Çaycuma’da Filyos Çığlığı

DURSUN ÖZDEN

Batı Karadeniz Bölgesi’nde, Zonguldak iline bağlı Çaycuma ilçesi; 28 bin merkez nüfusu, 5 beldesi ve 83 köyü ile birlikte, toplam 93 bin nüfusu ile dikkat çeken, şirin ve bereketli bir tarım kentidir. Çaycuma, Anadolu coğrafyasında, içinden nehir alan şehirlerden biridir… Çaycuma, Zonguldak kömür havzasındaki ilçelerden farklı olarak; bir maden şehri değil, bir madenci şehridir… Bölge halkının sanki kaderi gibi her evde, mutlaka bir madenci şehidi bulunmaktadır… Ya da, her aileden mutlaka, Avrupa ülkelerinde çalışan birileri bulunmaktadır. 

Tarım ve hayvancılık başta olmak üzere, hayatın hemen her kesiminde en yoğun emek artı iş gücü harcayarak çalışan kadınların, el emeği ve göz nuru olan işleri, pazar yerlerinde görmek mümkündür. Bisikletli işe giden yaşlıların ve kadınların telaşı tarlada, evde, geri dönüşlüm işyerlerinde ve hayatın her yerinde var olan, emektar kadınların güler yüzü ve konuksever sunumları dikkat çekmektedir… Çaycuma merkezde, her bütçeye uygun konaklama tesisleri bulunmaktadır. Bizim gibi iş için gelen konukların tercihi ise, Belediye Seka Tesisleri olmaktadır. Kara lahana, kestane, fındık, ceviz, kestane balı, muşmula başta olmak üzere; tipik Batı Karadeniz Mutfak Kültürünün yaşatıldığı Çaycuma ve köylerinde; organik tarım ürünleri ve köy pazarlarında her türlü hediyelik eşya ve yiyecek bulunmaktadır… 

Çaycuma kenti içinde; çevre düzenlemesi, yerel ulaşım ve park alanlarındaki düzen dikkat çekmektedir. Öte yandan; buraya özgü Ahşap Yayvan Camisi yanı sıra; modern yuvarlak mimarisi ile dikkat çeken Belediye Binası ve Osmanlı mimari özelliğinde yapılmış olan Etnografya Müzesi ise, mutlaka görülmesi gerekli yerlerin başında gelmektedir… “Varagel” adını alan ve eski bir yeraltı maden işletmeciliğinde kullanılan, raylı asansör sistemi özelliğindeki, varan ve gelen iki küçük vagonu ile Eski çarşıdan, Bayraklı tepe (Hastane) arasında çalışan, bu füniküler hattı ile varıp gelmeyi unutmayınız… 

Filyos Limanı’nı Karabük Demir Çelik Fabrikası’na bağlayan ve Filyos Irmağı üzerindeki çokça çelik ve taş köprüden geçerek, pek çok nostaljik yol öyküsüne esin kaynağı olan, demir yolu hattını görünce; demir ağların örümcek aplarına nasıl dönüştüğüne tanık olduk. Oysa, Kuvayı milliye ruhu ile kurtuluştan kuruluşa giden o kutsal diriliş yolunda, Cumhuriyetimizin kurucusu Kemal Atatürk’ün dediği, şu özlü sözü asla unutmuyoruz: “Demir ağlarla ördük, Anayurdu dört baştan…” (Ümit Sarıaslan, Demir Ağlardan - Örümcek Ağlarına; Cumhuriyet Treninden - Tanzimat Trenine, Filika Yayınları).

Çaycuma’nın içinden akan Filyos Irmağı, yaklaşık 25 kilometre boyunca Karadeniz’e dökülene dek, sağlı ve sollu ırmak vadisi boyunca, yılda en az 2 ürün alınan ve oldukça sulak ve verimli bu alüvyon toprakların bereketi sayesinde Çaycuma; aynı zamanda bir tarım kentidir. Zonguldak Saltukova Havalimanı’na yakınlığı yanı sıra, demiryolu ve her kente olan karayolu ulaşımı sayesinde, yerli ve yabancı turistlerin cazibe merkezi olması ile Karadeniz kıyısında bulunan Filyos Beldesi plajı ve altın kumsalı, turistlerin aradığı yerlerdendir… 

Çaycuma’ya bağlı Kadıoğlu Köyü’nde, erken Roma Dönemine ait tarihi bir yerleşim alanı bulundu. Çaycuma/Kadıoğlu (Lykurgos & Ambrossia)’de bulanan ve tabanı renkli mozaiklerle işlemeli villanın kabul salonu, Gazi Antep’te bulunan Zeugma’yı kıskandıracak kadar zengin dokusu ile görenleri büyülüyor…

Ayrıca, Filyos’da bulunan Tarihi Tios Antik Kenti Öneryeri ve Kalesi de, mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında gelmektedir… Filyos’da gün batımında, balık yemenin tadını çıkarınız ve Karadeniz serinliğinde, dostlar sofrasında, yaşama dokunmanın dayanılmaz hafifliğini yaşayınız… Sebze ve meyvecilik gibi organik ve doğal tarım ürünleri, su sporları, balıkçılık ve alternatif turizm kenti de olan Çaycuma Vadisi boyunca kamulaştırılan bereketli tarım alanları ve 1-3. Derece arkeolojik SİT alanları; artık endüstri ve sanayi sahası olarak, yok mu ediliyor? Yaklaşık 25 kilometre uzunluğunda ve 5-10 kilometre genişliğindeki bu bereketli topraklara can veren Filyos Irmağı’nın Karadeniz’e döküldüğü tüm delta bounca, iş makinalarının telaşlı ve gürültülü, doğayı nasıl katledildiğine tanık olduk… Yerleşik endemik flora ve faunaların yuvası ve de göçmen kuşların konaklama alanı olan bu vadide, doğal hayat can çekişiyor. Filyos Irmağı deltası girişinde kurulan TPAO Tesisleri ve Yeni Liman İnşaatı sürüyor…  

1. Derece arkeolojik sit alanı olarak bilinen Filyos Irmağı Deltası, TPAO limanı olarak kullanılıyor. Kömüre giden demiryolu hattı, bu limana çıkıyor. Karabük Demir Çelik Fabrikası’na bağlantılı bu demiryolu hattı, Filyos Irmağı Vadisi içinde geçiyor. İkinci Dünya Savaşı döneminde ve sonrasında; Sovyet Rusya tehditi bahanesiyle, burada kurulan NATO Tesisi Radar Tepe, seyirlik alanı ile dikkat çekmektedir. Bereketli tarım alanları artık Endüstri Bölgesi olarak yeniden kuruluyor. Bu bölgede çok hızlı ve muammalı bir şekilde inşaat sürüyor… Gelecekte görecekleri tehlikeden habersiz çevre köylüler ise; “Bölge insanın işsizliği son bulacak. Yarın bu tesislerde bizim çocuklarımız çalışacak. Çocuklarımız artık maden ocaklarında ölmeyecek. Bize şirket yetkilileri iş vaadinde bulundu, bize söz verdiler. Arsalarımız ve evlerimiz değer kazanacak…” diyerek avunmaktalar… 

Karadeniz kıyısında bir tepenin üzerinde bulunan TPAO Dinlenme Tesisi, deniz manzaralı yeşil ormanlık alan içinde, bir Cennet Evi görünümündedir. Çaycuma’ya bağlı Filyos Beldesi içinde kurulu olan (ve bir zamanlar Mustafa Öngel adlı dayımın da çalıştığı) eski Sümer Ateş Tuğla Fabrikası, Filyosluların iş ve ekmek kaynağı olarak, bir nostalji anıtı gibi hala ayakta durmaktadır. 25 km boyunca uzanan Filyos Irmağı Vadisinde kamulaştırılan; 1. Derece tarım ve 3. derecede arkeolojik SİT Alanları yok ediliyor. Sanayi ve endüstriyel yapılar için, çok verimli sulak tarım alanları dolduruyor. İddia edildiğine göre, yeni liman inşaatı için 2,5 milyar dolarlık yatırım yapılıyor. “Sultan Abdülhamid’in Rüyası” denen bu proje ile bölge yağmalanıyor mu? Bölgede var olan kum zambağı, endemik yüzlerce kuş türü ve endemik bitliler, bu vadide can çekişiyor. Bu coğrafyada, çok özel endemik flora ve faunalar yok oluyor. Kaz Dağları, Doğu Karadeniz ve başka bölgelerde yapılan doğayı yok etme ve yağmalama avcılığı; sessiz sedasız bu kez de Filyos Deltası ve Vadisinde yapılmaktadır… Vahşi Kapitalizm iş başında mı?

Türkiye Çevre Platformu (TÜRÇEP) ve Batı Karadeniz Çevre Platformu ortak girişimi ile Zonguldak’ın Çaycuma İlçesi’nde bulunan Seka Belediye Tesisleri’nde yapıldı. “Bölge Çevre Değerlendirme Toplantısı”nda; TÜRÇEP adına konuşan, çevreci aktivisti Mehmet Toker; doğal yaşam alanları, çevre bilinci ve bölgede alternatif turizm potansiyeli varlıklarının ve tarım alanlarının korunması ve yaşatılması için sunduğu; acil, farklı ve yaşamsal öneri ve açılamaları dikkat çekti. Toker; “Emek-Sermaye çatışmasına, sınıfsal anlamda insanlar arasındaki farklı eğilim ve yönelimlere karşın; bize sunulan bu tek nefeslik yaşam diliminde, hemen herkesin tek ortak yanının, doğal hayatı korumak ve sorumluluk bilinci ve kolektif ortak akıl iradesi ile yaşamsal çevre duyarlılığını artırmak…” olduğunu vurgulaması anlamlıydı. 

Batı Karadeniz Bölgesinde yer alan; Kocaeli, Sakarya, Bolu, Düzce, Bartın, Karabük, Ereğli ve Zonguldak’tan gelen, duyarlı çevre ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katıldığı toplantı ve geziler, oldukça verimli geçti. Bölgede daha çok, örnek geri dönüşüm çalışmaları ile tanınan, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı’nın ev sahipliğinde ve Zonguldak Çevre Derneği Başkanı Ahmet Öztürk rehberliğinde yapılan gezilerde, farklı bir gezi-turizm rotası çizildi. Bölge turizmini, zengin tarihi mirasları ve doğal hayatı olumsuz etkileyen endüstriyel yapılaşma ve olası tehlikeler için, uyarıcı nitelik taşıyan bu gezimiz sonunda yapılan öneriler ve açıklamalar; bölge halkını, ülkemizi ve tüm insanlığı bekleyen iklim değişikliği, ekolojik denge bozukluğu, insan kaynaklı çevre kirliği ve doğal hayatı korumaya yönelik engel ve tehlikeler için, dikkat çekmeyi amaçlamaktadır… Bu alanda toplumsal bir ortak hafıza yaratmak hedeflenmektedir… Yunus Emre’nin dediği gibi: “Sevgimizi sebil eylemenin tam zamanı…”

Bu bağlamda, şimdiye dek gittiğim 99 ülkede ve arşınladığım Anadolu coğrafyasından edindiğim deneyim, bilgi ve birikimlerim ışığında; “hakları ve sorumlulukları olan çağdaş bir yurttaş” olma bilinci ve duyarlılığı ile tanık olduğum, gezip gördüğüm, araştırdığım, görüntülediğim bu özgün çalışma; (Çaycuma ve Filyos Irmağı Vadisi) kapsamında, bir iç gezi olup; tarım alanlarının, tarihi ve turistik yerlerin yok edilmesine ve talanına dikkat çekmek ve toplumsal bilinci-duyarlılığı artırmak için, bu yazıma şu başlığı koydum: “Çaycuma’da Doğanın İsyanı, Filyos Çığlığı!..” 

Çaycuma Etnografya Müzesi’nin duvarlarında şu özlü sözler-maniler bulunmaktadır:

Dabancayı yavladım
Yan cebime bavladım
Kör olası yarimi
Maden ocağına yolladım.

Endim dere beklerim
Vay benim emeklerim
Emeklerim dedükce
Sızlıyor kemüklerim.

Caycuma dedükleri
Yoğurttur yidükleri
Cok hosuma gidiya
Abuu dedükleri..”

Dursun ÖZDEN (Travel Writer)