Turist Gelmezse

ÇİĞDEM DİNÇ
Ocak ve Şubat ayı yazılarımda da söylediğim üzere turizm sahip olduğumuz mili servetimizdir.Güzel ülkemizin ekonomik alt yapısını oluşturan ve ülkeyi kalkındırabilecek kaynakların yani milli servetimiz olan üç temel unsurun 1-Tarım ve Hayvancılık 2-Turizm 3-Madenler ve Yeraltı Kaynakları üzerine önemle ve çözüm odaklı olarak eğilmenin zamanı geldiğinden de önceki yazılarımda bahsetmiştim.
 
Turizm kaynaklarımızı gözümüz gibi korumak, yıllardır turizme yapılan yatırımların geri dönüşünün hızlandırılmasına katkı sağlayabilmek ve sürdürülebilir projeler ile gelecek kuşaklara miras bırakabilmek ise en önemli misyonumuzdur.
 
Özellikle yurtdışından ülkemize turist getiren turizmciler bilir ki Nisan ayı Türkiye’nin turist mevsiminin açıldığı sezondur. Son yıllarda sezonun açılışının bereketi eski yılları aratır oldu, bu ay ki yazımın konusu eğer turist gelmez ise neler olacağının bir ön görüsü ve çözüm önerisidir. 
 
2015 yılında yaklaşık 36 milyon turist gelmişti ve bu sayıyı yukarılara taşımak isterken geçtiğimiz sene sayı 25 milyon olmuştur yani bir önceki yıla göre sayı %30 oranında düşmüştür. Bu sene için kişi sayısını geçen senenin rakamı olan 25 milyonda tutabilmek hedeftir. Ve eğer bu hedef sayıda ülkemize turist getirebilirsek bu yılı başarılı kapatmış olacağımız kulislerde konuşulan konular arasındadır.          
 
Eğer ülkemize turist gelmezse ekonomi çöker, elli sektörden daha fazla sektöre destek veren, sermaye sağlayan turizme tam destek verilmezse ne olur, küçük bir örnek ile açıklamak isterim. 2016 yılında ülkemize 36 milyon turist gelmişti; 36 milyon kişi her gün yumurta yedi ise ve ülkemizde en az 5 gün kaldılar ise 36 milyon x 5 gün x 1 yumurta = 180 milyon yumurta satılırken; 25 milyon turist geldiğinde 55 milyon artık satılamaz. Bunun gibi örnekleri çoğaltılabiliriz. 
 
Lütfen yumurta örneğinden yola çıkarak ekonomiye katkı sağlayan üreticiden tüketiciye sunulan geri kalan tüm tüketim malzemelerinin, tarım ürünlerinin, hizmetlerin v.s. ekonomik pozisyonlarının eğer,   turizm olmadığında nasıl pozisyonlanacağını bir düşünüp milyonlarca kişiyi istihdam eden sektörümüze gerekli değeri vermenin zamanı geçiyor. Ülkemize artık gelmeyen ve gelemeyen turistlerin yaşadıkları ülkeleri, turizm istatistiklerindeki pazar paylarını düşünmeden, ülkemize neden gelmediklerinin açık seçik tek nedeninin aşağıdaki metinde gizli olduğunu görebilirsiniz. 
 
17-20 Ocak 2017 tarihleri arasında Davos’ta gerçekleşen World Economic Forum’un açıkladığı dünyadaki turizm sektörü konulu raporda ''Turistler için dünyanın en güvenli ülkeleri 2017'' listesinde ilk sırada Finlandiya yer alırken, onu Birleşik Arap Emirlikleri ve İzlanda takip etmiştir. Geçtiğimiz senelerde ve yakın tarihte terör saldırılarına maruz kalan Fransa listenin 67. sırasında yer alırken, Almanya ise listenin 51. sırasına gerilemiştir. Ülkemiz 136 ülke arasında güvenli olmayan ülkeler arasında 116.sırada yer almıştır. Yani sondan 20.sırada yer almıştır.
 
Listede ilk 10 ülke şu şekilde sıralandı: 1. Finlandiya  2. Birleşik Arap Emirlikleri 3. İzlanda 4. Umman 5. Hong Kong 6. Singapur 7. Norveç 8. İsviçre 9. Ruanda 10. Katar
  
Peki şimdi ne yapılmalıdır, yapılması gereken zor ama bir o kadar da elzem olan ülkemiz üzerinde oluşan negatif algıların dört koldan pozitife döndürülmesi için çalışmaların yoğun bir şekilde başlatılması gereklidir. Her şeyi devletten beklemek yerine bizlerin de sosyal medya hesaplarımız üzerinden de olsa yaşadığımız yerlerin, çevremizde ki güzelliklerin, düzenlenen ve düzenlenecek festivallerin, sanatsal ve kültürel faaliyetlerin v.b. güzel olan mutluluk dolu herşeyin görsellerini sayfalarımızda paylaşabiliriz. Bu şekilde sizlerin de bu çorba da tuzu olacağınız  çözümleri  bularak, kamuoyu ile paylaşarak imajımızı pozitife çevirmeye başlamalıyız. 
 
Bu ülke hepimizindir. Ve çocuklarımıza, gelecek nesillere iyi repütasyonu olan yaşanabilir özgür, huzurlu barış dolu, mutlu insanların yaşadığı bir ülke bırakmak bu yazımı okuyan herkesin boynunun borcudur, diye düşünüyorum.  
 
Sevgi ile kalın 
Çiğdem Dinç