TURİZMİN SESİ
İletişim Platformu by SÇ Kurucusu ve Ünlü Sunucu Seda Çelik hakkında bilinen bilinmeyen ne varsa sevenleri için açıkladı....
SEDA ÇELİK, İSTANBUL'DA DOĞDU
Aslen Adanalı. İlköğretimini Evrim Koleji’nde tamamladıktan sonra müziğe olan ilgisi ağır basınca profesyonel olarak opera eğitimi aldı. Bu eğitimin ardından İstanbul Kültür Üniversitesi Radyo, Televizyon ve Sinema Bölümü’nden dereceyle mezun oldu. Üniversite son sınıftayken içeriğini Nuri Çolakoğlu'nun hazırladığı üç ayrı ekonomi programının hem sunuculuğunu, hem editörlüğünü üstlenmiştir. Daha sonra TV8, Kanal D ve Beyaz TV kanallarında televizyon programı hazırlamış ve sunmuştur. Üniversite son sınıftayken sunuculuk yapmaya başladı.
O günden bu yana işini büyük bir tutkuyla ve enerjiyle yapıyor. Hedefi ise, daima daha iyiyi yapmak. Seda Çelik, doğaçlama sunum yeteneğini sahne sunumlarına taşıyarak, önemli zirve sunumlarına ve ödül törenlerini sunmaya devam etmektedir. Seda Çelik ileri derecede İngilizce bilmektedir. Kendinizden bahseder misiniz? Tanımayanlar için Seda Çelik Kimdir?Kendimi çok anlatmayı sevmiyorum. Biraz tevazu göstermeyi seven bir kişiliğim var. Kendimi çok anlattığım zaman insanın değerinin kaybolduğunu düşünüyorum.
SEDA ÇELİK, HİPERAKTİFİM, ENERJİM HİÇ BİTMİYOR
Kendimle ilgili şunu söyleyebilirim. Hiperaktifim, enerjim hiç bitmiyor. Çocukluğumdan beri böyleydim. İnsan ilişkilerine ve beşeriyata çok önem veriyorum. İnsanda ilk baktığım şey, gördüğüm şey insan oluşu, mertebe, mevki benim için sonra gelen şeyler. Çalışkanım. Çalışmayı çok seviyorum. Kendimle yarışmayı çok seviyorum. Çünkü insanın rekabet unsuru kendisiyle ve yapabilecekleriyle olmalı. Kendinizi yendiğinizde başarılı olabileceğinizi düşünüyorum. Hep bir yarış halindeyim ama kendimle. O yüzden hiperaktif bir kişiyim. Hayat doluyum ve neşeliyim. Sizi pek çok özel etkinlik ve protokol sunumunda görüyoruz en son hangi sunumları gerçekleştirdiniz? Sizin için en özeli hangisiydi? Benim tabi ki sektöre başlamam 14 yıl olacak. Çok küçük yaşta çalışmaya başladım. Ekonomi muhabiri olarak başladım. Hep kamera önündeydim ama muhabirlik, haber metni yazma, deşifre, uzun süreler deşifre yapıp, haber hazırlardım. Bunların içinden geliyorum. Dolayısıyla bunlar bana işimde çok büyük kolaylık sağladı. Sahnede toplulukların önündesiniz. Tabi ki ufak tefek hatalar oluyor ama insanın kişiliği ile doğru orantılı olması gerekiyor. Kriz yönetmek gerekiyor ama bütün çalıştığım markalar benim için çok özeldi. Bütün çalıştığım markalarla özellikle temsil ederken çok titiz çalışmalardan geçiyorum. Onların başarı öykülerine çalışıyorum, şirket biyografisine çok dikkat ediyorum. Ben şirketlerinde insanlar gibi olduğunu düşünüyorum. Kişilikleri ve renkleri var. Onların rengini en iyi şekilde temsil etmeye çalışıyorum. Tabi ki insanız kusurlarımız oluyordur mutlaka ama şu güne kadar kusur yaşamadığımı düşünüyorum.
SEDA ÇELİK, KOMİK KAZALARDA BAŞIMIZA GELMİYOR DEĞİL
Mesela bir gün bir etkinlik sunuyorum. 1.90 boyunda, 90 kilo ağırlığında bir adamın üzerime uçtuğunu gördüm.Çünkü oradaki halıya takılmış, benim üzerime uçarak geliyor. Allah’tan ayaklarım yere sağlam basıyor. Bu halimle adamı havada yakaladım. Ya düşseydik yani mesela böyle anlar olabiliyor. Çünkü her şeyden önce insanız, robot değiliz.
SEDA ÇELİK, EN SEVEREK ÇALIŞTIĞIM FİRMALARIN BAŞINDA JOLLY GELİYOR
Ama tabi ki en severek ve zevkle çalıştığım firmaların başında Jolly geliyor. Onlarla çalışırken çok keyif alıyorum. Çünkü dinamikleri çok farklı, yeniliğe çok açıklar. Yeniliğe açık firmalarla daha iyi çalışıyorum. Çünkü ben kendimi devamlı yeniliyorum. Bazen şarkı söyleyerek çıkıyorum, bazen teatral bir şey yaparak çıkıyorum; Kâtibim şarkısıyla, aralarından peçelerle, şemsiye şovu ile çıkıyorum.
SEDA ÇELİK, ÇALIŞTIĞIM FİRMALARIN HEPSİ ÇOK ÖNEMLİ
Çok yakın bir tarihte CNR Holding’in çok güzel bir işiyle onlarla beraber oldum. Onlarda çok muhteşem insanlar. Ben özellikle çalıştığım firmalarla diyaloglara çok önem veriyorum. İkili diyaloglara çok önem veriyorum.Sadece sunmamak gerekiyor. Bence sahneye çıktığında bir iletişim uzmanı olman gerekiyor. İnsanları okuyabilmen gerekiyor, beklentileri çok iyi algılaman gerekiyor.
SEDA ÇELİK, BENİM İÇİN BÜTÜN MARKALAR ÇOK ÖNEMLİ
Adını zikretmediğim çok marka var. Protokol sunumları var. Teknofest vardı. En eğlenceli olanı anlatayım. Teknofest etkinliğini sunacağım. Bir uçak yarışmasını sunacağım. Uçak hakkında en ufak fikrim yok, gövde ve kanat dışında hiç bir şey bilmiyorum. O kadar güzel bir sinerji yakaladık ki işi çok güzel teslim edebildim. O çocukların heyecanından, o çocukların başarıya açlığına, tutkusuna âşık oldum. Çünkü bende başarıya ve tutkuya çok önem veren bir insanım. Tutku yoksa bence başarı yok. Bir de son zamanlarda sesinizin güzelliğine şahit olduk özel bir sunum yaptınız. Ses ile ilgili bir eğitiminiz var mı?Evet var. Benim bütün ailem müzisyen. Anne tarafımda, baba tarafımda tamamiyle müzisyenlerden oluşuyor. Benim çocukluğum biri piyano çalarken, biri Ud çalarken, biri klarnet çalarken geçti. Biri kamış değiştiriyordu, ver dedecim klarnete üfleyeyim diyerek benim hayatım geçti.
Çok dışa dönük bir çocuktum. İnsanlarla iletişimi çok seviyordum. Dolayısıyla genlerde olan bir şey var. Bir müzik kulağı var.Sunucu olma kararını nasıl verdiniz? Hayaliniz miydi? Babam hiç sanata bulaşmamı istemedi. Benim hayat hikâyem çok enteresan. Sunuculuğa başlamam da çok enteresan. Babam benim müziğe bulaşmamı hiç istemedi. Sektörün çok zor olduğunu bildiği için bir baba gözüyle beni korumak istedi. İnsanlar çocuğunu her zaman bir farklı koruyor. Ben evden, babamdan gizlenerek Konservatuar sınavına gittim ve sınavı kazandım.
3 yıl boyunca da şan ve opera eğitimi gördüm. Bu da tabi benim meslekte ki bir avantajım oldu. Sesimi kullanmayı biliyorum, ses perdemi biliyorum, nefes açısından çok büyük artısı oldu.3 Yıl Sonra Konservatuarı Bıraktım Babama ağlayarak gittim, hakikaten çok zormuş dedim. İstanbul Devlet Opera ve Balesi’ni özellikle Opera Sanatçısı Murat Karahan çok iyi yapıyor. Muhteşem işler yapıyor. Ama o dönem Türkiye’de bu sektör biraz sıkıntılıydı. Kadro almak falan çok zordu ve ben maalesef veda ettim.
SEDA ÇELİK, RADYO VE TELEVİZYON, İLETİŞİM BÖLÜMÜ’NÜ KAZANDIM
Sonra babama İngilizcem çok iyi ve “Dış Ticaret” tercih edeceğim dedim. Üniversite sınavına hazırlandım. O zamanlar 11 tane tercih yapıyorduk. 10 tane Dış Ticareti tercih ettim, 1 tane Radyo ve Televizyon tercih ettim. Bu sefer Radyo ve Televizyon, İletişim Bölümü’nü tutturdum. Babamın önüne gittim. Tabi ki ben yine mahcup, babam istiyor ki benim daha masa başı bir işim ve daha düzenli bir hayatım olsun. Ben şu an da hayatımın düzeninden çok memnunum. Ben çünkü çalışmayı çok seviyorum. Babama “Ben Radyo ve Televizyonu kazandım” dedim.Babam seni illa kaçıramayacağız anladım dedi. Bu şekilde serüvenim başladı. Radyo Televizyon Bölümü’nden Bölüm 3.sü olarak mezun oldum. Ben topuklu ayakkabı ile ışık falan yapıyordum. Çok hırslı ve mesleğime tutkuluydum.
SEDA ÇELİK, SUNUCULUK ALANINDA BANA İLK GÜVENEN NESLİHAN ŞENGÜRBÜZ HOCAMDI
Bana sunuculuk alanında ilk güvenen ve gerçekten o ilk ışığı fark eden Rahmetli hocam Neslihan Şengürbüz çok başarılı bir haberciydi. Çok erken bir yaşta kötü bir hastalıktan dolayı kaybettik. Bir gün haber spikerlik dersi vardı. Hocam şöyle dedi; “Aramızda bir tek sunuculuğu Seda yapacak, âşık gibi bakıyor.” Dolayısıyla sahneye çıktığım o dönemde çok heyecanlıydım. Hocam bana “Heyecanlanma, herkesten daha ön planda olduğunu düşün. Herkes 0, ben 1 de ve çık” dedi. İlk özgüveni bana hocam aşıladı.
SEDA ÇELİK, İLK İŞ HAYATIMA NURİ ÇOLAKOĞLU İLE BAŞLADIM
Yine hocalarım beni yönlendirdi. İlk iş hayatıma öyle başladım. Kamera karşısında başladım. Nuri Çolakoğlu ile başladım. Kendisi müthiş bir televizyon duayenidir. Ondan çok şey öğrendim. Benim herkes hocam oldu. Aslında çalıştığım firmalarda hala bana hocalık yapıyorlar. Ben hep öğreniyorum.
SEDA ÇELİK, YAŞAT Kİ YAŞASINLAR
Bu mesleğe başladığımdan beri bir felsefem var: “Yaşat ki yaşasınlar” Önce sen yaşa, sonra onlar yaşayacaklar.Sen seyirciyi gerçek bir samimiyetle selamlamazsan o seyirci seni çok yavan alkışlayacak. İnsanların alkış kıyamet yapması için senin onların yüzüne içten bakıp, onları kalbinle kucaklaman gerektiğini düşünüyorum.Protokol sunumunda dikkat edilmesi gerekenler neler? Sizce protokol sunumunun püf noktası nedir?İşimizin püf noktası “İşini Sevmek”ten geçiyor. Eğer sevmezseniz bu işi yapamazsınız. Çünkü hazırlık aşaması ve arka planı var. Çok ciddi bir hazırlık aşaması var. Ben metinlerimi kendim hazırlıyorum.
Bir başkası hazırladığında çok mutlu olamıyorum. Çünkü benim hitabet şeklim değil. İngilizce ve Türkçe bütün metinlerimi kendim hazırlıyorum. Onun emeği başka bir şey. Habercilikten gelme bir alışkanlık. Çok küçük yaşta mesleğe başladım. Dersinizi çalışmadan bir firmaya, birine röportaja giderseniz bu belli olur. Dolayısıyla dersimize çalışmamız gerektiğini düşünüyorum.Kendinizde bir şeyleri değiştirme imkânınız olsa neleri değiştirirdiniz? Kendimle alakalı en acımasız eleştirmen benim. Bunu itiraf ediyorum. Ben kendimi inanılmaz kritize ederim.
Bunu değiştirmek isterdim. Her şeyin defalarca provasını yapıyorum. Mesela bir hata yaptım. Hata olduğunda sen bunu nasıl yaptın diye kendimle kavga edebiliyorum. Aceleciliğim var. Çok aceleciyim. Herhalde burcumun bir özelliği olabilir, Koç burcuyum. Tezcanlıyım. Çabuk sonuçlansın istiyorum. Çabuk netleşsin ve çabuk sonuca ulaşsın. İnanılmaz tezkanlıyım. 20’li yaşların başlarında tavırlarımda biraz daha sertlik vardı, bunu törpüledim.
Çok daha sert tepkiler veriyordum. Şimdi bunlarla vedalaştım. Başarılı olmak istiyorsanız sertliği bir kenara bırakacaksınız. Sert dallar çabuk kırılır. İlk rüzgârda sert dal çabuk kırılır. O yüzden sertliği bir kenara bırakın, gerek yok.İyi sunuculuğu nasıl tarif edersiniz?İyi bir sunucu öncelikle iyi konuşan, hitabeti güçlü olan ve aynı zamanda iyi bir iletişimci olan kişidir. Çünkü biz insanları onure ediyoruz. Sahnede yaptığımız işi anlatıyoruz. Mesela bir televizyon programı çekerken de aynı şey. Samimiyet bu işlerde çok önemli. Eğer samimi değilseniz insanlar bunu fark ediyor. Taklit etmemek gerekiyor.
Birçok örnek aldığım hocam ve meslek büyüklerim var. Ben meslek büyüklerime her zaman saygılıyımdır. Gazeteci meslek büyüklerime de saygılıyımdır. Çünkü çok ciddi emek veriyorlar. Aslında ben bu işin emekçisiyim. O sebeple üstadlarımıza asla saygısızlık yapmıyoruz, çünkü bu çok önemli bir şey. Mustafa Yolaşan ile tanıştım. Üstadımızdır ve çok eski sunucudur.Çocukluğumuz onunla geçti. Harika Pazarlar ve TRT dönemi. Mustafa Yolaşan’la bir araya geldim ve kalbim yerinden çıkacak gibi oldu. Çünkü işimi çok seviyorum. Üstadımın ellerini öperek gittim, o kadar çok mesleğimi seviyorum.
SEDA ÇELİK, MESLEKTAŞLAR BİRBİRLERİNİ SEVMEZLER
Her sektörde olduğu gibi çok fazla sunucu var. Başarılı işlere de imza atan arkadaşlarımız var. Özellikle şu yanılgı var. Meslektaşlar birbirlerini sevmezler. Bence sevmeliler. Çünkü pazar, sevmemizi gerektiren bir pazar. Etkinlik sektörüne yönelik konuşursam, hepimiz bu geminin birer insanıyız. Hepimiz bu gemiden evimize ekmek götürüyoruz. Dolayısıyla insanlar kendi çapında bir şeyler yapıyorlar, emek veriyorlar. Ben insanların verdiği emeğin arkasından konuşmayı hiç bir zaman sevmedim. Her zaman önüme bakmayı tercih ediyorum. Çok da aralarında dost olduğum sunucu arkadaşım var. Sohbet ettiklerim var. Birlikte çalıştığım insanlar da var. Ben hakikaten pozitif bakıyorum.Mesleğe ilk adım attığınızda İdolünüz Kimdi?Benim yabancı bir idolüm vardı.
Ben biraz show seviyorum. İşin biraz eğlence kısmına da değinmek istiyorum. Mesela bir sunumu yaparken samimiyet önemli, eğlence önemli, insanları güldürebilmek önemli. İnsanları güldürmüyorsanız, etkinlik sonrası o güleryüzler yoksa mesaj yerine ulaşmamıştır. Önce yüzlere bakacaksınız, göz kontağı benim için çok önemli.Benim idolüm Oprah WinfreyÇok beğeniyorum, gerçek bir iletişim üstadı olduğunu düşünüyorum.
Çok güçlü bir kadın olduğunu düşünüyorum. Hayatındaki zorluklarla inanılmaz şekilde başa çıkıp, bu noktalara gelmek çok zor. Özellikle Amerika gibi bir yerde, zenci bir kadının böyle bir başarısı tartışılmaz. Muazzam bir hayat öyküsü var. Ailesi tarafından tacize uğrayan bir kadın bunlarla mücadele edip, Oprah Winfrey yapmak gerçekten kolay değil. O yüzden benim idolümdür. İletişim tarzını çok severim.
SEDA ÇELİK, TÜRKLERDE DE İDOLÜM GÜLGÜN FEYMAN
Kendisiyle çok küçük yaşta tanıştım, çok severim, inanılmazdır. Konuşurken sizin Türkçenizi düzeltir. Benim 20’li yaşların başında tanıştığım insanlardan bir tanesiydi.İdol olarak aldığım iş kadınları varLeyla Alaton’u çok beğeniyorum. Mesleki anlamda çok başarılı isimler var. Gelmiş geçmiş çok isimler var. Annemin söylediğine göre, Zeynep Kutgün varmış TRT’de. İnanılmaz bir sunucuymuş. Annemin zikrettiği isimlere de çok dikkat ediyorum, hayat hikâyelerine bakıyorum. Ama benim şu anda idolüm Oprah Winfrey.
Diyeceksiniz ne kadar yüksekten attı ama gerçekten benim için başka bir şey.Sunuculuğun dünyadaki stresli mesleklerden olduğu ifade ediliyor. Sizce böyle mi? Spikerliğin stresli yanları neler? Bunu aşmak için neler yapıyorsun?Ben spor yapıyorum. Ben güne çok erken başlıyorum. 06:00’da uyanıyorum.Öncelikle yaşamıma şükrederek güne başlıyorum. Bu işin getirisi stres bunu değiştiremeyiz. Biz bu stresle yaşamak zorundayız. Sahne öncesi gerilimler, hazırlık aşamaları, son dakika gelişmeler, kriz yönetimleri gibi konuları artık aşmamız gerektiğini düşünüyorum. Bununla yaşanmaz.Ben olaylara şöyle bakıyorum; çok seviyorum, aşığım, vazgeçemeyeceğim dolayısıyla bu bunun getirisi. Hayatın hep güzellikler getirdiğini düşünmüyorum, tabi ki iniş ve çıkışlar var. Bu da işimizin cilvesi ve bu şekilde kabul ediyorum.
Ben seçtim bu hayatı ve hiç kimse beni zorlamadı. Mesleğimi ve işimi ben seçtim. İşimi seviyorum. Dolayısıyla streste bunun getirisi olsun. Başımızın üzerinde yeri var.Boş zamanlarınızı nasıl değerlendiriyorsunuz?Dinleniyorum. Benim ikili bir koltuğum var, oraya geçer kitap okurum. Hep bir şeyler okurum. Okumanın insanın ufkunu açtığını düşünüyorum. O kitaplara dokunmak çok çok önemli. Alışveriş yapmayı her kadın gibi çok severim. Alışveriş benim için bir kardiyo diyebilirim.Aileme çok önem veririm. Aileme çok bağlı bir karakterim var. Ailemle vakit geçirmeyi, ailemle yemek yemeyi çok seviyorum. Sevdiğim diziler var onları izliyorum. Yabancı diziler var. Ama Pazartesi günleri saat 20:00’de hiçbir şekilde bana telefon gelemez, ben biraz “Çukur” cuyum.
Çok başarılı buluyorum. Aras Bulut İynemli’nin de hayranıyım.En son okuduğunuz kitap hangisi?Ben hep iş ve iletişimle ilgili kitaplar okuyorum. En son okuduğum kitap İlber Ortaylı. İlber Ortaylı’nın “Hayatta Nasıl Daha İyi Kararlar Alınır?” kitabını vakit buldukça okuyorum. Ben uykuya dalmadan önce mutlaka 5 sayfa okuyanlardanım.Başarının arkasında ne yatıyor?Hepimizin bir hayat hikâyesi var. Hepimizin bir var olma savaşı var. Benim için bir şeyleri yenmekti. Kendinizle ilgili bir şeyleri yendiğinizde, kendinizle ilgili sorunları çözmeniz gerekiyor. Bana 17 yaşında adımı bile sorduğunuzda söyleyemeyen çekingen bir kız çocuğuydum. Benim aslında olmaktan en mutlu olduğum yeri bulma serüvenim oldu.
Ben Olmaktan En Hoşnut Olduğum Yerdeyim İnsanların gözünün içine bakıyorum, inanılmaz bir insan sevgim var. Bu işi kaldırabilecek bir enerjim var. Yorulsam bile gülümsemeye devam ediyorum. Beni çok asık suratlı göremezsiniz. Kırk yılda bir falandır, çok büyük bir şey olması gerekiyor ya da bir insanın kalbini kırmam gerekiyor, bu da mümkün değil. Kimseyi kıramam. Başarımın sırrı “Kendim”...Seni farklı kılan ne?Benim önüme çay getiren insan bile benim için çok kıymetlidir. Çünkü benim oradaki çay ihtiyacımı karşılıyor. Yani insanların gönlünü kazanarak ayrılıyorum. Ulaştırmasından her zerresine kadar insanların gönlünü kazanarak. İnsanların gönlünü kırmamak gerekiyor. Çünkü biz bu dünyadan hiç bir şey alamadan gideceğiz. Benim yaşam felsefem bu o yüzden yapabileceklerimin limitini zorluyorum. İşimle mutluyum, işimi seviyorum.
Çok enerjik, hayat dolu ve sevgi dolusun. Bu sevgiyi hak eden birileri var mı hayatında?Hangimiz sevmedik çılgınlar gibi. Tabi ki sevmişimdir. Hepimiz bir kalp taşıyoruz. Hayatıma insanlar girmiştir. Onlar bende iz bırakmıştır. Ben ikili ilişkilerde vefaya çok önem veriyorum. Şimdiki dönemde vefa duygusunu çok yaşayamıyoruz. İnsanlar birbirinden ayrılıyorlar ve onca güzel şeyi paylaşıyorlar. Bunun üzerine arkalarından konuşmadıkları şey kalmıyor.Hani o güzel günlerin hatırına biraz sussak, biraz hatıraya saygı göstersek.
Saygı olmayan bir ilişkide ben yer alamıyorum. Benim en ince çizgim.İşime, hayat duruşuma, felsefeme ve çevremdeki insanlara saygı göstermeyen bir insanla benim aynı masada oturmam, dost olmam ve özel bir ilişki yaşamam mümkün olmuyor. Dolayısıyla işime saygısı olması, kendine saygısı olması ve özgüveninin çok sağlam olması gerekiyor.Toplum içerisinde insanlarız. Özgüven ikili ilişkilerde çok önemli. Çok iyi insanlarla tanıştım, çok iyi dostluklarım da oldu.
SEDA ÇELİK, HAYATIMDA KİMSE YOK
Bütün samimiyetimle şunu söyleyebilirim şu an da hayatımda hiç kimse yok. Bu benim tercihim çünkü çok yoğun bir hayat yaşıyorum. Bir gün oradayım, bir gün buradayım. Ailemi akşamdan akşama görebilecek bir pozisyondayım. Bazen akşamları da göremiyorum. Dolayısıyla bir insanın benimle mutlu olabilmesi için bazı konularda fedakâr olması gerekiyor. Hayatımda biri olsa zaten siz bilirdiniz.Kıskanılıyor musunuz?Bilmem var mıdır acaba kıskanan? Ben radikal bir şekilde ben seni kıskanıyorum diyen biriyle karşılaşmadım. Ama yapı olarak da kıskanç bir insan değilim. O kadar haris hırslarım yok. Hırslıyım ve tutkuluyum ama işime karşı bir tutkum var. En iyi şekilde yapmak için kendimi çok zorluyorum.
SEDA ÇELİK’İ SUNUCU OLARAK SAHNEYE ÇIKARMAK ZOR MU?
Neden zor olsun ki? İş ve ulaştıracağımız mesaj güzel olduktan sonra benim gönüllü çalıştığım STK projelerim dahi var. Çorbada bir tuzum olsun diye insanlara destek olmayı çok seviyorum. Öyle korkulacak bir şey yok, benim telefon numarama ulaşmak çok kolay. Duvarları olan bir insan değilim, sadece insan ilişkilerinin menşeini biliyorum. Öyle çok duvarları olan, burnundan kıl aldırmayan bir insan değilim. Sadece benim için işin çok iyi hazırlanılmış ve çok iyi olması gerekiyor. İş güzel olmazsa ben o yemekten tat alamıyorum. Ben inanırsam her şeyi yaparım, inanırsam o yolda o insanla yürürüm. İnanmam gerekiyor. Dolayısıyla insanların o ulaşılmaz tavırlarını da hiç sevmem, hiç hoşlanmadığım bir şeydir. Çünkü herkesle selamlaşan ve herkese özellikle kendini mutlu hissetmesi için çabalayan bir insanım. Benim için nezaket çok önemli.Önünüzde planlanmış sunumlar var mı?Bir protokol sunuculuğu gerçekleştireceğim. Bir siyasi parti liderini ağırlayacağız.
Çok keyif alacağım işlerden bir tanesi. Birçok renge bürünebiliyoruz. Özellikle sanatçıların ve sunucuların çok fazla kendi renklerini belli etmemeleri gerektiğini düşünüyorum. Bizler bazı konularda nötr kalmalıyız. Çünkü her renge bürünebiliyoruz. Bizler profesyoneliz. Her rengi taşımamız gerekiyor. Eğer tamamiyle belirli bir renge bürünüyorsanız o renk sizde olmayabiliyor. Olabildiğine nötr kalmak gerektiğini düşünüyorum. Ben son derece nötr yaklaşan bir insanım. Ben iyi hissettiğim her yerde varım.Gelecekle ilgili projeleriniz neler?Benim özellikle yapmak istediğim sektörel bir televizyon projesi var. Yapımcılığını ve sunuculuğunu tamamen kendim üstlenmek istediğim bir proje ve televizyon ekranlarında böyle projelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum.
Çok dramdan, çok radikal hayat öykülerinden oluşan bazı programları şaşkınlık içerisinde izliyorum. O kadar radikal şeyler oluyor ki insan ne oluyor diyor. O yüzden bunlardan uzaklaşarak bilgi odaklı, gençlerin çoğunlukta olduğu bir proje hedefliyorum. İstanbul Üniversitesi’nde güzel bir seminer verdim. Çocukları takdir ediyorum. Çünkü Üniversite öğrencilerine bir seminer vermek çok zor. Bir şeyden hoşnut olmadıklarında sizin üzerinize oynayabiliyorlar. Çok cesur bir gençlik geliyor. Bizden sonraki kuşak olan Z kuşağından bahsediyorum. Çocuklar bilgiye aç ve ellerinden tutacak, onları motive edecek insanlara ihtiyaçları var. Çünkü kararsız ve biraz da karamsarlar. Ne yapacaklarını bilmiyorlar, işsizlik vb. çok konu var.Genç Kitlenin Şu Andaki En Büyük Sorunu İşsizlikSektörün içerinde varsam dile getirmem gerekiyor. Ülkemizin en önemli sermayesi gençler.
Ekonominin güçlenmesi gençlerden başlıyor. Gençlerin her zaman önünün açılması gerektiğini düşünüyorum. Dolayısıyla ben televizyon projemde genç kitleyle hareket etmek istiyorum. Hayata geçirebilirsem gençlerin hırsı ve tutkusuyla ilerleyeceğiz.Klasik CEO Duruşunu Yerle Bir Edecek Bir Meslek Geliyor Yıldız Teknik Üniversitesi’nin bir ödül törenini sundum. İnanılmaz yaratıcı, kreatif ve idealistler. Artık klasik CEO duruşunu yerle bir edecek bir meslek geliyor. Dünyaya baktığınızda klasik CEO anlayışı başka bir yöne kaydı. Steve Jobs, Elon Musk’a bakın inanılmaz rahat karakterler ve inanılmaz kreatifler. Bu insanlar tamamiyle beyin odaklı insanlar. Bizim ülke olarak bence beyine ve fikre yatırım yapmamız gerekiyor. Böyle bir sosyal mesaj vermek istedim.
Kadın İstihdamı ve Kadın Girişimciler hakkında ne düşünüyorsun?Genel bir kanı var. “Kadın kadının düşmanıdır” Bizim toplumumuzun en sevmediğim cümlesi bu. Benim bu cümleden saç telimden bütün bedenime kadar tüylerim diken diken oluyor. Kadın kadının düşmanı olmamalı. Bu ülkede kadın cinayetleri var, bu ülkede kadınlar işkence görüyor. Maalesef ki güvendikleri insanlar tarafından bunu yaşıyorlar. O yüzden kadın istihdamı ve eğitimine çok önem veriyorum. Gönüllü destekçisiyim ve her zaman kadınların yanındayım. Siyasi partilerde kadın kollarıyla bazen destek veriyorum, onların çalışmalarında aktif olarak yer alıyorum. STK’lar ile de çalışıyorum. İnanılmaz güzel çalışmaları var. Bunları çok takdir ediyorum. Ama tabi ki nereye kadar yetmiyor.
Yönetim Kurullarında Daha Çok Kadın Görmek İstiyorumYönetim Kurullarında daha fazla yönetici kadın görmek ve yönetim kurullarındaki kadın sayısı artsın istiyorum. Türkiye’nin başarılı kadınlara ihtiyacı var.Annelikte Çok Özel MertebeAnne olmakta bir kadın için çok çok önemli ama tabi ki başarı da çok önemli. Bence anneler başarılı okursa, bu ülkenin evlatları daha da başarılı olacak. Anne olunca çalışılamaz algısını yıkmak gerekiyor. Bir top modelin bebeğini emzirirken defileye hazırlandığı bir fotoğrafını görmüştüm. Yani anne olmak yapacaklarınızı engellemez. Ben çocuk oldu evde oturup, çocuk bakıyorum diyenlere çok kızıyorum. Bence böyle olmamalı.Tabi ki çocuğun anneye ihtiyacı var ama bizler kadın fıtratı dolayısıyla erkeklerden bir tık daha üstünüz diye düşünüyorum. Her yere bölünebiliyoruz, anne olabiliyoruz, eş olabiliyoruz, başarılı olabiliyoruz, her şeyi kadın olarak yapabiliriz. Yeter ki el ele verelim, kadınlar birbirinin gözünü oymasın.
Kadınlar birbirini desteklesin, bu ülkenin buna çok ihtiyacı var. Ben başarılı bir kadın gördüğümde avuçlarım patlayana kadar kalbimle alkışlamak istiyorum. Kadınlar çocukta yapar, kariyer de, güzel yemekte yapar. Küresel ısınmayla karşı karşıyayız. Aynı zamanda Toprak Dede Hayrettin Karaca’yı kaybettik. Bir milyar meşe derdi, ağaçlara sarılırdı, ağaç dikmemiz gerektiğini vurgulardı. Çevre ve doğayla ilgili de görüşünü alabilir miyiz?Bende ağaçlara sarılan bir insanım. Yürüyüşe çok çıkarım. Sabahları müsait olduğumda en sevdiğim şey tabiatta yürüyüş yapmak. Çünkü tabiatın bir mucizesi var. Siz baktığınızda tabiatta müthiş bir denge unsuru görüyorsunuz. İnsanların yarattıkları dengesizliğin çok dışında bir denge var. İki ağaç birbiriyle kavga ediyor mu? Etmiyor, çünkü onlar uyumlu şekilde aynı toprağa tutunmayı biliyorlar.
Mesela Sonbaharda yaprağını döküyor ve Baharda tekrar açıyor. Bu hayatın inişi çıkışı demek. Yani bizim kayıplarımız da oluyor fakat o kayıplardan sonra kazançlar da oluyor. Öncelikle Hayrettin Karaca’ya Allah’tan rahmet diliyorum. Türkiye için çok büyük bir değerdi. Türkiye için ve doğa için yaptıkları çok çok önemli. Arkasında çok güzel bir nesil bıraktı. Bizler onun öğütleriyle büyüyüp, yetiştiğimiz için tabiata ve doğaya saygılı bir insan topluluğu olduk.