YÖRÜK ÇADIRINDA KAHVALTI KEYFİ

Turizmcilerin Yörük kahvaltısını keşfettiğini gören Yörükler, Doğu Akdeniz'in tatil cenneti Mersin'de, turizm çeşitliliğine bir yenisini daha ekledi

TURİZMİN SESİ


Dağ çileğinden reçel, yayık tereyağı, turunç reçeli, özel peynir türleri, sıkma portakal, yayık ayranı, dalından yeni kopmuş organik domates, biber, salatalık ve daha onlarca kahvaltı çeşidiyle Mersin'de turistlere "Yörük Kahvaltısı" adı altında hizmet veren ailelerin sayısı hızla artıyor. Yörede, tamamına yakın bölümünü Yörüklerin oluşturduğu işletme sahipleri, sahil boyunca Yörük çadırında onlarca kahvaltı çeşidiyle yerli ve yabancı turistlere hizmet sunuyor. Yörük kahvaltısını geçim kapısı yapan Yörükler, daha çok Silifke ilçesine bağlı Narlıkuyu beldesinin, Cennet-Cehennem Mağazası girişinde yoğunlaşıyor.

Yan yana sıralanmış onlarca Yörük çadırında kahvaltı hizmeti veren Yörüklerin sofrasında, dağ çileğinden yapılmış reçel, yayık tereyağı, turunç reçeli, böğürtlen reçeli, özel peynir türleri, sıkma, yayık ayranı, dalından yeni kopmuş organik domates, biber, salatalık, yufka ekmek, saç böreği ve daha onlarca kahvaltılık yer alıyor. Kişi başına 8 TL olan doğal kahvaltı köylülere kazanç kapısı olurken kentte turizmin çeşitlenmesini de sağlıyor. "Gözümüz gönlümüz bol" diyen aile boyu işletmeciler, kıl çadırda, kahvaltı sofrasını müşteri doyuncaya kadar donatıyor. Yörükler, kahvaltı sofrasındaki tüm ürünleri de kendileri üreterek daha ucuza mal ediyorlar. İşletmede, tüm aile fertleri bir arada görev bölümü yaparak çalışan Yörükler, bu sayede devletten iş beklemek yerine kendi işlerini kendileri kuruyorlar.

İşletme sahiplerinden Türkiye'nin son Yörükleri olarak bilinen Sarıgeçililere mensup Mehmet Gönlübal, eşi, baldızları, kayınpederi, kardeşi ve diğer aile fertleriyle beraber çalıştığını belirterek, "Bu işin gerçek sahibi yıldızlı otel işletmecileri değil biziz" dedi. Kahvaltı sofrasındaki tüm ürünlerin organik olduğunu anlatan Gönlübal, "Büyük kentlerde 'branc' adıyla sunulan kahvaltılar, bizim donattığımız masanın yanında gölgede kalır. Buraya bir gelen bir daha vazgeçemiyor" dedi. Devletten iş beklemek ya da Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına gidip para istemek yerine kendi iş kapılarını kendileri kurduklarını anlatan Mehmet Gönlübol, "Özellikle cumartesi ve pazar günleri çadırlarımızda oturacak yer kalmıyor. Bir gün önceden rezervasyon yaptıranlar bile var" dedi.