Yoksa Siz hala “Boğaziçi’nin Tarih Atlası” kitabını Okumadınız Mı? 

Sedat Bornovalı, akademik çevrelerde verdiği derslerinin tadını, 25 yılı aşkın rehberlik birikimine ekleyerek, unutulmaz bir kitap yazmış

TURİZMİN SESİ


Birlikte çok değerli Garibaldi Projesi’nde çalıştığım ve daha önceden de çok sevdiğim, tanıdığım Sevgili Dr. Sedat Bornovalı’nın daveti üzerine, Eski İRO Başkanı ve yine birlikte bir başka projede çalıştığımız Sevgili Şerif Yenen ile “Boğaziçi, Mimari Doku, Semtler ve Yalılar” Özel Tekne Gezisi’ne katılmıştım. Dr. Sedat Bornovalı ile yaptığım turda böyle bir kültür turuna birbirinden habersiz çıkan birçok kişinin, aslında mutlaka ortak noktaları olduğunu ve tanıdığınız kişilerin olduğunu görünce tur daha da özelleşiyor. Ailemle katıldığım tekne gezisinde Sedat Bornovalı’nın muhteşem anlatımı, Sayın Eski Kültür ve Turizm Bakanımız Ertuğrul Günay ve ailesi, Garibaldi Projesi’nde birlikte çalıştığım çok sevgili arkadaşlarım Pınar Günay, İlhan Hot ve Ömer Arslan’da vardı.

Böyle güzel bir tur ve sevdiğim insanlarla kültürel bir gezi yapmak ise paha biçilemezdi. Dr. Sedat Bornovalı ile, dolu dolu özel bir Boğaziçi Gezisi geçirmiş oldum. Sizlerin de, dünyada iki kıtaya yerleşmiş tek kent olan İstanbul’un kıtalar arasındaki büyüleyici güzelliği Boğaziçi’nde, bu çok özel tekne turuna katılmanızı tavsiye ederim. Sedat Bornovalı, akademik çevrelerde verdiği derslerinin tadını, 25 yılı aşkın rehberlik birikimine ekleyerek, unutulmaz bir Boğaziçi Gezisi gerçekleştirmişti. “Meğer, bugüne değin Boğaziçi turlarında herkesin birbirine anlattığı veya birbirinden duyduğu aynı şeyleri dinliyormuşuz. Daha keşfedilecek ne çok şey varmış!” dedirtecek bu tur, Boğaziçi hakkında bildiğinizi sandıklarınızın aslında çok farklı olduğunu yaşayarak öğrenmenizi sağlıyor. Bu özel gezide, Boğaziçi’nin mimarisine, tarihine ve semtlerine yoğunlaşırken, görüp de fark etmediklerimizi daha da iyi kavradık. Genel kültürümüzü tazelerken aynı zamanda bilmediğimiz bir çok şeyi bu turda öğrendim.

“Bakmasını, görmesini bilene, Boğaziçi sadece ahşap yalılarıyla değil, çağdaş mimarlık eserleri açısından da önemli güzellikler sunuyormuş. Çok iyi korunduğunu sandığımız birçok güzel Boğaziçi yalısı meğer boş arsalar üzerine sıfırdan yapılmış yepyeni yalılarmış.

Yıldız Sarayı’nda ayı, zürafa ve aslan gibi hayvanlar da yaşarmış.
Hemen her yalının arkasında mutlaka tepeye kadar uzanan korusu varmış. Buraya yolun üzerinden köprüyle ulaşılırmış. Bazı büyük yalıların çifte köprüsü olurmuş. Haremden kapalı, selamlıktan açık köprüyle geçilirmiş. Tarabya’da bulunan Sümer korusunun adı Etiler Akatlar gibi eski kavim kökenli değimiş de, Summer Palace otelinin “summer” (yaz) sözcüğü döne döne Sümer olmuş.

Kıyılarda bugün boşluk gördüğümüz yerlerin hemen hepsi yalı doluymuş. Bugün çok büyük zengin evleri diye algıladığımız evler günümüze kalan en sıradanlarıymış. Bugün bize çok görkemli gelen bazı yalılar, o günlerde çok daha önemli sayılan yapıların inşaatından artan malzemelerle yapılmış.”Gezi bittiğinde herkes notlar alıp, saklıyordu. Fakat bunun keşke başka bir yolu olsaydı. Sayfalar rüzgardan uçuşacağına akademik ve engin bilgisiyle Dr. Sedat Bornovalı bunu kaleme alsaydı demedi değilim.

Ve dualarımız duyulmuş olmalı ki Sedat Bey “Boğaziçinin Tarih Atlası” adlı kitabının yayınlandığını söyledi ve kendisi imzalayarak, bana çok özel mekan olan Garibaldi’de takdim etti, kendisine tekrar buradan teşekkür ediyorum. Elimden düşürmeyerek, heyecanla, kültür kokan bu değerli kitabı okurken zaman zaman gözümden tur da anlatılanlar ve gördüklerim geçti. Çok fazla kitabın detaylarına girmek istemiyorum. Çünkü sizlerinde “Boğaziçi’nin Tarih Atlası”nı alıp, okumanızı çokça tavsiye ediyorum.

Kitaptan küçük bir kesit paylaşmak sizler için belki faydalı olacaktır.
“İki kıtayı birleştirmek, üç imparatorluğun ağırlığını omuzlarında taşımak şimdiye kadar tek bir şehre kısmet oldu. İstanbul ve Boğaziçi Antik dönemden bugüne çevresindeki tüm siyasi yapıların gözdesi, birçok medeniyetin uğrağı oldu. Bundan 2500 yıl önce Perslerin sandalları birbirine bağlayarak “İlk Boğaz Köprüsü”nü yaptıkları yer de burasıydı, Latinlerin Bizans’tan devraldığı yer de burası, Fatih’in o görkemli fethine sahne olanda da, 1624’ün bir Temmuz sabahında ansızın Tarabya kıyılarına çıkan Kazak akınıyla şaşkınlığa düşen de…

Kendisi de bir Boğaz çocuğu olan sanat tarihçi Dr. Sedat Bornovalı, dünyada bir örneği daha olmayan Boğaziçi’nin her iki yakasına sıralanmış tarihî ve kültürel mirası tadına doyulmaz bir incelikle ve zengin görseller eşliğinde anlatıyor. Rotasını Evliya Çelebi’nin o meşhur rüyasında “Seyahat ya Resulallah” dediği Ahi Çelebi Camii’nin önündeki Yemiş İskelesi’nden başlatıyor; her iki yakadaki tarihî yapıları, yalıları, görkemli camileri, çağdaş mimarlık arayışlarını, hatta hikâyesi olan apartmanları sırayla anlatarak Kavaklar’a kadar uzanıyor; Bebek’ten, Galata’dan, Kanlıca’dan, Beykoz’dan, Kandilli semaları ve Aşiyan yollarından ses verip, Kız Kulesi’nde sonlanan mavi bir tarih yolculuğuna çıkarıyor.”

Bir de bahsetmeden geçemeyeceğim saman kağıt ile basılan bir kitapta kaliteli fotoğraflara yer vererek çok güzel ve dolu dolu İstanbul’un Boğaziçi ve mimarisine değinilen bir çok bilgiye sahip olmamızı sağlayan çok özel bir kitap olmuş.Bir İstanbullu olarak hem turdan hem de kitaptan bilmediğim bir çok bilgiye erişmiş oldum. Mutlaka okunması gereken ve kitaplığınızda yer alması gereken “Boğaziçi’nin Tarih Atlası” kitabını siz hâlâ alıp, okumadınız mı?