Hafta sonu ailecek yapılacak tatil rotamıza bu sefer de Türkiye içinden önemli bir beldemizi eklemek, Doğu Anadolu Bölgesinin incisi olan Van şehrimizi kısa da olsa ziyaret etmek istedik. Cumartesi sabahı uçakla 2 saat uçuştan sonra göl kenarında bulunan güzel şehre ulaştık. Saat 11.00 sularında Van’a vardıktan sonra, önce otelimize yerleştik. Eşyalarımızı bıraktıktan sonra, orda yaşayan bir arkadaşımızın bizi otelden almasıyla küçük Van turumuz da başlamış oldu.
Her şehrin kendisine has bir özelliği vardır. Benim bu şehre özgü unutamayacağım tek özellik, insanın temizliği. Bu kadar içten ve saf insanlar görmedim, belki benim karşıma çıkan kişiler öyleydi ama herkeste bir yardımseverlik, bir ilgi bulunmaktaydı.
Gezi rotamız, ilk olarak Rus Çarşısı ile başladı. Bu çarşıda genellikle züccaciye ağırlıklı ufak tefek eşyalar bulunmaktaydı. Orayı gezdikten sonra Van Kalesine çıktık. Kaleyi ve görkemli surları gezdik. Orada bulunan küçük bir çocuk, bize Türkçe-İngilizce ve hatta Japonca olarak Van Kalesinin hikâyesini anlattı. Çok keyifli iki yeri tamamladıktan sonra karnımız acıkmıştı ve şehir merkezinde bulunan Hanedan Restaurant’ta yemeğimizi yedik. Arkadaşımızın orada yaşaması bize çok büyük bir destek oldu, onu sayesinde bu kadar rahat gezebildik. Yemek yedikten sonra Ahtamar Adasına gittik. Şehrin merkezinden arabayla 1 saat uzaklıkta olan ada, Van’a gidilince mutlaka ama mutlaka gidilmesi gereken bir yer. Feribotla adaya ulaşım sağlanıyor ve ada üzerinde yer alan Ermeni kilisesi bizi çok ama çok etkiledi.
Adanın etkileyici isim hikâyesi bulunmakta. Şöyle ki; eski zamanlarda adada yaşayan Baş keşişin güzeller güzeli kızı Tamar, adanın etrafındaki köylerden birinde çobanlık yapan bir gence sevdalanmış ve her gece, sevdiği gence yerini belli etmek için bir fener tutup onunla buluşur. Bunu duyan babası bir gece Tamar yerine feneri alır ve fenerin yerine sürekli değiştirerek çobanın boğulması sebep olur. Boğulmadan önce zavallı çobanın feryatlar “Ah Tamar!”dır. Sevdiği gencin boğulduğunu duyar Tamar ise kendini gölün sularına bırakarak intihar eder. Bu hikâyeden sonra adanın ismi Ahtamar olur, günümüzde ise ismi Akdamar Adası olarak değişmiştir. Ahtamar adasını gezip, muhteşem manzara karşısında çaylarımızı yudumladıktan sonra otelimize dönüp mışıl mışıl bir uyku çektik.
Ertesi sabah erkenden kalkıp
Van Kahvaltısı’nı yapmak üzere yola çıktık. Kahvaltı için Sütçü Kenan’ı seçtik. Oranın işletmecisi çok detaylı bir şekilde yiyeceğimiz ürünleri, hepsinin el yapımı olduğunu bize anlattı. Gerçekten harika bir sunumdu ve Van’a özgü birçok değişik tat tattık. Van çöreği, Van otlu peyniri, çökelek (cacık), kavut, inanılmaz lezzetli bal-kaymak-ceviz üçlüsü, kavurmalı yumurta, süt, murtuğa ve sayamadığım bir sürü ürünü afiyetle yedik. Sonra peynirciler çarsısına gidip peynirlerimizi ve fırından da çöreğimizi satın aldık.Maalesef dönüş yolu bize gözükmüştü, çok güzel hatıralarla ve tekrar gelmek isteğiyle Van’dan ayrıldık.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.