TURİZMİN SESİ
Ordu’nun Mesudiye ilçesinde ilk kez 6-7 Temmuz 2013 tarihleri arasında gerçekleşen TÜRKİYE DEMOKRASİ FORUMU’na 700 kişi katıldı. Kars’tan İzmir’e, Tekirdağ’dan Mardin’e, Adana’dan Samsun’a Türkiye, iki önemli kavram için, doğrudan demokrasi ve yerel kalkınma için Mesudiye’de buluştu.
CHP İstanbul Milletvekili Oktay Ekşi, AK Parti Ordu Milletvekili İdris Naim Şahin, TDF Başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi, Ordu Valisi Kenan Çiftçi, Ordu Belediye Başkanı Seyit Torun, Erbaa Belediye Başkanı Ahmet Yenihan, Mesudiye Belediye Başkanı İsa Gül, Türkiye Muhtarlar Konfederasyonu Başkanı Hüseyin Akdeniz, ilçe ve belde belediye başkanları ile Sivil Toplum Kuruluşu temsilcileri ve ilçe halkı katıldığı Forumda 41 bildiri sunuldu. Bildirilerin 8’i belediye, 8’i vakıf, 5’i kooperatif, 4’ü dernek, 3’ü kent konseyi, 2’si kalkınma ajansı, 2’si meslek odası, 2’si şirket, 1’i sendika başkanı ya da yetkilisi tarafından sunuldu. Konuşmacılar arasında ayrıca 2 parlamenter ve 3 üniversite öğretim üyesi de bulundu.
Yılmaz Korkmaz Kültür Merkezi'nde geçekleştirilen forumda konuşma yapan TDF Başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi, TDF'nin Mesudiye kurultayında alınan karar doğrultusunda gerçekleştirildiğini anlattı.
Mesudiye'nin 1960'lı yıllarda göç vermeye başlayan bir ilçe olduğunu ifade eden Ekşi, "Nüfus 40 binlerden 10 binlere kadar düşmüştür. Göçenlerin yöresini ve yakınlarını unutmadığı bir ilçedir. Mesudiye Kurultayı da yörede yaşamın yeniden canlanması için bir çözüm arayışıdır, kendine özgü bir kalkınma modelidir. Yerel kalkınmaya doğrudan demokrasi yoluyla çözüm arayışıdır" dedi.
PROF. DR. EKŞİ: “GENÇLERİ ANLAMALIYIZ, GENÇLERE GÜVENMELİYİZ”
Türkiye Demokrasi Forumu’nun açılışında konuşan Forum Başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi, Gezi Parkı olayları hakkında; “Gençlik diyor ki; bizim amacımız iktidar olmak değil, iktidarı değiştirmek de değil, bu halkın işidir, halk kime yetki veriyorsa o iktidar olsun ama yönetirken farklı görüşlere, farklı inançlara, farklı yaşam tarzlarına, ağaca, suya saygılı olsun, hiçbir şey dayatılmasın, bize de sorulsun. Olayın unutulmaması gereken özü budur” dedi ve “Bunu büyükler gereğince dile getiremediği için görev gençlere düştü, gençleri anlamalıyız, gençlere güvenmeliyiz” diye ekledi.
MESUDİYE’DE İLK KEZ TÜRKİYE DEMOKRASİ FORUMU GERÇEKLEŞTİ
Mesudiye ilçesinde bu sene ilk kez Türkiye Demokrasi Forumu (TDF) gerçekleştirildi.
Türkiye Demokrasi Forumu'na 8 belediye başkanı, 7 vakıf, 5 kooperatif, 4 dernek, 2 kent konseyi, 2 kalkınma ajansı katılırken farklı yöre ve kuruluştan 41 bildiri sunumu gerçekleştirildi. Programın açış konuşmasını yapan Türkiye Demokrasi Forumu TDF 2013 Başkanı Prof. Dr. Aziz Ekşi “Forumun amacı, demokrasinin güçlenmesine, kalkınmanın yaygınlaşmasına ve toplumsal uzlaşmaya katkıda bulunmaktadır” dedi.
Forumla ilgili çeşitli bilgiler aktaran Türkiye Demokrasi Forumu TDF 2013 Başkanı Ekşi sözlerini şöyle sürdürdü: "1960'lı yıllarda göç vermeye başlayan Ordu'nun Mesudiye ilçesi halkı, 1991 yılında bir araya gelerek yörenin sorunlarına birlikte çözüm aramaya başlıyor. Mesudiye Kurultayı denilen bu toplantı, başladığı gibi her yıl temmuz ayının ilk cumartesi günü tekrarlanıyor.
Mesudiye Kurultayı ardından Türkiye Demokrasi Forumu (TDF 2013) gerçekleştiriyoruz. Hep birlikte Türkiye Demokrasi Forumu’nun ilkini gerçekleştiriyoruz. Aynı zamanda 2018 yılındaki Avrasya Demokrasi Forumu ve 2023 yılındaki Dünya Demokrasi Forumu için de ilk adımı atıyoruz. Bu düşünce Mesudiye Kurultayı’ndan kaynaklanıyor. Yılın konusu “doğrudan demokrasi ve yerel kalkınma” çabaları olarak belirlendi.
İki gün süren ve 3 panelden oluşan “Türkiye Demokrasi Forumu” nda ortaya çıkan başlıca sonuçlar ve öneriler;
(1) Daha yaşanılası bir dünya ve Türkiye için demokrasi uygulamalarının güçlendirilmesi, kalkınmanın çabalarının yaygınlaşması ve toplumsal uzlaşmanın geliştirilmesi gereklidir.
(2) Türkiye’nin farklı yörelerinde; yerel yönetimler, vakıflar, kooperatifler, dernekler ve şirketler tarafından gerçekleştirilen ancak yeterince bilinmeyen çok başarılı ve gurur verici yerel kalkınma örnekleri vardır. Benzeri çabaların cesaretlendirmesi önemlidir ve bu örneklerin (Tire Süt Kooperatifi, Nallıhan Turizm Gönüllüleri Derneği vd) kamuoyuna tanıtılması ve aralarındaki iletişimin geliştirilmesi önemlidir.
(3) Anadolu’nun kültür zenginliği ile gurur duyulmalıdır ve tek tip toplum yaratma çabalarının demokrasinin gelişmesine engel olacağı unutulmamalıdır.
(4) Büyüklü-küçüklü yerleşimlerde doğal dokunun, kültürel birikimin ve kent kimliğinin korunması gereklidir. Bunun koşulu ise yerelde farkındalık yaratılması, katılımın sağlanması ve konunun herkesçe sahiplenilmesidir.
(5) Hızlı kalkınma için doğa heba edilmemelidir. Yatırımlar yalnız ekonomik değil aynı zamanda ekolojik olmalıdır. Çünkü tükenen doğal kaynaklar ve bozulan ekolojik denge dünyanın geleceğini tehdit etmektedir.
(6) Yerel yönetimler demokrasinin beşiği ve katılımı geliştirmenin önemli bir aracıdır. Bu açıdan özellikle halk meclisi, kadın meclisi, mahalle meclisi gibi oluşumlar etkili bulunmaktadır.
(7) Yerel yönetimler aynı zamanda yerel kalkınmanın da anahtarıdır. Ancak merkezden aktarılan kaynaklar yeterli değildir. Bu nedenle halka güvenilerek yerelden yönetime ağırlık verilmelidir.
(8) Bütün şehir diye de bilinen 6360 sayılı yasa hizmet götürme ve kaynak kullanma açısından olumlu olsa bile köy kimliklerinin yok olması, yerel katılımın zayıflaması ve çiftçinin tarımdan uzaklaşması söz konusudur.
(9) Tarımsal üretimin planlanması, değerlendirilmesi ve pazarlanması açısından çiftçi örgütlenmesi ve eğitimi çok kritik bir yetersizliktir.
(10) Türkiye’de kooperatif sayısı fazla olmakla birlikte kooperatifleşme oranı düşük ve başarılı kooperatif sayısı azdır. Oysa dengeli kalkınma ve doğrudan demokrasi için kooperatifçiliğin desteklenmesi ve yaygınlaşması gereklidir.
(11) Türkiye’de kamu dışı aktörler de kalkınma sürecine giderek daha fazla katılmaktadır ve bu gelişmede bölgesel kalkınma ajanslarının yerel yönetimlere ve sivil topluma sağladığı desteklerin de payı vardır. Ancak kalkınma ajanslarının daha özerk bir yapıya kavuşturulması önerilmektedir.
(12) Sivil toplumun kent yönetimine katılması açısından kent konseyleri yeni bir alternatiftir ve merkez-yerel dengesinin yeniden kurulmasında etkili olma olasılığı vardır.
(13) Karar alma süreçlerinin merkezi karakteri, demokrasinin önündeki engellerden biridir ve sivil toplum karar süreçlerine katılabileceği yeni mekanizmalar talep etmektedir.
(14) İşçilerin ve emekçilerin demokratik süreçlere katılımını sağlayacak tek örgütlenme modeli sendikalardır. Ülkemizde bu alanda önemli eksiklikler ve yanlışlıklar yaşanmaktadır. Kayıt dışı emek sömürüsü ile sermaye kesimi ve siyasal yönetiminin sendikalaşmaya olumsuz bakışı katılımı ve demokratik gelişmeyi engelleyen etkenlerden biridir.
(15) Meslek odaları kamu kurumu niteliğinde olmakla birlikte üyelerinin haklarını savunarak, mesleki etik değerleri gözeterek ve mesleki konularda kamuoyunu aydınlatarak demokrasinin gelişmesine katkıda bulunmaktadır.
(16) Türkiye nüfusunun yaklaşık %17’sini gençler oluşturmaktadır. Ancak gençlerin demokratik süreçlere katılımı yeterli değildir. TBMM’nde yaş ortalaması 52; 35 yaşından küçük MV sayısı ise yalnızca 20’dir.
(17) Gençlerin ancak %4.7’si siyasal partilerde aktif olarak görev almaktadır ve bunun başlıca nedeni “sisteme güvensizlik” olarak tanımlanmaktadır. Gençlere güvenilmeli, yetki ve sorumluluk verilmeli, yaratıcılıklarını geliştirmeleri için gerekli ortam sağlanmalıdır.
(18) Türkiye Demokrasi Forumu’nun belirli (2 yıllık) aralıklarla tekrarlanması gerektiği çoğu konuşmacı tarafından dile getirilmiştir.