Sevda Yılgaz; Türk olduğum için kendimi şanslı, Türkiyeli olduğum içinde ayrıcalıklı görüyorum

Ben bundan 18 sene önce şunu söylemiştim. İstanbul tek başına 20 milyon turist, 25 milyar dolar turizm geliri hak eden bir şehirdir ve bunu başarabilir bir şehir

TURİZMİN SESİ


YAPDER, Büyük Kulüp işbirliğinde ortak akıl toplantısında, Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) Başkanı Celal Toprak’ın moderatörlüğünde yapılan toplantıya Turizm eski Bakanı Bülent Akarcalı, TÜRSAB’ın eski Başkanı Başaran Ulusoy, TÜRSAB YK Üyesi ve Başkan Adayı Hasan Erdem, TÜROB Sektör Temsilcisi Sevda Yılgaz katıldı. 

Beraber yürüdük bu yollarda diyeceğim çünkü turizme başladığım zaman Bülent Akarcalı ve Başaran Ulusoy o zamanlarda vardı. Onları izleyip dinleyerek turizmi öğrenmeye çalışırken bir taraftan tesadüfen girdiğim otelcilik sektörünü de öğrenmeye çalışırken Türkiye’yi öğrendim. Yedi yıl yurt dışında bulundum. O dönemlerde Türkiye’ye hayran kaldım. Türk olduğum için kendimi şanslı, Türkiyeli olduğum içinde kendimi ayrıcalıklı gördüm. Geçenlerde birisi yazdı. Türkiye’liyim demekten utanıyorum, vize alamıyoruz vs. Biz dünyanın merkeziyiz. Dünyanın merkezi Anadolu. Biz kendimizden emin olmalıyız. Bunun içinde daha çocukken, kreşlerde, anaokullarında İngilizce öğretilmeye çalışılan bir eğitim sisteminde tarihi, kültürü vermeliyiz. Kendimizi bilmeliyiz ki kendimizi doğru anlatalım. Kendimizi doğru anlayarak çok daha güzel yollar açabiliriz. İnsanlara kendimizi çok daha iyi ifade edebiliriz diye düşünüyorum. 

1979-1980 yılları arası liseden mezun olduğumda ilk turizm okuyan öğrencilerden biriydim. Deneme lisesinde okudum. Deneme lisesinde her sene farklı bir müfredat geliştirilir ben o yıllarda okudum. O zaman neden turizm okuduğumuzun farkında değildik. Hatta çok değerli hocalarımız derse girerdi. Rahmetli sanat tarihi hocam Turgut Cincoz bize çektiği fotoğraflar ile Aspendos’u, Apollo’yu anlatır, bir sinema gösterisi gibi aktarırken bizi tarihin içine çekerdi. Malta Köşkü’nde ilk turizm konferansı yapılırken dönemin başkanı Süleyman Demirel katılamadığı için telgraf çekip, hepimize birer hatırat göndermiş ve bizi heveslendirmişti. 

Ben Türkiye’ ye gelip otelcilik sektörüne tesadüf birilerine yardım etmek amaçlı başladım. Sonra bunun bir ülke görevi olduğunu içselleştirdiğimden itibaren birçok üniversitede turizm eğitimi veren üniversitelerde de derslere katılarak bu konuda öğrencilerin heveslerini arttırmaya çalıştım. Çünkü rol model olarak karşısında gençler onlara değerlerini aktaran ve hevesini kaybetmemiş heyecanlı insanları gördükleri zaman okudukları konulardan, bölümlerden de heyecan duyarak daha çok hevesleniyorlar ve umutları artıyor. Onlara birçok konuda staj dönemlerinde gerek otellerde gerek seyahat acentalarında, restoranlarda, turizm işletmesi belgeli tesislerde staj yapma veya iş bulma konularında yardımcı olmaya çalıştık. 

TÜROB OLARAK YEŞİL ÇEVRECİ OTELDEN YANAYIZ
TÜROB olarak bundan 15 yıl önce dünya turizm örgütünün artık dünyada çevreyi koruyan ülkeler pazarlama konusunda daha ileride ve öncü olacaklar ve onlar tercih edilecek. Sebepleri şunlar şunlar diye açıkladığında birliğimiz başkanlıkla çevre konusunda çok önemli çalışmalar yaptı ve Türkiye’de bugün Avrupa’ya birebir uyum sağlayan sektör olarak turizm sektöründe bizim otelcilik alanında da en birbirine paralel önde giden öncü sektör oldu. Çünkü çevreye duyarlı tesis belgesi alma konusunda turizm için çıkarılan yasalar içinde otelcileri 1634 sayılı kanunun içinde verilen indirimlerden faydalanma yolunu da hatırlatarak çevreye duyarlı tesis kategorileri geliştirildi. Ve otelciler, sektör buna gerçekten çok sevindi. Gerek atıklar gerekse alt yapı, akıllı tesisler, enerji tasarrufu, karbon salımı bütün bunlar üzerinde muazzam bir çevre belgelendirme sistemi oluşturuldu. Eğer çevreye duyarlı tesis belgesi alıp, kendinizin farklılığını ortaya koymak istiyorsanız bunun için bu koşullar gereklidir şeklinde bir madde gerekiyordu. 10 odalı tesisler için bu bir külfet oluyor. Fakat butik belgeliler Türkiye’de 5 Yıldızlı otellerin satış fiyatı ile satabilen özel tesisler olduğu için bu aslında bu gideri karşılayabilecek düzeyde idi. Fakat Türkiye’de maalesef standartlar butik otel, özel belgeli oteller bu kavramlar çok net oturtamadığı için ve de bu bütün çaba şu anda boşa gittiği için hiçbir çaba kalmadı. Çünkü çevreye duyarlı tesis belgesi ortadan kaldırıldı. Bu kadar yol alınmışken bu kadar çaba harcanmışken sektöre hiç sorulmadan bir belge bir özendirici ve gerçekten dünyada örnek olan bizim bu çabamız boşa bırakıldı. 

TURİZMİN GELİŞTİRME AJANSI DEDİKODUNUN MERKEZİNE OTURDU
Bunun gibi sektöre sorulmadan yapılan çok güncel olan konaklama vergisi. Turizmin geliştirme ajansı kuruldu. Bu bir çatı örgütmüş gibi bir yapılanma içine girildi, bunun tartışmaları oldu. Bir geçici yönetim kurulu oluştu. İçinde birtakım kişiler anında bir saat içinde hem var hem yok oldular. Bir yığın dedikodu. Sabah tebrik edilen kişiler akşam istifa etti. Bu böyle yapılıyor ise, çatı hiçbir şey ifade etmez. Sektörü tek başına bıraksınlar muazzam bir Türkiye profili çıkar. Tür Turizmine sektör çalışanları çok emek harcadı. Çok katkıda bulundu. O kadar çok şey yapıldı ki biz hala heyecanlıyız. Bakın burada konuşuyoruz. Başaran ULUSOY  burada, Akarcalı Bakanım burada, Celal Toprak hala turizmi konuşuyor niye? Çünkü turizm hem endüstri, hem strateji, hem ekoloji, hem de iletişim. Dünyada bu sektörden daha büyük bir sektör yok kendini anlatabilen insanları bir arada etkileştiren. Bugün elimizde hepimizin cep telefonları, saniyede Endonezya’da ne oluyor biliyoruz. Kim yalan söylüyor hemen Twitter’dan ortaya çıkarıyoruz. O yüzden biz ülkemiz olarak aslında çok şey başardık. Medeniyetler beşiği burası. Biz sadece karma karışık bir yapılanmaya sokularak ağına çatı denilip, geliştirme ajansı denilip bir anda dağıtılan bir yapılaşmayı düzeltmeye çalışıyoruz. Bundan bizim çıkaracağımız çok büyük dersler var. 

DÜNYANIN HİÇBİR YERİNDE BÖYLE BİR ŞEY YOK
Daha turizm geliştirme ajansının gelirlerinin nasıl toplanacağı belli olmadan bir anda sektörün haberi olmadan bir konaklama vergisi çıkarıldı ve bununda kişi başı değil cirodan alınacağı dünyanın hiçbir yerinde böyle bir şey yok. Girersiniz Roma’ya çıkarken faturanız kesilir kişi başı o Belediyeye aktarılacak gelir için bir vergi ödersiniz. Ve dersiniz ki helal olsun. Çünkü Roma’ya gittiğinde bakıyorsun bir yerlerden Herkül çıkacak zannediyorsun. Hak ediyor bu şehir diyorsun. Yediğin yemekten hak ediyor diyorsun. Ben o servisi aldım. Geçtiğin sokakta arkandan kimse seni kovalıyor mu diye bakmıyorsun. Her şey çok doğru yönlendirilmiş. Biraz önce Sayın Bakanımın dediği gibi turiste, kendi ülke insanına doğru yönlendirme veren ülke zaten işi başarmıştır. Biz daha kendimiz kendi şehrimizde yönlendirmeleri yeterli bulamıyoruz. 

Önce biz, önce bu şehir kendi kendini yönlendirecek ki bir yabancı misafir olabilsin gerçek bir misafir. Çok şeyimiz var çok kötü asla değiliz. Biz daha iyi olması için konuşuyoruz. Ben bundan 15 veya 18 sene önce şunu söylemiştim. İstanbul tek başına 20 milyon turist, 25 milyar dolar turizm geliri hak eden bir şehirdir ve bunu başarabilir bir şehir. Sayımlar yanlış hedefler yanlış. Günübirlik Bulgaristan’ tan içeri girip, alışveriş yapıp, giden turist değildir. Alışverişe gelen misafirdir. Bunlar bile doğru sayılamayan bir turizm yapıyoruz. Çok karmaşık. Çok konuşulacak şeyimiz var ama o kadar da güzel şeyler yapıyoruz ki kısa zamanda belli hedeflere ulaştık. Başaran Bey’in döneminde, Bakanımın ve diğer Bakanlarımızın döneminde o kadar güzel şeyler yapıldı ve aslında hız alındı ki çünkü sektörümüz ve insanımız turizm için yaratılmış ve insanlarımızda sanki misafirperverliğimizde bu yüzden. Bu bütün dünyayı misafir edebilecek kapasitesi olan bir milletin birikimiyiz belli kültürlerde. Şimdi biz turizm pazarlanırken gastronomi de eklendi. Muazzam bir hedef. Bu zaten bizim İstanbul’un biraz önce iddia ettiğim 20 milyon turist, 25 milyar doların zaten 7-8 milyar doları gastronomidir. 

STANDARDİZASYONLARIMIZ OLUŞTURULMALI
Nasıl ki otellerimizde 1 Yıldız, 2 Yıldız, 3 Yıldız yapıyoruz ve denetleniyor, Belediye tesisleri de turizm belgeli olacak ve bu kavramda değişecek. Büyük Kulüp’te biraz önce aldığınız çay ve kahve servisi nasılsa bir ufak kafeye gidip orda içtiğiniz Türk kahvesi de aynı özenle olmalı. Bunu sağladığımız zaman, biz kendi kahvemizi kendi çayımızı doğru verdiğimiz zaman hiçbir şeye gerek kalmadan fazla bütçeye gerek duyulmadan insanları mutlu edeceğiz. Bu ülke birçok şeyi yapmış insanı ile başarmış. Bizde bunu devam ettirmek üzere yola çıktık. 32 yıldır bu yolda yürüyen insanlarız. Umuyorum turizm geliştirme ajansı doğru yönetilir ve bu dediğimiz her şey bu çatı olarak orda toparlanır. Ve bu konaklama vergisi denilen ciro üzerinden alınacak olan haksızlığın da sektör biraz farkında olmalı bunu basından rica ediyoruz. Bizim her zaman yanımızda oldular ama bunun üstünde biraz durmalıyız. Çünkü bütün gelirlerden yani misafirin ekstralarından da gelir elde etmek ve devlet kendi kasasına bunu almak için mücadele ediyor. Bu gerçekten çok yanlış ve sektörü zorlaştıran, çalışma koşullarını zorlaştıran bir unsur olarak önümüzde duruyor bu yanlış düzelir umuyorum diyerek sözlerine son verdi.