TURİZMİN SESİ
Tübingen Üniversitesi Öğretim Üyesi olan Prof. Dr. Ernst Pernicka, yaptığı açıklamada, 21 yıllık kazı çalışmalarının bu yılki bölümünün önceki yıllarda yapılanların devamı niteliğinde olduğunu belirtti. Pernicka, ''2009 yılı kazılarında 'Aşağı Kent'in büyüklüğü konusundaki sorulara cevap arıyoruz. Elimizdeki bulguları, önceki yıllarda tespit ettiğimiz Troya 6 dönemine ait Homeros Troyası'nın savunma hendeğinin yönünü saptamakla bu soruları cevaplamaya çalışacağız. Burada yapılan kazıyla hendeğin gittiği yönü tespit ederek boyutu konusunda kesin sonuçlara ulaşacağız'' dedi.
Geçen yıl burada yapılan kazılarda, hendeğin yönüyle ilgili önemli bulgular elde ettiklerine değinen Prof. Dr. Pernicka, ''buradaki açmayı biraz daha genişletip daha farklı buluntulara ulaşmayı bekliyoruz. Burada, yani Homeros Troyası döneminde hendeğin kapatıldığını ve başka kapılar açılarak hendeğin yönünün değişik bir tarafa doğru verildiğini görüyoruz. Bu da 'Aşağı Kent'in sanıldığından da büyük olduğunu gösteriyor.Yine bu yıl buradaki bölümde yaptığımız kazılarda da bu soruların kesin cevaplarına ulaşmaya çalışacağız'' diye konuştu. Yaptıkları kazılarla ilgili olarak yapılacak yayın için 50 uzman arkeoloğun kendi makalelerini hazırladığını dile getiren Pernicka, ilk yayın bandı için yazılan makalelerin yarısının hazır olduğunu, ikinci bant için de hazırlıkların başladığını belirterek, klasik dönem için iki bant hazırlandığını, önümüzdeki yıl ilk yayın bandını sunmayı düşündüklerini anlattı.
Bu yılki kazılarda, önceki yıllarda elde edilen verilerin inceleneceğini kaydeden Prof. Dr. Pernicka, şöyle devam etti: ''Troia Kazı Başkanı Prof.Dr. Osman Korfmann'ın söylediği hep şudur: 'Kazı yapıldığı kadar, kazıdan çıkarılan buluntuların değerlendirilmesi de gerekir.' Biz duruma bakacak olursak yayın aşamasında gayet hızlı ilerliyoruz. Son 20 yılın kazılarını yayına hazırlamak kolay bir iş değil. Önümüzdeki yıllarda da değerlendirme ve yayın aşamalarına ağırlık vereceğiz.''
TRUVA KAZILARI
Çanakkale'ye 32 kilometre mesafedeki Hisarlık mevkisinde bulunan Truva'nın adına, ilk kez Homeros'un İlyada destanında rastlanır. Bu öyküde, Truvalılarla Akhalar arasında bir kız kaçırma yüzünden çıkan savaş anlatılmaktadır. Zengin bir tüccar olan ve okuduğu kitaplardan dolayı Truva'dan etkilenen Henrich Schliemann, Çanakkale'ye gelerek, 1871-1878 yılları arasında kazı çalışması yaptı. Arkeoloji bilgisinden yoksun ve Priamos'un hazinelerinin peşinde olan Schliemann, yaptığı bir kazıda bakır leğenler, tencereler, altın, gümüş, kehribar ve tunç kupalar, bakır mızrak uçları, altın yüzükler, bilezikler, küpeler ve baş süsleri buldu. Schliemann, bulduklarını yasal olmayan yollarla Atina'ya kaçırdı. Arkeolog Prof. Dr. Manfred Osman Korfmann tarafından 1988 yılında başlanan bilimsel kazılar, onun vefatının ardından, 4 yıldır arkeolog Prof. Dr. Ernest Pernicka ve yardımcısı Doç. Dr. Rüstem Aslan tarafından yürütülüyor. Ticaret, zenginlik ve savaş kenti olarak anılan Truva Antik Kenti, dünya arkeolojisi ve kent turizmi açısından büyük önem taşıyor. Çeşitli ülkelerden çok sayıda arkeoloğun katıldığı kazılarda, Truva'nın 9 katının varlığı belirlendi. Son yıllarda elde edilen buluntularla kentin Anadolu ile bağlantıları ortaya konulmuş, Hitit kenti ''Wilusa'' ile özdeşleştirilmişti.
PROF. DR. KORFMANN
Truva Antik Kenti'ndeki kazılara 18 yıl başkanlık yapan ve 4 yıl önce vefat eden Alman Arkeolog Manfred Osman Korfmann, bu süre içinde Truva'nın milli park ilan edilmesi ve kazılarda çıkarılan eserlerin sergilenmesi için müze kurulması yönünde çaba gösterdi. Korfmann, değişik kentlerde ve ülkelerde sergilenen Troia hazinelerinin iadesi için bir kampanya başlatılmasını da istemişti. Truva'daki tarihi eserlerin ve arkeolojiyle ilgili konuların araştırılması, kazı ve bilimsel çalışmaların tespit edilerek maddi ve manevi açıdan desteklenmesi amacıyla Çanakkale-Tubingen-Troia Vakfı kurulmasında büyük emeği geçen Korfmann, 2004 yılında kurulan vakfın başkanlığını da yapmıştı. Uzun yıllar yürüttüğü kazılarda bölge köylüsünün sevgisini kazanan ve halk arasında ''Osman Hoca'' olarak anılmaya başlanan Prof. Dr. Manfred Korfmann, 2003 yılı Aralık ayında Bakanlar Kurulu kararınca Türk vatandaşlığına kabul edilmiş ve Manfred Osman Korfmann adını almıştı.