TOKATLIYAN OTELİ ŞİMDİ OTELCİLİK MÜZESİ

Tüm iç donanımı ve hareketli araç gereçleri dışarıdan getirilerek yerli ve yabancı varsıl konukların hizmetine açılan, 102 odalı, Türkiye'nin ilk otelleri olan Tokatlıyan'lar ve Perapalas otelleridir

TURİZMİN SESİ
Dostlar, size Ermeni uyruklu Migirdiç TOKATLIYAN tarafından1890'lı yıllarda Beyoğlu İstiklal Caddesi'nde inşa edilen; İstanbul'un şık giyimli hanımlarının ve atlas yakalı, kırmızı fesli efendilerinin, İstiklal Caddesi üzerinde atlarla çekilen fayton ve tramvaylarla yolculuk yaptıkları yılların efsanevi, ünlü tarihi Tokatlıyan Oteli'nden söz ediyorum. Otel ilk açıldığında “Hotel Sptedide” olarak anıldı. Daha sonra ise “Hotel M. Tokatlıyan” olarak ad değiştirdi. Kendisini kanıtlamaya çalışan Tokatlıyan, zaman içinde rakiplerinden daha ön plana geçti. Otel kuruluş yeri bakımından da önemli avantaja sahipti.

Tüm iç donanımı ve hareketli araç gereçleri dışarıdan getirilerek yerli ve yabancı varsıl konukların hizmetine açılan, 102 odalı, Türkiye'nin ilk otelleri olan Tokatlıyan'lar ve Perapalas otelleridir. Geniş, yüksek tavanlı salon ve odalarında; kendi özel “arma”sını simgeleyen gümüş takım ve benzeri seçme gereçleriyle efsaneleşmiş Tokatlıyan Otelleri… “Bohem” havalı otantik salonlarında; smokinli, çeşitli renkte göz alıcı üniforma ve giysiler içinde, beyaz eldivenli, güler yüzlü ve sanatçı ruhlu profesyonel çalışanlarıyla hizmet kalitesini markalaştırarak adını Avrupa kıta ülkelerine taşıyan Tokatlıyan…

Balo salonunda dillere destan nice ünlülerin düğünlerinin, balolarının, nişanlarının ve çeşitli etkinliklerinin düzenlendiği ve özellikle İstanbul “Levanten”lerinin çekim yeri olan Tokatlıyan… Avrupa ülkelerinden getirdiği yetenekli ustalar tarafından üretilen ve damak tadının iç ve dış dünyada beğeni kazanmış çikolatası, kestane şekeri, pastası, ekmeği, dondurması ve özel “Tokatlıyan Şarabı” ile dillere destan, geçmiş yüzyılın anılarında yer edinmiş Tokatlıyan oteller

Kışın Beyoğlu, yazın “barok” eğilimli yapısıyla ve Tarabya koyu burnunda estetik duruşuyla boğazın en görkemli yapılarından biri olan Tarabya Tokatlıyan Otellerinin ziyafet salonlarındaki coşkulu etkinlikler… Haftalar öncesinden rezervasyonu yapılan pavyondaki masaların üzerinde, gümüş kovaların içinde soğutularak ve konuklarını bekleyen kırmızı başlı Fransız şampanyaları; sakalıyla ünlü piyanist PEREZ'i, kıvrak danslarıyla izleyicilerini coşturan İspanyol Anjelika'yı ve kemanın tellerinden çıkan şiir benzeri tatlı bir sesle misafirlerini dakikalarca alkışlatan usta kemancı kocasını hatırlamadan ben nasıl noktalayayım sözlerimi?..

Kendisine otelin özel salonunda kurulan ve Başbarmen Serkis TAKESYAN tarafından beyaz leblebi eşliğinde rakı servisi yapılan Çanakkale zaferimizin mümtaz komutanı ve devletimizin kurucusu Kemal Paşa'larını uzaktan izleyen otelin çalışanları… Onları eliyle işaret edip, yaverine: “Cevat çocukları gör” diyerek bahşiş gönderen ve tabakta kalan leblebiyi avucuna alıp, caddeye çıkmak üzere koridordan geçerken: “Serkis Usta'ya selam söyleyin” diye seslenen Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın insani büyüklüğünü bize gururla anlatan ve o yılların tanıkları olan Armanak ve Karnık ustalarımız…

Bir süre Beyoğlu Tokatlıyan'da konaklamasıyla, o büyük insanımızı yüz yüze tanımanın şansını elde ettiğim, “Anadolu'nun kırlarında, yaylalarında kendi kendine açıp solan çiçek bırakmayacağız” hedefi ve ülküsüyle aydınlanmanın ışığını yakarak yola çıkan Köy Enstitülerinin mimarı, Cumhuriyet döneminin unutulmayan Milli Eğitim Bakanımız Hasan Ali YÜCEL ile olan anımı da anlatmadan ben yazımı nasıl noktalayayım? Benim yol haritam olmuş nasihatlerini, İngilizceyi öğrenmem için beni “Berlitz”e gönderdiğini, kulağımdan tutup: “Bir daha maalesef ilkokul mezunuyum demeyeceksin” dediğini, bana imzalamış olduğu “İyi İnsan İyi Vatandaş” kitabında: “Yüzünü görmeden tanıyıp, hizmetlerinde bulunmayı vazifem bildiğim Şaban Ali YAŞAROĞLU'na… 2 Ocak 1956, YÜCEL” diye yazdığını şimdi nasıl söylemeyeyim?..

Acaba Tokatlıyan Oteli'nde o büyük eğitimci ve düşünce adamımızı tanımanın şansını elde etmemiş olsaydım, İTÜ'nün Eski Rektörü ve İTÜ Vakfı'nın Kurucu Başkanı Merhum Prof. Dr. Kemal KAFALI'nın yönetimindeki kurul, 19 yıl önce Turizm ve Otelcilik Okulu'nun kuruculuğunu bana verir miydi?.. Acaba bugüne kadar mezun ettiğimiz bine yakın öğrencimiz yurtiçi ve yurtdışında turizmde başarıyı yakalayabilirler miydi? Bilemiyorum…

Çocuk denilecek yaşta işe girme şansını elde ettiğim Beyoğlu, Tarabya Tokatlıyan Otelleri'nin ziyafet salonlarında bir süre çalıştıktan sonra; bugün Beyoğlu Tokatlıyan'da Başbarmen olarak 6 yıl çalışmanın haklı gururunu taşıyorum. O dönemin en görkemli otel zincirinde görevimi sürdürürken az önce saygı ile andığım Hasan Ali YÜCEL gibi çok saygın konuklarımın hizmetinde bulunmanın şansını elde ettim. Birçoklarının güvenini kazandım ve arkadaşı oldum. Onlar sayesinde yüzlerce insana yardımım geçti ve dertlerine derman oldum.

Söylediğim gibi; o otelde eserleri ile ülkemizin geleceğine sayısız değerler katmış ve imzasını atmış nice ünlü yazar, düşünür, bilim, sanat, devlet ve siyaset adamı, işadamı, öğretim görevlisi, spor adamını yakından tanıma olanağını buldum. Onlarla bu yazıya sığmayacak kadar ilginç anılarım oldu. Kendilerinden çok şey öğrendim ve değerli bilgiler edindim. Çok yönlü eğitim desteğiyle ufkumun genişlemesine ve dünyayı bir bütün olarak görmeme katkısı oldu. Tokatlıyan Oteli bir yerde benim hayat üniversitem oldu diyebilirim.

Hayat üniversitemde her biri öğretmenim olan değerli müşterilerimden Ercüment Ekrem TALU, Peyami SAFA, Falih Rıfkı ATAY, Nadir NADİ, Necmettin SADAK, Şevket RADO, İbrahim ÇALLI, Prof. Dr. Bülent Nuri ESEN, Suat DERVİŞ, Fuat ARNA, Nurettin ARDIÇOĞLU, Haşim İŞCAN, Prof. İsmail Hakkı OYGAR, Dr. Faruk AYANOĞLU, Prof. Dr. Hüseyin Cahit OĞUZOĞLU, Ord. Prof. Sıddık Sami ONAR, Prof. Dr. Nazım TERZİOĞLU, E. Koramiral Kemalettin BOZKURT, Nam-ı diğer İngiliz Kemal, Osman Nihat AKIN, Selahattin PINAR, Orhan ARIBURUN, Muzaffer TEMA, Prof. Dr. Esat KILIÇHAN, Prof. Dr. Tarık MINKARİ, İzzet AKÇAL, Behçet OSMANAĞAOĞLU, Prof. Dr. Edip Hakkı KÖSEOĞLU ve nicelerini saygıyla anarken, bu dünyadan göç edenleri rahmetle anıyorum.

Çalışma yaşamımın gençlik yıllarımın bir bölümünü kapsayan sürede; kitaptan çok, doğrudan doğruya hayatı okuyarak kişiliğimi oluşturmaya katkısı olan Beyoğlu Tokatlıyan Oteli sıradan bir işhanı değildi. O döneme imzasını atmış ve benim gibi nice insanların hayatında çok önemli yeri olan; sıradan bir otelden ziyade, bir tarihin yansıması olan Tokatlıyan Oteli'nin şimdi “Otelcilik Müzesi” olmasını çok isterdim. Zira, Türkiye'de otelcilik Tokatlıyan'la başladı