MUTFAĞIMIZ MEKANLARIMIZIN AYNASIDIR

TUROB Başkanı Timur Bayındır, “Gıda güvenliği denetiminin, son noktadan önce, ilk noktalara inilerek denetlenmesi lazım”

TURİZMİN SESİ


Turistik Otelciler, İşletmeciler ve Yatırımcılar Birliği (TUROB) Başkanı Timur Bayındır, “Mutfaklarımız, mekanlarımızın aynasıdır. Gıda güvenliği için biz otelciler ve turistik lokantalar, alışverişlerimizi mümkün olduğunca, bilinçli ve kontrollü yapmaya çalışıyoruz. Ama, bunu tek başına bizim yapmamız, bizim denetlememiz veya devletin bizi denetlemesi kafi değildir. Zira, bizler, aldığımız sebzelerin veya diğer gıda maddelerinin, tarlada ne şekilde yetiştirildiğini, fabrikalarda hangi koşullarda işlendiğini bilemeyiz. Dolayısıyla, gıda güvenliği denetiminin, son noktadan önce, ilk noktalara inilerek denetlenmesi lazımdır” dedi.

Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından, 2009 yılının 'Gıda Yılı' ilan edilmesiyle birlikte başlatılan 'Güvenilir Gıda Güvenilir Yaşam' kampanyası çerçevesinde, Gıda Güvenliği Derneği (GGD) koordinatörlüğünde, Uluslararası Gıda Güvenliği Kurumu'nun desteğinde, ülkemizdeki derneklerin işbirliğiyle, 1.Gıda Güvenliği Kongresi, 4 Aralık tarihinde, Harbiye Askeri Müze ve Kültür Sitesi'nde düzenlendi. Panelin hijyen sponsoru olan Ecolab firması, kongre sırasında, sektördeki hijyen bilincinin arttırılması konusunda yapmış oldukları eğitim çalışmaları ile sosyal sorumluluk projelerini katılımcılarla paylaştı.

Kongre programında gerçekleşen 'Turizm ve Gıda Güvenliği' konulu panele konuşmacı olarak; Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü'nden Enver Öncü, TUROB Başkanı Timur Bayındır, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Necla Aran, İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Selma Türkay, Cook İn Life'den Maximilian Thomae, Feriye Lokantası'ndan Vedat Başaran, TURYİD'den Bülent Aydın, Ecolab Avrupa'dan Karin Noltig, Ağırlama Hizmetleri Teknoloji ve Yönetim Enstitüsü- Amerika'dan Dr.O.Peter Snyder katıldı.

TUROB Başkanı Timur Bayındır konuşmasına şöyle devam etti:
“İnsanların, gıdadan vazgeçme şansları yoktur. Çünkü, beslenmezler ise, yaşayamazlar. Dolayısıyla, ister evlerinde, ister gittikleri yerde, gıda alma mecburiyetleri kaçınılmazdır. Gıda güvenliği ve sağlıklı gıdaların tüketilmesi, 'sağlıklı yaşam' için önemli ve hassas bir konudur. Turizmde ise, gıda güvenliği çok daha mühimdir. Unutulmamalıdır ki bu yıl, 26 milyona yakın turisti, ülkemizde misafir edeceğiz.

Bu rakam, Türkiye nüfusunun, ortalama 3/1'i demektir. Sahip olduğumuz tarihi ve kültürel zenginliğimiz, doğal güzelliğimiz ve turizm çeşitlerimiz ile yakın gelecekte 50 milyon turist sayısına ulaşmayı hedefliyorsak, MÜŞTERİ MEMNUNİYETİ şarttır. Çünkü, farklı bir şehre veya farklı bir ülkeye giden bir turistin tek dileği, evlerindeki gibi güvenli, huzurlu ve sağlıklı bir şekilde ağırlanmak istemesidir. Misafirlerimizin başına gelebilecek en küçük kötü bir hadise, yapılan bütün çabaları sıfıra indirecektir. Vermeye çalıştığımız, müşteri memnuniyetini de, memnuniyetsizliğe dönüştürecektir.

Bu da, bugüne kadar yapmaya çalıştığımız, tanıtım ve piar çalışmalarımıza, 'büyük darbe vurmak' anlamına gelecektir. Bizlere düşen en önemli görev, misafirlerimizi en sağlıklı ve hijyenik şekilde beslemek, konaklamasını sağlamak ve iyi bir hizmet vermektir. Bunlar, turizmin vazgeçilemez 3 unsurdur. Yenilen yemekler, o kadar mühimdir ki; seyahatten dönen bir arkadaşınıza, 'yediğin içtiğin senin olsun, gördüklerini anlat dediğinizde', O kişi sadece, iyi veya kötü yönleri ile yediğini-içtiğini anlatır”

Oteller başta olmak üzere, turizm işletmelerinin gıda güvenliği üzerinde hassasiyetle duran tesis olduğunu belirten TUROB Başkanı Timur Bayındır, “Tüm departmanlardaki çalışanlara; genel hijyen, kişisel hijyen, gıda hijyeni, HACCP ve gıda güvenliği gibi konularda sürekli eğitimler verilmektedir. Otellerimizin büyük bir kısmı, akredite firmaları tarafından, kontrol edilip denetlenmektedir. Zaten, tur operatörleri, otellerle anlaşma yapmadan önce, bu tür bir akredite firmasının, raporlarını da görmek istemektedir. Turizm işletmelerine temin ettiği hijyen ürünlerinin yanı sıra, ECOLAB firması, bu ürünlerin doğru ve ekonomik kullanımını temin etmek için bu sistemleri anlatmakta, eğitim ve kontrolerini yapmaktadır” diye konuştu.

Gıda güvenliği sürecinin tarladan başladığını anlatan Amerika- Ağırlama Hizmetleri Teknoloji ve Yönetim Enstitüsü'nden Dr. O. Peter Snyder, gıdaların masaya gelene kadar, her aşamada sağlık prosedürlerinin uygulanması gerektiğini anlattı. İstanbul Teknik Üniversitesi'nden Prof. Dr. Selma Türkay konuşmasında, kızartma yağları ve gıda güvenliği konusuna değinerek, “Defalarca kullanılan kızartma yağlarının kanserojen madde içerdiğini söyledi. Cook İn Life'den Maximilian Thomae, gıda güvenliği uygulandığında, bunun işletmelerin markalarına ve kurumsal kimliklerine çok büyük katkılarının olacağına işaret etti. TURYİD'ten Bülent Aydın, restoran, cafe, barlardaki gıda güvenliğinin önemini anlattığı konuşmasında, ülkemizdeki gıda işletmelerinin büyük oranının standartlara uymadığını açıkladı.

Turizm İşletme Belgeli tesislerin sürekli denetimden geçtiğini belirten Kültür ve Turizm Bakanlığı Yatırım ve İşletmeler Genel Müdürlüğü'nden Enver Öncü, yıl bazında turizm işletme belgeli tesislerin yaklaşık yüzde 83'ünün denetlendiğini ifade etti. Dünyadaki gıda zehirlenmeleri konusunda bilgi veren Ecolab Avrupa'dan Karin Noltig, “Yemekler çok lezzetli ve güzel gözükebilir. Ancak, gıdaların güvenli olması konusuna her zaman dikkat edilmelidir. Ürün teminini takiben, mal kabulünden yemeğin müşteriye ulaştığı tabağa kadar, her noktada, sürekli kontroller ve denetimler yapılmalıdır” dedi.

Gıda Güvenliğinde Etik Algılamalar konulu konuşmasında Vedat Başaran ise, şunları söyledi: “Bölgesel beslenmeden, küresel beslenmeye geçtik. Artık yediğimiz bir gıdanın, nerede- nasıl üretildiğini bilmiyoruz. İnsanlar da, şuan tükettikleri gıdaları, sadece lezzetleri için yiyorlar. Yeri geliyor, bir pırasa, bir lahana lezzetli olmadığı için tercih edilmiyor. Nitekim, dünyada 80 bin bitki türünden, ağırlıklı olarak 150 bitki türünün ekilmesi ve bunların içinden de en çok 8'inin tüketilmesi, sadece lezzet ağırlıklı gıdalara talep olduğunu gösteriyor” diye konuştu.