Nazi Kampları'nın İzinde Polonya Turu (3 Gece - 4 Gün)
2. Dünya Savaşı’na duyduğum ilgi nedeniyle görmeyi istediğim ülkelerden biri Polonya’ydı; ama Varşova’ya uçak biletlerinin pahalı olması bu isteğimi hep erteletiyordu. Taa ki Pegasus ile Berlin üzerinden gidip dönmeye karar verene kadar… 260TL’ye (yaklaşık 80Euro) bulduğum biletleri çevremdekilere söyleyince birçok taliplisi çıktı bu seyahatimin. Bu kez Gezginin Rotası’na eşlik edeceklerden biri liseden arkadaşım Engin Küse, diğerleri ise aramızda yaklaşık 50 yaş farkı bulunan genç arkadaşım(!) Coşkun Cabı ve eşi Neşe Hanım’dı.
Biletlerimizi aldıktan sonra henüz gitmeden rentalcars.com sitesinden Berlin’de araç kiralamamızı hallettik ve seyahatimize başladık. Polonya’da yollarla ilgili endişe duyuyordum ancak Berlin-Varşova arasındaki yol gayet güzel bir otoyol. Sınırdan Varşova’ya kadar seyahat ettiğinizde 36 Polonya Zloty’si ödüyorsunuz. Biz Varşova’ya varmadan önce Poznan şehrinde arabadan hiç inmeden kısa bir tur yaptık. İnmeye değer miydi? Bence hayır.
POLONYA’NIN EN ÖNEMLİ DEĞERİ: FRÉDÉRİC CHOPİN
Polonya’nın en önemli değerlerinden biri hiç kuşkusuz ünlü müzisyen Frédéric Chopin. Bizde Varşova’ya girmeden önce Varşova’ya yaklaşık 25km mesafedeki Zelazowa-Wola köyüne doğru sürüyoruz aracımızı. Küçük bir ırmak kenarında harika bahçeler içerisinde güzel dekore edilmiş, küçük bir müze Chopin’in 1810 yılında doğduğu ev. Giriş biletleri sadece bahçe, bahçe ve ev olarak ikiye ayrılıyor. İçinde çok fazla bir şey olmaması nedeniyle bahçe ve ev giriş biletleri biraz pahalı. Ayrıca çaktırmayın ama biz sadece bahçe bileti alıp evi de gezebildik.
VARŞOVA’DA GEZİLECEK YERLER
Varşova’ya varışımızın ardından Ibis Hotel’e yerleştik. Merkeze yürüme mesafesinde değil ama zaten taksilerde pahalı sayılmaz. Ayrıca otel konaklaması da oldukça ucuz. Eşyalarımızı otele bırakır bırakmaz Varşova gezilecek yerler listesinin en başında olan Kültür ve Bilim Sarayı’na gidiyoruz. Sovyetler Birliği tarafından inşa edilen bu yapının benzerlerini Sovyet etkisine girmiş birçok ülkede görmek mümkün. İsterseniz binanın tepesindeki seyir terasına çıkıp şehri buradan da izleyebilirsiniz.
Yada Varşova Kültür ve Bilim Sarayı karşısındaki plazaların bazılarının tepesinde bulunan kafe/restoranlara gidebilir ve saray ve şehir manzarasına karşı kahvenizi yudumlayabilirsiniz. Tarihi bir yapının hemen çevresinde onca yüksek binanın olması bizi şaşırtmıyor değil. Yürüyerek eski şehre doğru ilerliyoruz, güzelce bir parkın içinden geçip çıktığımız meydanda Meçhul Asker Anıtı’nı(Tomb of the unknown soldier) görüp Varşova eski şehir merkezine doğru giriyoruz.
Yolumuzun üzerinde Carmelite Kilisesi hemen yanında Başkanlık Sarayı gibi yapıları görerek Stare Miasto denilen eski şehrin tam ortasındaki Kraliyet Sarayı’na varıyoruz. Meydanda Polonya fotoğraflarında sıkça gördüğümüz pastel renklerdeki binalar dikkat çekiyor.
Meydandan Polonya ulusal stadyumu olarak da anılan Stadion Narodowy’yi görmek mümkün. Meydandan sokak aralarına doğru ilerlediğimizde ise eski şehrin pazar meydanına ulaşıyoruz. Meydan çevresinde birçok kafe ve yol boyunca Türkiye’de sizden hediye bekleyenleri sevindirebileceğiniz hediyelikçiler bulunuyor.Bu arada Nisan ayının ortası olmasına rağmen güneş batınca hava buz kesmeye başlıyor, üşüyor ve acıkıyoruz.
VARŞOVA’DA NE YENİR
Varşova’da yaşayan bir arkadaşımıza Varşova’da ne yenir diye sorduğumuzda ise hiç düşünmeden hem burada yaşayanların hemde turistlerin en çok tercih ettiği restoranlardan olan Zapiecek isimli yeri tavsiye etti.Bizde bu tavsiyeye uyarak mekana gittik ama öyle ha deyince girebilmek mümkün değil, biraz sıra bekledikten sonra masamıza kuruluyor ve menüye göz gezdirmeye başlıyoruz. Etli ve sebzeli çorbalı gayet başarılı; ama Polonya’nın meşhur yiyeceği pierogi deniyoruz. Pierogi bizim mantıdan pek de farklı değil, sadece biraz daha fazla kızartılmış şekilde servis ediliyor. Çorbalar bizim açlığımızı bastırmış olacak ki pierogi biraz ağır geldi. Özellikle de yanında getirdikleri tereyağının hepsini üzerine dökmek gibi bir hata yapmayın derim yoksa uykunuz kaçabilir.
Ertesi sabah aracımızla şehir merkezinde kısaca turladıktan sonra bırakın Varşova’yı Polonya’da görülecek yerler listesine dahi giren Lazienki Park buradaki son durağımız oluyor. Varşova’da yeterince vaktiniz varsa Lazienki Park ve içindeki Lazienki Kraliyet Müzesi’de gezilmesi gereken yerlerden. Biz park içerisinde yürüyüş yapıp fotoğraflarımızı çektikten sonra Varşova’dan ayrılıyor ve Krakow’a doğru yola çıkıyoruz.
KRAKOW GEZİLECEK YERLER
Varşova Krakow arası yaklaşık 300km ama yollar öyle kötü ve o kadar çok yol çalışması var ki hem uzun sürdü hemde oldukça yordu. Polonya seyahatine Krakow’u koymamdaki en büyük etken Nazilerin toplama kamplarına yakın olmasıydı; ama bu şehir hepimizi çok şaşırttı ve beklenenden fazlasını sundu.
Öncelikle otelimizden haritamızı aldık ve Krakow görülmesi gereken yerler listesi oluşturduk, gitmeden hazırladığımız blog yazılarıyla da bir araya getirip gezimize başladık.
Eski şehre girmeden kocaman bir alışveriş merkezi var ve cumartesi günü şehrin önemli bir kısmı bu AVM içerisinde vakit geçiriyorlar. Sonrasında eski şehir merkezine doğru ilerlediğimizde Juliusz Slowacki Tiyatrosu sizi karşılıyor. Ardından kale duvarlarının hemen dibinden geçen sokağa ilerlediğinizde ise Barbakan Krakowski olarak adlandırılan gözetleme kulesinin bulunduğu meydana görüyorsunuz. Sırtınızı buraya verdiğinizde ise Florianska Caddesinde mağazalara göz gezdirerek, sokak çalgıcılarına kulak vererek ilerlerken Krakow St. Mary Bazilikası’nın yanından bir anda Krakow’un ana meydanına çıkıyorsunuz. Şehrin kalbi burada atıyor…
Meydanda kapalı çarşı, kule ve Polonya mimarisi ile yapılmış birçok binayı fotoğraflayabilir, meydanın etrafındaki kafelerde vakit geçirebilirsiniz. Kapalı çarşı bizdeki Osmanlı çarşılarını, büyük camilerin yanında yer alan Arastaları anımsatıyor.
Meydanın diğer tarafından yürümeye devam edip yolu bitirdiğimizde ise bu kez şehrin en görkemli yapılarından olan Wawel Kalesi’ne varıyoruz. Kalenin iç avlusuna girmek ücretsiz ama biraz bayır tırmanmak gerekiyor. Fakat mutlaka öneriyorum. Avlu içerisinde Wawel Katedrali’ni görebilir, bol çiçekli bahçede güzel fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.
Durun daha bitmedi! Wawel Kalesi’nin balkonundan harika Vistül Nehri manzarasını görmeden şehre inmeyin. Bu arada yine günü bolca yürüyüşle bitirdik. Enteresan olan şu ki seyahatime eşlik eden 70’li yaşlarının sonundaki genç arkadaşım ile eşi yürümek konusunda bizden daha fazla enerjiye sahiptiler. Bununla da yetinmeyip bir o kadar da uyumlu bir şekilde seyahat ettiler. Bazı şeylerin yaşla alakalı olmadığını da bu gezi ve yol arkadaşlarım bana öğretmiş oldular.
KRAKOW’DA NE YENİR
Akşam olunca Krakow’da ne yenir diye araştırmaya başladık. Meydandan Wawel Kalesi’ne yürürken geçtiğimiz Grodzka Caddesi üzerinde Miod Malina Krakow isimli restoran Polonya mutfağından yemeklerle bizi mest etti, size de öneriyorum. Dana etinden yapılan menünün en pahalı yemeği(65 Zloty- Tournedo Z Gnocchami) leziz bir peynir sosuyla birlikte servis ediliyor ve fiyat/fayda dengesini fazlasıyla hak ediyor.
WIELICZKA TUZ MADENİ
Krakow şehir merkezine yaklaşık 20km mesafede bulunan Wieliczka Tuz Madeni(Kopalnia soli Wieliczka) 1978 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınmıştır. Açıkçası buraya gelmeden önce pek de araştırmadığım bu maden yüzyıllar boyunca kullanılmış ve Avrupa’nın tuz ihtiyacının önemli bir kısmını karşılamış. Yaklaşık 300km damar uzunluğu bulunan madenin 3 km’lik kısmı turistik ziyarete açılmış. Madenin içerisinde şapeller, heykeller, müze, mağaza, restoran gibi alanların yanı sıra düğünlerin dahi yapıldığı büyük bir kilise de bulunuyor.
Giriş ücreti Polonya’daki fiyatlara göre biraz yüksek, kişibaşı 84 Zloty; ama turlar rehber eşliğinde yapılıyor. Krakow şehir merkezinden buraya ve Auschwitz Toplama Kampı’na günübirlik turlar düzenleniyor ve yaklaşık 100 Zloty.
AUSCHWITZ VE AUSCHWITZ-BIRKENAU TOPLAMA KAMPLARI ile ilgili yazıma aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
WROCLAW GEZİLECEK YERLER
Wieliczka Tuz Madeni ve Auschwitz Toplama Kampları ziyaretlerimizi detaylı olarak yaptıktan sonra yaklaşık 200km’lik bir yolculuğun ardından 2016 Avrupa Kültür Başkenti seçilen Wroclaw’a varıyoruz. HP Park Plaza Hotel ismindeki otelimize yerleşiyoruz. Otel, Oder Nehri’nin hemen kenarında ve nehir üzerindeki adacıkları tepeden görüyor. Buraya yolunuz düşerse alternatif aramayın ve burada kalın derim. Otelimizden çıkıp Oder Nehri üzerindeki narin köprüler üzerinden geçerek Wroclaw’ın meşhur Pazar binasına geliyoruz. Ne yazık ki saat geç olduğu için Polonyalı’lar tarafından Hala Targowa adlandırılan pazarı dışarıdan görmekle yetiniyoruz.
Sonrasında Wroclaw eski şehir meydanına doğru yürüyoruz. Polonya’da eski meydanlar birbirine benziyor. Wroclaw’daki meydanın hemen kenarında belediye binası yer alıyor, şık bir yapı.Meydanda vakit geçiriyor ve akşam yemeğimizi yiyoruz. Yine meydana çok yakın olan Kraliyet Sarayı’nı görüp otelimize doğru dönüyoruz. Yolumuzun üzerinde Wroclaw Katedrali var.
Wroclaw’da çok katlı Sky Tower isimli bir bina bulunuyor, bu bina İstanbul’dan gelenler için pek tabi ki bir anlam ifade etmiyor. Ama şehri tepeden görmek isterseniz Sky Tower Wroclaw’a çıkabilirsiniz. Wroclaw Üniversitesinde ülke dışından gelen yüzlerce öğrenci Erasmus programı ile ağırlanıyor. Şehirde ve merkezinde öğrencilerin fazlalığı dikkatinizi kolayca çekebilir. Fakat Wroclaw, Varşova ve Krakow’dan sonra turistik anlamda sadece geçerken konaklanacak bir yerden öteye geçemiyor.Genel olarak Polonya’yı değerlendirmek gerekirse fiyat düzeyi Türkiye ile benzerlik gösteren, daha önce başka ülkeleri gezip alternatif arayanlar için bir seçenek olabilir.