Coğrafya kaderdir diye her yere yakıştırırız ama bu söz en çok Adana’ya yakışıyor.
Bu sene yedincisi düzenlenen Adana Lezzet Festivali’ne basın konuğu olarak katıldım.
Adana’ya kara yoluyla Ankara üzerinden gidenler bilir, Adana il sınırına girdiğinizde iklim değişir, Sezen Aksu’nun değimiyle ‘Akdeniz olur gülümse’ der…
Adana Kafası iyidir….
Adanalı asabidir ama gülümsetir… Kin tutmaz kimseye…
İnsanı karpuz gibidir, dışı sert ama içi başka bir renk ve lezzet gibidir.
Güneşe kurşun sıkacak kadar iklimi güneşli ama insanları sıcaktır.
Bol ve bereketli topraklarında ne eksen yetişir yüzyıllardır…
Bu bol ve bereketli topraklar Adanalılara en güzel meyveleri, sebzeleri armağan etmiştir.
Gönlü bol Adanalılar da bunları misafirlerine ikram ederler.
Başka yerde yemek yerken peçeteyi bile hesaba eklerler Adana’da masayı donatırlar üste para almazlar.
Gönlü zengin, ikramı bol bir şehirdir.
Şehrin sokakları caddeleri limon, turunç, portakal ağaçlarıyla doludur. Çiçek açtığında kokusuyla tüm şehri sarar.
Şehir Adana diye yazılır kebap diye okunur…
Sabah ciğerle başlar, akşam şırdanla kapanır…
Gündüzü olduğu kadar gecesi de uzundur..
Siestası vardır, yazın sıcak saatlerde öğlen molaları olur.
Yazın tepelerde bağ evine, kır evine kaçılır…
Türkiye’nin sanat -sanatçı fabrikası gibidir.
Ferdi’si, Müslüm’ü, Haluk Levent’i, Yılmaz Güney’i, Nebil Özgentürk’ü, Yaşar Kemal’i ile Türkiye’nin cumhuriyet ayarlarıdır….
Cumhuriyet’in yüzüncü yılı nedeniyle ayrı bir anlam kazanan Adana Lezzet Festivali,
‘Bereketli Topraklar Üzerinde Tarımdan Turizme’ mottosuyla başladı.
Organizasyonu düzenleyenler her şeyin saatinde tıkır tıkır işlemesini sağladılar, tek bir aksaklık dahi yaşanmadı.
Yaklaşık 70 civarında influser ve yaklaşık 100 civarında basın mensubu davet edilmişti.
Gastronomi sektörüne yön veren çok önemli isimler de festivale davet edilmişti.
Festival alanı tatlıcılar, kebapçılar, sokak lezzetleri, sivil toplum kuruluşları diye ayrı ayrı birbirine dumanı, kokusu etkilenmeyecek şekilde düzenlenmişti.
Festivali çok büyük bir alanda Merkez Park denilen yerde yaptılar. Bu arada bu parkın ismini Adanalı bir ünlü ile değiştirseler ne güzel olur.
Şehrin tüm ünlü kebapçıları, dolaplarını, tezgahlarını, mangallarını festivale taşımışlardı. Bir çok şehirde gözlemlediğimiz durumun tersi yüksek bir firma katılımı olmuştur. 350 civarında oldukça geniş standlarla katılım vardı.
Oyun havaları, danslar, müzikle birlikte çoşkusu çok yüksek bir festival ortaya çıktı.
Yeni atanan Adana Valisi Yavuz Selim Köşker gelir gelmez şehre adapte olmuş, biz basın mensuplarını trenle Pozantı Belediyesi’ne bağlı Belemedik mevkiine götürdü.
1888 yılında kurulan Adana Garı tüm ihtişamıyla misafirlerini hem karşılıyor hem uğurluyor.
Belemedik’in coğrafi işaretli ürünlerinden Pozantı Çileği kokusuyla tadıyla doğallığı üzerinde.
Misafirperverlikleriyle, burada sayamayacağım onlarca lezzetleriyle Adana Türkiye’nin lezzet üssü olmaya devam ediyor.
Adana Ticaret Odası, Adana’nın tüm ilçe belediyeleri, Valiliği, esnafı, medyası, sivil toplum kuruluşları bir arada festival alanında temsil ediliyordu.
Bu birlik ve beraberlik ruhu festivale geniş katılımı sağlamış.
Adana’yı gezince Adana’nın kebaptan ibaret olmadığını, Türkiye’nin en güzel Balık Lokantalarının olduğunu gördük. Çapa Balık ve Lagos bunlardan sadece ikisi..
Adana gastronomi şehridir.
Neden mi?
Adana sadece marka yaratmıyor, lezzet ihraç ediyor aynı zamanda.
Onbaşılar, Hasan Usta, Levent Börek, Bülent Börek Biçer, Kolcuoğlu, Birbiçer Kebap ilk aklıma gelenler… Bir çoğunun Adana dışında onlarca şubesi var. Aynı lezzeti ve kaliteyi tüm Türkiye’ye sunuyor. Sadece yemekte değil içecekte de Adana şalgamı artık Türkiye’nin içeceği haline gelmiş durumda.
Adana ne yapmalı?
Adana daha çok gastronomi turistini şehre çekebilmek için daha fazla etkinlik yapmalı.
Portakal Çiçeği Festivali de çok önemli bir destinasyon yaratıyor.
Ancak Adana artık ulusalda olmalı.. Türkiye’nin en yoğun iç turizm merkezlerinden İstanbul’dan, Bursa’dan, İzmir’den hatta yurt dışından daha fazla turist çekecek sürdürülebilir stratejiler oluşturmalıdır.
Tüm şehirlerin yaptığı hata olan yılda bir iki etkinlik ile bunu sağlayamayız.
12 ay PR ve çekim sağlayacak etkinlikleri şehirde devam ettirmeliler.
Adana’ya mutlaka Adana Gastronomi Evi- Mutfağı- Masası kurulmalı, bu sayede hem şehrin ve sektörün kalifiye istihdamına destek olur hem de yeni farklı lezzetleri bu merkezde uygulayabilirler.
Bir iki kilo alarak, ama yüzümüzde gülümseme, karnımız tok bir şekilde, Adana’ya geldiğimize çok memnun kalarak şehirden ayrılıyoruz.