Turizmde Köklü Reforma İhtiyaç Var

Turizmde geçtiğimiz yıl yaşanan gerileme yeni dönemle ilgili hem sektördeki işletmeleri hem de turizm çalışanlarını endişelendiriyor

TURİZMİN SESİ


Her yıl 15 - 22 Nisan tarihleri arası “Turizm Haftası” olarak kutlanmaktadır. Ekonomi dışında kültürlerarası iletişime ve ülkeler arası barışa da katkı sağlayan turizme ayrılmış olan bu hafta münasebetiyle, 2016 turizm sezonunun ülkemize, milletimize, yüzbinlerce turizm emekçisine, turizm sektöründe yer alan işletmelere, seyahat acentelerine, tur operatörlerine ve diğer sektör temsilcilerine hayırlı olmasını diliyorum. Temennimiz odur ki, yeni sezon, çalışanların işlerini kaybetmedikleri, insanca yaşayabilecekleri ücret aldıkları, işverenin ve çalışanın etik kurallara hassasiyetle riayet ettiği, sendikaların ve emek dayanışmasının güçlendiği, hem emekçilerimizin hem de işveren ve işletmelerimizin sorunlarının çözüme kavuştuğu, ülkemiz üzerinde uzun zamandır dolaşan kara bulutların dağılmasına da katkı sağlayan bir sezon olsun. Ancak ne yazık ki,  Türkiye’de turizm sektörü, 2016 sezonuna çok da umutlu başlamıyor.

YENİ TURİZM SEZONU UMUTSUZ BAŞLIYOR

Turizmde geçtiğimiz yıl yaşanan gerileme yeni dönemle ilgili hem sektördeki işletmeleri hem de turizm çalışanlarını endişelendiriyor. Suriye’de giderek küresel boyut kazanan iç savaş, Rusya ile yaşanan uçak krizi, ülkemizin hem bölge komşuları hem de diğer dünya devletleriyle ilişkilerindeki yaşanan deformasyonlar, içeride de bir yılı aşkın süredir artan terör olayları ve iş çevrelerini olumsuz etkileyen hukuksuzluklar, ülke turizmine yakın tarihimizin en ağır darbesini vurdu. Türkiye’nin turizm gelirleri, 15 yıldan bu yana ilk kez düşüş gösterdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre; 2015’te Türkiye’nin turizm geliri bir önceki yıla göre % 8.28 geriledi. 2014’te ülkemize 35 milyon 850 bin 286’sı yabancı, 5 milyon 564 bin 784’ü yurt dışı ikametli Türk vatandaşları olmak üzere 41 milyon 415 bin 70 turist gelirken, 2015’te 35 milyon 592 bin 160’ı yabancı, 6 milyon 25 bin 370’i yerli olmak üzere 41 milyon 617 bin 530 turist gelmiştir.

Görüldüğü üzere toplam turist sayısında bir azalma olmamıştır. Ancak gelirlerde ciddi bir düşüş olmuştur. Ülkemiz 2014 yılında turizmden 34 milyar 67 milyon 286 bin dolar gelir elde ederken, 2015 yılında bu gelir 31 milyar 281 milyon 997 bin dolara gerilemiştir. 2015’te Türk turizminin gelir kaybı, 2 milyar 785 milyon 289 bin dolardır. (Tablo–1)

2014 – 2015 YILLARI TURİST SAYISI VE GELİRİ (Tablo-1)

 

GELEN TURİST SAYISI

TOPLAM GELİR ($)

KİŞİ BAŞI HARCAMA ($)

2014

41.415.070

34.067.286.000

822

2015

41.617.530

31.281.997.000

751

FARK

(+)202.460

(-)2.785.289.000

(-)71

 

Ülkemize gelen yabancı turist sayısı 258 bin azalırken, sadece yabancı turistlerden elde edilen gelirimiz % 8.4 oranında düşmüştür. Bu düşüşün rakamsal karşılığı, 2 milyar 339 milyon 103 bin dolardır. (Tablo-2)

Yabancı turist sayısındaki azalma, gurbetçi olarak nitelenen yurt dışı ikametli Türk vatandaşları sayesinde telafi edilmeye çalışılmış, bu sayede turist sayısı korunurken gelirdeki düşüş engellenememiştir.

2014 – 2015 YILLARI YABANCI TURİST SAYISI VE GELİRİ (Tablo-2)

 

YABANCI TURİST SAYISI

TOPLAM GELİR ($)

KİŞİ BAŞI HARCAMA ($)

2014

35.850.286

27.778.026.000

774.8

2015

35.592.160

25.438.923.000

714.7

FARK

(-) 258.126

(-) 2.339.103.000

(-) 60.1

 

Gurbetçi olarak nitelenen yurt dışı ikametli Türk vatandaşlarının turist olarak ülkemize katkısı konusunda ise son derece çarpıcı veriler ortaya çıktı. TÜİK verilerine göre, 2014’te ülkemize turist olarak gelen 5 milyon 564 bin 784 gurbetçiden 6 milyar 289.260.000 dolar gelir elde edilirken, 2015’te ülkemize gelen 6 milyon 25 bin 370 gurbetçiden sadece 5 milyar 843 milyon 074 bin dolar gelir elde edildi. Buna göre, gurbetçi turist sayısı 460 bin 586 kişi artarken, bu kişilerden elde edilen gelir,446 milyon 186 bin dolar azalmıştır.(Tablo-3)

2014 – 2015 YILLARI GURBETÇİ TURİST SAYISI VE GELİRİ (Tablo-3)

 

GURBETÇİ TURİST SAYISI

TOPLAM GELİR ($)

KİŞİ BAŞI HARCAMA ($)

2014

5.564.784

6.289.260.000

1.130

2015

6.025.370

5.843.074.000

970

FARK

(+) 460.586

(-) 446.186.000

(-) 160

 

İstatistiklerde ortaya çıkan bir diğer vahim gerçek ise, ülkemize gelen turistlerin kişi başına düşen harcamalarındaki düşüştür.2014’te her bir turist ülkemizde ortalama 828 dolar harcama yaparken, 2015’te her bir turistin kişi başına yaptığı harcama ise 756 dolara gerilemiştir. Yabancı turistler 2014’te kişi başına ülkemize 822 dolar para bırakırken, 2015’te 751 dolara düşmüştür. Yurt dışında yaşayan Türk vatandaşı turistler ise 2014’te ülkemize kişi başına 1.130 dolar para bırakırken, 2015’te kişi başın harcama ortalama 970 dolar düzeyine inmiştir. Turistlerin ülkemizde yaptığı harcamalarda görülen bu düşüş, ayrıca ele alınması gereken bir durumdur.

ÜLKEMİZİN TURİZM GELİRİ 2001’DEN BU YANA HİÇ DÜŞMEMİŞTİ

Bütün dünyada turizm pastası giderek büyürken, Türkiye’nin bu pastadan aldığı payın düşüşe geçmiş olması, adı konulmamış bir krizdir.Ülkemiz, ne yazık ki Birleşmiş Milletler Dünya Turizm Örgütü’nün verilerine göre 1.2 trilyon doları aşan dünya turizm pastasından hak ettiği payı alamamaktadır. Türkiye, halen dünya sıralamasında gelen turist sayısına göre Fransa, ABD, İspanya, Çin ve İtalya’dan sonra 6. sırada yer almaktadır. Elde edilen gelir açısından ise daha geri bir düzeydeyiz. Turizm gelirleri açısından Türkiye dünyada 10. sırada bulunmaktadır. Turizm potansiyeli baz alındığında, ülkemizin dünya turizmindeki payının gerek ziyaretçi sayısı gerekse gelir açısından artması gerekirdi. Son yıllarda yaşanan ağır ekonomik krize rağmen komşumuz Yunanistan 2015 yılında turizmde neredeyse tüm zamanların rekorunu kırarak % 7.5 büyüme yakalamıştır. Bizde ise genel politikadaki hatalar, günün koşullarına ve genel beklentilere uygun çağdaş turizm politikaları geliştirilememesi gibi temel nedenlerle, bu sağlanamamıştır. 2015’e kadar son 15 yıldır gerek ülkemize gelen turist sayısında gerekse de turizm gelirinde sürekli bir artış görülmüştür. (Tablo-4) Ancak ne yazık ki 2015 yılı itibariyle bu süreç sekteye uğramış ve çöküş eğilimi ortaya çıkmıştır.

2001 – 2015 ARASI TÜRK TURİZMİNİN SEYRİ (Tablo-4)

ACİL TEDBİR ALINMAZSA 2016’Y I GEÇTİK, 2017 VE 2018’DE KAYBEDİLECEK

2015, son 15 yılın en ağır kaybının yaşandığı bir yıl olarak kayıtlara geçti. Özellikle 24 Kasım 2015 tarihinde Rusya uçağının düşürülmesiyle birlikte yılda 4.5 milyon civarında turistin geldiği Rusya pazarında ciddi bir kaybın ortaya çıkması, 12 Ocak 2016’da İstanbul Sultanahmet’teki Alman çeşmesi yakınındaki patlamada 11 Alman turistin hayatını kaybetmesi ve 19 Mart 2016’da İstanbul İstiklal Caddesinde 5 İsrail vatandaşının ölümüyle sonuçlanan patlama ve Ankara’da birkaç ay içerisinde peş peşe yaşanan ve 200’e yakın insanın ölümüne neden olan patlamalar gibi olaylar yüzünden ülkemize ilişkin güvenlik endişelerine kapılan Avrupa’dan gelen rezervasyon iptalleri nedenleriyle 2016 sezonu daha ciddi bir tehdit altındadır. Geçtiğimiz yılı ağır bir kayıpla atlatan turizmciler iflasın eşiğindedir.

Birçok işletmeci tesislerini satarak sektörden çekilirken kimi tesisler de kapanma tehlikesiyle karşı karşıyadır. Yeni sezona borçlu girerek de olsa ayakta durmaya çalışanların ise ilk yapacağı şey, işçi çıkarmak olacaktır. Birçok bölgede sezon açılmış olmasına rağmen, her yıl iş başı yaptırılan askıdaki turizm emekçileri işbaşı yaptırılmamıştır. Aksine, 150 binin üzerinde turizm çalışanı işten çıkarılmıştır. Temel göstergeler doğrultusunda, yeni sezona yönelik ciddi ve kayda değer açılım sağlanamazsa 500 bin çalışan işini kaybetme tehlikesi altındadır.

Hükümetin sözde turizme destek olmak amacıyla hazırladığı eylem planı, ciddiyetten uzak ve çözüm getirmek için son derece yetersizdir. Örneğin, hükümet uçak başına 6 bin dolar gibi bir teşvik verilmesini kararlaştırmıştır. Burada, kişi sayısı ya da mesafe göz ardı ediliyor. Uçaklar dolu da gelse, 100 kişi ile de gelse; yakın ülkeden de gelse, uzak ülkeden de gelse verilen destek değişmemektedir. Bu gerçekçi olmadığı gibi faydalı da olmayacaktır. Bunun yerine, teşvik kişi başına verilmeli, mümkünse mesafe de dikkate alınmalıdır. Bu işi ciddiye alan devletlerde teşvikler genelde bu şekilde uygulanmaktadır.

Hükümetin çözüm adı altında sunduğu paket, emekçileri de adeta yok saymaktadır. İşten çıkarmaları önlemeye yönelik hiçbir tedbir ya da teşvik söz konusu edilmemiştir. Oysa turizm kaliteli hizmet gerektirir. Tesislerin çalışan sayısını azaltması, özellikle tecrübeli, eğitimli ve kalifiye elemanların işten çıkarılması durumunda hizmet kalitesi düşecek, bu da turizme yeni bir darbe vuracaktır.

Antalya ve Burdur gibi illerde 9 ay çalıştırılan turizm işçilerinin geri kalan 3 aylık SSK’sının devlet tarafından karşılanması da gerçekçi değil. Çünkü söz konusu illerde turizm sezonu 9 ay sürmemektedir. Bu bölgelerdeki çalışanlar da turistik tesislerden çok şehir otellerinde çalışmaktadır. Bu nedenle onlara yönelik adımlar gerekli olmakla beraber, turizmin gelişmesine ve istihdamın artmasına katkı sağlamayacaktır.

TURİZMDEKİ ÇÖKÜŞÜ DURDURMAK İÇİN NE YAPILMALI?

Maliye Bakanı Naci Ağlbal’ın ülkemizdeki toplam cari açığın % 63’ünü turizm gelirlerinden finanse edildiğini açıklamış olması, turizm sektörünün ülke ekonomisinin lokomotifi ve gözbebeği olduğunu göstermektedir. Bundan dolayıdır ki, Türk turizminin çöküş trendinden çıkabilmesi için pansuman tedaviler yerine, köklü ve ciddi reformlara ihtiyacı vardır.

Öncelikle hükümet ve bakanlık, sektördeki tüm sorunları Ankara’dan çözmek yerine yerelde ve sektörün tüm paydaşlarının katılacağı demokratik ve katılımcı platformlar oluşturarak ele almalı, kısa, orta ve uzun vade planlamalar yapılmalı.

Bu kapsamda ilk olarak bütün paydaşların temsilcilerinden oluşan kent konseyleri kurulmalı,

Acilen Turizm Meslek Yasası çıkarılmalı,

Sektörün uzun zamandır beklediği KDV indirimi, sigorta prim desteği, asgari ücrette ödeme kolaylığı gibi istihdamı ve hizmet kalitesini etkileyecek adımlar vakit yitirilmeden atılmalı,

Turizm okulları Türkiye’nin her yerinde değil, laboratuvarların ve turizmin olduğu yerlerde açılmalı,

Her yıl yaklaşık 100 bin öğrenci, turizm alanında eğitim veren lise, yüksekokul ya da fakültelerden mezun olmakta; bunların sadece %10’u sektörde doğrudan iş bulabilmektedir.

Sertifika programları belirli bir zaman içinde kaldırılmalı, akreditasyon ve denetim sağlanmalı,

Diplomalıların sektörde istihdam edilmesi için yasal düzenlemeler yapılmalı,

Turizm okulları öğrencileri yabancı dil puanı ile almalı,

Turizm okullarında konuşma temelli eğitim verilmeli,

Akademik takvimin belirlenmesi için sektör temsilcilerinden oluşan bir danışma kurulu oluşturulmalı,

Eğitim kurumları ile sektör arasında bir koordinasyon kurulmalı,

 YÖK’te turizm konseyi temsilciliği kurulmalı,

 İşletmelerde inovasyon teşvik edilmeli,

Hizmet kalitesi o hizmeti sunacak olan çalışanların da memnuniyetine bağlı olduğundan, işkolunda sendikalaşma teşvik edilmeli, böylece turizm emekçilerinin haklarını arayacakları ve kendilerini ifade edecekleri güçlü zeminler oluşturulmalı,

Sektördeki en önemli problemlerden biri olan kayıt dışı istihdamı önleyici tedbirler alınmalı,

Sezon dışı zamanı askıda geçiren emekçilerin sosyal güvence sorunu çözüme kavuşturulmalı,

Turizm işletmelerinde yeşil enerji kaynaklarının kullanımı özendirilmeli,

Her şey dahil sistemde düzenlemelere gidilmeli,

Birliklerde görev süresi iki dönemle sınırlandırılmalı,

Sivil Toplum Kuruluşları ticari amaçlı kuruluş oluşturmamalı.