Henüz kanun taslağı elimizde yok, kim ne gördüyse barkovizyondan gördü veya toplantıda dinledi. Ama orada olsun olmasın hepimiz yorum yaptık.
Üyeler, eğer TÜRSAB başkanı Firuz Bağlıkaya’ya yakınsa, yeni yasa için “TÜ KAKA” dedi
Eğer muhalifse, yeni yasa için ”ŞAHANE” dedi.
Yok mu bunun bir ortası?
Mevcut 1618 bize yeterli miydi? HAYIR. Bu konuda hem fikiriz.
Keşke Firuz Bağlıkaya makamının gereğini yapsaydı da şahsi husumetini makamının önünde tutup devletle (Bakanla) kavga etmeseydi. Şayet Bağlıkaya, bizim adımıza bu kanunu bakanla kafa kafaya vererek düzenleseydi, bu kanun bizim istediğimiz gibi çıkabilirdi. Sen problemi çözme, çözmek için 5 senedir bir kere bile bağlı bulunduğumuz bakandan randevu alma, sonra da bakanla görüşenler HAİN !!! Oldu canım.
Bana kalırsa;
YENİ KANUNUN İYİ YÖNLERİ
Bir kere, durum sosyal medyada pompalandığı gibi değil, TÜRSAB KAPATILMIYOR. Ancak, üye sayısı ve dolayısı ile topladığı aidat azaldığı için maddi gücü azalıyor.
Bundan böyle Rent A Car ve Hac Umre firmaları artık TÜRSAB bünyesine katılmayacaklar.
TÜRSAB bundan böyle yeni Ticari işletme, Vakıf vs kuramayacak.
Senede 18.000 TL gibi fahiş aidatlar olmayacak. Örneğin bu sene 4,375 TL ödenecek. Böylece iş harici, bizden milyonlarca TL aidat toplayıp 5* otelerde, yurtdışında keyif yapamayacaklar.
Bakanlığa verdiğimiz ve hiçbir işe yaramayan 7.000 TL’lık teminatlar iade edilecek.
ÜRSAB seçimleri bölgelerde yapılacak. Parası olan adayın üye taşıyıp başkan seçilmesinin önü kesilecek.
Otobüslerde PLAKA ve REHBER bulundurma zorunluluğu sona eriyor. Ören yerine kadar otobüslerde Acente yetkilisi bulundurmak yeterli. Rehberler sadece Ören yerleri ve müzelerde zorunlu. TÜRKÇE Rehberlik yasası da çıkıyor.
YENİ KANUNUN KÖTÜ YÖNLERİ;
aslak barkovizyonda bize anlatılırken TÜRSAB açılımında TÜRKİYE kelimesi yoktu. Sn.Bakan bunu “bir çok benzer birlik oluşacağı için hiçbirinde Türkiye ibaresi yok” olarak açıkladı. Eski başkanım Sn.Talha Çamaş müdahil olarak buna itiraz etti. Biz diğer katılımcılar da destekleyince Sn.Bakan bu konuyu tekrar ele alacaklarını belirtti. Bence Türkiye ibaresi kalacaktır, kalmalıdır.
Bunların dışında “TATİL” hizmeti vermeyen şirketlerin TÜRSAB bünyesinde kalmalarına gerek yoktur. (Örneğin MiCE, Transfer ve Oganizasyon firmaları tatil organizasyonu yapmazlar)
Tatil de satan Bilet Satış Acentaları, Tur Operatörleri ve Sağlık Turizmi acentaları, özellikle estetikçiler, müşterilerini hastahaneye götürme dışında hemen her müşterisine, refakatçısına tatil organizasyonu da yapmaktadır. Otel, Transfer, Rehber hatta müze ve şehir gezisi, alışveriş dahil tam bir turizm hizmeti veren, Sağlık Turizmi Acentaları da TÜRSAB’da kalmalılar. Bu 3 şirketler de gerekli mercilerden alacakları sertifika ve teminatlar ile TÜRSAB bünyesinde kalmalıdırlar. Zaten bu firmaların, TÜRSAB bünyesinde ihtisas başkanlıkları bulunmaktadır.
Bakalım Pandora’nın kutusundan ne çıkacak…?
Saygılarımla