Dünyada barış, huzur ve güven algısı giderek yok oluyor… Farklı kültürleri, medeniyetleri ve coğrafyaları görmek, keşfetmek, tanımak ve alış veriş yapmak için yapılan turizm eylemi de zarar görüyor… İnsanoğlu, kendi neslini ve yaşadığı doğayı-çevreyi katlediyor, kirletiyor… Bölgemizde onlarca yıldır süren savaş ve terör, ülkemiz üzerinde sürdürülen uluslararası kirli oyunlar ve kötü politikaların yanı sıra, yanlış turizm yatırımlarına karşın; Anadolu halkının konukseverliği ve güvenilirlilik algısı büyüktür… Bölgede kendi mülklerinde yaşayan Fransız ve bazı ülkelerin vatandaşları da evlerini satıp, Türkiye’yi terk etmekteler.
Öte yandan; Amerikalı ve Avrupalı turist sayısında azlık olması bir yana, Asya ve Uzakdoğulu turistlerin bölgeye akını sürüyor. Az da olsa, Türk lirasının değer kaybı da etkili olmaktadır. Bu durumlar, Kapadokya’yı yerli ve yabancı turistlerin cazibe merkezi haline gelmesinde haklılık yanı ağır basmaktadır.
Kapadokya, Anadolu’nun orta yeri. Anadolu’nın Can suyu ve güvenlik kuşağı olan Kızılırmak’tan besleniyor… Doğanın ilahi ve aşk dolu ritmi, çömleği müzikal sesinin kaynağı has topraktan… İnsanları en az toprağı kadar sevdalı ve duru. Nice sevda türkülerine konu olan Kızılırmak kadar coşkulu, hüzünlü ve şen şakraklar…
Kapadokya’ya nasıl gidilir? diye endişelenmeyiniz. Nevşehir merkezine ve ilçeleri Ürgüp, Avanos, Uçhisar, Göreme, Derinkuyu ve Özkonak’a gitmek çok kolay. Nevşehir’in en şirin ve turizm potansiyeli yüksek ilçesi olan Avanos’a gitmek de basit. İçinden nehir akan şirin şehir Avanos’u, Kızılırmak ikiye bölmekte; ya da iki sevdalı olan Avan ile Nos’u, asma köprü birleştirerek, Avanos’u kavuşturmaktadır.
Kara yoluyla yurdun her yanından otobüs var. Hava yoluyla ise, Kayseri ve Nevşehir Havalimanı’na düzenli uçak seferleri yapılıyor. Nevşehir (Gülşehir) Hava Limanı’ndan Avanos’a servisle 45 dakika ve Kayseri’den ise, 1 saatte gelmek mümkün.
Zengin mutfak kültürü ile kanunlarının damağında tad bırakan Kapadokya denince akla gelen: Peri bacaları, balon turizmi, inanç turizmi, Kızılırmak, yeraltı kentleri ve antik çağdaş günümüze uzanan pek çok medeniyetin izlerini keşfetmek için, pek çok nedeniniz olmalı…
Bazı tekelci turizm işletmecisi ahtapotlara karşın; yerel kaynakları ve olanakları doğru kullanan doğal, tarihi, kültürel ve eko-turizm potansiyelini yaşatan turizmci Osman Nuri Diler (Kirkit Otel ve Atçılık Turizm), rehber Ali Rıza İlkez, fotoğrafçı ve gazeteci Metin Yıldırım başta olmak üzere; yazar İbrahim Tokmak (Büyük Avanos Otel işletmecisi) ve şair-gazeteci Osman Yüksel (Avanos Bağevi Pansiyon-Kapadokya Organik Tarım İşletmecisi) gibi pek çok Avanos sevdalısı dostların, bölgenin tanıtımına katkısını hiç kimse görmezlikten gelemez.
Nevşehir’in şirin beldesi Göre’de bulunan ve zamanımızdan 5 bin yıl öncesinin izlerini taşıyan, 6 km. uzunluğunda ve bu gün hala içinden su akmakta olan Göre Karızları (Yeraltı su kanalları), Anadolu Su Medeniyeti’nin en belirgin ortak tarihi mirası olarak; korunmayı, tanıtılmayı ve yaşatılmayı bekliyor. Bir mühendislik harikası olan Kapadokya Karızları, su turizmi açısından da keşfedilmeyi bekliyor.
Kapadokya’da peri bacalarından gün batımını izlerken, beyaz atları diyarı bu gizemli coğrafyanın sırdaş sevdalarına tanıklık ettik. Başı dumanlı ve tüf dokuların kaynağı Erciyes Dağı’nın volkanik doruğunu öperek, bizi kucaklayan ve içimizi ısıtan tan kızılı şafağın ilk gün ışıkları, çevre kirliliği yaratan ve sınır tanımayan yüzlerce balonun kustuğu zehirleri deşifre ediyordu. Görebilene…
Perilerden arta kalan yitik zamanlarda; gün batımında çılgın ve uçuk konuklarına el sallayan Melendiz ve Hasan Dağı; “Kar ile Kor” efsanelerine ve yabanıl yaşamlara göz kırpan, doğa dostu ve koruyucusu Dr. Lütfi Dokuzoğlu’nun sırdaş ve şen şakrak sevdalarına tanıklık ediyordu… Salı ertesi, iyi akşamlar Perşembe demeden daha, türkünün şinanayında şenlik vardı…
Bağından koparılan domatesin kahvaltı tabağımıza düşüşüne tanıklık ettiğimiz, bölgede organik tarımın öncüsü gazeteci, şair Osman Yüksel’in iki ayrı bakanlıktan sertifikalı bağ evi pansiyonu, bir başka Avanoslu ev sahibi olarak yer etti gönlümüzde. Bölgenin gezilip görülmesi gereken yerlerin başında; şapel, kilise, manastır, han, kervansaray ve yeraltı şehir kalıntıları, yeni oluşan peri bacaları, kuş evleri, kaya evler ve pansiyonlar, halı-kilim dokuma tezgahları ve satış yerleri, çömlek yapım atölyeleri ve satış mağazaları yanı sıra; eski Nevşehir yolu üzerinde bulunan ve bölgenin tek kapalı yeraltı dehlizleri arasında kurulu olan Kültür ve Turizm Bakanlığı onaylı ilk özel Güray Çömlek Müzesi de turizm potansiyeli olarak mutlaka değerlendirilmeli.
Kapadokya’nın gözbebeği olan Nevşehir’in bu şirin ilçesi Avanos’da ne yenir ve ne içilir diye düşünmeyin. Konuk severliği ile ünlü Osman Yüksel’in bağ evindeki havuz başında ve cevizli çardakta organik kahvaltının tadı damağımızda. İbrahim Tokmak’ın ikramı testi kebabı ve Kirkit Pansiyon’da sunulan akşam yemeğinde, kırmızı şarap eşliğinde, çömlekte pastırmalı kuru fasulyenin yanında, domates turşusu yemeyi unutmayınız. Kapadokya’nın bereketli bağlarında yetişen öküzgözü, şiraz ve öteki üzümlerden yapılan kırmızı şarap da içilecek şeylerin başında geliyor. Bölgede yaygın olarak üretilen ve boş zamanlarınızda yiyeceğiniz patates kızartması ve kabak çekirdeği, midenizi yatıştıracaktır.
Kapadokyalı halk ozanlarının dilinden düşmeyen ağıt, bozlak ve türkülerde Kızılırmak, çömlekçi güzeller ve beyaz atlı süvarilerin bildik öyküleri yankılanmakta… “Kör de bilir Avanos’un yolunu, testi bardak kırığından bellidir…” dizelerinin yazarı Aşık Seyrani’nin yanı sıra; bir başka halk ozanımız Enver Gökçe ise, halı dokuyan Avanoslu kızları şöyle tanımlamaktadır: “Ömrü billah mektep yüzü görmedi, bu kadar nakışı nerden belledi, kirtim kirt–kirtim de kirt…”
Uzun yıllar sonra yeniden gittiğimiz; sazlı, sözlü ve kültür yüklü sohbetleriyle ünlü Avanos’tan, sevgi dolu dostluklarla ayrıldık. Avanos Şenliklerinin daha da gelişerek devam edeceğine inancım sonsuz.
Tüm bunlar, bizlerin Avanos’a yeniden gelmesi için; nesnel ve dostça gerekçelerdir… Benim gibi Avanos’un iki yakasını birleştiren ve nice sevdalara esin kaynağı olan Kızılırmak üzerindeki asma köprüde, gönlünüzü ve gözünüzü unutabilirsiniz… Büyük Avanos Otel’in havuz başındaki şiir dinletisine katılır ya da Osman Yüksel’in sazı ve sözüne eşlik edip; “Kalbim Bağ evinde kaldı…” diye bir şarkı tutturabilirsiniz, yeniden…Bir açık hava müzesi olan Kapadokya’da, güven ve huzur içinde sevgide odaklanmanın tam zamanı… Kızılırmak kıyısını süsleyen Avanos’un candan, konuksever, güler yüzlü dost insanları, yaşanası doğası, tarihi ve kültürü ile yeni sevdalı konuklarını bekliyor…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.