Yeşil görmeye gerçekten bu denli hasret mi kalmışız? Başka türlü nasıl açıklanabilir ki ayakbastığım an gözüne fener tutulmuş tavşan şaşkınlığında kalakalmam..Hergün biraz daha beton yığını haline gelen can'ım İstanbul'umdan sonra el değmemiş doğa harikası bir ülkeye anında uyum sağlamak zor tabii.Neyse kısa süreli seyahati üzücü kıyaslamalar ile mahvetmeden ilk önce Ljubljana (Lübliyana) 'yı bir gezelim bakalım..Slovence'de “sevgili (beloved)” anlamına gelen Ljubljana, nehrin iki yanında ki cafeler ile görselliğinin yanısıra huzuru da beraberinde sunuyor insana..En güzeli de insanlarının yüzünde ki o mutluluk ifadesi,nasıl sıcakkanlı, nasıl misafirperver insanlar anlatamam..Muhteşem yeşillikte ki doğa örtüsü huzur olarak ruhlarına yansımış adeta..
Meşhur Preseren Meydanı'na adını veren şair France Preseren'in çok hüzünlü bir hikayesi var.Aşık olup bir türlü kavuşamadığı Julia'sına hasret ölen şair meydanda ki heykelinin karşısında ki bir evin duvarında yer alan Julia'nın kabartma heykeli ile bakışmakta yıllardır.... Eh bu romantik ortama da ölümsüz aşk öyküleri yakışırdı zaten şaşırmıyor insan ...Kısa sürede tamamlanan şehrin simgesi haline gelmiş ejderhalar ve köprülerin görüldüğü Lübliyana gezisinin ardından Slovenya'ya gelip te görmeden dönülmeyecek ,en fazla turist çeken muhteşem Bled gölüne doğru yola çıkılır.
Yol üzerinde sevimli Radovljica Kasabası'nda yemek ve Lectar Evi'nde zencefilli kurabiye yapımını izledikten sonra nihayet Bled Gölü ve anılardan asla silinmeyecek görüntüler eşliğinde Kale'den kuşbakışı göl görüntüleri,Ortaçağ'dan kalma şaraphane'de şarap tadımı derken her güzel şey gibi bitiyor Bled macerası da..Ama bitmedi sırada Slovenia'nın Adriyatik kıyıları olan Piran ve Portoroz kasabaları var daha görülecek.Piran küçük ama müthiş sevimli bir kasaba,akşam yemeğimizi sahilde harika bir Restaurant'ta yedikten sonra Portorozda ki beş yıldızlı otelimize gidiyoruz konaklama için.Geceyi Portoroz'un en büyük ve ünlü bir Casino'sunda bitirmekte ayrı bir keyifti doğrusu..
Ertesi gün 2 gece konaklayacağımız ünlü Termal bölgesi Terme Catez'e doğru yola çıkıyoruz ,yine gözlerimiz yeşile bürünmüş bir haldeyiz varana kadar haliyle..Hotel Toplice Catez'de konakladığımız sürede Work Shop'tan arta kalan zaman diliminde devasa büyüklükte ki Termal Havuzlardan faydalanma fırsatı da bulabildik neyse ki..Dönüş günü geldiğinde ben ve dünyanın çeşitli bölgelerinden gelen Turizmciler doğa ile bunca bütünleşmiş,sakin, huzur dolu bu Ülke'ye daha fazla tur düzenleme düşüncesinde idi..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.