Unielever'den Türkiye tarihi kitabı

190'dan fazla ülkede faaliyet gösteren dünyanın önde gelen hızlı tüketim ürünleri şirketi Unilever, her gün ürünleriyle dünyada 2 milyar tüketicinin yaşamına dokunuyor

TURİZMİN SESİ

Unilever Türkiye Tarihi uygulaması, Unilever’in 1860’lı yıllara uzanan geçmişini ve Türkiye’deki yüz yılı aşkın faaliyetlerini anlatıyor. Unilever Türkiye Tarihi kitabı, şirketin Türkiye’deki 100 yılı aşkın geçmişindeki önemli kilometre taşlarını içeriyor. Unilever Türkiye’nin üst düzey yöneticilerinden, aynı zamanda araştırmacı ve koleksiyoner Gazanfer İbar tarafından kaleme alınan kitapta, Unilever Türkiye’nin bugünlere gelmek için gösterdiği çabalar, üstesinden geldiği imkânsızlıklar, başarılar, hatta başarısızlıklar, Türkiye'nin siyasi ve ekonomik tarihine de ışık tutan bir yaklaşımla ele alınıyor.

 
Unilever’in tüm dünyada ve ülkemizde ekonomik ve politik zorluklara rağmen, potansiyeli görerek ve yılmayarak hayata geçirdiği bu başarı hikâyesi tüm iş dünyasına da ilham verecek. Unilever Türkiye tarihinin 30 yıllık dönemine tanıklık eden araştırmacı-yazar Gazanfer İbar da kitapta Unilever Türkiye’nin gelişmesine paralel olarak Türkiye’nin ekonomik ve siyasi hayatının da ana hatlarıyla okuyucuya aktarıldığını vurgulayarak; “Unilever Türkiye Tarihi kitabı, şirketimizin kurulup gelişmesini sağlayan insanları, bunun ardındaki kararları, gelişen olayları mercek altına alıyor” dedi.
 
 
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkan Unilever Türkiye Tarihi kitabı 15 Temmuz itibarıyla tüm önemli kitabevlerinde bulunabilir.
 
Kapalı Ekonomi Koşullarında İlk Yerli Üretim (Ref: s.108-111)
1929 dünya ekonomik buhranı neticesinde, genç Cumhuriyet, liberal ekonomiden korumacı, devletçi ekonomiye geçince Türk ekonomisi büyük oranda dışa kapandı. Gümrük duvarları, döviz transferlerinin izne bağlanması; yabancı yatırımların önünün kesilmesi gibi politikalarla kapalı bir ekonomi devreye girdi. Lozan Antlaşması’nın mevcut ithalat anlaşmalarında 1929 yılına kadar tanıdığı süre dolmuştu. Bu şartlarda Gabriel Couteaux’nun, Lever Brothers’la yaptığı ithalata dayalı büyüme planları tamamen suya düştü. Couteaux yılmak niyetinde değildi. Hammaddeleri yurt dışından getirerek üretim yapmayı planladı.
 
Unilever’in Karşılaştığı Engeller (Ref: s.182)
Unilever Türkiye’nin ürün yelpazesini genişletme çabaları genellikle engellerle karşılaştı. Unilever-İş’in kurulduğu ilk günlerden itibaren, mayonez ve tavuk çorbası gibi ürünler üretmek için hükümetten izin istendi. Türkiye hükümetleri, Unilever’in 1980’li yıllara kadar gıdada margarin dışında herhangi bir ürün üretmesine izin vermedi. Bazı gıda ürünlerinin üretimi ise hammadde ithalatındaki zorluklar yüzünden yapılamadı.
 
Pazar Araştırmaları (Ref: s.204)
Unilever’in Türkiye’de başlattığı diğer bir ilk de pazar araştırma faaliyetleridir. Bu faaliyetler 1950’li yıllarda başladı. Bu araştırmalarda sadece kadınların ve ev kadınlarının kullanılması  büyük önem arz etmekteydi. Örneğin; 1961 yılı başlarında gazetelere verilen ilanla 18-25 yaş grubunda, lise mezunu, yurt içinde seyahate engeli bulunmayan kadın elemanlar arandı. Piyasa araştırmaları şefliğine getirilen İhsan Aysu yönetiminde, genç kadınlardan oluşan Türkiye’nin ilk kadın pazar araştırma ekibi günde ortalama 200 ev tarıyordu. Araştırma ekibi merkeze çok önemli bilgiler ve tespitlerle dönüyordu.
 
Doğrudan Yabancı Yatırım, Türkiye ve Unilever Türkiye  (Ref: s.273) 
Çağdaş global ekonominin en önemli karakteristiklerinden biri, ülkelere yapılan doğrudan yabancı yatırımın eşitsiz dağılımıdır. Pastadan daha yüksek pay alan ülkeler hızla gelişim sürecine girerken, bu konuda alt sıralarda yer alan ülkeler ekonomik açıdan büyük zorluklar yaşamak zorunda kalırlar.  Bu yıllarda Türkiye, büyük oranda kapalı bir ekonomi olmayı sürdürmüştü. Türkiye’ye giren yabancı yatırım son derece düşük ve ancak dönemim komünist ülkeleriyle karşılaştırabilecek düzeydeydi. Bu otuz senelik dönemde ‘yetmiş sente muhtaç’ Türk ekonomisi ve Unilever önemli sıkıntılar yaşadı. Bu yıllarda çokuluslu yabancı şirketlere son derece mesafeli ve soğuk yaklaşan Türkiye, pek tabii olarak bu şirketler için bir cazibe merkezi olmamıştı.
 
Çin’de Bir Türk Kadın Yönetici (Ref: s.285)
1980’lerde Unilever, Çin pazarına yeniden giriş yaptı. Aslında UAC’nin Çin’le ticareti on yıldır sürüyordu. Ancak Unilever yine de olaya tedirgin yaklaşıyordu. Unilever Şanghay’da eski bir sabun fabrikasına sahip Şanghay Daily ChemicalIndustrialCorparation’la bir ortaklık kurdu. Bundan sonra pek çok küçük ortaklığa girildi. Projelerden biri de 2.000 ton üretim kapasiteli bir yağ fabrikasını ayağa kaldırma projesiydi ki Türkiye’den Reyhan Perin, bu oldukça zor projenin altından rahatlıkla kalktı.