirsiniz.

- Martı Marina’ya gidip şık ve lüks bir yemek keyfi yaşayabilirsiniz.

- Kızkumu’nda tam karşıda bulunan Azra’s Bungalow Houses’da konaklama yaparak farklı bir tatil heyecanı yaşayabilirsiniz. Bungalow otel seçeneği de var, pansiyon ya da apart, tercih sizin.

- Buraya gelmişken Bozburun Yarımadası’nın keyfini yaşayıp ve yolunuzu uzatabilirsiniz. Bozburun Yarımadası enfes bir coğrafya, Selimiye Köyü ve Koyu da kesinlikle görülmesi gereken cennet köşelerden. Selimiye'ye giderseniz de Losta Tatlısı yemeden sakın dönmeyin. 

Tüm bu güzellikleri yaşamanız için, size bu olanağı sunan UCPA Kampı’nda mola vermenizin tam zamanı… Akşam eğlencesinde, Datça’da uyuyan şair CAN YÜCEL’den, ağız dolusu gülerek şiir okumanın ayrıcalığını da yaşamayı unutmayınız…

Sıcak mı sıcak bir temmuz günü Marmaris garajından bindiğimiz Hisarönü köyü dolmuşlarından, 20 km sonra bir yol ayrımında indik. Kısa bir yürüyüşten sonra bir benzeri daha olduğunu işitmediğim UCPA Hisarönü Kampı'na ulaştık. 

 İsterseniz, birazcık UCPA’dan söz edeyim… Fransız Gençlik Kampı olarakta bilinen ve merkezi Paris’te bulunan UCPA'nın açılımı: Açık Hava Sporları Merkezi Birliği. UCPA, Avrupa ve Akdeniz havzasında daha yoğun olmak üzere, ortalama 70 ülke ve 140 merkezde faaliyet gösteriyor. Son olarak Küba ve Dominik Cumhuriyeti'nde de merkezleri açılmış uluslararası bir kuruluş...

UCPA'yı varsıl insanların eğlendikleri, dinlendikleri, spor yaptıkları bir yüksek sosyete eğlencesi olarak da düşünebilirsiniz belki, ilk etapta ama aksine UCPA'nın kuruluş amacı oldukça ulvi, dayanışmacı, yardımlaşmacı ve kaynaştırıcı nitelikte. Spor turizminde de bir ilki gerçekleştiren UCPA, 16-40 yaş arası gençlerin sportif isteklerini, staj şeklinde karşılamak amacını güdüyor. Yurt dışındaki kampların kriterlerini bilmiyorum ama artık Türkiye'deki kamplardan yararlanabilmek için yaş da dahil hiçbir sınırlama getirilmiyor. Üye olmak ve etkinliklere katılmak için, sporsever ve sağlıklı olmanız yeterli.      

UCPA ilk olarak 1965'te, Fransa Gençlik ve Spor Bakanı'nın girişimiyle, dar gelirlilere de maliyeti yüksek, malzeme donanımı gerektiren kayak vb. pahalı sporları tanıtıp uygulatmak niyetiyle 40 federasyon, dernek, 5 bakanlık ve halk tarafından yarı resmi bir dernek olarak kurulmuş. İlkin kayakla başlayıp binicilik, su sporları gibi dalların da eklenmesiyle yaklaşık 40 spor dalında etkinlik alanlarını genişletmişler. Fransa' da açılan 200 spor merkezinden sonra taşraya ve nihayet de dünyaya açılmışlar.      

UCPA'nın Fransız yöneticilerinin, Türkiye'de 1990'dan beri UCPA ile ortak faaliyet gösteren Kirkit Turizm'i bir anlamda taşeron olarak tercih etme öykülerini, Kapadokya bölgesinde ve Avanos’da da turistik çalışmaları olan Kirkit Turizm'in sahibi ve Türkiye’nin bir turizm ataşesi ve kültür temsilcisi gibi özveriyle çalışan Ahmet DİLER'den dinledik. Kirkit Turizm'in Avanos'taki at turu, dağ bisikleti, tracking, rafting gibi etkinliklerini izleyen Fransız yöneticiler, büyükelçilik vasıtasıyla, Türkiye'deki merkezleri işletmesi için, Ahmet DİLER'e öneride bulunmuşlar. Kapadokya'da balona ilk binenlerden biri olan Ahmet DİLER, Fransa'da bir TV programına katılıp şirketin faaliyetlerini anlatmış. Böylece, turizm aracılığıyla halklar arasında kültür, barış ve sevgi köprüleri kuran, alternatif turizmin öncülerinden Kirkit Turizm'in UCPA ile flörtü başlamış.  

Etkinlikler Fransız monitörlerle (spor hocası) başlamış önce. Şimdi ise Türk monitörler çoğunlukta. Üniversiteler federasyonuyla işbirliği halindeler. Tam Gençlik ve Spor Bakanlığı'yla bir protokol imzalanacakken hükümet değişince resmi bir nitelik kazanmaları bir başka bahara kalmış. Hisarönü Kampına her yıl 400-500 öğrenci geliyor. Oldukça ekonomik ve sporla iç içe, sağlıklı bir tatilin bedeli bu spor aktiviteleri dahil oldukça ekonomiktir. 

TATİL, SPOR, EĞLENCE VE DİNLENCE  

Kirkit Turizm, Türkiye'de Ege, Akdeniz, Karadeniz, Kapadokya, Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde 6 noktada konaklama ve gezi faaliyetlerinin yanı sıra atlı sporlar, bisiklet, su sporları, dağ sporları yapma olanağı da sunuyor. Ayrıca Kapadokya' da Avanos, Aksaray'da Güzelyurt, Marmaris'te Hisarönü ve Datça'daki spor merkezleriyle konaklama sorununu da ortadan kaldırıyor.

Tüm bu alternatif programların dışında İstanbul ve Kapadokya'da düzenlenen günübirlik turlarla da tarihi ve doğal güzellikleri ilk elden keşfetmenin heyecanı yaşatılıyor.

Kapadokya' da günlük turlar: Güllüdere ve Kızılçukur / Ihlara Vadisi / Soğanlı Vadisi / Açık Saray Manastırı ve Çat Köyü / Balkan Vadisi / Avanos Pazarı ve Eski Avanos.

İstanbul' da günlük turlar: 

**İstanbul Çevresinde Doğa Yürüyüşleri

**İstanbul İçi Temalı Geziler

*Fener-Balat Yürüyüşü: İstanbul' un gizli kalmış güzelliklerini keşfedebileceğiniz eski İstanbul evleri, Yedikule Zindanları, Bizans surları...

*Pera' dan Tarihi Yarımadaya Yürüyüş: Eski Pera binaları, Aziz Antuan Kilisesi, Aziz Petros ve Paulos Kilisesi, Arap Camii ve eski Osmanlı hanları...

 Acenta aynı zamanda UCPA ile işbirliği sayesinde aralarında Fransa, Kanarya Adaları, Mısır, Küba, Tayland, Vietnam ve İspanya' nın da bulunduğu ülkelerde konaklama, gezi ve çok sayıda spor faaliyetleri içeren tatil programlarına öncülük ediyor.

Rüzgarın en verimli estiği koy: HİSARÖNÜ

UCPA'nın Hisarönü Kampı Marmaris'e 18 km uzaklıkta, Hisarönü Köyü'nün yakınında, denize sıfır, küçük ve bakir Hisarönü Koyu'nun incisi… Otel, yöresel mimariden esinlenilerek yapılmış. Yemyeşil ve çiçeklerle süslü bahçesinde havuz ve hamak keyfi yaparken, meltemin dalgalandırdığı palmiye ağaçlarının coşkulu ve yaşam dolu ezgilerini dinlemek büyük keyif doğrusu.

100 yatak kapasiteli otelin Mengenli aşçısı Ali Usta, yöresel lezzetleri de kullanarak Akdeniz mutfağının en güzel örnekleriyle kahvaltı, öğle ve akşam yemeklerinde harikalar yaratıyor. Hafif ve lezzetli menüsüyle, konukların dengeli beslenebilmesi adına zengin seçenekler sunuyor.

Tüm konukların sigortalandığı kampta, haftalık veya daha uzun süreli konaklayanlar, tatillerini belli bir faaliyet programı dahilinde tamamlıyorlar. Önce, farklı devletlerden gelen konukların hem birbirleriyle hem de kamp monitörleri, yöneticileri ve çalışanlarıyla kaynaşmasını sağlamak amacıyla tanışma ve bilgilendirme toplantısı yapılıyor. Ardından da doğa yürüyüşleri, kültürel geziler, rüzgar sörfü, kano, katamaran, bisiklet turları gibi aktivitelerle hiç unutamayacakları, iz bırakacak dopdolu bir tatile ilk adımlarını atıyorlar. Taşlıca, Hydos, Knidos gibi ören yerlerini tecrübeli rehberler eşliğinde geziyorlar. Slayt (dia) gösterileriyle Türkiye coğrafyasının tarihi ve doğal güzellikleri, cennet köşeleri hakkında bilgilendirilip belki de biraz ön yargıyla geldikleri Türkiye' den dostane, barışcıl duygular ve olumlu izlenimlerle ayrılıyorlar. Aktivite programı dışındaki serbest zamanlarda ise yüzüyorlar, güneşleniyorlar, bol içecek çeşidiyle serinleyip baldan tatlı sohbetler ediyorlar. 

Kısa sürede birbirleriyle ve kampın diğer sakinleriyle, çalışanlarıyla kaynaşan grup üyeleri, kurdukları kalıcı dostluklarla gönüllü birer barış elçisi oluyorlar. Şarkılı türkülü, eğlenceyi doyasıya yaşadıkları veda gecesinde ayrılığın hüznünü kahkahayla boğdukları buruk bir coşku yaşayıp, gözyaşı ve kahkaha seline kapılarak ve bir kez daha bir araya gelmeyi dileyerek ülkelerine dönüyorlar.

Öğrencilerin spor ve eğlence keyfi

Marmaris Hisarönü Mahallesi’nde bulunan UCPA Gençlik Kampı’na İstanbul Pierre Loti Koleji öğrencileri geldi. Öğrenciler, eğitim için geldikleri kampın ilk gününde Güney Afrikalı Eğitmen Juliette ile deniz kanosu aktivitesi gerçekleştirdi.  Bir diğer keyifli zaman geçirdikleri aktivite de Zeynep Cansu Cengiz’in eğitmenliğini yaptığı “Stand Up Paddle” (Kürekle sörf) idi.

Pierre Loti Koleji öğrencilerinin sabah aktiviteleri de “Temel Rüzgar Sörfü” oldu. Barbaros Taylan Arslan ve Fransız Eğitmen Serena Colin’in iki ayrı grupta eşlik ettikleri aktivite boyunca öğrenciler eğlenceli zaman geçirdi. Minikler dalgaların üzerinde bu keyifli sporu yaparken birbirinden güzel pozlar verdi.

Öğrenciler, İngiliz, Fransız ve Türk eğitmenler; Juliette Ball, Serena Colin ve Zeynep Cansu Cengiz ile havuz ve deniz oyunları da oynadılar. Daha sonra eğitmenlerden Olivier de la Nariz ve Ali Aslan ile birlikte katamaran aktivitesi gerçekleştirdiler. Minikler, tekne kurulumu, rüzgar yönleri, seyirler gibi temel yelken eğitimini aldıktan sonra bu bilgilerini pratik etmek için yelken açtılar. Aktivite sonrasında ekip ruhu içinde düzenleme, yelken çıkartma ve son olarak da günün değerlendirmesini yaptılar. İstanbul Pierre Loti Koleji öğrencileri kamplarının son gününde olimpiyat oyunlarıyla eğlenirken hafta boyunca öğrendikleri sporların tadını çıkardılar. 

Yelken mönitörlerinin deniz dansı 

Monitör Adem ASLAN' ın bir sörf cambazı olarak harikalar yarattığı UCPA'nın Datça'daki kampında, körfez rüzgarı en çok sörfe olanak sağlıyor. Hisarönü Koyu'nda ise iklim, hem rüzgar sörfüne hem de kano ve katamarana uygun. Kayalıkların ve denizin efendisi Tarzan Metin ÖZDEMİR ve Tansel ASLAN gibi usta monitörler, su sporlarının tüm inceliklerini, funboard, water-start ve farklı jibe tekniklerini büyük bir sabır ve hoşgörüyle anlatarak pratik yaptırıyorlar. Konukların maximum bilgi ve uygulamayla ayrılmasını hedefliyorlar. Rüzgar ve denizle öylesi bir uyum içindeler ki serin sularda adeta birer damlaya dönüşüyorlar. Kullandıkları araçları birer gösteri makinesine dönüştürüp doyumsuz, görsel izlenceler yaratmak ve araçlar üzerinde akrobatik duruşlar sergilemek onlar için nefes almak kadar kolay. Yani onlar hem karada hem de suda aynı kolaylıkta yaşayabilen türde farklı varlıklar. Gösterilerine parmak ısırıp şapka çıkartıyoruz.      

Kirkit Turizm' in sahibi Ahmet Hayri DİLER ve işletmecilik konusunda uzmanlaşmış tesis müdürü Durmuş ÖZDEMİR ve Fransız eşleri, tüm detaylarla tek tek ilgilenip konukların azami ölçüde memnun ayrılabilmeleri için adeta kılı kırk yarıyorlar. Bu özen ve coşkunun tüm birimlere ve çalışanlara yansımasıyla da zaman bir düşteymişcesine vurucu ve çabuk geçiyor. 

UCPA ve Kirkit Turizm' in etkinlikleri konusunda daha detaylı bilgilere ulaşmak isterseniz www.kirkit.com web sitesini ziyaret edin. Avanos'un sevilen isimlerinden, Kapadokya'da doğa turizminin gelişmesinde önemli katkıları olan, Turizmci doğa ve insan dostu, Kirkit Turizm firmasının ortaklarından ve özellikle Fransız konukların dostu olan Avanoslu Osman Nuri Diler, bir süredir tedavi gördüğü Ankara'da hastanede yaşamını yitirmesi, Kapadokya bölgesi başta olmak üzere; UCPA üyeleri arasında, Kapadokya bölgesinde, Avanos’ta, tüm yurtta ve turizm çevresinde büyük üzüntü yarattı. Rahmeti ve ışığı bol olsun… 

Hisarönü’nün koynunda sabahlayın

Sporla iç içe, zinde ve sağlıklı bir tatil yapıp aynı zamanda da doyasıya eğlenmek gibi bir düşünce besliyorsanız UCPA kampları tam size göre… Profesyonel rehber olan Osman Nuri Diler’in farkı ile Kirkit Turizm'in alternatif programları ise size kültür ve doğa turizmi, eğlenceli, dinlenceli, otantik ve hatta romantik seçenekler sunuyor. Tatile çıkmadan önce bir şekilde acentayla bağlantı kurun. Size göre bir önerileri mutlaka olacaktır.  

Hisarönü’nde, her mevsim dalgalarla dalga geçersiniz.  Sizinle deniz kıyıya küsmez… Altın kumsalların ev sahibi karettalar yumurtaya yatmadan, siz Hisarönü’nün koynunda düşlere yatın… 

Koyun koyuna, koyun tadını çıkarın…

Sevi yüklü nice düşlere…  

  • Yorumlar 0
  • Facebook Yorumları 0
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Bu yazıya henüz yorum eklenmemiştir.
Yazarın Diğer Yazıları
Tüm Hakları Saklıdır © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi | İzinsiz ve kaynak gösterilmeden yayınlanamaz.
Tel : +90 216 481 51 21