TURİZMİN SESİ
Bir Yeryüzü Cenneti olan Foça Belediyesi’nin davetlisi olarak gitttiğim bu gezimde; uzun yıllardır İZMİR’de yayın hayatını sürdüren “KIYI EGE Gazetesi” Sahibi ve Yazı İşleri Müdürü Çağdaş Can ile Aslı (Kurt) Can, Çalı Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Zeki Oğuz rehberliğinde ve ressam Hamidiye Kurt’un konukseverliğindeki Foça gezim, oldukça verimli geçti. Belediye çalışanlarına ve gönlü güvercinli tüm can dostlara ne kadar teşekkür etsem azdır… Eski Foça Limanı’nda bulunan balıkçı heykeline selam verdik… Bu güzel insanlarla, Eski Foça’da Kale arkasındaki iskelede, paçaları sıvadık ve Eski Foça sularına olta attık… Foça Siren Kayalıklarında (*) bizi baştan çıkaran korsan kızların tuzağına düşmemek için, zeytin ve üzüm hasatı yapan Foçalı ve dar paçalı emekçilerin uyarısını önemsedik, yol boyunca… Atatürk’ü anma ve 11 Eylül 1922, Foça'nın düşman işgalinden kurtuluşu etkinliklerinde, Foçalı Kuvayı Milliyeci Efelerin Harmandalı Oyunu gösterileri, özellikle turistlerin alkışını ve beğenisini almaktadır.
Bu gezide; Ege Denizi kararmadan ve dağlar uykuya dalmadan önce, İda Dağı’nda Hektor yangın alevi, Heredot’un İlyada kitabesi, senarist-yazar Tarık Dursun Kakınç abinin sinematografik öğütleri ve Deniz Kızı Eftalya’nın söylediği kıvrak ve renkli Rembetiko danslı şarkıları, umudumuz ve sevdamız oldu… Eski Yel Değirmenleri ile amansız savaşan Don Kişot, bizi yerinden ve derinden selamladı… Balıkçı heykeli önünde, pazar iznine çıkan bahriyeli askerlerin kahkahası, balıkçı çığırtkanların telaşına eşlik ediyordu… Ve ramazanda iftar zamanı tepinip patlayan denizci toplarına inat, uzaktan gelen balıkçıların dingin suları öpen kürek temposu ve yitik sevdalıların kaçamak çığlıkları, yeni konuklarına sesleniyordu: “Uğrular ola! Rastgele canlar!..”
Bölgede yapılan askeri tatbikat dönemlerinde ve atış talimi sırasında; turistlerin korktuğu görülse de; diğer zamanlarda, dört mevsim her tür turistik aktivitelere ve alternatif turizm olanaklarına uygun bir yerdir Foça… Pek çok emekli asker, sanatçı, şair, yazar ve kültür adamlarının yaşam alanı olan Foça, bizi çağırıyor, yeniden… Kalbinin bir köşesinde hep Ege olanların ve masmavi deniziyle ruhunu dinlendirmek isteyenlerin müdavimi olduğu bir yerdir Foça. Burada öyle ünlü tatil beldelerinin kalabalığına rastlanmadığı gibi belde özellikle kafa dinlemek isteyenlerin mutlaka uğraması gereken yerlerin de başında gelir. Üstelik Foça'da gezilecek yerler ve yapılacak aktiviteler dolu dolu bir 3 gün geçirmenize yeter de artar… Hele yanınızda güzel dostlarınız varsa…
Foça'ya Nasıl Ulaşılır?
Yurt içi ve yurt dışından, İzmir Adnan Menderes Havalimanı’na indikten sonra, İzban Metrosu ile Foça’ya ulaşmak çok kolaydır. İstanbul'dan yola çıkanlar Bursa Osmangazi Köprüsü'nü kullanarak Foça'ya yaklaşık 6,5 - 7 saatte ulaşabiliyor. İzmir tarafından araçlarıyla yola çıkanlar ise, yaklaşık 1 saatte ilçeye gelmiş oluyorlar. Fakat özel aracı olmayanlar ya da araçlarıyla yola çıkmayı tercih etmeyenler için de elbette toplu taşımayla oldukça kolay bir ulaşım yolu var. Bunun için nereden yola çıkarsanız çıkın ilk önce İzmir'e gelmelisiniz. İzmir'den şehrin banliyö treni olan İzban'ı kullanarak Hatundere durağında inerek, buradan kalkan otobüsler ile Eski Foça'ya ulaşabiliyorsunuz.
Foça'da yenir, ne içilir ve nerede kalınır?
Tüm Ege sahil kıyılarında olduğu gibi Foça’da da mutfak kültürü aynı denebilir. Özellikle zeytin ve zeytin yağlı yiyecekler, balık ve deniz ürünleri yanı sıra; organik ve doğal yiyecekler, sebze ve meyveler ile küçük ve büyükbaş hayvan etleri yöre insanının ve turistlerin tercihleri asında yer almaktadır. Balıkçı lokantaları, sakızlı dövme dondurması ve kahvesi ile ünlüdür Foça mutfağı… Şarap kültürü de önde gelen içecekler arasında yer almaktadır… Eski Foça’da, Taş Ev Otel ve pansiyonlarda kalmanızı öneririm.
Taş evlerle donatılmış birbirinden şirin ara sokakları ve tabi ki eşsiz plajlarıyla İzmir'in huzur dolu duraklarından biri olan Foça, esasında nerede konaklarsanız konaklayın size her şekilde büyüleyecek bir güzelliğe sahip. Foça'da nerede kalınır diye merak edenlerin ise karar vermeleri gereken iki seçenek bulunuyor: Eski Foça ve Yeni Foça. Eski Foça, tarihi sokaklarıyla ön plana çıkan Yeni Foça'ya göre çok daha nostaljik bir havaya sahip olan bölgedir. Burada konaklama birimleri daha çok otel ve pansiyondan oluşur. Biz bu nedenle özellikle şirin bir tatil beldesinin ruhunu hissetmek isteyenlere Eski Foça'yı öneriyoruz. Yeni Foça ise daha çok yeni binaların ve yazlıkların yer aldığı bir bölge olarak ön plana çıkıyor. Buradaki tesisler çoğunlukla otel kategorisinde yer alıyor. Son olarak şunu da belirtmeden geçmeyelim. Her iki bölgeden de en güzel plajlara kolaylıkla ulaşılabiliyor. Ayrıca, eğer koşullarının uygun ise; belediyenin ve pek çok kamu ve özel kuruluşun sosyal dinlenme tesisleri ve plajlarından da uygun bedelle yararlanabilirsiniz… Karavan ve çadır turizmine de uygun yerler bulunmaktadır…
Foça Adaları
Güzel İzmir’in huzur veren, şirin ilçesi Foça, kendine özgü dokusunu, doğasını ve tarihini koruyabilen ender yerlerden biri. İlçe, efsanelere konu olan Siren Kayalıkları, Fransız Tatil Köyü, Orak Adası, İngiliz Burnu koyları ve Menteşe Adası ile tatilcilerden yoğun ilgi görüyor.
Antik çağdan bugüne gelen Siren Kayalıkları, Foça açıklarında Orak Adası'nın güneybatısında yer alıyor. Bu kayalıklarda fokların barındığı biri su altında, beşi karada olmak üzere toplam altı mağara var. Foça da adını 'fok' anlamına gelen antik 'Phokaia' sözcüğünden alıyor.
Akdeniz foklarının barınağı olduğu için adada kayalıklara çıkmak, yüzmek ve avlanmak yasak. Diğer adalarda ise yalnızca olta balıkçığına izin var. Adalara ve Foça çevresindeki pek çok koya Foça´dan tekne turlarıyla gidilebiliyor. Orak Adası'nın yanı sıra İncir Adası, Metelik Adası ve Fransız Tatil Köyü ile İngiliz Burnu koyları güzellikleriyle herkesi kendine hayran bırakıyor.
Orak şekline benzeyen ve doğal yollardan oluşan Orak Adası, meteliğe benzeyen Metelik Adası ve martı sesleri eşliğinde insana huzur veren İncir Adası, gezi tekneleriyle tura çıkan tatilcilere kartpostallık fotoğraf çekme imkanı sunuyor. Deniz, kum ve güneş üçlemesinin en harika noktalarından olan koylar ise yaz sıcağında serinlemek isteyen tatilcilere en iyi seçenek…
Foça'nın En Güze Plaj ve Koyları
Yaz sezonu olunca ilk aklımıza gelen şey hiç şüphesiz deniz ve güneş oluyor. Foça da denizin tadını doyasıya çıkarabileceğimiz plajlar bakımından oldukça zengin. Biz favori koy ya da plajı belirlemek konusunda bir hayli zorlanmakla birlikte, bugüne kadar Foça deniziyle ilgili duyduğumuz tüm övgüleri hak ettiğini söyleyebiliriz. Bu plajlar içerisinde Hanedan Beach listenin en başında gelen favori duraklardan biri. Girişin ücretli olduğu Hanedan Beach, şezlong, şemsiye ve yiyecek-içecek hizmeti veren bir tesise ev sahipliği yapıyor. Bunun yanı sıra Foça'da mutlaka görmeniz gereken plaj ve koylar listesini şu şekilde sıralayabiliriz; Çanak Koyu, Sazılıca Koyu'ndaki plajlar, Mambo Beach Club, Voodoo Beach ve Yeni Foça Halk Plajı…
Foça'da Gezilecek Yerler Nelerdir?
Foça deyince her ne kadar aklımıza o masmavi denizi gelse de ilçe yalnızca bundan ibaret değil. Bünyesinde keşfedilmeyi bekleyen ve ziyaretçilerine eşsiz bir deneyim yaşatacak pek çok durak mevcut. İşte onlardan bazıları;
Beş Kapılar Kalesi ve Surları: Antik Çağ'dan kalan ve o dönemde bölgeyi koruyan Beşkapılar Kalesi, ismini sizin de ilk fırsatta gözünüze çarpacak olan 5 adet kapısından alıyor. Antik Çağ'da Athena Tapınağı'nın bulunduğu alanı kaplayan kalenin iç kısmında ise Türk hamamı kalıntılarına rastlanıyor. Kale, Eski Foça sahilinde yer alıyor ve bize göre özellikle gün batımında görülmesi gereken bir güzelliğe sahip.
Kozbeyli Köyü: Eğer Foça'ya daha önce gitme şansınız olduysa Kozbeyli Köyü'nün ismini mutlaka duymuşsunuzdur. Burası dibek kahvesiyle bir hayli ünlü olan Şakir'in Kahvesi'ne ev sahipliği yapıyor ve yolu buraya düşenler köyden bir kahve içmeden ayrılamıyor. Köyü Eski Foça'nın bir minyatürü gibi düşünebilirsiniz. Tabi çok daha sessiz ve sakin hali…
Eski Foça Sokakları: Foça'ya gelmişken görmeniz gereken yerlerden biri de tabi ki Eski Foça sokakları oluyor. Mimarisi özenle korunmuş, renkli panjurlu taş evlerin sıra sıra dizildiği sokaklar insanda adeta bir masal şehrindeymiş hissi uyandırıyor. Hal böyle olunca burası Instagramlık diye tabir ettiğimiz fotoğraf karelerinin önemli adreslerinden de biri oluyor.
Foça Yeryüzü Pazarı: Bildiğiniz üzere Foça, Fast Food karşıtı olan ve lokal ürünlerin kullanımını destekleyen Slow Food akımının temsilcilerinden biri. Bu da ilçeye bir organik pazarın ne kadar yakışacağının kanıtı aslında. İşte Foça Yeryüzü Pazarı da organik ürünlerin yer aldığı, uzun zamandır aradığınız o doğallığı bulacağınız pazarlardan biri ve tabi ki vaktiniz olursa mutlaka uğramanız gereken yerlerin başında geliyor.
Foça'da Şunları Yapmadan Dönme
Eski Foça sokaklarını arşınlamadan, Akdeniz foklarını görebileceğiniz, Siren Kayalıkları'nı içine alan tekne turuna katılmadan, İlçenin meşhur dondurmacısında dondurma yemeden,
Birbirinden güzel plajlarında bol bol yüzmeden, Yeryüzü Pazarı'nı ziyaret etmeden, Seyirtepe ve yel değirmenlerinde gün batımını izlemeden, Şakir'in Kahvesi'nde dibek kahvesi içmeden sakın dönmeyiniz…
Foça’da Gezi Keyfi
Yel Değirmenleri
Foça’ya giden iki farklı yol bulunuyor. İzmir-Çanakkale yolundan Foça güzergahına döndükten sonra 15 km ilerliyorsunuz. Sonrasında yol ikiye ayrılıyor. Sağ taraftan devam ettiğinizde Foça eski yolunu kullanmış oluyorsunuz. Bu yolun sonunda tam da Foça’ya girerken sol tarafta Top Dağı üzerinde tarihi Yel Değirmenleri bulunuyor. Günümüze kadar ulaşmayı başarmış olan Yel Değirmenleri bir kaç sene öncesinde restorasyon çalışmaları sonrasında tekrar eski günlerine kavuşmuş. Tarihi dokusunun bozulmaması açısından bazılarına çok dokunulmamış. Fakat günümüzde çalışmalar hala devam etmektedir.
Şeytan Hamamı
Şeytan Hamamı, M.Ö. 4. yüz yılda kayaların oyulması ile inşa edilmiş bir anıt mezardır. Mezara girişte sizi uzun bir yol karşılıyor. Yolun sonunda ise iki farklı anıt mezar odası bulunuyor. Şeytan Hamamı Foça merkezine 2 km uzaklıktaki Çan Tepesi eteklerinde bulunuyor.
Pers Anıt Mezarı (Taş Ev)
Pers Anıt Mezarı Foça yolu üzerinde ve Foça’nın doğusunda kalan bir anıt mezardır. Bağarası ve Yeni Bağarası mahallelerini geçtikten sonra sağ tarafta kalan anıt mezar, M.Ö. 4. yüz yılda yapılmış. Kayaların oyulması ile oluşturulan anıt mezar içerisinde bir Pers komutanının yattığı belirtiliyor.
Heredot Duvarı (Beş Kapılar)
Heredot Duvar günümüzde ki adı ile Beş Kapılar, M.Ö. 500’lü yıllarda inşa edilmiş bir yapıdır. Günümüzde yapılan arkeoloji çalışmaları ile gün yüzüne çıkan surlar, Arkaik dönemde inşa edilmiş ve 5 km uzunluğuna sahiptir. Heredot bir çok yazıtında bu duvarlardan çok bahsettiği için Heredot duvarı da denmektedir.
Yapılan kazı çalışmaları sonrasında burada dönemim bir çok savaş aleti bulunmuştur. Bunlar arasında ok uçları, amphorolar, mızraklar ve gülleler bulunmaktadır.
Athena Tapınağı
Athena Tapınağı, M.Ö 590 ile 580 yılları arasında yapılmaya başlanmış bir tapınaktır. Phokaialıların tanrıçası olarak bilinen Athena adına yapılmıştır. Tapınak, o dönemde yaşamış olan yerel halk için çok büyük bir önem sahiptir. Batı Anadolu’nun 12 İyon kentinden biri olan Phokaia, günümüzde ki en değerli Athena tapınağına sahiptir.
Kybele Açık Hava Tapınağı
Kybele Açık Hava Tapınağı, M.Ö. 4. yüzyılda inşa edilen bir açık hava tapınağıdır. Günümüze kadar bir çok restorasyon çalışması yapılan tapınak, hala önemli bir tarihi dokuya sahiptir. İlk olarak Romalılar tarafında inşa edilen tapınak, Cenevizliler ve Osmanlılar tarafından korunmuş ve günümüze kadar ulaşmayı başarmıştır.
Eski ya da Yeni Foça, Ne fark eder?
Antik Çağ’da İyonya’nın en önemli yerleşimlerinden biri olan Foça; taş evlerle süslü sokakları, mavi bayraklı koyu, balıkçı tekneleri ile süslü renkli limanı ve eşsiz gün batımları ile İzmir’den kısa sürede ulaşabileceğiniz en huzurlu tatil beldelerinden biri. Foça’nın İzmirliler’in en sevdiği kaçış noktalarından biri olması, aslında hiç de sürpriz değil; çünkü burası Ege sakinliğini, belki de biraz tembelliğini yaşayabileceğiniz en güzel yer. Ne Çeşme gibi aşırı popüler ve turistik, ne Alaçatı kadar kalabalık; Foça sanki Egeli yazlıkçılar için kurulmuş özerk bir bölge gibi.
Foça için kafa dinlemek isteyenlerin buluştuğu, gün batımlarıyla anınızı, sokakları ile gözlerinizi şenlendiren, mekanları ile Instagram’da ‘yaşıyosun bu hayatı’ dedirttiren ve pek tabii denizi ile ferahlatan gerçek anlamda bir kapı komşusu desek çok da yerinde olur. Kısadan hisse, beyaz yakalıların emeklilikte taşınmak istediği o Güney’deki sahil kasabasını hepimiz biliyoruz; peki ya onun Kuzey versiyonu? İşte orası da Foça.
Foça’yı Eski Foça ve Yeni Foça olarak iki bölüm şeklinde düşünebiliriz. Yeni Foça, adından da belli olduğu üzere, Eski Foça ile yakından uzaktan ilgisi olmayan ve genellikle modern tarzda evlerin, yazlıkların olduğu kesim. Foça’da yapılacak birçok aktivite, gezilecek yerlerin çok büyük bir kısmı Avrupa’daki old town’ları aratmayacak güzellikteki Eski Foça’da olduğu için biz 2 günümüzü de Eski Foça’da geçirdik.
Antalya’dan başlayıp Çanakkale’ye uzanan ve İzmir’in orta kesiminde yer alan Türk Rivierası’nın içinde bulunan Foça, MÖ: 9. yüzyıla dek uzanan tarihi ve hala daha korunan kasaba kimliği ile İzmir’de mutlaka görülmesi gereken yerlerden biri.
İyonların Ege sahillerinde kurduğu 12 kentten biri olan Foça; Antik Çağ’da denizcilikteki başarısı ve İyon medeniyetinin gelişimindeki katkıları nedeniyle İyonya’nın en önemli yerleşimlerinden biri olarak kabul ediliyor. O zamanlar bir koloni devleti olan Foça, elindeki deniz filosu ve gücü sayesinde geçmişte Korsika Adası ve İspanya’nın doğu kıyıları da dahil olmak üzere birçok yere kendi kolonilerini kurmuş ve bu gelişmelerin sonucunda da yükselme dönemine girmiş. Tabii, liman kenti olması zorlukları ve istilaları da beraberinde getirmiş; Foça bu sürede önce Pers’lerin, Büyük İskender’in ve Cenevizlilerin yönetimine ve gel zaman git zaman 13. yüzyılda Çaka Bey tarafından alındıktan sonra da 15. yüzyılda Fatih Sultan Mehmet’in fethi ile Osmanlı Devleti’nin egemenliği altına girmiş.
Ek olarak Foça; nesli tükenmekte olan Akdeniz fokları ile biliniyor. Kıyılardaki betonlaşma nedeniyle artık koloni halinde yaşayıp çoğalamayan ve kontrolsüz avlanma nedeniyle sayıları giderek azalan bu fokların evlerinden biri de Foça ve Foça’daki Siren Kayalıkları. Tatlı foklarımızı yaşatabilirsek, Foça onların dünyada yaşadığı 4 bölgeden birinin içinde olmaya devam edecek. Mini not; Foça’nın Antik Çağ’daki adı olan ‘Phokaia’ bu fok türünden geliyor. Haliyle, Akdeniz fokları Foça’nın da simgesi olmuş durumda.
Günümüzde ise Foça; taş evlerle dolu nostaljik sokakları, balıkçı teknelerinin tablo gibi dizildiği sahili ve insanı dinginleştiren manzarası ile İzmir’in en huzurlu rotalarından biri olarak öne çıkıyor. En güzel yanı; hiç yozlaşmamış, turist akınına uğramamış ve şükürler olsun ki ‘piyasa’ olmamış bir kasaba olması. Zaten Foça’nın ‘yazlıkçı kafası’ öyle net görülüyor ki piyasa olmaya da pek müsait değil açıkçası. Bu yüzden bize göre buraya gelip sevmemek pek mümkün değil. Yorgunluğa, sakinlemeye, biraz içe dönmeye, kısaca koşturmaya ‘mola vermeye’ gidecek bir yer arıyorsanız, Foça gelmeyi düşünebileceğiniz yerlerden biri. Bu kadar İzmirli her fırsatta buraya kaçıyorsa, bir bildikleri de vardır ayrıca.
İzmir’e bağlı bir ilçe olan Foça, Ege Bölgesi’nde yer alıyor. Çandarlı ve İzmir Körfezi arasında üç tarafı denizle çevrili bir yarımadaya kurulan Foça ilçesi, bizce İzmir’in insanı en dingin hissettiren balıkçı kasabası olmaya çoktan aday.
İstanbul’dan Foça’ya arabayla gitmek için Bursa Osmangazi Köprüsü’nden geçerek Manisa yolunu takiben, Menemen’e ayrılmanız gerekiyor. Menemen’in sonrasında yine tabelaların yönünde toplam 6,5 saatte Foça’ya ulaşabilirsiniz. İzmir’den Foça’ya arabayla gitmek için ise önce Karşıyaka’ya gelip, buradan da Çiğli’yi takiben Menemen’e varmanız gerekiyor. Menemen’den sonrası aynı İstanbul gibi Foça tabelaları ile devam ediyor. İzmir’den Foça’ya araba ile ulaşım ortalama 1 saat, Karşıyaka’dan 45 dakika sürüyor. İzmir’den Foça’ya toplu taşıma ile ulaşım da oldukça kolay. Öncelikle; kendinize yakın olan İZBAN tren istasyonlarına giderek Aliağa yönüne giden durağa geçin ve bindiğiniz trenden ‘Hatundere’ durağında inin. Sonrasında Hatundere aktarma merkezindeki otobüs durağına giderek, 744 numaralı otobüsü bekleyin. 744 numaralı hat, son durağı olan Eski Foça’ya 50-60 dakika arasında ulaşıyor. Arada 43 durak var ama ilk duraktan bineceğiniz için oturarak seyahat etme şansınız olacak.
Eski Foça Sokakları
Foça dedik mi akla ilk Eski Foça’nın nostalji yüklü sokakları geliyor. Burası, Avrupa’daki ‘old town’ların tam anlamıyla kasaba versiyonu. Ruhunu hiç kaybetmemiş olması, eskisi gibi korunup farklı renklerle parıldaması gerçekten de Foça’ya bambaşka bir güzellik katıyor. Eski Foça’nın güzel sokak aralarını keşfetmek için ilk iş Küçük Deniz olarak bilinen küçük limana gidip Reha Midilli Caddesi’ni takip edin. Serin kordon boyu üzerinde, Eski Foça’nın taş evlerini zaten bol bol göreceksiniz, ama sadece onlarla yetinmeden, caddeye paralel sokaklara da dalmayı unutmayın. Bizim Foça turumuzda en sevdiğimiz aktivite, rengarenk kapı ve pencerelerle süslü bu taş evlerin peşine düşmek oldu; güneş tepedeyken yapmasak daha iyi olurdu tabii ama ne yapalım vakitsizlik işte.
Antik Çağ’da bu bölgeyi koruyan ve o zamanki Athena Tapınağı’nın bulunduğu alanı da kaplayan Beşkapılar Kalesi’ni Küçük Deniz’den sola doğru baktığınızda rahatlıkla görebilirsiniz. İçine girip gezmeniz de mümkün; ama bizce dışarıdan görüntüsü daha güzel. Pek sevdiğimiz Foça’yı maalesef bu konuda eleştireceğiz; çünkü burada gerçekten de bir antik eser problemi yaşanıyor. Bir kere nereyi gezdiğinizi asla anlamıyorsunuz, sorduğunuz yeri Foça’nın kendi esnafı bile bilmiyor. Biz de kalenin içinde ve arkasında ne olduğunu, Athena Tapınağı’nı ve Kybele Açıkhava Tapınağı’nın nerede olduğunu anlamadığımız için soralım dedik; cevabını bulamadık. Şükürler olsun ki Foça Dibek Kahve’deki kahveci amca merakımızı giderdi; keşke adını da sormayı akıl edebilseydik. Kaleye doğru yürürken adının geldiği ve eski zamanda şehre girişi sağlayan beş kapısını da göreceksiniz, günbatımı vaktinde kameraları şenlendirmeyi unutmayın. Akşamları da incik boncuk tezgahları kuruluyor.
Eski Foça Limanı
Beşkapılar Kalesi’nden sahilin en ucunda görünen Kavala Cafe & Winehouse’a doğru yürürken geçtiğiniz, sağlı sollu restoran, bar ve kafelerin dizili olduğu, takalarla süslü yer Eski Foça Limanı. Buraya aynı zamanda Küçük Deniz de deniyor. Büyük Deniz ise, Beşkapılar Kalesi’nin arkasında kalan liman. Burada ise yelkenliler, görece daha büyük tekneler demirliyor.
Eski Foça’nın daha da küçüğü, hiç popüler olmayanı ve dokusunu olduğu gibi koruyan taş evleriyle Kozbeyli, Foça gezi planlarının içine mutlaka eklenmeli. Eski Foça’dan İzmir’e dönerken uğradığımız Kozbeyli köyüne gelme amacımız aslında tamamen ünlüler ünlüsü Şakir’in Yeri’nde dibek kahvesi içmekti ama köyün kendi halindeki yaşamını izlemek de bizi fazlasıyla mutlu etti. Kozbeyli’ye geldiğinizde arabanızı park edip hemen köy meydanına gelin. Meydanın solunda kalan Şakir’in Yeri çok otantik ve balkonunda ya da dış alanında oturmak da oldukça keyifli. Kahvenizi içtikten sonra ara sokakları gezip, dondurma molası verebilirsiniz.
Tekne Turu ve Foça Adaları
Adaları ile ünlü Foça’da vaktiniz bol ise tekne turu da bir seçenek. Zaten limanda gezinirken bu tekne turlarını bol bol görüp hiç aklınızda yokken bile bir anda kendinizi ‘acaba yapsak mı ya’ diye düşünürken bulacaksınız. Tekne turlarında sırasıyla Orak Adası, Akdeniz foklarının da yaşadığı Siren Kayalıkları ve İncir Adası gibi adalar ile bu rotanın aralarındaki koyları geziyorsunuz. Günlük tekne turlarının haricinde, bir de günbatımı turları yapılıyor. Bizim bu turu yapmaya vaktimiz olmadı ama eğer siz turistiko gibi her yeri göreceğim diye tutturmuyorsanız, tekne turu yapacak vaktiniz de kalacaktır.
Yeri gelmişken; bu Foça’da gezilecek yerler listesine Şeytan Hamamı ve Foça Yel Değirmenleri’ni de katabilirsiniz, biz Değirmenler’i yol üstünde görüp yakınına gitmedik. Şeytan Hamamı’nı ise burada 2 günümüz olduğu için plana dahil edemedik.
Yeryüzü Pazarı
Foça’da aklımızın kaldığı bir yer daha oldu; gezi günlerini denk getiremediğimiz için göremediğimiz Slow Food ilkelerine göre, adil ve temiz satış yapılan Yeryüzü Pazarı. Bu pazar aslında İtalya’da hızlı yaşam temposuna karşı bir duruş geliştirmek ve yok olmaya yüz tutmuş yerel yeme-içme alışkanlıklarını korumak amacıyla başlayan Slow Food akımının bir parçası. Foça’daki Yeryüzü Pazarı’da bu halkanın ülkemizdeki ilk temsilcisi.
Her Pazar, 08.30-18.00 arasında Foça Pazaryeri’nde kurulan Yeryüzü Pazarı’nın özelliği; aynı sakin şehir Sığacık’ta olduğu gibi buranın da aslında bir üretici pazarı olması. Pazarda organik olarak üretilen meyve ve sebzeden tutun, ekmeğe, peynire, reçele ve zeytinyağına kadar birçok ürünü bulabilirsiniz.
Slow Food ve Sığacık demişken;
Denizin Güneşi öptüğü an…
Eski Foça’nın günbatımı, gündüzleri aşırı ötesi sıcak basmışken bir anda değişen serin havasından mıdır bilinmez, gerçekten de çok etkileyici. Her şey bir yana, Foça’nın daha ayak basar basmaz insanı içine çeken dingin hali ziyaretçisinin gezi konseptine de yansıyor. Buraya gelip haldır haldır gezmek yok. Sabah mis gibi havaya uyanmak, öğlen tembelliği ile dinlenmek, sonra limanda manzaraya karşı kafa dağıtmak, öğleden sonra mis koyunda serinlemek, akşama lezzetli yemeklerinden yemek, gece de mini barlarında günün keyfini sürmek var. O yüzden bu planın içinde bir günbatımı izleme aktivitesi de şart ötesi şart.
Foça’da en iyi günbatımı konusunda şampiyon tabii ki Kavala Cafe & Winehouse. Mekanın detaylarını aşağıdaki Foça’da Ne Yenir: Foça Yeme İçme Önerileri bölümünde okuyabilirsiniz. İkinci alternatif de son derece halk işi olarak Büyük Deniz’deki banklar. Buranın akşam saatlerindeki silüeti gerçekten de tablo gibi.
Foça Plajları
Foça’da denize girme konusunu hangi İzmirliye sorsanız muhtemelen aynı cevabı alırsınız; Hanedan Beach. Özellikle uzun süre burada bulunmayacaksanız ve tek atımlık barutunuz varsa bizim gibi riske girmemek için Hanedan Beach’e gitmenizi tavsiye ederiz. Diğer plajları da aşağıda görebilirsiniz, hepsi Eski Foça’dan Yeni Foça’ya giden yol üzerinde bulunuyor. Aracınız yoksa önlerinden minibüs de geçiyor.
Sazlıca Plajları: Foça’da denize girmek için önerilen yerlerden biri Sazlıca Koyu’ndaki plajlar. Yol üzerinde giderken rengiyle manzara şov yapan, aynı zamanda kamp ve karavancıların kalabildiği plaj. Kamp alanları biraz karmaşık, çünkü plajın arkasında hem çadırlar hem de mangal yapan aileler olabiliyor. Yemek yiyebileceğiniz tesisi bulunuyor. Hafta içleri eminiz daha sakin ve güzel oluyordur. Sazlıca’da yüzmek için bu kamp alanlarının haricinde, daha kuytuda kalan yerler öneriliyor. Bizim için daha çok fotoğraf çekmelik bir nokta oldu.
Hanedan Beach: Foça’nın güzeller güzeli Mersinaki Koyu’nda yer alan mavi bayraklı Hanedan Beach, koca plaj alanı ile gönüllerin efendisi. Hem kum hem de çim alanı bulunan, yemekler için fiyatların orta seviyede olduğu, kafa şişiren müziklerin çalmadığı keyifli bir yer burası. Yiyecek ve içecek için tesis kasasından çıkışta geri verebileceğiniz Hanedan Kart’tan alıp harcamayı planladığınız miktarı içine yükletiyorsunuz, alışverişlerinizi bu şekilde yapmanız gerekiyor. Plaj bir hayli geniş olduğu için ne kadar kalabalık olursa olsun boğmuyor. Denizinin suyu serinden soğuğa, bir arada ama çok çok temiz.
Voodoo Beach: Mavi bayraklı pek sevilen bir Foça plajı. Mersinaki Koyu’nda yer alan bir diğer plaj olan Voodoo Beach’in giriş ücreti yok ancak şezlong için para almakta. Damsız girilmediğine dair bir yorumunu okumuştuk, eğer öyleyse gerçekten de bravo. Nezih bir ortam olduğu her halinden belli, Hanedan ile birlikte listelere ekleyebilirsiniz.
Mambo Beach Club: Foça araştırmalarımız esnasında karşımıza çıkan bir başka plaj alternatifi de burası. Aynı Hanedan Beach gibi mavi bayraklı ve Mersinaki Koyu’nda yer alıyor.
Yeme ve İçme Yerleri:
İncir Ağacı Kahvesi: Boyozlarımızı, gevreklerimizi alıp denize karşı oturduğumuz minik kafe. Burada çay, kahve, limonatanızı söyleyip pikniğimsi bir şeyler yapabilirsiniz. Foça Dibek Kahve’nin önünde kalıyor.
Foça Dibek Kahve: Hani böyle bazı mekanlar o yerde olmazsa olmaz gibidir, işte Foça Dibek Kahve de onlardan biri. Mini mini, nostaljik bir kahveci burası. Sarmaşıklar altındaki sokağında sedir ve taburelerine oturup eski usul taş dibekte hazırlanan kahvesini içmeden dönmeyin. Özlemimden olsa gerek, burada verdiğimiz kahve molası bana çocukluğumda Kızlarağası tarafına gittiğimiz zamanları hatırlattı; nostaljiyi çok seviyorum.
Sakız Dondurma: Giritli Nazmi Usta’nın doğal dondurması öyle ünlü ki önündeki sıra asla bitmiyor. Artık size düşen; gün ortasında daha az kalabalıkmış gibi hissettiğiniz bir anda bu mecburiyet sırasına kaynak olmak. Dondurmalarının tadı İstanbul’un Yaşar Usta’sında yiyeceklerinize benziyor.
Zeytinyağlı Foça: Ege zeytinyağlılarının ve Ege otlarının Foça’daki adresi. Genel olarak Ege mutfağı ile öne çıkıyor; ama bu yazdığım burada sadece zeytinyağlı yiyeceğiniz anlamına gelmiyor. Menülerinde çökertme kebabı, ızgara et, mantı gibi etli seçenekleri de var. Kuzina; limana paralel bir ara sokakta, biz özellikle bahçe kısmını çok sevdik. Burayı da kesinlikle tavsiye ediyoruz.
Restaurant: Foça’nın en ünlü balık restoranı, seveni çok. Tatil beldelerinde gördüğümüz benzerlerinin aksine sahil kıyısında değil; Eski Foça’nın ara sokaklarından birinde yer alıyor. Biz bahçe kısmındaki masalarda oturarak hafif hafif çalan nostaljik müziklerle çok keyifli bir akşam geçirdik. Yemek konusuna gelince, Ege mezeleri gerçekten çok lezzetli. Balıklarını deneme şansımız olmadı ama ara sıcakları da bizi mutlu etti. Foça denince akla gelen ilk mekanlardan biri olduğundan, gitmeden önce rezervasyon yaparsanız iyi olur.
Cafe & Winehouse: Foça’da günbatımı denince önerilen ilk yer Kavala Cafe & Winehouse. Adından da belli olduğu üzere hem kafe hem de şarap barı; zaten bizim de böyle bir mekanımız olsa biz de şarap barı konseptine çalışırdık! Bir kere denize sıfır ve Eski Foça’nın en güzel taş evlerinden birinde hizmet veriyor. Tabii söz konusu Kavala olunca, gün batımı izlemek için akşamüstü saatlerinde gidip deniz kıyısındaki masalardan birini kapmak lazım. Güneş batmaya yakın ortam giderek kalabalıklaşıyor ama bizim yolu izlemek de bir seçenek; 5-6 gibi gidip önce bir buzlu kahve, arkadan şarap eşliğinde manzara şov.
Sıcacık Boyoz Gevrek Fırını: İzmir’e gelmişken boyoz ve kuru poğaça özlemimizi giderelim dedik ve bu fırını bulduk. Bizce çok güzeldi, sadece bulunduğu yer biraz sıcak oluyor. Yiyeceklerinizi fırından alıp sahile kaçabilirsiniz.
Cafe & Bar: Gündüz kahveye, akşam da yemek sonrası canlı müzikle bir şeyler içmeye gelebileceğiniz Eski Foça mekanlarından biri. Kafenin dekorasyonu pek bir otantik. Perşembe akşamı denk geldiğimiz canlı müziklerinin repertuarı Karadeniz ve Anadolu ezgilerinden oluşuyordu, diğer günlerde değişiklik oluyor mu bilemiyoruz.
Bar: Foça’nın popüler mekanlarından biriyle listeyi sonlandıralım. Canlı performansları ile ünlü olan Bar; akşamları ‘Foçalı gençlerin’ akınına uğruyor olsa da hala klasikler listesinde. Genelde hep kalabalık, fakat kendinize yer bulursanız uğramanızı tavsiye ederiz.
Nerede Kalınır?
Foça gezileriniz için en mantıklısı Eski Foça’da kalmak, bize göre kasabanın ruhundan uzaklaşmamak adına, Eski Foça’da konaklarsanız gezilecek yerlere, limana ve sahile yakın olur, gönlünüzce plan yapabilirsiniz. Ama alternatiflere bakarken, her bütçeye uygun otel, pansiyon ve konaklama yerleri ile Eski ve Yeni Foça, konuklarının bu gereksinimini karşılamaktadır.
Foça Siren Kayalıkları
Toplumsal üretim tazları ve sosyal insan ilişkilerinde; Köleci ve Derebeylik (Feoldal) dönemlerde görülen ve sonrasında da rastlanan korsanlık eylemleri; tarihte deniz ulaşım teknolojilerinin olmadığı ve deniz kıyılarında bulunan kalelerin ve deniz fenerlerinin daha olmadığı zamanlarda, yaşanan ilginç bir korsan olayından söz edeceğim size… Tarihi ve coğrafi mitolojik öykülerin ve de gemilerle, deniz yolu ile yapılan ulaşım hikayelerinde abartılarak anlatılan kimi olaylar ve hikayelerin başında, hiç kuşkusuz “Korsan Siren Kadınlar”ın gemicileri çağıran, özellikle geceleri fırtınada gemicilerin uzaklardan görebileceği ateşlerin yüksek alevli dansları, korsan siren kadınların baştan çıkaran raksları ve kadınsı çığlıkların yankılandığı Porto Limanları, Yalancı Palatya Koyları ve Siren Kayalıkları gelmektedir… Foça Siren Kayalıkları da bunlardan biridir…
Siren Kayalıkları, Ege'nin mitolojik hikayelerine konu olmuş, tarihi ve doğal güzellikleri ile öne çıkan yeri olan Foça'da bulunmaktadır. Yunan mitolojisindeki adıyla Seireneler veya bildiğimiz adlarıyla Sirenler, Sirenum Scopuli olarak adlandırılan bir adada yaşadıklarına inanılan deniz yaratıklarıdır. Hatta hikayede bu adanın uçurumlarla ve kayalıklarla çevrili olduğu anlatılır. Sirenlerin mitolojik efsanesine göre de; adada yaşayan Sirenler, yaptıkları doğaüstü müzikle etraflarından geçen tekneleri ve denizcileri büyüleyerek dikkatlerini çekerlermiş. Müziğin ve Sirenlerin güzelliğinin büyüsüne kapılan tüm erkek denizcilerin içlerinde sonsuza kadar burada, onların yanında kalma gibi bir isteğe kapılarak gemileriyle sarp kayalıklara çarparlarmış ve gemilerini de batırarak ölürlermiş.
Bazı kaynaklarda anlatılan efsaneye göre de, Sirenler büyülü şarkılarıyla denizcileri tehlikeye düşüren yarı kuş, yarı kadın yaratık olarak betimlenir. Bu yaratıların sayılarıysa genellikle iki ile beş arasındadır. Sirenler kimi anlatılara göre de Persephone'un oyun arkadaşları olarak geçerler.
Mitolojiye göre Sirenlerden kurtulanlar yalnızca; Jason, Argo ve Odysseus'tur. Homeros'un anlattığı, bir mitte Odysseus'un Sirenler'le arasında geçen olaylardan bahsedilir. Odysseus savaşçı ve güçlü arkadaşlarıyla birlikte Siren kayalıklarına yaklaştığı anda Tanrıça Kirke altın tahtından onlara seslenmiş. Demiş ki; 'Kim yaklaşırsa bilmeden ve dinlerse sirenleri, yandı. Bir daha evinde onu ne karısı karşılar ne çocukları. Durma orada yürü, arkadaşlarının da tıka kulaklarını. Tatlı balmumuyla tıka ki, sirenlerin sesini duymasınlar. İstersen dinle sen ama bağlasınlar ayakta seni. Hızlı geminin içinde iplerle bağlasınlar orta direğe. Ondan sonra dinle sirenleri doya doya. Ama dostlarına yalvarır da, dersen ki iplerimi çözün, bağlasınlar onlar senin bağlarını bir kat daha sıkı.'
Odysseus Tanrıça'nın sözlerini kulak ardı etmeyip dinlemiş. Sirenler'in yaşadığı kayalıklara doğru yaklaştığını anladığında teknesindeki tüm arkadaşlarının kulaklarını balmumuyla tıkar. Adamları da onu teknenin en sağlam direğine sımsıkı bağlar. Çok geçmeden Odysseus sirenlerin o büyüleyici seslerini duyar. 'Gel buraya dillere destan Odysseus, Akalıların şanı şerefi, durdur gemini de duy bizim sesimizi. Hiç bir gemi buradan geçemedi, durup dinlemeden tatlı ezgilerimizi.' Odysseus o çekici seslerin geldiği kayalıklara doğru gitmek için alı konulmaz bir isteğe kapılır. Ama gemicilerin hepsinin kulakları balmumuyla kapalı olduğundan onun çözün beni sesini duymazlar. Bu şekilde Tanrıça Kirke'nin sözünü dinleyen tüm denizciler ve Odysseus ölmekten kurtulur.
Bu kayalıklar, yapısından ötürü rüzgarlı günlerde bazen düdüğe, bazen de çığlığa benzer sesler çıkartırlar. Rivayet odur ki, vakti zamanında karanlık ve fırtınalı havalarda buralardan geçen korsanlar bu sesleri duyup deniz kızlarının yardım istediğine inanıp, rotalarını kayalıklara çevirir ve burada gemileri parçalanarak ölür ya da mahsur kalırlarmış.
Ve tarihte; deniz yollarına yakın ada ve kara kıyılarda bulunan pek çok liman ve koylarda, benzeri “SİREN KADIN” öyküleri ve mitolojik korsan hikayeleri anlatılmaktadır. Siren kadınların çığlığına inanıp, karaya yanaşan gemileri soyan korsanlara en ilginç, bir başka yer ve olay ise; Marmara Denizi içinde Bandırma, Erdek yakınlarında; Kapıdağ Yarımadası kuzeyinde bulunan, Marmara Adası kıyısında yer alan Asmalıköy’deki “Yalancı Palatya Koyu” için anlatılan korsan Siren hikayeleri ile “Foça Siren Kayalıkları” için anlatılan hikayelerin ortak yanları vardır.
Bu tip örneklemeleri çoğaltmak mümkündür. “Porta” adı verilen Akdeniz kıyı limanlarında, ada koylarında, tarihte 1400’lü yıllarda başlayan büyük coğrafi keşifler sonrası; yer kürenin başka ana kara (kıta) parçalarına ulaşmak, yeni yerleri keşfetmek, yağmalamak, ele geçirmek, o coğrafyaların asli unsuru yerli halkı kırmak ve sömürgeleştirmek için yapılan, okyanuslar aşırı toprakların varlıklarını, yeraltı ve yerüstü zengin miraslarını ele geçirmek için, gemilerle yapılan uzun yolculuklarda görülen ve yaşanan KORSAN SİREN KADIN öykülerini çoğaltmak mümkündür.
Mübadele acılarının yaşandığı Ege Denizi kıyıları ve bir dünya cenneti olan, İzmir’in bu şirin ilçesi Foça yerleşkesi ve alternatif turizm zenginlikleri, siz sevgili meraklı ve maceracı gezginleri çağırıyor… Ege Denizi kararmadan ve dağlar uykuya dalmadan önce, eğer yolunuz Eski Foça’ya düşerse; gece karanlığını aralayan Fırtına Tanrısı Teşup ve Poseydon’a inat, Yel Değirmeni Tepesine ya da Foça Siren Kayalıklarına çıkıp, denizin öte yakasında, uzaklara giden gönlü sevda yüklü yol gemilerine ıslık çalmanın ve çığlık atmanın tam zamanı… Bize sunulan tek nefeslik şu ömür dilimi içinde, “Keşke” demeden, sağlık ve mutlulukla, hayatın tüm nimetlerini ve güzelliklerini paylaşmanın ve sevgimizi sebil eylemenin tam zamanı… “Ben özgürüm!..” diye nara atmak, çılgın ve keyifli anlar yaşamak ve huzur içinde yaşama dokunmak için, Foça’yı seçin… Modern seyyah, Yoleri gezgin derviş ile birlikte, bir başka dünya cennetinde buluşmak dileğiyle, dostlukla…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.