Hayatımızın Her Anında Turizm
Yolda yürüyorum Hava bulutlu, yağmur yağdı yağayacak. Keşke yağsa da havanın enerjisi boşalsa diyorum, içimden. Son günlerde kendi kendime çok konuşur oldum. bu da bir raslantı doğurmasa gerek? Yaşanılan hiçbir şeyin bir tesadüf olmadığı gibi
Hayatımız boyunca çoğu zaman kazandıklarımızın, EN güzeli, EN yakışıklısı, EN kalitelisi ama EN pahalısı asla değil, EN kışkırtıcısı, EN havalısı olmasını isteriz. Beğenmediğimiz bir kıyafeti almayacağımız, çekici gelmeyen bir yere veyahut mekana gitmeyeceğimiz gibi. Evet, itiraf etmeliyim ki bende bunlardanım, Ben de duygusalım..
Diyorum ya, Turizmimizi çekici kılan da yok sayan da maalesef bizleriz. Ülkemizde turizmden gerçek anlamda olumlu fayda sağlayabilmemiz ve sağlıklı geri dönüşler alabilmemiz, onu hayatımızın her alanında duygularımızla hissedebilmemiz için DNA"larına kadar inmemiz gerektiğine inanıyorum. Attığımız her adımda turizmin gerçek potansiyeli, olumlu veyahut olumsuz tüm yönleriyle değerlendirilmeli. Turizmin inişleri ve çıkışları ile bunu mümkün kılmakta elbetteki BİZLER"in elinde
Öyle bir dönemde yaşıyoruz ki, hich-tech dediğimiz ileri düzey teknolojiler sayesinde beynimizin sadece bir kısmını kullanarak bir robot misali mekanizmalarımızı kontrol altına alabilmek inanın o kadar kolaylaştı. Ne yazık ki turizmin DUYGUSAL yapısını yönetmek ve hatta kontrol altına alabilmek bir o kadar zor maalesef. Yurt dışından ülkemize gelecek olan turistlere çekici gelebilecek olan bu DUYGUSAL enerji değil mi Sizce de?
Ulusal çıkarlarımız göz önünde bulunarak, söz konusu bu enerjinin nasıl kullanılıyor, topluma nasıl yansıtılıyor olduğu tartışılır bir konu.
Bir sonraki yazımda, turizm sektörümüzün hassasiyetini evrendeki bu bahsetmiş olduğum DUYGUSAL etkileşimlerle bütünleştirerek daha detaylı olarak Sizlerle paylaşmak ümidiyle,
Sevgilerimle,
Derya Şen
Sosyolog