"Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir"
Herakleitos ‘ un bu önermesi söylene söylene adeta ağızlara pelesenk olmuş ancak zamanla birçok insan için sıradanlaşmış. Fakat işin aslı hiç öyle değil. Her zaman söylemekten çekinmediğim benim için çok önemli bir önermedir. Çünkü benim için değişim gelişimin neticesinde ortaya çıkan bir sonuçtur.
Turizm Yönetim Modellerinde de elbette değişim kaçınılmaz oldu. Özellikle teknoloji devrimi ile kullandığımız enstrümanlar satış ve pazarlama ağlarındaki değişimin öncüsü oldu. Yine Hizmet kalitesini arttırıcı modernize edilmiş dekoratif ve kolay kullanım sağlayan pek çok yenilik turizm sektörü için olumlu oldu. Tesislerimiz teknoloji devrimine çabuk uyum sağladı. Bu bakımdan da şanslı olduğumuzu söyleyebilirim.
Tüm bu gelişim süreci içerisinde nitelikli iş gücü potansiyeli de eskisine göre oldukça iyi ancak benim hala bu konuda ciddi tereddütlerim var. Eğitimli gençlerimiz öğrencilik süresince kendilerine yapmış oldukları yatırımın karşılığını çok daha çabuk almak istiyorlar. Elbette bu konuda da günümüz şartları göz önüne alındığında haklı sayılabilirler. Ancak arada unuttukları bir şey var. Kariyerlerine tepe noktasında başlamak isteyen kardeşlerimiz doğal hiyerarşiyi atladıklarında iş yaptırabilme noktasında ciddi sıkıntılara düşüyor. Gençliklerinin verdiği heyecan ile yanlış iletişim birleşince birçok kuruma zarar veriyor. Buna işletme sahipleri de sessiz kalmadığından gençlerimiz bazen iş bazen sektör değiştiriyor.
Diğer yanda çok ciddi yatırımlar yapan yatırımcılar büyük emekler ile mevcuda getirdikleri tesislerde yatırımın karşılığını doğal olarak çabuk almak için daha çok kar amaçlı hareket ettiklerinden emek ağırlıklı sektörün çalışanları zaman zaman mağdur olabiliyor. Sektörden yetişmiş ara elemanlar ile orta ve üst düzey yöneticiler hızla kaçıyor. Tüm bu olumsuzluklar son derece plansız olarak gerçekleşen yeni yatırımlar ile birleşince eleman bulma noktasında büyük zorluklar yaşanıyor.
Son derece plansız olarak gerçekleşen yatırımlar demişken kısaca değinmekte yarar görüyorum Güneyden sonra İstanbul’da da gerçekten bu konuda büyük bir sıkıntı var. Birden bire artan yatak sayısı gelen turist sayısının önünde bir artış olduğundan otellerin dolulukları ve ortalama değerleri aşağılarda seyrediyor. Bu duruma öncelikli müdahale edilmesi gerekiyor. Yeni tesislerin kendilerini kabul ettirmek adına uyguladıkları agresif fiyat politikaları sektöre ciddi zarar veriyor. Daha şimdiden birçok tesis öngördükleri bütçelerin çok altında ve birçok yatırımcı bu durumdan endişeli.