HER YERDE OSMANLI İZİ VAR

DURSUN ÖZDEN
Bir Kuzey Afrika ülkesi olan Tunus doğal, kültürel ve tarihi dokusunun yanı sıra; tüm alt yapı hızmetleri ve deneyimli seçkin elemanlarıyla her mevsim alternatif turizmden para kazanıyor. Deniz, sahra, dağcılık, golf ve kongre turizmi sahalarında, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere, pek çok ülkenin bu iş kolundaki tüm gereksinimlerini karşılıyor. Kara Afrika Kıtası’nın ve Akdeniz ülkelerinin turizm potansiyeli bakımından konaklama, alt yapı, ve insan potansiyeli en ileri ülkelerin başında hiç kuşkusuz Tunus geliyor. Tunus, 307 yıl Osmanlı yönetimi altında kalmış olup, hala mimarisinden yemeklerine dek, Osmanlı izlerini korumaktadır. Bu bağlamda başkent Tunus'un dışında, başta Hammamet olmak üzere, turizm potansiyeli en yüksek yerlerin başında Jerba Adası geliyor. Tunus'dan Jerba'ya gitmek için, kameraman arkadaşım Süleyman Özden ve geveze rehberimiz Kerim ile birlikte, uzun bir gezi yolu takıp ettik. 6 gün süren 2 bin 500 km. lik bu yol üzerinde farklı iklim ve coğrafi  özelliklere sahip yerlerden geçtik. İkinci kez gittiğim bu cennet ülkenin tanıtımı için; Arap Ülkeleri Haber Ajansları Birliği Başkanı gazeteci dostum Muhammed Adel, Tunus Büyükelçiliği, Tunus İstanbul Başkonsolosluğu, Tunus Hava Yolları ve Tunus Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın bize sağladığı bu olanak ile Tunus'u kuzeyden güneye arşınladık. Sizin için  uzun ve yorucu çalışmanın ardından, bu gezi-araştırma dosyasını hazırladım. Kara Afrika’nın gerçek sahibi lacivert derili-çöl aslanı Tuareglar ve  kara kıl çadırlarda-yer altı mazgallarında ilkel yaşayan Berberiler ve de kaybolan kültürlerinden kesitleri sizin için belgeledim. Çağdaş ile geleneksel yaşamın birlikte soluklandığı Tunus mozayiğini görüntüledim, ikinci kez…    
   
TUNUS'UN SOSYAL DOKUSU
Tunus'un nüfusu yaklaşık 10 milyon olup, yüzölçümü ise 163 610 km2.dir. Nüfusun %53'ü şehirde yaşamakta olup, nüfusun %40'ı 14 yaşın altındaki çocuklardan meydana geliyor. Halkın %96'sını Berberi ve Araplar oluşturuyor. Ülkedeki Müslümanların oranı %98, Hıristiyanlar %1 ve Yahudiler %1 dir. Müslümanların bir kısmı Harici-Ibadi, kalanı ise Sunnidir. Sunnilerin çoğunluğu Maliki, az bir kısmı da Hanefi meshebindendir. 
 
Tunus’ta Osmanlı kalıntısı ailelerde bulunmaktadır. Özellikle, Barboros Hayrettin (Kızıl Sakal) ve Turgut Reis'in izleri var. Ama daha çok Fransa'nın izlerini ve kültürünü görmek olanaklı. Resmi dili Arapça olmasına karşın, Fransızca günlük yaşamda sürekli konuşuluyor. İspanyolca, İtalyanca ve İngilizce de konuşulan diller arasında. 
 
20 Mart 1956'dan beri Cumhuriyet’le yönetilen Tunus'da, Eski Başkan Habib Burgiba'nın sayesinde, laik ve çağdaş bir yol izleniyor. Yeni Cumhurbaşkanı Ben Ali, ülkesini demokratikleşme yolunda daha ileriye taşıyor. 163 sandalyalı Meclis'in, 142'ni alan iktidardaki Demokratik Anayasal Birlik Partisi hükümet ediyor. Öteki 5 siyasi parti ise muhalefet görevini yerine getiriyor. Tunus Zeytune Medresesi çevresinde örgütlenen kökten dinci eğilimlere izin verilmiyor. Laiklik ilkesi temel alınıyor. Tunus'da 123 il ve 246 ilçeden oluşan idari yapılanmada, yarel yönetimlerin önemli yetkileri bulunuyor. Yeni yapılanmaların olduğu bölgeler dışında, eski mimari doku ve tarihi yapılar korunuyor. Tunus, Hammamed, Douz ve Jerba gibi turizm  bölgelerinde ise, 5 yıldızlı oteller ve tatil köyleri planlı imar ediliyor. Tüm Akdeniz ülkelerinde olduğu gibi, yapılarda hakim renk beyaz olup, kapı ve pencere çerçevelerinde mavi renk hakim. Evler genelde az katlı inşaa ediliyor. Turistik tesisleri, resmi ve sivil gönüllü çevre müfettişleri sürekli kontrol ediyor. Turizm bölgelerinde Sivil Toplum Örgütleri’nin sağlık, gıda, deniz ve çevre kontrolleri dikkati çekiyor. 
 
 AY-YILDIZLI BAYRAĞIN GÖLGESİNDE 
 Başkent Tunus'ta Kemal Atatürk Caddesi, Türk Hamamı, İstanbul Lokantası, Türk Köyü, Kapalı Çarşı ve pek çok Osmanlı izine raslanıyor. Ay-yıldızlı Tunus bayrağının gölgesinde  kendinizi güvende hissediyorsunuz. Sokaklarda hemen herkez, Atatürk'ü biliyor ve övgüyle söz ediyorlar. Türkiye-Tunus ticari ilişkileri giderek artıyor. Tunus ekonomisi tarım, hayvancılık, balıkçılk, madencilik ve turizme dayanır. Ülkede en çok üretilen tarım ürünleri zeytin, tahıl, şeker pancarı,  hurma, turunçgiller, üzüm, çeşitli meyve ve sebzelerdir. Yeraltı zenginlik kaynakları olarak da fosfat, demir, kurşun, petrol ve doğalgaz çıkarılmaktadır.
 
Tunus para birimi: Tunus Dinarı. 1 $= 1,420 TD.
Tunus'da eğitime çok önem verilmesine karşın, okuma-yazma oranı %68 dır. İlköğretim 6 yaşından başlayarak 6 yıl sürüyor ve ücretsizdir. Ortaokul 3 yıl ve lise ise 4 yıldır. Üniversitelere  kayıt yaptıran öğrencilerin oranı ise düşüktür. Okullarda din eğitimi yerine, laik uygulama yapılıyor. Dini eğitimi veren okullar da bulunmaktadır.
 
ALTERNATİF TURİZM CENNETİ 
Tunus, Medina, Kartaca, Sidi Bou Said ve Hammamed'den sonra güney Tunus ve Jerba bizi bekliyor. Tunus her mevsimde uygun hava koşulları, tarihi dokusu, egzotik güzellikleri, ucuz hava  ulaşımı, yemek-konaklama tesisleri ve sıcak-dost insanlarıyla tam bir turizm cenneti. Özellikle  golf, safari, deniz ve öteki alternatif olanaklarıyla ve kongre turizmi ile de dikkati çekiyor. Avrupa standartlarındaki tesisler, Avrupalılar tarafından dolduruluyor. Haftada 4 gün Tunus Hava Yolları ve THY İstanbul-Tunus gidiş-dönüş yolcu taşıyor. Uçaklar dolu. İstanbul Laleli ve Osmanbey'den bavul ticareti azımsanmayacak düzeyde. Tunus-Türkiye  ortak paydaları oldukça fazla. Mimari, mutfak, kimi gelenekler, ortak deyim ve atasözleri, aynı kültürel mirasın belirgin göstergeleri. Tunus uçağında, öteki Afrika ülkesi vatandaşlar çoğunlukta. Tunus'un iki kıyısı var. Biri kuzeye- Avrupa'ya bakıyor. Diğeri ise, doğuya-güneşe bakıyor. Her iki durumda da Tunus'un yüzü Akdeniz'e dönük. Akdeniz'den, Büyük Sahra çölüne bir hançer gibi saplanmış görünümü ile kuzeyden güneye 760 km. uzanıyor. Ülkenin en yüksek noktası 1544m. yüksekliği olan Jabel Champ Dağı. Güneyde Chott Jerid Tuz gölü üzerindeki kara yolu, Tozeur'u Kebili'ye bağlıyor. Toplam 96 km. olan yolun 50 km.si tuz gölü üzerinden geçen dolgu yolla sağlanıyor. Gölün ortasında resim çekme molası veriyoruz. Kristal tuz kayacıklarıyla oynuyoruz. Burada ayrıca, Fejej ve Gharsa gölleri de bulunuyor. Kameraman arkadaşım Süleyman yoldan geçen son model jipleri görüntülemeye çalışıyor. Aliymanda 50 km. yol alan sürücümüz zorlanıyor. Yakıt aldığımız Total istasyonunda bir sigara molası veriyor. Göl kıyısında bulunan El Faouar, Sabria ve Douz kasabalarının güneyi tamamen çöllerle kaplı. Burası askeri bölge kapsamında ve giriş izni yok. Douz'den doğuya doğru Medenina ve Tataouine  kasabalarını bağlayan yol üzerinde bol hurma ağaçları, kaktüs ve çöl bitkileri  var. Yakınımızdan  kalkan hortum ise, gittiği yeri süpürüp havaya taşıyor. Bu bölgede safari turizmi yapılıyor. Kiralık jipler, deve kervanları ve atlı yerliler, turizmin hızmetinde...
 
Biraz daha doğuya doğru gittikçe, Akdeniz ikliminin özellikleri kendini gösteriyor. Düzenli, sıra sıra dikilmiş, bakımlı, uçsuz bucaksız zeytin ağaçları arasında yol alıyoruz. Tunus’ta zaman zaman fotoğraf çekmede sorunlar yaşansa da öteki İslam ülkelerinden daha güvenli ve  rahat bir ülke Tunus. Örneğin, rehberimiz Kerim, resim çekeceğimiz yerin yakınında Başkan  Ben Ali'nin konutu var diye tarihi Kartaca Açık Hava Müzesi’ne girmemizi ve resim çekmemizi  engelledi. Oysa, sokaklarda güzel bayanların ve çocukların resmini çekerken, hiç zorlanmadık. Özellikle, Jerba Adası’nın kızları bu konuda fazla bonker. Özel pozlar bile verdiler. Eğer gece mola vermeniz gerekiirse, bu bölgede kalınabilecek en iyi yer Tozeur sizi bekliyor. Yolunuz doğuya düşmüşse, çölle denizin buluştuğu Gabes kasabasında  temiz oteller ve lokantalar mevcut. Zaten buraya kadar geldikten sonra cennet ada Jerba  bize el sallıyor. 
 
JERBA'DA SON TANGO 
Uzaktan müzik ve kahkaha sesleri geliyor. Dans başlamak üzere. İlk gece-ilk tango kiminle? Ajim Köyündeki iskele yolunda uzun bir otomobil kuyruğu var. Küçük ama süratlı feribotlar  gidip geliyor. Jerba Adası’ndaki Guellala iskelesine yolcu ve araba taşıyan feribotun  güvertesinde temiz Akdeniz rüzgarı solukluyoruz. 10 dakika sonra adaya ayak bastık.  Müzik daha da iyi duyulur oldu. Tango başlamak üzere... Oysa biz, adanın 22 km. kuzeyinde bulunan Houmt Souk turizm merkezine doğru yol aldık . Dans ve müzik arkada kaldı.  Kıyıdaki havuzlu otelimize yerleştikten sonra yemek, gezinti ve dans faslı başladı.  Bir Akdeniz akşamı Alman, İngiliz, İsveç, İtalyan ve Fransız kızlarla Jerba Adası’nda  son tango yapmanın dayanılmaz hafifliğini yaşamak ne güzel. Teşekkürler sana Tunus... Adanın merkezinde kurulan geçici ve sabit pazar yerinde insan kaynıyor. Geçmekte  zorlanıyoruz. Kara, sarı, beyaz derili ve melez insanlar, gökkuşağı rengindeki giysileri, başlarında hasır fotür şapkaları ve ellerinde bastonlarıyla farklı bir manzara oluşturuyor.  Pazarda her şey var. Alış veriş yaparken pazarlık etmeyi sakın unutmayın. Örneğin, 75 dinar  değerindeki bir deri sandaleti 10 dinara almanız olanaklı. Kahve önlerindeki motosiklet ve bisiklet parkı sizi şaşırtmasın. Yorgunluk çayı içmeye  gelen yerlilerin tek ulaşım aracı onlar. Sizde yeşil naneli, bol şekerli ve acılı bir  Tunus çayı içerek soluklanabilirsiniz. Yorgunluğa iyi gelir. Tunus çayı, içindeki "polyphenol" maddesi nedeniyle cilt kanserini önlediği, sinir sistemine iyi geldiği ve güneş yanığını  önlediği, bilim adamları tarafından kanıtlanmış.
 
YENİ SERÜVENLER BİZİ BEKLİYOR 
Toplam 8 milyon km. kare alanı olan Büyük Sahra Çölü’nün bir bölümü Tunus topraklarında. Sahrada develerle tuz  taşıyan Afrika'nın gerçek sahipleri olan lacivert derili Tuaregler'in sayıları yalnızca 900 civarında. Tunus topraklarında ise, Tuaregler’in yalnızca heykelleri var. Bir de adına festivaller düzenledikleri  etnik kültürleri ve nostaljileri bulunuyor. Tunus topraklarında yaşayan geleneksel kültür ve  yaşam tarzlarını koruyan büyük bir halk kitlesi olan Berberiler, Tunus'un efendileri olarak  saygı görüyorlar. Güneyde yaşayan Berberiler, bizim Kapadokya'ya benzer tüf kayalardan oyma yer  altı evlerinde ve kara kıl çadırlarda yaşıyorlar. Özellikle, Douz-Medenina arasındaki tepelik bölgede bulunan Matmata Köyü civarındaki yeraltı evlerinde yaşıyorlar. Hem de  turizme yönelik gösteriler yapıyorlar. Kimi ilkel tezgahalrda kilim dokuyor, kimi de el  değirmenlerinde un öğütüyor, ip büküp ilkel çıkrıklarda yün eğiriyor. Kimileri ise,  turistlerle aile fotoğrafı çektirip 2 dinar alıyor. Douz Festival alanının arkasındaki  çöl bölgesinde ise, topluca geleneksel giysiler içinde develerle bir kervan görüntüsü içinde, çölde uzun yolculuk yapılıyor. Semeri, üzengisi ve yuları süslü Arap atlarıyla  çölde yol almak  bir başka serüven. Tüm bunlar için bir bedel ödeniyor. Çünkü her şey  turizm için. Aynı anda arazi fitezli jiplerle de bir başka serüveni deneyebilirsiniz. Kum tepelerinin ardında deve, at ve jiplerle sahrada yol almanın riskini ve haz veren  serüvenini yaşamanız olanaklı. Tunus, turizm için her şeyini değerlendiriyor. 
 
Bölgede 200 binden fazla palmiye ağacının olduğunu öğrenmemiz bizi şaşırtmadı. Çünkü dağ taş palmiye ağacı dolu. Daha kuzeye ya da Akdeniz kıyısı bölgelere  yaklaştıkça, iklim de değişiyor. Palmiyelerin yerini zeytinlikler, turunçgiller ve  sebze bahçeleri alıyor. Yol boyunda karpuz pazarları ve dikenli kaktüz meyvası satan  çocuklar dikkatimizi çekiyor. Durup karpuz almayı ve iri Tunus karpuzunun tadına bakmayı  ihmal etmedik. 2 dinara büyük bir karpuz alarak yol kenarında yedik. Şeker gibi ve sulu  karpuz yorgunluğumuzu ve susuzluğumuzu giderdi. 
     
YOLERİ GEZGİN DERVİŞ’E YOL DAYANIR MI?
Gezimizin son anları gelmişti. Artık geri dönüşümüz başladı. Uzun bir yolculuğun ardından başkent Tunus'a en kestirme yoldan gidiyoruz. Gabes-Kaırouan-La Fahs-Tunus  güzergahını takip ediyoruz. Tunus-Misaken arasındaki 150 km.lik otoyol, daha doğuda kaldı.  Otoyol kenarındaki golf sahaları bu bölgede yok. Gün batımında başkente 50 km. kala Zaghoua  Dağlarının yamaçlarına yaslanmış zeytin ağaçları bizi selamladı. Çok katlı lacivert camlı binalar, eski yapılar, ay-yıldız bayraklı resmi daireler, yüksek oteller, geçen yıl Tunus’un ev sahipliği ile gerçekleşen “Uluslar arası Akdeniz Oyunları” spor karşılaşmalarının gerçekleştiği modern spor  kompleksleri, küçük minareler, tramvay, metro, tren, beyaz badanalı ve mavi cumbalı evler, tarih kokan geniş caddeler,  yaşama dokunan insanlar ve cıvıl cıvıl çocuklar... İşte başkent Tunisia. 
 
MEDİNA  BİR OSMANLI KENTİ
Medina bir labirenti andırıyor. Beyaz badanalı evlerin ve dükkanaların mavi boyalı kapı-pencereleri, Osmanlı desenleriyle düslenmiş. Avlu ve iç duvarlar ise tamamen desenli seramik fayanslarla kaplı. Eski tarihi duvar ve yapılara yaslanmış evlerin ve dükkanların bulunduğu parke taş döşeli dar sokaklar tertemiz. İç mekanlardaki satış  yerlerinde bakır, tunç, deri, seramik, halı, tahta oymacılık, sahte gümüş takılar,   deve ve zenci motifleri, kurutulmuş yılan ve akrep, cıncık boncuk, hurma (bal köpüğü rengindeki Tunus hurması çok meşhurdur), rengarenk kadın giysileri..vb. her tür hediyelik eşyanın  satıldığı Tunus pazarlarında, pazarlık ederken dost ve sıcak insanların dayanılmaz  ısrarı, mutlaka size bir şey aldırıyor. Dünyada kaybolan el sanatları, Tunus'ta  yaşatılıyor ve önemli bir gelir kaynağı olarak değer buluyor. 
 
TUNUS'A TURİST GELİN, DOST DÖNÜN 
Medina Kapalı Çarşısı'ndaki Osmanlı izleri sizi şaşırtmasın. İstanbul Eminönü,  Tarlabaşı, Mahmutpaşa, Mercan, Beyazıt, İzmir Kemeraltı, Laleli ya da Bizim Kapalı Çarşı'dan farksız  sokaklar ve alışveriş yerlerinde yabancılık çekilmiyor. Tunus’ta alış-veriş yaparken pazarlık etmeyi sakın unutmayın. Satıcıların çoğu Osmanlı kökenli. Eski Osmanlı hamamından bozma lüks lokanta Dar El Jeld-Le Diwan'da göbek taşı üstünde  beyaz Tunus şarabı ile balık yemenin damak tadını unutamıyacaksınız. İşletmeci Türk  kökenli Kharime'nın yaptığı Kemalpaşa tatlısı ile parmağınızı yemeyin. Kuyumcular,  baharatçılar, kahveler ve camiler tam bir İstanbul havasını andırıyor.  
 
 BİR DE TUNUS’UN ÖTEKİ YÜZÜ VAR 
 Kimi sokaklarıysa, bizim Beyoğlu ya da Tarlabaşı’nın arka sokaklarını aratmayan cinsten. Başkentte Habib Burgiba  Caddesi'ni dik kesen Rue el-Marseille sokağındaki Oscar Hotel çevresi batakhanelerle  dolup taşıyor. Bu sokakta bar, yıldızsız oteller, disko, pavyon, gece kulubü, alkol  ve hayat kadınlarının bol olduğu, gelir düzeyi düşük insanların eğlenip ve canlı müzik  dinledikleri bu mekanlar; sabaha  dek dolup taşıyor. Cebinize dikkat!. Bu sokağı tavsiye etmem... Çünkü, Tunus'un daha güzel ve nitelikli eğlence ve dinlence yerleri var.  Marina Palas, Hasdurubal, Abou Navas gibi lüks otellerin gece kulüpleri, her tür  eğlencenin bulunduğu hoş ve güvenilir yerler. Özellikle hafta sonu canlı müzikli  programları kaçırmayın.. Bu eğlence yerlerinde kaliteli Tunus şarabı içip, darbuka eşliğinde raks eden Tunuslu güzel dansözlere eşlik etmezseniz üzülürler… Tunus'ta bir Roma kalıntısı üzerinde şöyle yazıyor: "Tunus: Av, banyo, oyun ve keyf... İşte yaşam budur."  Tunuslular sanki bu tanıma uyarak yaşıyorlar. Dans,  eğlence ve ağız dolusu gülmek, Tunuslulara özgü bir sanat mı dersiniz?
         
 ALTERNATİF TURİZM CENNETİ TUNUS SİZİ BEKLİYOR
 İş ya da gezi için, başka ülkelere gitmeden önce, gezi haritanıza mutlaka Tunus'u işaretleyin. Antalya ya da Marmaris'te yapacağınız bir haftalık gezi için, yol dahil ayırdığınız para ile Tunus'ta dört dörtlük bir tatil yapabilirsiniz.  Tunus'a vize de yok. Yabancı hava limanlarında alınan 20 $. vergi, Tunus'ta alınmıyor.  Akdeniz'in turkuvaz mavisi temiz suları sizi bekliyor. Otellerin havuzları 24 saat  emrinizde. Başkentte tarihin derinliklerinde yükselen Kartaca uygarlığı kalıntılarını ve antik tiyatroyu mutlaka görün. Golf, avcılık, deniz, göl, sahra, doğa, tarih ve kültür turizmi açısından  eşsiz bir ülke Tunus. Afrika'nın cehennem sıcağında cenneti yaşamak için, Tunus'u seçin. Ömrünüzdeki yitik zamanlar geri gelmeyeceğine göre, yoklar manzumesini atın ve ömrünüzdeki  boş geçen her günden pişmanlık duymamak için, bu günü dolu dolu yaşayın. Yaşayın ki, beyniniz ve bedeniniz sizden hesap sormasın. Düşlerinizin ardına düşün… 
      
TUNUS AKŞAMLARI ŞİİRE GEBE
Turnalar zamanı, Jerba'da Akdeniz akşamları bir başka güzel oluyor. Gece yıldızlar daha bir parlak ve daha yakınlar. Çoban yıldızına elinizi uzatsanız dokunabilirsiniz. Sevdalınız Venüs kadar yakın size. Dolunay, yorulmadan ay yüzlü Berberi güzellere selam  durur. Zeytin bakışlı Berberi güzeli Lilya, ya da Osmanlı Camisi avlusunda tanıştığınız Akdeniz gözlü, matematik profesörü güzel Elisa ile Tunus akşamlarının ve Akdeniz kıyısındaki altın kumsalların gizeminin doyumuna ulaşın. Almanya’da yaşayan Daniela ve Suzan, Turizm Bakanlığı sekreteri ceylan gözlü Maya, Çevreci Habiba, Jerba adasının telefoncu güzeli Hanene ve gök kubbenin prensesi hostes Tahani  ise resim altı öykülerde ve şiirin gizemli imgelerinde ölümsüzleştiler. Her şey, herkes şaire esin kaynağı idi. Yoleri-gezgin derviş, yalın-süssüz ya da imgeli dudak izinde yol alırken; Gül ayında ikinci baharın sevi yüklü kaygan zemininde, kameraman arkadaşım Süleyman Özden'le birlikte yıllanmış Tunus şarabı Magon içerek, yeni ve başka mavi yolculuklara çıkmanın planını yapıyoruz. Uçakta düşüme düşen bir güzel, soyut bir sevgidir gün doğumu. Dünya gezeli İstanbul'a  geldiğimizde, sahradan kalma son sarı sıcak sarar yüreğimizi. Douz Kültür, Sanat ve Çöl Festivali bizi bekliyor. Festival alanında; “Acı Çeken Tunus” eseriyle tanınan, Tunus’un ünlü edebiyatçısı ve ulusal şairi Şeyh Tahalbi ile “Kuvay-ı Milliye Destanı” yazarı Nazım Hikmet ortak paydasında buluşan Tunus ve Türk halkı, ay-yıldızlı iki dost ve kardeş ülke bayrağını selamlıyor, yeniden… Mor gecenin dinginliğinde, şiir yazmak ve sevdalanmak isterseniz;  mutlaka Tunus'a gidin...
 
Tunus Cumhuriyeti Turizm, Ticaret ve El Sanatları Bakanı Monder Zenaidi ve Tunus’un gülen yüzü öteki tüm dostlara teşekkürler…
 
     Berberi güzeli zeytin gözlü Lilya için: 
      “Kara Afrika'nın Avrupa'sı
      Akdeniz'i Tunus
      Lilya sevi uykusunda
      Zeytin çiçek açıyor
      Susss!...”
 
www.dursunozden.com.tr