MUDURNU’DA GÜZEL BAHÇE PROJESİ

İnovasyonun, yenilikçi ve yaratıcı fikirlerin, bir kentin gelişmesinde ne kadar büyük katkısı olacağını, direk veya dolaylı olarak pek çok konuda kazançlar getireceğini farkedebilmeliyiz

TURİZMİN SESİ


Geçtiğimiz günlerde Mudurnu Belediyesi bu farkındalıkla, doğru yolda çok önemli bir adım daha attı. Turizmde oyun teorisi içerisinde, tüm halkı bu oyunun içerisinde oyuncu durumuna getirmeyi başarabilirseniz, gelişmeniz ve ilerlemeniz kaçınılmaz olur. Mudurnu Belediyesi, düzenlediği “Güzel Bahçe” yarışması ile ilçe merkezinde bulunan tüm evlerin sakinlerini, bahçelerini temizlemeleri ve güzelleştirmeleri adına tatlı bir rekabetin içine soktu.

Bu yarışmanın en büyük getirileri ise, hem kent sakinlerinin bahçelerini düzene sokmaları, hem de ilçenin her yanında çiçeklerle donatılmış tertemiz bahçeli evlerin ve konakların bulunması oldu. Kentin bu halini görenler ise, çok güzel bir göz ziyafeti çekmiş oldular. Belediye ve gerekli kurumların, bu şekilde sürdürülebilir yarışma, oyun ve festival gibi etkinliklerle halkın bu gelişime ilgi ve katılım seviyesini en yüksekte tutmaları çok önemlidir.

Konakları, sokakları, mimari yapıları ve doğası ile dikkatleri üzerine çeken bu şirin ilçe, bu güzel yarışma etkinliği sayesinde, bir yandan vatandaşın komşularıyla kıyasıya rekabet içerisinde eğlenerek vakit geçirmesini sağlarken, diğer yandan asıl büyük proje olan “Mudurnu'nun turizm kenti olması yolunda” kendisini hazırlamak için büyük bir adım atmış oldu. Yapılan bu çalışma neticesinde, halkın kaliteli zaman geçirerek lokomotif olması gereken turizm sektörüne doğrudan hizmet etmesi sağlandı. Eğer derseniz ki, “turistler gelecek, buraları görecek. Herkes elini taşın altına koysun, bahçelerinizi temizleyin, düzenleyin” halktan bu ilgiyi ve katılımı bulamazsınız. İşte bu yüzden böyle yenilikçi fikirler bulmalısınız.

Yıllar önce yapılmış, zamanın kültür ve geleneklerine göre düzenlenen etkinlikler dahi bugün yenilikçi olabilirler.

Mudurnu Belediye Başkanı Mehmet İnegöl başta olmak üzere, tüm emeği geçenleri kutlamak ve benzer etkinliklerin yapılması için de ilçeye üst düzeyde destek vermek gereklidir. Etkili bir takım çalışması ile mevcut eksikliklerin belirlenmesi ve birer birer giderilmesi, o kentin turizmde doğru adımlar atabilmesi için şarttır. Altyapının düzgün temeller ile baştan kurulabilmesi için atılan her adım çok değerldir.

Çalışmalar bu doğrultuda yapılmaya devam ederse, yarın gelecek turist, kendisini bir masalın, güzel bir manzara tablosunun içindeymiş hissini yaşayabilir. Bence asıl hedeflenecek model de bu olmalıdır. Eğer turizmde fark yaratmak istiyorsanız, gelen bir yabancının damağında kalan tat, yaşadığı his bu şekilde olmalıdır. Bunu bugün Avrupa'da yapabilen kentler var. Aklıma gelen ilk ve en güzel örnek ise Verona/İtalya.

Mudurnu oyunu diğerleri gibi oynamamalıdır.
Safranbolu'yu örnek almalı ancak aynı yanlışa düşmemelidir. Göynük ve Mudurnu pek çok yönüyle Safranbolu'ya benzer özellikler taşır. Fakat oyunu onlar gibi oynayarak değil, kendi modelini oluşturarak iyileştirme yapılmalıdır. Tema köyü yada konsept otel gibi sahte bir güzellik taşımamalıdır. Mudurnu için kesinlikle “Safranbolu gibi” dememeli ve daha önemlisi dedirtilmemelidir. Eğer böyle olursa özellikle Safranbolu'yu gören birisi için merak uyandıramazsınız.. Bu noktada misyonunuz, “Safranbolu'dan daha güzel” dedirtmek olmalıdır. Safranbolu modelinin pozitif taraflarını alıp geliştirmek, şu an için yapılması gereken en doğru harekettir.

Anlatmaya çalıştığım en önemli olay Safranbolu'nun turizmde yol alması sonucu oluşan yapaylaşma ve ikinci Safranbolu oluşması durumudur.

İkinci Safranbolu nedir ?
İlçeye turist geldiği için, konak sahibi önce kendisinin de içinde yaşadığı konağının 2 odasını turiste açar, zamanla ilgi alaka arttıkça kalan odalarını restore ettirir. En nihayetinde kendisi evinden, konağından taşınır ve konağı tümüyle özel belgeli otele çevirir. Kendisi şehrin hemen dışında yapılan betonarme sitelere taşınır. Artık o kültürü sürdüren konağın yerini, başkalaşım geçirmiş, kendine özgülüğünü kaybetmiş ve komple turistik tesise dönüşmüş yapay bir tatil köyü almaya başlamıştır. Evin sakini ise daha fazla gelir elde ettiğinden, haklı olarak bu durumda bir sakınca görmez ve taşındığı yeni bölgede, yeni bir hayata başlar. Safranbolu'nun Osmanlı döneminden kalan o kültürü yok olmaya ve bölgesel olarak büyük bir konsept otele dönüşmeye yüz tutmuştur. Bu istemsizce yaşanan bir süreç olsa bile kentin turizm ömrünü azaltmaktadır ve Safranbolu gibi tarihi dokusunu korumayı başarmış çok önemli bir bölgeyi kültür olarak zayıflaştırmaktadır.

Konaklar ve evler restore edilmiştir, bakımlıdır ve çok iyi durumdadır. Ancak ilçenin kültürel derinliği için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Safranbolu'nun bence en güzel olan yanı o konaklarda yaşayan, o kültürü bugünlere taşıyan güzel insanlarıdır. Mimari güzellik ve kendine özgülük, bölgenin kültürünü sürdüren insanından daha az değerlidir.
Haliyle eğer konağınızı restore edip, kendi yaşayışınızı, tarihinizi, kültürünüzü başkasına kiralayacaksanız varsın hiç turist gelmesin. Safranbolu kendi halinde yaşasın gitsin isterdim.

Bu bana özgü bir bakış açısıdır. Söylediğimin aksini düşünene de saygı duyarım. Ama eğer yarın Topkapı, Amsterdam, Venedik, Kremlin gibi konsept otelleri yapanlar “Safranbolu Konakları” adında 1. sınıf konsept tatil köyü açarlarsa, gerçek Safranbolu'nun oradan bir farkı olmalıdır. O fark tarihi dokunuzdur, o fark kültürünüzdür. Kent merkezinde yaşamayı bırakır ve siz dışarıya yeni bir şehir kurarsanız, gün geçtikçe bu tarihin mirasçıları yerini ticaret yapmaya çalışan yabancılara bırakır ve elinizdeki değerin yüzeysel bir tatil köyünden farkı kalmaz. Bu kaçınılmaz bir gerçektir. Batı Karadeniz'in bugün en önemli turizm bölgesi olan Safranbolu'nun bu yolda ilerlerken bence istemsizce yaptığı bu hatayı Mudurnu, Göynük gibi aynı kültürün mirasçıları dikkatle incelemeli ve aynı yanlışa düşmemelidir. Mudurnu'ya gelecekte “Safranbolu'dan daha güzel” denilebilmesi için yapılan bu yarışma gibi etkinlikler artırılmalı ve geliştirilmelidir.