Anadolu coğrafyası, binlerce yıldır pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bilinen doğal, kültürel ve tarihi zengin miraslarının yanı sıra; daha da keşfedilmeyi bekleyen alternatif turizminde beşiğidir Anadolu… Onlarca yıldır bölgemizde süren savaş, terör ve dış kaynaklı bildik kirliliklerin etkisiyle; Akdeniz turizm pastasından hak ettiği payı alamayan Türkiye, yeni turizm planları yapmalı ve alternatif projeler üretmelidir. Güneş, deniz ve kum tercihinin yanı sıra; zengin tarihi ve kültürel miraslarımız, eşsiz doğal varlıklarımız ve başka (kış, termal, yemek, su, inanç turizmi vb.) değerlerimiz ve öteki alternatif turizm potansiyelimizi öne çıkarmalıyız. Anadolu coğrafyasında bulunan endemik flora (bitki) ve fauna (hayvan) zenginliğimizin yanı sıra; yaşam kaynağımız su medeniyeti de; ülkemizin bir turizm potansiyeli olarak korunmayı, yaşatılmayı ve tanıtılmayı bekliyor.
Tüm bu özetlediğimiz genel bildik bilgiler doğrultusunda, dış ve iç turizm potansiyeli bakımından keşfedilmeyi bekleyen daha pek çok doğal ve kültürel değerlerimiz mevcuttur. Bunlardan birisi de, Ege turizm potansiyeli açısından unutulan ya da görmezlikten geldiğimiz bir doğa ve tarih hazinesi olan Söke Ovası ve Büyük Menderes havzasında yer alan ve Milas Beşparmak Dağı eteklerini selamlayan Bafa Gölü ve çevresidir.
Tam da, Bodrum yolu üzerinde bulunan; Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Pınarcık köyünde Silva Oliva tatil köyü yeni konuklarını bekliyor.
Aslında Kuşadası, Söke, Didim, Akbük, Milas ve Bodrum yolu üzerinde bulunan Bafa, tam da bu anlamda önem kazanıyor. Her gün yanından geçtiğimiz Bafa Gölü çevresinde bizi selamlayan balıkçı tekneleri, pelikanlar zeytin ağaçları gölgesinde ve Ege'nin mavi gözü Bafa Gölü ağlamadan, turkuvaz rengi suda kuşlarla dans etmenin tam zamanı... Milas'a bağlı eski Bafa Beldesi ve diğer köylerde yaşayan halk, geleceklerinden endişe ediyor...
Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye; gidilebilir güvenli 10 turizm ülkesinden biri iken, bildik nedenler yüzünden artık, daha gerilere düştüğümüz, son istatisliklerle belgelendi... Ülke turizmine olumsuz etki yapan durumlardan biri de; hiç kuşkusuz dış göçlerdir. Savaş ve terör nedeniyle yaşadıkları toprakları bırakıp, Türkiye'ye sığınan çok sayıda göçmen, Ege kıyılarını batıya kaçmak için atlama tahtası olarak kullanıyorlar. Suriye, Irak, İran, Afganistan, Ermenistan ve bazı Afrika ülke yurttaşları, Türkiye'nin hemen her yerinde olumsuz koşullarda ve kimi kötü örneklerinde görüldüğü durumlarda, ülke turizmine zarar veriyor... Bu kirliliklerden uzak bir turizm bölgesi olan Bafa Gölü ve çevresidir. Milas ve Bodrum'a varmadan, güvenli ve dost bir dinlence yeri olan Bafa Gölü kıyısında mola verip, gün batımında güneşi içmenin tam zamanı...
"Ege denizi kararmadan ve dağlar uykuya dalmadan" önce, Bafa Göl'ü kıyısındaki her bütçeye uygun Silva Oliva Tatil Köyünde gün batımını izleyerek, ateşli al atlar özgürlüğünde, uçup giden yitik zamanın dayanılmaz hafifliğini yaşamanın mevsimi geldi ve geçiyor bile...
Mitoloji de Bafa Gölü
Ne yazık ki biz, insanoğlu burnunun dibindeki güzellik tanrıçalarını görmekte kör ve sağır bir varlığız. Muğla –İzmir karayolu üstünde Söke / Milas yolunda boylu boyuna uzanmış bir deryadır Bafa. Mavinin ve yeşilin tarihe bulandığı yerdir. Milas ilçesinin avucunda Söke ovasının doğa buluşmasıdır. Tarih; Sultan Süleyman hazineliği yapar her toprak zerresinde. Söke ovası yaklaşık iki bin yıl öncesi Latmos körfezi olan deniz, Büyük Menderes kusarmışçasına alüvyonlar getirerek Ege kızından ayrı bir uzvu meydana gelmiş. Ne kadar bağımsız o kadar susuz. Gölde Bermuda üçgenliği yapan üç küçük ada. Bilinen en eski 'Yediler Manastırı' bunun yanında yaşam dansında size eşlik eden martılar, pelikanlar, karabataklar, ördekler sayamadığım balıkçıl kuşlar 'Hoş geldiniz' dermişçesine süzülür yer mavi, gök mavi olan Zeus'un göğsünde. Tanrı her gün aynı manzara bakmaktan yorulmuşçasına çekirdeğini koydu, toprak analık yaptı, fidan oldu ve daha sonra yüceliğinin kıymetini omuzlarını astı. Meyvesinden, organik sebzesinden ve zeytinyağından, nerdeyse en ufacık parçasına kadar sundu.
Göçmen kuşlar ve Bafa'yı yurt edinen diğer canlılar, danslı göl turunda vals yaparken, kayalıkların akla zarar veren duruşları gizemli bekleyişleri, yol boyunca devam eder.
Hemen her yanı SİT alanı olan ve adeta antik bir tarih kenti üzerinde kurulu bulunan Milas Belediyesi’nin hizmet verdiği Bafa Gölü ve çevresinde; su ve kuş sesinin melodik ritminde stresten arınıp, şifa bulurken; sizi baştan çıkaran su perileriyle dans başlamadan, her mevsim ve her koşulda; sevdiğinizle kaçamak yapmak ve sevginizi sebil eylemek için gelebilirsiniz...
Alternatif turizm potansiyeli yüksek olan Bafa'ya, Milas-Söke karayolu üzerinde yer alan Bafa Beldesi'nden geçilerek 10 km'lik bir yolla ulaşılıyor. Çevre gezilerine meraklı olanlar engebeli arazide tepelere tırmanmak için yaz aylarında sabahın erken, akşamın ise serin saatlerini seçmeliler.
Bodrum ve Güllük limanlarından deniz ulaşımı ile Milas & Bodrum Hava limanından hava yoluyla ve İzmir-Bodrum karayolu ile de; bir dünya cenneti olan Bafa Gölü kıyısından bulunan ve konuklarının çoğu Alman turistler olan Silve Oliva Tatil Köyü'ne ulaşmak çok kolay...
Bafa'da Tarihin İzinde
Tarih öncesi mağara resimlerini, Karya, Yunan, Roma, Bizans ve Osmanlı döneminden kalma eserleri bir arada görebilirisiniz. Efes, Milet, Didim, Priene, Myus, Heraklia, Bodrum, İassos, Labranda ve Euromos antik kentlerine günübirlik turlarla, adalardaki ve Latmos dağının eteklerindeki manastırlara tekne ile ya da yürüyerek ulaşabilirsiniz. Kano ve tekne ile Bafa Gölü adalarına, yürüyerek de dağlardaki manastırlarda, tarih öncesi insanlarının kayalara çizdikleri resimleri keşfe gidilir.
Bir zamanlar Ege Denizi'nin Latrmos Körfezi olarak bilinirdi Bafa Gölü. Milet, Priene, Myus ve Heraklia da bu körfez çevresinde bulunan önemli liman kentleriydi. Kentleri yutan ırmak olan Büyük Menderes nehrinin getirdiği alüvyonların oluşturduğu dolgu sonucu denizle olan doğrudan irtibatı kesilen ve liman niteliğini yitirerek önemsizleşen bu ticari merkezlerde yaşayan halk yöreden göç etmeye başlayınca, bu kentler de benzerleri gibi giderek tarihin sayfalarından silinmiştir.
9. yy'dan itibaren, Arap istilasından kaçan hıristiyan keşişler yöreye gelmişler, dağlarda ve adalarda çok sayıda manastır inşa etmişlerdir. Bunun on üçünün kalıntıları günümüze kadar ulaşabilmiştir. 80'li yıllardan bu yana devam eden araştırmalarda, Karya öncesi (günümüzden 8.000 ile10.000 yıl öncesine ait) mağara resimlerinin bulunmuş olması, bölgenin dünya tarihinde bilinen en eski insan yerleşimlerinden biri olduğunu gösterilmektedir.
Yemek Kültürü
Ve de göl kıyısındaki lokantalarda tatlı su balığının yanında zeytinyağının lezzete tahtına kuran yılan balığını fümesini; Türk mutfağı yanı sıra, Avrupa ve Osmanlı mutfağına leziz tatları ile birlikte; Silva Oliva Hotel işletmecisi Floryan Murat Koch elinden tatmalısınız ki, yemeğin tam bir sanat olduğunu göreceksiniz. Buranın en güzel yanı her şey naturel, katkısız kendi elleriyle üşenmeden menüden ne arzu ederseniz o konsepte harika bir sunum sergilemektedir. Akdeniz ve Ege'nin kendine has otları ve özellikle balık ve zeytinyağlı yemek ve içeceklerinde çok iddialılar. Baharat, yeşillik ve sebzeleri kendi bahçelerinden ya da köy pazarından temin edip kahvaltılar da organik tarım ürünleri ve kendi zeytini, ekmeği ve organik reçelleri sunuluyor. Yemekleri de kendi zeytininden elde ettiği zeytinyağı ile pişirip taze olarak sunuluyor. İsteyenler için özel olarak vejeteryan, vegan ve anti-alerjen menüde hazırlanıyor. Bunun yanında çok özel bitki çayları hazırlanıyor, yöresel otlarda yapılan salata, börek, dağlardan topladığı yabani mantarları Bafa Gölü’nde yıkayıp özel olarak tütsülediği yılan balığını kesinlikle denemenizi tavsiye ederiz..
Öte yandan, 68 Kuşağı gençliğin desteği ile örgütlenip, ilk örnek kooperatifçilik hareketini başlatan ve "Bafa Gölü'nde çıkan balıklar ve su ürünleri Bafalılarındır" söylemini hayata geçiren Bafa Gölü çevresindeki köylüler; eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'in başlattığı; "Toprak işleyenin, Su kullananındır" sloganı, Bafalı köylüleri harekete geçirmişti... Bafa Gölü ve çevresindeki turizm, zeytin ve balıkçılıkla uğraşan konuk sever, aydın köylüler; Ege'nin mavi gözü Bafa'ya yeni konuklarını bekliyor.
Hayatı keşfetmeye, meraklarımızı gidermeye ve dünyanın başka hallerine tanık olmaya devam ediyoruz... Bir başka gezimizde, bir turizm cenneti olan Anadolu coğrafyasında buluşmak dileğiyle.
Sevdiklerinizle birlikte yapacağınız tatiliniz güvenli, huzurlu, zevkli, yolunuz ve bahtınız açık olsun... "Bir daha ben bu dünyaya gelirsem, şunları yapacağım ya da yapmayacağım" deme şansımız asla olmayacaktır. Öyleyse, bir nefeslik yaşam anında, hızla uçup giden ömür diliminde, her şeye karşın; kendinize zaman ayırın... Gözünüz açık gitmeden, Ege'nin mavi gözü Bafa'da yaşama dokunun... “Gönlüm Ege’de kaldı…” şarkısı duygusallığında, sevgide odaklanmanın tam zamanı... Haydi canlar, tatil başlıyor!