SANATINI SÜRDÜRECEK GENÇLERİ ARIYOR

"Şair Sefil Döndü" mahlasıyla şiirler yazan 68 yaşındaki Döndü Akdemir, kök boya kullanarak hazırladığı iplerle dokuduğu el sanatı eserlerini, öğretebilecek gençler arıyor

TURİZMİN SESİ


Yozgat'ın Sorgun ilçesi Çaşözü köyünde "Şair Sefil Döndü" mahlasıyla şiirler yazan 68 yaşındaki Döndü Akdemir, 8 yaşından itibaren öğrendiği, kök boya kullanarak hazırladığı iplerle dokuduğu el sanatı eserlerini, öğretebilecek gençler arıyor, kendisine imkan verilmesini istiyor.

Döndü Akdemir yaptığı açıklamada, artık yaşlandığını, bilgi ve birikimini gelecek nesillere aktarabilmek için gençlere eğitim vermek istediğini belirterek, ancak çağrılarına bugüne kadar istediği yanıtı alamadığını söyledi. Akdemir, Kaymakamlık ve bazı hayırseverlerin desteği ile evinin bahçesine yaptırmakta olduğu iki katlı binanın bir katını el sanatı ürünleri sergilemek üzere müze yapacağını, üst katını ise ziyarete gelen konukların kalabilecekleri bir alan olarak kullanacağını ifade etti.

Binanın bitirilmesi için yardım isteyen Döndü Akdemir, dokuma eserleri görebilmek için Türkiye'nin değişik bölgelerinden, yurt dışından insanların geldiğini, özellikle üniversite hocaları ve öğrencilerinin bu sanata çok meraklı olduğunu söyledi. Akdemir, eskiden çok sayıda insanın yaptığı bu sanatı art ık kimsenin yapmadığı gibi, bilen insan sayısının da çok azaldığını, gelecek nesillere bu sanatı aktarabilmesi için köyünde kurs verebilmek için yardım beklediğini de sözlerine ekledi.

"AÇIK HAVA MÜZESİ"
Yozgat'ın Sorgun ilçesi Bahadın Beldesi'nde ise 82 yaşındaki emekli öğretmen Arif Baş, 1994 yılından itibaren oluşturmaya başladığı yok olmaya yüz tutan otantik, folklorik eserleri, evinin bahçesinde kurduğu kişisel "Açık Hava Müzesinde" sergileyerek, gelecek nesillere ulaştırmaya çalışıyor. "Anne babalarımızın emeği, atalarımızın emeği araçların döneminin bittiği, yok olduğu sıralarda ben bu müzeye başladım" diyen Arif Baş, bu eserlerin bilinmesini, kaybolmamasını, unutulmamasını istediğini söyledi.

Bir gün, yarısı toprağa gömülü bir demirci kör üğü gördüğünde müzecilik fikrinin ortaya çıktığını anlatan Baş, 1994 yılından itibaren kaybolmaya yüz tutan birçok eşyayı, eserleri bazılarını para karşılığın da, bazılarını da parasız edinerek, müzeyi oluşturmaya başladığını belirtti. Emekli öğretmen Arif Baş, şöyle konuştu: "Bir kepçe, bir şapşak, bir isli idarenin kıymetini bilmiyordu insanlarımız. Ben toplamaya başladıkça ortalığa da bir telaş düştü, 'vermiyorum' dediler, 'bana da lazım' dediler.

Onları da parasıyla sağlamaya çalıştım, bu günkü hale getirebildim. Yıllardır aşımdan, işimden arttırarak başladı m, devam ettiriyorum ve mutluluk duyuyorum. 143 eser var, eski bakır kapları sayacak olursak 160'ı buluyor. Bu eserlerin tamamına yakını bir zamanlar, günlük yaşamın vazgeçilmeziydi. Şimdiki nesil bunların çoğunu bilmez, tanımaz. Herkes bilsin istiyorum, gelecek nesillere miras kalsın."