Mübadele Acısı & Sessiz Çığlık

DURSUN ÖZDEN

Lozan Antlaşması sonrası; Anadolu'da yaşayan Ortodokslar (yaklaşık sayıları 500 bine yakın) ile Yunanistan’da yaşayan Müslümanlar (yaklaşık sayıları 1 milyondan fazla),  (Mübadele)Nüfus Değişimi gereği, yer değiştirdiler. Her iki tarafta doğup büyüdükleri, yaşadıkları evlerden ve sevdikleri komşularından koparılarak; özgürlüklerinden ve kendi iradelerinden savrularak; zorunlu göçe tabi tutuldular. Kapadokya bölgesinde (Güzelyurt, Ihlara, Derinkuyu, Özkonak, Göreme, Avanos, Ürgüp, Mustafapaşa, Niğde, Yeşilburç, Aktaş, Bor, Ulukışla, Ovacık ve Maden)’de yaşayan Ortodokslar, kağnılarla ve at arabalarıyla en yakın tren istasyonuna taşındalar. Oradan da trenle Mersin Limanına geldiler. Toros Dağı tünellerini geçerken, içten içe ağlayan Mübadiller; "Tren mi yol alıyor, yoksa evler mi?" diyerek, gözyaşı döküyorlardı. Mersin Limanından İtalyan gemisine binen mübadiller, önce Yunanistan'ın Pire ve Selanik Limanına geldiler. Karantinaya alındılar. Sonra Yunanistan’da yaşayan Müslümanların boşalttığı köylere, evlere yerleştiler. Ama akılları hep, Anadolu'da kalmıştı. Aynı yollarda, Müslüman Türkler Anadolu'da taşındı. Onların da gönlünde, doğup büyüdükleri topraklar ve vedalaşarak ayrıldıkları komşuları vardı... Göç eden mübadil Müslümanlar, Yunanistan’ın (Selanik, Kavala, Nea Galvari, Nea Epivades, Kozani, İyonya)’da yaşadıkları kent ve köylerden gelerek, adı geçen bölgedeki boşaltılan yerlere yerleştiler. Kapadokya'da Aksaray’a bağlı Gelveri kasabasından, Yunanistan'ın Kavala şehrine yakın Nea Galvari kasabasına yerleşen ve Nea Galvari'den gelip, Gelveri'yi zorunlu yurt tutan Mübadillerin tutsak yaşam ve zorunlu göç öykülerinin yanı sıra; yarım kalan düşlerini ve tutsaklıklarını ya da her iki taraftan savurulan halkların, eski vatanlarını ziyaretleri ve zorunlu göçlerin kaybolan etnik kültürleri ve özgür iradeleri nasıl yok edilişinin yani hayatın ya kendisini belgeleyeceğiz. Öte yandan; eski bir Rum Ortodoks köyü olan Ulukışla ilmesine bağlı Maden Köyü halkının Mübadele sonucu; gelen ve gidenlerin ortak iki uğraş alanı vardı. Birincisi, Toros Dağı'nın derinliklerinden çıkardıkları altın madeni ile zengin ve usta madencilerin yaşadığı bir köy burası... İkincisi; Mübadele öncesi ve sonrasında da, Maden Köyünün muhtarı başta olmak üzere, tüm köylülerin doğal hayatı, çevreyi ve ekolojik dengeyi koruyucu eylemleri dikkat çekmektedir. 1924 Mübadele öncesinde bu köyde yaşayan Ortodoksların, yeni gelen Müslümanlara ilk tembih ettikleri şey; "Karagöl ve Çinigöl'de yaşayan "SESSİZ TOROS KURBAĞASI"nı korumalarını istemişler. Yeni adıyla; Rana Holtzi Kurbağasının en ilginç özelliği şudur: Yalnızca Bolkar Dağı'nın 2600 metre kotunda yaşayan ve ötmeyen, dünyanın tek sessiz kurbağası olmasıdır. Ayrıca bu bölgede var olan endemik flora ve faunalar da can çekişiyor. Göle atılan sazan ve alabalıklar, daha larva halineyken kurbağaları yiyor ve bu endemik canlı da tükenmek üzere... Doğal yaşamlarında özgürlükleri ellerinden alınan Rana Holtzi kurbağaları da, kendi gibi birini koruma savaşımı veren Mübadil Maden köylüleri gibi; SESSİZ ÇIĞLIKLARINI yükseltiyor... İnsan ve doğa denkleminin; mübadele tutsaklığı ve çevre felaketi ortak paydasında, direncin ve yol öyküsünün; iyi komşuluk ilişkilerinin, kardeşlik, barış ve sevgide odaklanmanın, toprak ve dostluğun, yaşadığımız ve soluklandığımız aynı havanın paydaşları olan başka canlıların özgür yaşamlarına ve çevresel dengeye olan duyarlılığın ve yaşamsal paylaşım kültürünün farkındalığının belgeselini çekmek; kaybolmakta olan hayatımızın kimi güzelliklerini yeniden keşfetmeyi hedeflemekteyiz... "MÜBADELE ACISI & SESSİZ ÇIĞLIK" ile; siz de sesimize ses veriniz...