Osmanlı rüyası hayata geçiyor

Tarihi yarımadada, Ayasofya’nın yanı başında, Topkapı Sarayı’yla iç içe Soğukçeşme sokağında modern detaylarla süslü bir Osmanlı rüyası hayata geçiyor; “Hagia Sophia Mansions”

TURİZMİN SESİ

Tarih ve stili bir araya getiren, konaklamanın yeni adı Hagia Sophia Mansions ile ziyaretçiler, zamansız tasarım ve lüksün birlikte hayat bulduğu sıra dışı bir deneyim yaşayarak tarihi yarımadanın ruhunu keşfedecekler. Keskin Holding’in yatırımıyla binlerce yıllık tarihi günümüze taşıyan proje, eşsiz konumuyla tek adımda medeniyetler arasında büyülü bir yolculuk vadediyor. 19. yüzyıldan itibaren Osmanlı elçilerinin evleri olarak kullanılan Ayasofya’daki konakların restore edildiği Hagia Sophia Mansions, ziyaretçilerine unutamayacakları ve tekrar tekrar deneyimlemek isteyecekleri büyülü bir serüven yaşatmaya hazırlanıyor. 
 
Lüksün ve sanatsal çizgilerin göz alıcı birlikteliğinden ilham alarak restore edilen 21 konak, dünyanın en etkili mimarlarından biri olarak kabul edilen Martyn Lawrence Bullard imzasını taşıyor. Türk markalarının projenin her etabında kullanıldığı ve yine yerli sanatçıların projeye özel ürettiği özgün sanat eserlerinin yer aldığı konaklar; Türk, Osmanlı, Roma ve Fas etkileriyle tasarımın güçlü algısını yansıtıyor.  Tüm süit, standart ve villa tipi odaların tasarımlarının birbirinden farklı olduğu Hagia Sophia Konakları’nda, altısı özel kullanım için tasarlanmış müşterek oturma odaları ve özel yemek odasıyla, toplamda 39 oda, 36 suit ve bir özel villa yer alıyor.  Mavi, gri ve Türk kırmızısı odalarda, el emeğiyle, kalem işi süslemelerle zenginleştirilmiş yataklar ön plana çıkıyor. 
 
OSMANLI RİTÜELLERİ TARİHİ SPA İLE YENİDEN CANLANIYOR
Hagia Sophia Mansions’ın 2000 yılı aşan geçmişe sahip Roma sarnıçları arasında yer alan ve sadece Hagia Sophia Mansion’ın konuklarına hizmet verecek özel SPA ise bugüne kadar deneyimlemediğiniz bir Osmanlı ritüeli sunuyor. Lüks SPA bünyesinde birden çok hamam, bir sauna ve de bir özel SPA süiti yer alıyor. 
 
Hagia Sophia Mansions'da oda fiyatları 400 Euro’dan başlıyor.
 
YEME-İÇME DANIŞMANLIĞI EMRE ERGANİ’YE EMANET
Hagia Sophia Mansions, sadece tarihsel değil, aynı zamanda ‘damak hafızasında’ unutulmayacak tatlar bırakacak bir gastronomi yolculuğu vadediyor. Projede her biri farklı konsepte sahip restoranların yeme-içme danışmanlığını 30 yıldır sektörde birçok başarılı mekana damgasını vurmuş ünlü işletmeci Emre Ergani yapıyor.
 
Hagia Sophia Mansions Restaurantları:
 
Yeşil Ev:
1800’lerin sonunda Osmanlı Tekel Başmüdürü Şükrü Bey için inşa edilen İstanbul’un ilk 4 katlı ahşap konaklarından Yeşil Ev, modern Türkiye’nin ilk “brasserie”si ve butik oteli olma özelliğine sahip.  Otel kısmı ağustosta ayından itibaren yerli ve yabancı turistleri ağırlamaya başlayacak olan Yeşil Ev’in, tarihin izlerini taşıyan gizli bahçesi ise İstanbul’un ruhunu en güzel şekilde yaşamak isteyenleri ağırlamaya başladı. Yeşil Ev, geleneksel lezzetleri bugünün tatlarıyla harmanlayan menüsü, ev yapımı şerbetleri, kahve çeşitleri, tatlıları ve nargile menüsüyle sofistike bir “Eski İstanbul” deneyimi vadediyor.  Yeşil Ev, restorasyonuyla kazandığı ‘Europa Nostra’ Ödülü’yle ayrı bir önem taşıyor.
 
Sarnıç Restaurant:
Bizans döneminde inşa edilen bir su sarnıcı içinde yer alan ve adını bu sarnıçtan alan  Sarnıç Restaurant, konuklarını İstanbul’un ihtişamlı tarihine uzanan bir lezzet yolculuğuna çıkarmaya hazırlanıyor. Dünyanın en etkili mimarlarından biri olarak kabul edilen Martyn Lawrence Bullard imzasını taşıyan Sarnıç’ın mutfağı ise; Nobu Miami Beach’ten gelen, Uzakdoğu ve dünya gastronomi dünyasının usta ismi Ronnie Jariyawiriya’ya emanet. Odağına Türk mutfağını alan Sarnıç’ın menüsü, dünya mutfağından Fransız gastronomisinin etkisiyle hazırlanan seçkin lezzetlerden oluşuyor. Sarnıç’ı dünyanın en önemli restoranları arasında görmeye hazır olun. Emre Ergani, Sarnıç’la Türkiye’ye ilk Michelin yıldızını kazandırma konusunda oldukça kararlı.
 
Brasserie Turc: 
Bir yanında Ayasofya diğer yanında Eski İstanbul’un yer aldığı benzersiz konumu ve şiirsel panoramasıyla Brasserie Turc; Yaratıcı Şef David Shipman yönetiminde, bir brasserie’nin olmazsa olmazları ile geleneksel Türk yemeklerini bir arada yorumluyor. Tasarımını Martyn Lawrence Bullard’ın yaptığı mekanın yeme içme konsepti de yine Emre Ergani’ye ait.
 
The Sophia
Soğuk Çeşme Sokak’ta İstanbul’un vazgeçilmez kahve kültürünü canlandırarak, ziyaretçilerini çağdaş bir yolculuğa çıkarmaya aday The Sophia, Ayasofya ve Topkapı Sarayı ile yan yana tarihi bir atmosferde günün koşuşturmacasını yavaşlatan, huzurlu saatler vadediyor. Atıştırmalıklar, dondurma çeşitleri ve tatlılar, kahve keyfini tamamlıyor.
 
Lobby Tea Room
Dekorasyonunda 18. Yüzyıl ortası İstanbul’unu betimleyen ve elle çizilmiş manzara fresklerinin yer aldığı Lobby Tea Room, Hagia Sophia Mansions misafirleri için şık ve keyifli bir buluşma yeri olarak ön plana çıkıyor.