TÜRBÜLANSTAN GEÇTİK

URAK Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç" Bundan sonraki dönemde devletin, ekonomik gelişmelerde daha etkin rol oynamasının daha doğru olduğunu düşünüyorum ve bekliyorum" dedi.

TURİZMİN SESİ


Uluslararası Rekabet Araştırmaları Kurumu (URAK) Yönetim Kurulu Başkanı Ali Koç, ekonomik krizden sonra sadece özel sektörün dinamikleriyle işlerin yolunda gitmesinin mümkün olmadığını belirterek, "Bundan sonraki dönemde devletin, ekonomik gelişmelerde daha etkin rol oynamasının daha doğru olduğunu düşünüyorum ve bekliyorum" dedi.

Koç, URAK'ın, "İllerarası Rekabetçilik Endeksi 2008-2009 Araştırması"nın açıklanması amacıyla Sütlüce Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen toplantıda, birçok ilden aldıkları davetlere karşılık verip, yerel yöneticilerle bölgelerin rekabetçiliğini değerlendirme imkanı bulduklarını söyledi.
İl ziyaretlerinde, il yöneticilerinin yaşadıkları yerleri geliştirmek, dünya ölçeğinde markalar yaratmak için çok çalıştıkların ı, fırsat olması halinde daha iyi şeyler yapabileceklerini gördüklerini belirten Koç, Amasya, Malatya ve Eskişehir gibi illerde yaptıkları değerlendirme toplantılarında endeks sonuçlarının, bu şehirlerdeki yöneticiler tarafından kabul gördüğünü ve kendileriyle hemfikir olduklarını anlattı.

Koç, bu yıl, geçen yıldan farklı olarak illeri değerlendirdikleri analiz raporunda her ili daha detaylı incelediklerini, yeni kurulmakta olan Bölgesel Kalkınma Ajansları'na bir girdi olması açısından, Türkiye'deki Avrupa Birliği (AB) standartları gereğince tanımlanmış 26 bölgenin, bölgesel değerlendirmelerini de yaptıklarını dile getiren Koç, "Sanırım bundan sonra 7 yerine 26 bölgeden söz edeceğiz" dedi.

"Cumhuriyetimizin ilk kurulduğu yıllarda toplu iğne dahi üretemeyen ülkemiz, bugün dünyanın en büyük 17. ekonomisi konumuna gelmiş, sanayileşmiş ve bölgesinde lider olma potansiyeline kavuşmuş bir ülke konumundadır" diye konuşan Koç, rekabet kabiliyetinin daha iyi geliştirilebilmesi halinde ise daha ileride olunabileceğini ifade etti.
Geçtiğimiz yıl açıklanan raporda, Dünya Ekonomik Forumu'nun yeni yayınlamış olduğu Küresel Rekabetçilik Raporu'nda Türkiye'nin 53. sıradan, 63. sıraya gerilediğini söylediklerini hatırlatan Koç, şunları kaydetti: "Geçen yıl ülkemizin rekabetçilikte kan kaybediyor olmasına dikkati çekmiştik. Yeni sonuçlara göre Türkiye, Küresel Rekabetçilik Raporu'nda bu yı l iki basamak ilerledi ve 63. sıradan 61. sıraya yerleşti.

Genel sıralama içindeki yerimiz kesinlikle tatmin edici seviyede olmasa bile, tüm dünyayı etkisi altına alan küresel ekonomik kriz ortamında, bu küçük ilerlemenin dahi pozitif bir anlamı olduğunu düşünüyorum.
Ancak biliyoruz ki, dünya bizden hızlı ilerliyor. Ülke olarak taşıdığımız ve hedeflediğimiz potansiyelden çok uzakta olduğumuzu kabul etmemiz gerekiyor. Bu nedenle, dünyanın en büyük 17. ekonomisi olan ülkemizin, küresel rekabette 61. sırada olmasını kabullenemiyorum ama unutmayalım ki konjonktürel dalgalanmaların yaşandığı zor zamanlarda hareket kabiliyetini kaybetmemek hatta az da olsa ilerleme kaydetmek; bir ekonominin dinamik yapısı ve rekabet potansiyeli hakkında olumlu sinyaller verir."


Ali Koç, Türkiye'nin rekabet gücüne ve bu alandaki potansiyeline inandığının altını çizerek, son bir yılda hem Türkiye'nin, hem de dü nya ekonomisinin "büyük bir türbülanstan" geçtiğini hatırlattı.
Koç, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle gelişmiş ülke ekonomilerinden başlayarak, gelişmekte olan ülkelere doğru yayılan ve giderek artan bir endişe ve kaos ortamını hep beraber yaşıyoruz. Henüz, bu endişe ortamının tamamen ortadan kalktığını söylemek veya bu gelişmelerin sonucunda iş dünyasında nasıl bir değişikliğin olacağını tahmin etmek ne yazık ki mümkün değil. Ülkemizin yakın geçmişinde üst üste gördüğü ekonomik kriz dalgalarının ardından, ekonomide yaşadığı yapısal değişim ve yeni düzenlemeler sayesinde, geçmişe göre çok daha az kırılgan bir yapı sergilediğini bugünlerde hep beraber tecrübe ediyoruz. Umarım böyle devam eder. Ancak, çok erken de heyecanlanmamalıyız." Koç, gelinen noktayı yeterli görmediklerini ve Türkiye'nin hem makro hem mikro bazda rekabet gücünü artıracak stratejileri benimsemesi ve hızla hayata geçirmesi gerektiğini vurguladı.

Stratejist Michael Porter'ın, "Ülkelerin rekabetçiliği doğal kaynaklarla başlar, makro ekonomik rekabetçilik prensipleriyle devam eder ve mikro ekonomik prensiplerle yürütülür. Mikro ekonomik prensipleri özel sektör uygular, artık devlet desteği demode oldu. Geçerli olan, özel sektörün bizzat kendisinden beslenen bir rekabetin varlığını kabul etmektir" görüşlerini hatırlatan Koç, "Görüldüğü gibi Porter, özel sektör odaklı bir rekabetçilik politikasını savunuyor. Fakat, son kriz bize gösterdi ki, kamu düzenlemeleri ve destekleri olmadan sadece özel sektörün üzerine inşa edilen bir rekabetçilik stratejisi her zaman başarılı olamıyor" diye konuştu. ABD başta olmak üzere birçok ülkenin ekonomik krizde özel şirketleri değişik modeller ile kurtarmalarının, devletin düzenleyici rolünün üzerine ilaveten, gerektiğinde ekonomiye mikro seviyede müdahale edebileceğini de göstermesi açısından önemli olduğuna dikkati çeken Koç, Çin'in uzun s üredir "dünyanın en hızlı büyüyen" ekonomisi olmasının, bu modelin başarıyla uygulandığı ve dikkatle incelenmesi gereken başka bir örnek olarak değerlendirilmesi gerektiğinin altını çizdi.

Ali Koç, "Dünya ekonomisinin yeni bir döneme girdiği şu günlerde, artık kamu ve özel sektör ortaklığının işleyebilir modellerine ihtiyacımız olduğ unu görüyoruz" dedi. Raporun en dikkati çekici notlarından birinin, özellikle sınır illerinde rekabetçi gücün geçen yıla göre artması olduğunu dile getiren Koç , Türkiye'nin sınır illerinden 15'inden 10'unun, bir önceki yıla göre rekabetçilik endeksinde daha üst sıralara yükseldiklerini bildirdi. Özellikle, ticaret becerisi ve üretim potansiyelinde 30-40 basamak ilerleyen sınır illerinin olduğuna dikkati çeken Koç, sonuçlara bakıldığı zaman, makro politikaların ekonomi üzerindeki pozitif etkisini görmenin mümkün olduğunu söyledi.

Türkiye'nin son yıllarda, komşu ülkelerle sorunsuz ilişkiler yürütmek ve bu sayede ticari ilişkileri geliştirmek yolundaki tutarlı politikalarının, Batı'dan Doğu'ya tüm sınır illerinde pozitif bir hareketlilik yarattığını vurgulayan Koç, büyük bölümü Doğu ve Güneydoğu Anadolu bö lgelerinde yer alan Türkiye'nin sınır illerinin rekabetçilik gücü açısından ilerleme kaydetmesinin sevindirici olduğunu ifade etti. Türkiye ekonomisinin güçlenmesi için her şeyden önce potansiyelin farkına varılmasının ve el ele vererek dünya liginde rekabet edebilir yapılar oluşturmanın gerektiğini dile getiren Koç, "Hatırlayacağınız üzere, geçen yılki konuşmamda da; krizlerin geçici, rekabetin kalıcın olduğunu ifade etmiştim. Tarihin her döneminde olduğu gibi, bugün geldiğimiz noktada da yaşanılan bunca olumsuz şartlara rağmen bu söylemin son derece geçerli olduğunu görüyoruz" ifadelerini kullandı.

Gazetecilerin sorularını da cevaplandıran Koç, Türkiye'nin İran ile kurduğu ilişkilerle ilgili bir soru üzerine Türkiye'nin sadece İran'ın değil, bütün dünyanın sorunlarına çözüm üreten bir ülke konumunda olması gerektiğini belirterek, "İran'da da şu anda bir sorun var. Türkiye, İran sorununu çözerse, dünyadaki diğer sorunlara da çözüm üretebilen bir ülke konumunda olacak" dedi.Diğer bir soru üzerine de Ali Koç, şunları söyledi: "URAK olarak kurulduğumuz günden bu yana kamu, özel sektör ve akademik dünyanın ülke sorunları için birlikte hareket etmesi gerektiğini söyledik. Bunu krizden önce de söyledik. Krizden sonra da globalleşmenin sürüklediği bir dönemden geçiyoruz. Globalleşen firmaların sınır tanımayan yaklaşımları na tanık olduk. Bu firmalardan bazılarının gücü, bazı devletlerin gücünden bile fazla.


Ekonomik krizden sonra gördük ki; sadece özel sektörün dinamikleriyle bu işin gitmesi mümkün değil. Gerektiği zaman da devlet desteğinin hiç de kötü olmadığını gördük. Veya sadece piyasa düzenine bırakıldığı zaman işlerin, sorumsuzca davranışların olabileceğini de gördük. Bu bağlamda, bundan sonraki dönemde devletin, ekonomik gelişmelerde daha etkin rol oynamasının daha doğru olduğunu düşünüyorum ve bekliyorum." Ali Koç, "Demokratik açılım"la ilgili bir soru üzerine de, kendilerinin her zaman Türkiye'nin komşularıyla iyi ilişkiler içerisinde olması gerektiğini söylediklerini hatırlatarak, "Şu anda da Türkiye bu sıcak ilişkileri kurmuştur. Bu yaklaşımı çok doğru buluyoruz ve bu yaklaşım, sınır illerimizdeki ticareti de arttırıyor" cevabını verdi.