TURİZMİN SESİ
“İyi bir yönetici, ‘koçluk yaklaşımı’ ile şirketi başarıya taşır. Zoru kolay kılarak, anlaşılmayı anlaşılır hale getirir. Vizyonu koyan stratejiyi belirler; bu plan doğrultusunda herkesi hedefe kilitler. Çalışanı da, şirketi de kazandırır. Çünkü iyi bir yönetici, hedefe vardıran kişi olmalıdır. Yöneticilikte koçluk yaklaşımı; tüm sistemlerin kurulduğu, süreçlerinin belirlendiği, tanımlandığı, paylaşıldığı ve anlaşıldığı ortamlarda, çok iyi sonuçlar verir. Zemin belliyse, yollar çiziliyse, yollar hedefe yönelikse, koçluk yaklaşımlı yöneticilik ile çalışanlar, çok daha sağlıklı, hızlı, verimli, işler yaparlar. İşletme başarılıdır ve çalışanlar mutlu, huzurlu ve yüksek performansla çalışır” dedi.
Koçluk yaklaşımlı yöneticilik ne demek değildir?
‘Koçluk yaklaşımlı yöneticilik ne demek değildir?’ şeklinde konuşmasını sürdüren Ayşen Laçinel, şunları kaydetti: “Koçluk yaklaşımlı yöneticilik; yapılması gerekenleri komutan edasıyla söylemek değildir; tebliğ etmek değildir; ceza vermek değildir; azarlamak değildir; suçlamak değildir; empati yapmamak hiç değildir. Peki, o halde ‘koçluk yaklaşımı’ ne demektir ve neden önemlidir. Koçluk yaklaşımında; anlatmak ve karşı taraftaki kişinin anlamasını sağlamak vardır. Bir koç, ne yapılacağını dikte ettirmekten çok, kişiye ayna tutar. Örnek olarak, karşısındaki kişinin saçları dağınıksa, ‘git ve saçlarını toplarla’ demek yerine; koçluk yaklaşımında kişinin aynada kendisini görüp, fark etmesi sağlanır. Özetle, çalışanlarına koçluk yapan yöneticiler; adanmış, inanmış, sadık ve çalışkan takımlar yaratırlar. Nitekim iş dünyasındaki büyük bir çoğunluk, “papağan” konseptinde çalışmaktadır. Yani sadece söyleneni yapar. Bu işi niye yapacağını, yaparsa ne olur, yapmazsa nelere mal olur düşünmez. 5N+1K sorularının cevaplarını bilerek işini yapmaz ve bu soruların cevaplarını öğrenmeye de gerek duymaz. Hal böyle olunca da ortaya, vasat işlerin dışında bir başarı da çıkmaz. Oysaki, ekibine koçluk yapan bir yönetici; sorularıyla, sorularının yarattığı farkındalıkla ne yapılacağını, niye yapılacağını, nasıl yapılacağını, bu işi yapmanın daha verimli yolu var mıdır gibi soruların yanıtlarının düşünülmesini sağlar; yanıtların çalışanlar tarafından bulunmasını hedefler. Şirketlerde ihtiyaç doğrultusunda; mentorluk yapan, deneyimini paylaşan, öneriler getiren usta liderler, belli sürede koçluk yaklaşımıyla, sorular metodunu kullanarak farkındalık yarattığı takımın oyuncularıyla, kurumu ileriye taşır. Sonuç itibariyle, başarılı bir takım çalışması da, yüksek bir performansı ve başarıyı ortaya çıkaracaktır” diye konuştu.
Koçluk yaklaşımı yapılmayan şirketlerde, ‘aidiyet duygusu’ yoktur
‘Koçluk yaklaşımı yapılmayan şirketlerde, aidiyet duygusu yoktur’ sözünün altını çizen Ayşen Laçinel, konuşmasına şöyle devam etti: “Koçluk yaklaşımı yapılan şirketlerde; çalışanların anlaşılıyor olması, dinleniyor olması, fikirlerine önem verilmesi gerçekleşir. Çalışanların, kendisini değerli hissetmesi ve değerinin bilindiğinin fark edilmesi sağlanır. Böylece işletmede; verimli, motivasyonu yüksek, adanmış bir insan kaynağı yaratılmış olur. Aynı zamanda koçluk yaklaşımı yapıldığında; şirketteki insan kaynağı, motivasyonuyla yüksek verimlilikte çalışır ve en önemlisi de daha mutlu bir insan kaynağını oluşur. Aksi halde, koçluk yaklaşımı yapılmayan şirketlerde, sadece para ödülü ve maaş+pirim etkilidir. Daha fazla parayı veren şirkete de, hemen gidilir. Kısaca, koçluk yaklaşımı yapılmayan şirketlerde, çalışanların şirkete karşı bir aidiyet duygusu yoktur” şeklinde konuştu.