2016 YILINDAN İTİBAREN SAĞLIK TURIZMİ YENİDEN TANIMLANACAK .
“Medikal (Tıbbi) Turizm”, “Termal/Kaplıca/Talassoterapi” Turizmi ile birlikte “ SPA / Wellness Turizmi”, ‘’Allopatik tıp’’ entegrasyonu ile sağlıklı günler başlıyor. Dünya Turizm Örgütünün hazırladığı Turizm 2020 Vizyon Raporuna göre, turizm pazarının hızla genişleyerek 2020 yılında turist sayısının 1,6 milyara, harcamaların ise 2 trilyon dolara ulaşacağı, turizm sektörünün yıllık % 4 oranında büyüyeceği öngörülerek küresel ekonomiden daha hızlı bir şekilde büyüyeceği, öngörüldüğünden turizmin dünyada en önemli endüstrilerden biri olduğu ve büyük bir potansiyele sahip olduğu kesindir.
Değişen dünya değerleri ile 2016 yılı ve sonrasından itibaren turizm birleşenleri yeniden şekillenecektir. Turizm, gün geçtikçe önemi artan, rekabetin gerek uluslararası boyutta gerekse bölgesel olarak yoğun yaşandığı bir sektördür. Küreselleşmeyle birlikte uluslararası rekabetin artması ve iletişim teknolojisinde baş döndürücü hız ve içerik kazanımıyla oluşan tek dünya pazarı, turizm endüstrisini ulusal ve uluslararası pazarlarda uygulayacakları pazarlama stratejilerini uzun dönemde hedef pazarların sosyal değerleri açısından yeniden gözden geçirmeye zorlamaktadır. Ayrıca hızlı değişim sonucu uluslararası pazarlardaki belirsizlik de eklenince endüstrinin pazar odaklı olmasından başka bir seçeneği kalmamıştır
İnsanların turistik faaliyetler içinde olma sebeplerinden birisi de sağlıktır. Kişiler sağlığını uzun süre koruyabilmek ya da tekrar kazanabilmek için seyahat etmeyi tercih edebilirler. Bunun sonucu olarak sağlık turizmi bu alternatif turizm seçenekleri içinde büyük önem kazanmaktadır. Dünya nüfusunun artması, yaşam kalitesinin yükselmesi, çeşitli ülkelerde sağlık maliyetlerinin yükselmesi sebebiyle, tedavileri daha kaliteli ve ekonomik yapan ülkeler ortaya çıkmış ve sağlık turizmi sektörünün oluşmasına neden olmuştur. Dünyada yaşlı nüfusun artması da sektörü tetiklemiştir.
İnsan sağlığına, sağlıklı yaşamaya önem veren gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerdeki insanlar; bozulmamış güzel doğal çevre olanakları, uygun iklim, güneş, etkin sosyal çevre olanakları, uygun tesis ve altyapı bulunan merkezler (kaplıca ortamı) ile birlikte sıcak mineralli suların endikasyon (şifa) özelliklerinden doktor denetiminde ve diğer destek tedavi ve etkinliklerden de yararlanarak dinlenme (rekreasyon), eğlence spor gibi insan sağlığını korumak, zinde kalmak, sağlık kazanarak sağlıklı yaşamı devam ettirmek, hastalıkları tedavi ve rehablite etmek amacıyla bulundukları yerlerden ayrılıp seyahat ederek termal merkezlere (kaplıcalara) veyahut hastane, klinik, spa ve talassoterapi tesislerine giderek orada konaklamak suretiyle yararlanmaktadır. Bu seyahatlerinde ayrıca diğer turizm çeşitlerinden de faydalanabilmektedirler.
Şifalı ve mineralli sıcak sular ile kaplıca ortamından yararlanmak üzere arz ve talebe göre oluşan bu turizm hareketine (kaplıca turizmi) denilmektedir. Aynı şekilde diğer tedavilerden (hastane ve kliniklerde yatarak, veya ayakta tedavi olarak) yararlanma şekli bu imkanlar birlikte birleştirilerek entegre olarak uygulandığı takdirde “SAĞLIK VE TERMAL TURİZM” hareketini ve sektörünü yaratmaktadır.
Sağlık amaçlı turizm; “Medikal (Tıbbi) Turizm”, “Termal/Kaplıca/Talassoterapi” Turizmi ile birlik t e “ S P A / W e l n e s Tu r i z m i ” entegrasyonundan oluşmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü, günümüz tıp yaklaşımını “Batı tıbbı, biyotıp, bilimsel tıp, modern tıp” şeklinde tanımladığı “allopatik tıp” olarak adlandırmıştır. Geleneksel tıbbı “açıklanabilir olsun ya da olmasın sağlığı korumak için olduğu kadar, fiziksel ve mental hastalıkların önlenmesi, teşhisi ve tedavisinde de kullanılan; farklı kültürlere özgü, kuram, inanç ve tecrübeye dayanan bilgi, yetenek ve uygulamaların toplamı” olarak tanımlamıştır.
Toplumların kültürleriyle uyumlu olması, daha ucuz ve kolay ulaşılabilir olması, daha az girişimsel işlem barındırması, modern tıbbın tam olarak çare olamadığı kronik, psikiyatrik ve terminal dönem hastalıklara umut olarak görülmesi, geleneksel ve tamamlayıcı tıbbın bireylere ulaşmada etkililiğinin nedenleri arasında sayılabilir. Söz konusu uygulamaların olumlu ve olumsuz yönleri de dikkate alındığında, Sağlık Bakanlığı tarafından bu uygulamaların yönetmelik ile düzenleme altına alınmış olması, yapılan uygulamaların standardize edilerek, eğitimli ve denetlenebilir kişi veya kurumlar tarafından yapılmasına yönelik bir girişim olması gereklidir.
Sağlık politikalarına bütüncül bakılmalı, geleneksel ve tamamlayıcı tıp uygulamaları dışlanmamalıdır. Bu politikalar, sağlık hakkı bağlamında, adalet ilkesi ile ters düşmemelidir. Sağlık, insan haklarının önemli bir parçası ve devlet yapılanmasının ödevi olarak düşünülmelidir.Diğer yandan Türkiye’de Sağlık Turizmi konusunda özellikle Sağlık ve Kültür ve Turizm Bakanlıkları sürekli işbirliğini ve koordinasyonu sağlanmaktadır. Tıp (medikal) Turizmi, Kaplıca Turizmi, Spa & Wellness Turizmi ve Yaşlı Bakımı Turizmi şeklinde ana başlıklara ayrılabilecek Sağlık Turizmi sektöründe iki Bakanlık; mevzuat, teşvik, denetim, eğitim, yatırım ve planlama konularında mutlak işbirliği içinde olması ve özel sektör yatırımlarının önünü açması idari ve mali konularda ise birbirini tamamlaması gerekmektedir. İdari, teknik, işletme ve denetim gibi konularda Sağlık Bakanlığının sorumluluk alanı artarken, yatırım (teşvik), yatırım yeri planlaması (imar mevzuatı) ve tanıtım konularında ise Kültür ve Turizm Bakanlığının sorumluluk alanı genişlemektedir.Şu an itibarı ile bilinen; Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca oluşturulan Sağlık Turizmi Çalışma Gurubu ile Sağlık Bakanlığı’nca oluşturulan Sağlık Turizmi koordinatörlüğü kapsamında çalışmalar sürdürülmektedir.
Bu çalışmaların sektörün tüm bileşenlerini (yani Sağlık, Turizm , Gastronomi konularında Orta ve Yüksek Eğitim veren tüm Kurumları, Otelciler Birlikleri ve Federasyonları, Termal Kaynaklar Uzmanları, Rehberler Birliği , Seyahat Acentaları Birliği , Yeme İçme Sektörü Birlikleri. gibi sağlıklı yaşam ve turizm ile ilgili tüm kurum ve kuruluşlar) içine alarak yapılacak çalıştaylar la bir yol haritası çizilmeli ve sonrasında koordineli bir şekilde bir master plana bağlı olarak sürdürülmesi gereklidir. Birleşenlerin bir araya gelmesi bütünlük içinde yapılacak olan SAĞLIK TURİZM’in de başarılı ülke konumuna gelebiliriz. Ve tüm pazarlara uygun tanıtım ve pazarlama çalışmaları yapılarak TÜRKİYE nin sahip olduğu termal kaynaklarla tüm DÜNYA için CAZİBE MERKEZİ olmamamız için bir neden göremiyorum.Er yada geç ÜLKEMİZE SULH gelecek, Büyük Önder Atatürk’ünde söylediği gibi ‘’Yurtta Sulh, Cihanda Sulh’’ olacaktır ki işte o zaman TÜRKİYE tüm dünyada parlayan bir YILDIZ olabilecektir.Herşeyin başı sağlık ve huzur, tüm okuyuculara sağlıklı ve mutluluk dolu günler dilerim.