Sevgili okuyucularım, sizlere bu köşe yazımda sevginin en yücesi olan anne sevgisinden ve kendi anneliğe adım attığım andan itibaren oluşan duygularımı anlatmaya çalışacağım... Beklenen an gelmişti ve hayat başıma papatyalarla işlenmiş bir taç takmıştı. Papatyaların her birinde sevgi var, emek var, şefkat ve süt kokusu vardı. Bu tacın adı "Anne "idi. Papatyalarla süslü gülücüklerle birbirine tutunmuş bu tacın adı, kollayan, koruyan ve her türlü fedakârlığı yapan “ ANNE”...
Kızım ilk doğduğunda mutluluktan gökyüzünde ruhum tur atmış, bulutların üzerinden hiç inememişti. Seni dünyaya getirdiğim hastanenin doğum hemşireleri pembiş tulumlarını giydirip benim yanıma getirdiklerinde aklımdan geçen ve hayal ettiğim geleceğin inanılmazdı. Sonra biran ruhumu toparlamış ve kendi kendime sorular sormaya başlamıştım.
Acaba verdiğim sütle doyacak mıydın yoksa istemeden de olsa ağlatacak mıydım seni?
Duygularımı ifade etmekte "mutluydum" kelimesi kifayetsiz kalmıştı.
Seninle birlikte aile kavramı tamamlanmış, neşe getirmiştin dünyama.
Geceler gündüzleri kovalar, tüm zaman senin için işler olmuştu.
Neydi artık benim için en önemli olan?
Çünkü anne olmuştum artık.
En kıymetli en yüce sıfattı. Daha da olgundum artık.
Başıma kötü bir şey geldiğinde sadece kendimi değil yavrumu da düşünecektim bundan sonra.
Hayatımın tüm anı seninle geçer olmuştu.
Hava, su kaderin çizgisi gözlerimin feriydin.
Zamanı hiç durduramadım.
Bir yandan hadi büyü artık be yavrum derken yüreğimin diğer yarısı hep çocuk kalmanı istedi.
Kelimeleri hep yarım söylesen her anne dediğinde dünyalar benim olsa hep böyle masum kalsa hayat onu incitmese demedim mi?
Elbette dedim hem de defalarca...
Çocukluğun sadece o harikulade bebeklik, ana sınıfı, ilk ve orta öğretim yıllarındaki renkli fotoğraflarda kaldı artık.
Bakıp bakıp aman ne de tatlıymış dediğim her hareketini o küçük karelere sığdırmaya çalıştığım fotoğraflarda.
Ama şimdilerde canım kızım "büyüdüm ben artık anne"demeye başladı...
Zaman neye inat bu kadar hızlı ilerliyor ki?
Alıp veremediği ne bizimle?
Hayatı görür gibiyim artık...
Gözlerini dört açman gerekiyor düşmemek savrulmamak için.
Bazen düşsen ne olur diyorum.
Bizde vakti zamanında düşe kalka büyümedik mi?
”Varsın öğreneceklerini tecrübelerle öğrensin”diye söyleniyorum kendi kendime.
Hiç ama hiç korkma ve ürkme.
Cesaretini ve gücünü kaybetme…
Hep de takipçin olacağım sen ne kadar büyürsen büyü.
Aklıma en kötüsü de gelmiyor değil bazen…
Ya ben olmasam?
Ben yoksam canım yavrum; hayat ne olursa olsun devam edecek, sen güçlü olacak ve hayat yolundaki yürüyüşüne hatta koşuşuna devam edeceksin.
Canım kızım senin dünyaya gelmen ile ben anne oldum.
Bana annelik duygusunu doya doya yaşattın.
Hep uslu ve akıllı bir çocuk oldun mu?
Oldun...ama büyüdükçe zaman zaman birbirimize karşı eksiklerimiz olmuştur.
Olsun be…
Ben kendimce iyi ki benim canım kızımsın iyi ki varsın, iyi ki bana bu güzel duygu yaşatma fırsatı verdin diyorum.
Arkadaşın, sırdaşın, övünç kaynağın akıl hocan olmaya devam edeceğim.
Bazen ne kadar da hoşuma gidiyor benim yapma dediğim bir şeyi yaptığında ve ardından da pişman olup sen haklı çıktın diye bana mahcup mahcup baktığında.
Dediklerim hep doğru çıkıyor kızım.
Evet, ben her şeyin en iyisini bilirim demiyorum.
Benimde tamamlanması gereken yarımlarım olabilir.
Olur ya daha da büyüyecek, tecrübe sahibi olacak ve daha bilgileneceksin.
İşte o zaman sende benim yarım kalanlarımı tamamlayacak ve bende bundan övünç duyacağım. Hani hep diyorsun ya bana "çocuğum olduğunda bunların hiç birini yapmayacağım, onun istediği her şeyi alacağım, istediği yere göndereceğim" diye. Ben hepsini vakitliye yapıyor ve yapmaya devam edeceğim...
Biliyorum bu söylediklerinin hepsi yalan.
Söylediklerinin hepsi sadece bir inat gibi geliyor bana.
Nereden bileceksin şimdi de sen bunları?
”Anne” değilsin ki.
Gün gelecek düşüneceksin bir elma nasıl paylaştırılır?
Bunu “Anne” olunca anlayacaksın.
Hayatımın anlamı yaşam kaynağım gün ışığım kızım.
Ellerini tutardım minicikken ya.
İşte şimdi o eller büyüdü ve kendini hayata hazırlama yolunda çaba gösteriyor.
Seni seviyorum evladım bana tüm kattıkların, yaşattıkların ve yaşatacakların için “Sonsuz teşekkürler.”
”Anne”dedin ya sen bana, başımın üstüne taç koydun (!)
Geçen yıllar içinde yaşadıklarım bana şunu öğretti "Dünyada anne sevgisinin yerini dolduracak hiçbir sevgi yoktur".
Sağlıkla ve mutlulukla kalınız...
Zambak KARABAY