Körler ülkesinde görmek hastalıktır

KONUK YAZAR

Güvende olamadıkça yaşama sevincimizin yerini endişeler alıyor. Hayatımız da pozitif yaşam eksikliği var, herşey negatif enerjiyle yüklü. Atatürk çarşafı neden kaldırdı, işte bu nedenlerden dolayı. Artık herkes çarşaf, cübbe giymeye başladı. Okullar da, bankalar da, resmi yerlerde de kot pantolon giymeye nedir bu? Önce yaptığı işe saygısı olacak, çevresine saygısı olacak, ortamına göre giyinecek. Avrupa çarşafa yasak getirdi, İsviçrede de tutuklamalar başlamış çarşaf giyenlere karşı. Neden yazdım bunu? Güya müslüman olup Avrupa adı geçince sorgusuz, sualsiz antenlerini dikip her yaptıklarını doğru kabul edenlere ki, giymesin ve giydirmesinler diye. Çünkü sahte din alet, edevatları gerçek inanç dışında her işe yarıyor. Örneğin, hava sıcak mont dikkat çekiyor yerine çarşafı kullanıyorlar. Amacı dışında ve bir erkek tarafından.

Kendi ülkemiz de emanet gibi yaşıyoruz. Bu günde ölmedik diye şükür ediyoruz. Her sabah işe, okula giderken ev halkı ile helalleşip çıkıyoruz çünkü dakika sonrasını bilmiyoruz. Türkiye'yi yol geçen hanı yapanlar, çarşafa özgürlük isteyenler düşünsünler çarşafın altında ne olduğunu. Bilemeyiz/bilemezler. Zamanın da çarşaf bu sebeple yasaklanmıştı. Din elden gidiyor diyerek bu kıyafetlerin yeniden kullanılmasını sağlayanlar, alın size türban, alın size din. Kılık kıyafet serbestliği olunca böyle olur işte. Eskiden devlet dairelerin de kılık, kıyafet serbestliği denilince yazın belki kıravat sorun olmazdı. Şimdi devlet dairesi çalışanı mı, hacı, hoca mı belli değil. Madem her gün İslam ülkesiyiz diye bağırılıyor ve kara çarşaf serbest. O zaman İslamın kurallarını da uygulayalım; hırsızlık yapanların ellerini keselim, tecavüzcüleri linç edelim, televizyonlar ve basın da seksden, cinsellikten başka bir şey konuşmayan, evliyken isterse onun olurum diye demeçler verenleri taşlayarak cezalandıralım. Belki de insanlar ancak böyle yola gelecek ve ne yaptıklarının ayrımına varacak. Yoksa kanunlar, ilkeler, haklar, hukuklardan anlayan yok. Her gün bir şekil de içimiz yanıyor. Bir de onların yasalarını uygulayalım bakalım ne olacak?

Bu vatanın huzura kavuşması için onurlu hukuk adamlarına ve insanlara ihtiyacımız var. Bağımsız bir yargı lazım olan. Adaletin olmadığı yerde nizam olmaz, bağımsız, adil yargı olmaz. Siyasetin oyunlarına vicdanını satmayacak, dik duracak, kulluğu sadece Allah'a yapacak kişilere ihtiyacımız var. İki gece de geçirilen yargı tasfiye yasası kanunlaştığın da Türk Yargısı da iki kolunu birden kaybedecektir. Hakimler, savcılar, avukatlar özgürce, kimsenin etkisi altında kalmadan görevini yapsa, bu hukuksuzluğa son verse düzen gelecektir. Sorun adaletsizlik ve hukuksuzluktur. Önemli olan hakimlik cüppesi altında adalet dağıtmak değildir. Her şeyden önce etmiş olduğu yemine, giymiş olduğu cüppeye, insanlara, vatana, millete, toprağa, bayrağa saygı duyup, adaletli karar vermesi gerekiyor. Ülkemizdeki bunca olan olaylardan sonra insanlarımızın hukuktan, adaletten, kanundan, hakimden, savcıdan başka sığınacak, güvenecek başka hiç bir dalı kalmadı çünkü.