Sevgili ve değerli okuyucularım uzun zamandan sonra bir durum için gittiğim İzmit’tin tarihi dokusundan sizlere bahsetmek isterim. İnanın ben bu kadarını o yıllarda bilgi edinmediğim gibi ilgilenmemiş ve de araştımamıştım. Eee...yaş aldıkça gençlik başımda duman durumu da farklılık gösteriyor. Bilinçleniyor, bilgi edinmek istiyor ve de araştırıyorsunuz. Bende bir araştırma yaptım. Evet, fazla gezmeye vaktim olmadı ama yine de derin bilgiler aldım...
Şimdi size İzmit’in tarihini kısa da olsa yazarak anlatmaya çalışacağım. Muhakkak okuyucularımız arasında bilenler vardır. Bende daha geniş kitlelere tanıtmak isterim. Çünkü derin bir tarih var...Tarih kaynaklarına göre İzmit bilinen en eski yerleşme merkezi Astakos’muş. Milattan önce sekizinci yüzyıl sonralarında Megarlılar tarafından kurulmuş bir koloni. Bazı tarihçilere göre bu şehri Astlar kurmuş, sonradan bölgeye gelen Megarlılar şehre “Astların köyü anlamına gelen Astakos” adını vermişler. Başka bir söylenceye göre yörede bol istakoz bulunduğu için şehre Astakoz adı verilmiş. Ayrıca Astakos, bu şehri kuran kişinin adı olduğu da söylenir. Mısır Firavunlarından milattan önce 2800 yıllarında yaşamış olan Seostros, “Sit” ordularına bu yörede yenildiği yazar Milattan önce 1927 tarihinde Üçüncü Ramses’e ait yazıda bütün Anadolu’yu Sit ülkesini aldığı kaydediliyor. Bu sit ülkesi, İzmit ve çevresi. Sitler bir süre sonra Dördüncü Ramses’in İzmit çevresinde bozguna uğratarak vatanlarını düşmanda kurtarmışlar.
Bu olaylar bize İzmit çevresinde Megarlılardan iki bin yıl önce uygar kavimlerin yaşadığını gösterir. Söylencelere göre İzmit yöresinde yaşamış en eski kavimler Sit’ler Amazon’lar ve Ast’lar. Milattan önce üçüncü yüzyılda Biritanya kralı Birinci Nikomedes bu yöreye yerleşmeye karar verince İskender’in komutanlarından Lizimakhoz’un harabeye çevirdiği Astakos şehrinin karşısına yeni bir şehir kurmuş ve ona Nikomedye (Nicomedia) adını vererek krallığına başkent yapmış. Nikomedya adı Araplar ve Selçuklular döneminde Nikumidiya’ya dönüşmüş, Osmanlıların Kuruluş Döneminde İznikomid, bir süre sonra İznikmid olmuş. Türkçe eserlerde İznikmid şeklinde yazılan şehrin adı halk tarafından kısaltılarak İzmid’e çevrilmiş, sonunda bu günkü yazılışı ile “İzmit” şeklini almış. 11 Şubat 1922’de İzmit sancağının adı “Kocaeli” Sancağı”na çevrilmiş. Kocaeli adı, on dördüncü yüzyıl başlarında Osman ve Orhan Gazi döneminde İzmit topraklarının büyük bölümünü savaşla Osmanlı Devletine kazandıran ünlü kumandan Akçakoca Bey’ adından kaynaklanıyormuş.
İznik Gölünün kuzeyinde yapılan araştırma ve kazılarda elde edilen buluntulara göre ilin sınırları içinde ilk yerleşmelerin Bakır çağında başladığı tahmin edilmektedir.
Öyle dönemler geçirmiş ki; sırasıyla...
Selçuklu, Romalı, Bizanslı, Osmanlı, Kurtuluş Savaşı yılları ve son olarak Cumhuriyet dönemi...hikaye epey uzun...şimdi burada anlatılırsam sayfalar yetmez. Sizde merak edip araştıracaksınızdır...
Tarihi ve turistik yerleri anlatmakla bitmez...işte o yerler...
İzmit Surları, İzmit Tersanesi, Eskihisar kalesi, Fatih Sebili, Arızlı Yeraltı Mezarları, Gonca Mezar Anıtı, Eski Tapınak ve Okul, Su Kemerleri, Nymphaion Çeşmesi, Agora, Agustus Tapınağı, Sarnıç, Av Köşkü(İzmit Müzesi), Pertev Paşa Külliyesi, Orhan Camii, Akça Koca Camii, İmaret Cami, Baç Camii (Urgancı Ahmet Çelebi Camii), Fevziye Camii, Mustafa Paşa Camii, Hannibal’ın Anıt mezarı, Osman Hamdi Bey Müzesi, Fatih Sebili, Keiser Köşkü, Akçakoca Anıt Merkez, Karadeniz Kıyıları, Hereke, Kartepe, Saatçi Ali Efendi Konağı, Süleyman Paşa Hamamı, Yeni Hamam, Yalı Hamamı, Küçük Hamamve son yer Mısırlıoğlu Çeşmesi’dir...
İstanbul’a 111 km. ulaşım mesafesi olan anlatmakla bitmeyen il otobüs ile 1,5 saat sürüyor...Evet, ben de İstanbul-Kadıköy’den otobüs ile seyahat ettim tam dediğim zaman dilimi...şimdi kent merkezi’ne metro çalışmaları devam ediyor. Ooo...birde 2020 projeli Kocaeli Marmaray İstasyon Projesi var ki... İstanbul ve İzmit arasını inanılmaz kısaltıyor...hatta bu proje ile Gebze-İzmit arasındaki yolculuk daha Güvenli, daha Hızlı ve daha Konforlu hale geliyor. Ayrıca mevcut Marmaray projesine entegre edilen bu hatla birlikte Kocaelililer’in İstanbul seyahatleri bir çile olmaktan çıkıyor. Harika değil mi?
Şimdi İzmit’te yaşadığım, gördüğüm ve bana anlatılanları sizlerle paylaşacağım...evet, işimiz bitti ve görevimizi yerine getirdik. Ankara’dan gelen hızlı tren ile seyahat etmek istedik ve biletlerimizi aldık. 1 saatlik bir zaman dilimini de Kocaeli Arkeoloji ve Etnografya Müzesini gezerek ve güvenlikten detay bilgi alarak geçirdik...kapıdan girer girmez kocaman bir Herkül heykeli...İzmit’in tanınmış şahıslarından olan bir şahsın evinin bahçesinden çıkıyor ve müzeye sergilenmesi için zimmetleniyor. Tam 10 yıl önce...o dönemden bu güne kadar o şahsa bu konu ile ilgili maddi bir dönüş yapılmıyor...İlginç...müze güvenliği anlattıkça anlatıyor...İzmit’in yeraltında tarihi eserlerin bulunduğu tünellerin olduğunu ve Türkiye’yi 10 kere ihya edecek bir hazinenin bulunduğunu söylüyor...şaşkınım...hatta vavvv diyorum. Soruyorum peki Kültür Bakanlığı ve bu konu ile ilgilenecek diğer kurum ve kuruluşlar neden ilgilenmiyor diye soruyorum. O da diyor ki; maalesef o hazineyi çıkarmak için tüm şehri yeniden dönüşüm yapmak gerekiyor. İyi de tünel var dediniz diyorum. Ben o kadarını bilemiyorum diyor ve konuyu kapatıyor...
Değerli okuyucular sadece İstanbul’a yakın olan bir ilimiz İzmit’ten bahsettim. İnanın bu konuya bende takılmadım değil...yerin altında hem tarih hem de servet yatıyor...birde canım ülkeme göz dikenleri düşününce...tabii ki bu kadar servetin sahibinin geçmiş kuşaklarının olduğunu ve gelecek kuşaklar için hatta şu an kendilerini ihya edeceklerini düşünüyorlar ve güzel ülkem üzerine oyunlar oynuyorlar...bence avuçlarını yalarlar...yok öyle yağma...bizim atalarımız bu topraklar için ne canlar vermiş erkeği, kadını ve hatta çocuğu ile...
Şu da bir gerçek ki artık bu konunun muhatabı olan bakanlık, kurum ve yetkili şahıslar fayda sağlayacak bu görevleri hayatın içinde vücut buldurmalılar...bu ülke bizim...kimseye yedirmeyiz demeliler...tüm dünyaya hakim olan Türk boylarının hakkını artık şu an ve gelecek nesilleri için korumalı ve yüzeye çıkarmalılar...daha ne bilgiler var ne...
Sözü ve konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. Güzel ülkemin yeraltı kaynaklarına göz dikmiş olan tüm dış mihrakları kınıyor ve lanetliyorum. İlgili kurumların bu konu üzerinde çalışmalarını bekliyorum. Çünkü yaşam devam ederken fayda sağlayacak emanetleri kullanmak ve hayatın içine katmak gerekiyor. Evet ne için gelecek beka için. O zaman anlayacaklar ki vavvvv...biz uğraştık ama sahiplenici oldular...olmalıyız...ülkemizin bir karış toprağını kimseye yedirmemeliyiz...yoksa kayboluş hiç de zor olmaz...Herşeyin gönlünüzce ve hayatın içindeki gerçeklerle olması dileğimle...mutlu yarınlar...