SANATÇILAR ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYSUN

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, sanatçıların bir adım öne çıkmalarını istediklerini ifade ederek, "Sanatçılarımız, engin yürekleriyle ülkemizin meselelerine el atsınlar, elini taşın altına koysunlar Bunu arzuluyor, bunu diliyoruz dedi

TURİZMİN SESİ


Zira sizin türkü ve şarkılarınız, sağır duvarları aşacak güce sahiptir" dedi. Başbakan Erdoğan, İstanbul Çalışma Ofisinde kahvaltıda sanatçılarla bir araya geldi. "Böyle güzide bir toplulukla bir araya gelmekten çok büyük bir heyecan ve memnuniyet duyduğumu özellikle ifade etmek istiyorum" diyerek konuşmasına başlayan Erdoğan, "Bu ülkenin, bu milletin bu toprakların sesi nefesi olmuş, neşemizi ve kederimizi gönül lisanıyla tercüme ederek kitlelere ulaştırmış, böylesine seçkin topluluğa, sanata dair alımlı ve teorik cümlelerle hitap etmeyi açıkçası gereksiz görüyorum" ifadesini kullandı.

Sanatın ve sanatçının toplumun sorunlarıyla ve ülkenin düzeniyle olan ilişkisini de irdelediğini belirten Erdoğan, "Merhum Necip Fazıl, 'Arı bal yapar, ama balı izah edemez' demiştir. Siz değerli sanat insanlarının ülkemizin ve milletimizin her türlü sorununun, sıkıntısının yüreğinizin derinliklerinde hissettiğinize şüphem yok" dedi. Başbakan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Nitekim gönül pınarınızdan çağlayan nağmeler, esintiler, şarkı olarak, türkü olarak farklı farklı sanat normlarında en güzel şekilde tezahür ediyor.

Bugün burada bulunan siz değerli sanatçılarımız, ürettiğiniz son derece kı ymetli eserlerle zaten duygularınızı tarihe kayıt düşecek şekilde ortaya koydunuz, koymaya da devam ediyorsunuz. Söz uçar yazı kalır derler. Ama bu topraklarda söz, sezgiyle ve duyguyla kaynaştığı zaman bin yılların ötesine ulaşacak bir kudrete kavuşur. Şair Baki, en güzel şekilde ifade etmiştir: 'Avazeyi bu aleme Davut gibi sal, baki kalan bu kubbede hoş bir sada imiş'." Recep Tayyip Erdoğan, sanatçıların ait olduğu toplumun aynası olduğ unu ifade etti ve sözlerini şöyle sürdürdü: "Ve sanat eseri hiç şüphesiz sanatçının nefes alıp verdiği toprakların rengiyle, kokusuyla, diliyle ve elbetteki duygusuyla yoğrulmuştur. Türkülerimizin, şarkılarımızın, bestelerimizin ve güftelerimizin sözleriyle ifade ettikleri anlamlarının çok ötesinde duygusal bir içerik taşıdıklarını hepimiz biliyoruz. Sanatçı bir açıdan da başkalarının diyemediklerini, söyleyemediklerini, izah edemediklerini, tarif edemediklerini duygularıyla anlatabilen kişidir. Sanatçı, insanların kavrayışından çok gönlüne hitap eder. Sözünü de, bestesini de gönülden söyler.

Onun içindir ki sanatçıyla ait olduğu toplum arasında görünmez bir gönül bağı vardır. Sanatçı, siyasetin ve sokağın günlük diliyle asla yetinmez. Zira sanatçı, söz sanatının uçsuz bucaksız bahçelerinde gezinirken kimsenin göremediği çiçekleri görebilir ve onları bir buket halinde topluma sunabilir. Bir sanatçının yüreğinden dökülen tek bir dize yaşanmış olanları ve yaşananları başka bir söze mahal bırakmayacak şekilde, derecede izah etme gücüne sahiptir." Sanatçıların, toplumun sadece hüznünü değil, kardeşliğini, dostluğunu, bütünlüğünü, geçmişini ve kaderini tek bir dizede, tek bir türkü ve şarkı kıtasında tüm çıplaklığıyla ortaya dökülebildiğini anlatan Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti: "Bu ülkenin bütün türküleri, şarkıları, bu toprakların her şeyini, fakat her şeyini yansıtacak kadar güç ve bilgelik taşıdığına bütün kalbimle inanıyorum. İşte onun için buna sanatçı duyarlılığı diyoruz.

Onun için sanatçılar ımızın bir adım öne çıkmasını istiyoruz. İşte onun için sanatçılarımız, engin yürekleriyle ülkemizin meselelerine el atsınlar. Ellerini taşın altına koysunlar. Bunu arzuluyor, bunu diliyoruz. Zira sizin türkü ve şarkılarınız, sağır duvarları aşacak güce sahiptir.Sizin ezgileriniz, kalplere, gönüllere ulaşabilecek yeteneğe sahiptir. Sizin samimi çığlığınız, içten gelen haykırışınız, buzulları eritecek, Ferhat gibi dağları delerek Şirin'e ulaşacak etkiye sahiptir. Sizin dudaklarınızdan ve kalplerinizden çıkan o sıcacık ezgiler, taşlaşmış yüreklere, duygusuz bedenlere, susuz kalmış çöllere nüfuz edebilecek kudrete sahiptir."