YAVAŞ YAŞA FARKINDA OL

ÇİĞDEM DİNÇ
21. yüzyılın yeni yaşam biçimi yavaş yaşayabilmeyi becerebilmektir. Yavaş yaşamayı öğrendiğimizde zamanımız uzar, hayattan daha çok keyif almaya başlarız, çevremizde olup bitenlerin farkına varmaya ve en önemlisi de mutlu olmaya başlarız, hayatın tadına vararak yaşayabiliriz. Dingin bir hayattın keyfini çıkarmak hepimizin elinde, bu şansı hemen kullanmaya başlamaya ne dersiniz?
 
Günlük koşuşturmaların hızı içinde kaybolan hayatlarımızın yönünü doğaya, ailemize, dostlarımıza en önemlisi de sahip olduğumuz yeteneklere çevirmenin tam zamanı, haydi hepimiz hızımızı keselim, iletişimimizi artıralım ve bu dünyaya mutlu olmaya geldiğimizi hatırlayalım.
 
Yavaş yaşayan farkında yaşar, yani anı yaşar, bizi nelerin mutlu ettiğini deneyimleyerek hayatımızı o yönde yaşamaya başlar ve mutlu bireyler oluruz. Mutlu bireyler mutlu toplum demektir. Mutlu insanlar her zaman başarılıdırlar. Başarıyı ve pozitifliği kendilerine çekerler.
 
 Yavaş yaşamaya yavaş yürüyerek başlayabiliriz, yavaş yürürken etrafımızda olan her ayrıntıya ayrı ayrı dikkat edebiliriz, yavaş yemek yiyerek yediğimiz yemeğin tadına varırız, kendimize daha çok zaman ayırabiliriz, doğa ile daha çok zaman geçirebilir, zamanımızı daha efektif ve tek işe odaklı kullanabilir, stresten uzak durabiliriz, yaşadığımız anı yaşayarak, düşüncelerimizi bulduğumuz anda tutabiliriz, daha düzgün nefes alıp vererek enerjimizi ve pozitif düşüncelerimizi artırabilir, başımıza gelen her türlü olayı kabullenerek, her zaman her şey için teşekkür edebiliriz.
 
Dünyada yavaş yaşama bir yaşama biçimi olduğundan beri bu yaşam tarzı turizm hareketlerine de yansımaya başladı. Önümüzdeki dönemde de bu turizm hareketleri daha da farklı programlarla kendisini göstermeye devam edecektir.
 
Türkiye aslında son on yıldır yaptığı Sağlık Turizmi atakları ile bu trendi yakalamaya aday ülkeler arasında yer almaya başladı. Sağlık turizminin en önemli konu başlığı olan Wellness olarak bilinen sağlıklı yaşama,  gerekli önemin verilmesi şarttır. Türkiye, zihin, ruh ve bedenin bir bütün olarak rahatladığı, geliştiği ve iyileştiği holistik wellness ve SPA ile nitelikli turizm tesisleri sayesinde ciddi miktarda turist çekebilir. Dünyada bu konuda başarılı olmuş ülkelere baktığımız da; onlarım termal tesislerini; tam bir eğlence ortamı olan, gencinin, yaşlısının, çocuğun, herkesin benzer ortamda bulunduğu alanlar oluşturmuş olduklarını ve havuzlarıyla, eğlence mekanlarıyla; araçları ortadan kaldırarak, engellilerin de gezdiği, bisiklet, yürüme yolları ve doğal mekanlar oluşturduklarını görebiliriz. Neden bizim ülkemizde de bu tarz tesisler olmasın, kadınlı erkekli çoluklu çocuklu hep berababer bu tesislerde hem sağlığı hem de eğlenceyi bir arada bulmayalım. Hem de  neden 12 ay boyunca tüm yıl gelir getiren bir ürünümüz olmasın?  Tavsiyem sağlık turizminin medikal anlamda olan geliştirilme çalışmalarının yanı sıra sağlık turizminin diğer iki önemli ana başlığını oluşturan Geriatri ve Termal Kaplıca Spa kısacası Wellness Sağlıklı Yaşam konularında da gerekli geliştirme ve alt yapı çalışmalarını dünyada ki örnekleri ile karşılaştırılarak ülkemizin dört bir yanında yer alan termal kaynaklar üzerine kurulabilmesini sağlayabilmektir. Mevzuatlarında bu konuya göre düzenlenmesi elzemdir.
 
Not: Geçtiğimiz hafta başında Galatasaray Spor Kulübünün aldığı kararın uygulanması ile İstanbul’a gelen turistin mutlaka uğrak yeri olan her iki kıtanın tam ortasında yer alan, dünyada eşi benzeri olmayan ve her göreni kendisine hayran bırakan; Gastronomi Turizmine hizmet eden Galatasaray Adasının yani Suada mekanının yıkılması -bu mekanın turizme yaptığı katkılarını düşündüğümüzde - turizm ekonomisi için bir kayıp olmuştur. Naçizane tavsiyem bu mekanın gerekli inşaat yapma izinlerinin yetkili mercilerden alınarak, spor kulubümüz tarafından mekanın tekrar ve en kısa zamanda Türk turizmine kazandırılmasıdır. Her zaman söylediğim gibi; turizm bir millet servet ise; turizme yapılan her yatırımda bu servette katkı, aksi ise büyük kayıptır. 
Sevgi ile kalın … Çiğdem Dinç