TURİZMİN SESİ
TÜRSAB M.I.C.E Turizmi İhtisas Başkanı Hüseyin Kurt’un moderatörlüğünde düzenlenen ‘MICE Sektöründe Yeni Dönem: Nereden Başlamalı?’ paneli, SITE Turkey Başkanı Hasan Dinç, MPI Turkey Başkanı Feyhan Kapralı, PCO Platformu Başkanı Ersoy Tabaklar ve TUED Başkanı Meltem Tepeler’in katılımlarıyla gerçekleşti.
İş dünyasının turizm yüzü olan MICE dünyasında yaşanan radikal değişimlerin, nereye kadar devam edeceği ve sektörün geleceği ile ilgili paylaşımların yapıldığı panelde, SITE Turkey Başkanı Hasan Dinç, ‘‘Sürdürülebilirlik ve bilinçli tüketimin ön planda olduğu yeni bir MICE dünyası bizi bekliyor. Z jenerasyonunun en büyük özelliklerinden biri çeşitliliği kabul eden, sağlığa önem veren, kendi kendine öğrenmeye odaklanan ve dünyada farklılık yaratmaya önem veren bir kuşak olmasıdır.’’ cümlesiyle etkinlik dünyasındaki değişime ve Z kuşağına dikkat çekti.
Dinç, sözlerine ‘‘Sektör, bu beklentilere uygun gelişecek. Gösterişli gala geceleri olmayacak daha çok sosyal sorumluluk içerikli projeler olacak. Incentive anlamında çok büyük hareketlilik bekleniyor. Türkiye’nin burada nasıl yer alacağı önemli. Kendi aramızda sürekli konuşuyoruz.’’ şeklinde devam etti.
‘Deniz-kum-güneş konsepti bizde hep ön planda.’
‘‘Karşı tarafa yıllarca anlatamadık sektörümüzü. Kimse de ya anlamıyor ya da yanlış anlıyor. Deniz-kum-güneş konsepti bizde hep ön planda. Hep konuştuğumuz gibi oradaki gelirle MICE’dan gelecek gelir arasında dağlar kadar fark var. 2023’ten önce düzelme zor, ancak sonrasında her şey eskisinden daha iyi olacak.’’ cümlesiyle Dinç, etkinlik ve kongre turizminin, çağa uygun dokunuşlarla yepyeni fırsatlar yaratabileceğini ve bu konuda kamuoyunda bilinç oluşturulması gerektiğini savundu.
Panelde değerlendirmelerde bulunan bir diğer isim MPI Turkey Başkanı Feyhan Kapralı oldu.
Kapralı, ‘‘Incentive hiçbir zaman bitmeyecektir. Ama önce lüks segment veya Anadolu kültür turları daha evvel gelecektir. Geçen sene bu zamanlar sürece daha farklı, daha net ve umutlu bakıyorduk. Ama anlaşıldı ki net bakamamışız. Çünkü dünya genelinde bu süreci doğru anlayamıyoruz ve ölçemiyoruz. Geçen yıl daha iyi olacak diye bakıyorduk ancak şimdi sürecin tüm dünya için ağırlaştığını görüyoruz. Fakat bu işin sonu gelecek. Herkesin pazarlarda beklemede olduğunu görüyorum. Önümüzdeki 3-4 ayı iyi geçirirsek ekim, kasım ayları itibariyle bile incoming gruplarının başlayabileceğini düşünüyorum. Şu anki satışlar da bunu gösteriyor. Ancak şunu da unutmayalım; şu aşamada her şey çok esnek olmak zorunda. Pandeminin tamamen sıfırlanmayacağını düşünüyorum. Ama kontrol altına alınmaya başlanırsa incentive ve diğer segmentlerde seyahatlerin önü açılacaktır.’’ cümleleriyle pandeminin dünya genelindeki seyri ile ilgili turizm sektörünün sürekli değişim ve gelişim halinde olduğu vurguladı.
Sektörün geleceği ile ilgili değerlendirmeler olarak MPI Turkey Başkanı Feyhan Kapralı, ‘‘Incentive ve toplantı sektöründe biraz daha öne çıkmamız lazım. Bu sektörün desteklerle bir sene daha ayakta kalabilmesi lazım ki, projelerimize ve planlarımıza odaklanabilelim. Eğer biz kendi sayılarımızı kontrol altına alabilirsek; sektörümüzü biraz daha destek verirsek, ayakta tutmayı başarabilirsek seneye mayıs ayından itibaren Amerika, Latin Amerika ve Avustralya gibi belirli pazarlardan talep alacağımızı düşünüyorum. Avrupa pazarlarından emin değilim. Ama MICE’a yönelik tanıtım ve reklam faaliyetlerine bir an önce başlamamız gerekiyor.’’ dedi.
Panelde, TUED Başkanı Meltem Tepeler, sektörün geleceği ile ilgili olumlu bir tablo çizdi.
Tepeler, ‘‘Oldukça ümitliyim. Kutlama turizmi bir şekilde devam ediyor, ancak sayılar azaldı. 400-500 gibi sayılarından, 70-80 katılımcıya düştü. Dolayısıyla aslında bitmedi. Bu pek çok ülkenin de gelir kaynağıydı. Türkiye’de alışılmış bir şey değil. Yurtdışından misafirlerin kutlama etkinlikleri için Türkiye’ye gelmesine son 10 yıldır çok alışmıştık. Bu gruplar büyük bir hasret içinde gelmeyi bekliyorlar. Pandemi sürecinin düzelmesiyle sektörde büyük hareketlilik bekliyorum.’’ cümleleriyle sektörde daralma yaşansa da büyük bir talep artışı olacağı öngörüsünü paylaştı.
‘Benim en güvendiğim pazar; Ortadoğu.’
TUED Başkanı Meltem Tepeler, ‘‘Hindistan ve Pakistan’da düğün çok önemli bir gelenek. Hindistan’da insanlar en çok parayı düğüne harcıyorlar. Bu bir ailenin şeref meselesi. Aynı şekilde bu, Ortadoğu için de geçerli. Düğünler hep görkemli yapılıyor. Düğün bir gelenek olduğu sürece de özellikle insanları bir yerden alıp bir yere götürmek ile çok daha güzel ve gösterişli bir anı bırakma fikrinden vazgeçmiyorlar.’’ cümlesiyle ülkemizde düzenlenen düğün organizasyonlarına talep eden ülkelere dikkat çekti.
Sözlerine, ‘‘Türkiye gibi çok büyük bir mücevherin üzerinde yaşıyoruz. Ülkemizin her bir bölgesinin, ve hatta bölgeler de bölgelere ayrılacak şekilde hikayelerinin yazılarak, planlayarak ve destinasyonların farklı gruplara farklı şekilde anlatılmasını sağlayarak pazarlanması gerekiyor. Yani siz İstanbul’u pazarladığınız şekilde mesela Urfa’yı pazarlayamazsınız. Urfa’yı, Mardin’i, Kars’ı başka türlü anlatmanız gerekiyor. Farklı hikayeler yazmanız, anlatmanız gerekiyor; tıpkı İtalyanlar gibi bölge bölge değerlendirmek ve tanıtmak gerekiyor.’’ cümleleriyle devam eden Tepeler, turizmde pazarlama çalışmalarının yeniliğe olan ihtiyacına değindi.
Panelde paylaşımlarda bulunan son isim PCO Platformu Başkanı Ersoy Tabaklar oldu.
Tabaklar, pandeminin etkisinde geçirdiğimiz dönem ve sonrası ile ilgili ‘‘Her konuda olduğu gibi biz çabuk refleks gösterebildik. Türk insanının doğal yapısı gereği herkes bu anlamda hızlıca donanım, altyapı ve hatta insan kaynağını geliştirdi. E-kongreler bir nebze olsun hayat kurtardı. Tabi sadece o acentanın hayatını kurtardı. Kongre sektörü tabi ki bundan ibaret değil. Kongre sektörünün beslediği 50’den fazla iş alanı var. Biz bir şekilde e-kongrelerle çevrimiçi kongrelerle hayatta kalmaya çalışırken, bizim tedarikçilerimiz hiçbir kongrede bize fatura kesemediler ve bizimle bir iş birliği yapamadılar. Dolayısıyla kongre sektörünü sektör olarak düşündüğünüzde çok ciddi sıkıntılar yaşandı. E-kongreler bundan sonra da tabii ki devam eder. Şu anda e-kongreler 2021 sonuna kadar devam edecek gibi görünüyor. Çünkü kongreler 1-2 ay öncesinden karar verilen işler değil. Çok uzun dönemli kontratlar, çok öncesinden yapılan ön ödemeler ve çok öncesinden başlayan hazırlıklar gerekiyor. En kötü ihtimalle ulusal kongre için 6 ay öncesinden karar vermek gerekiyor. Dolayısıyla, Türkiye’de ulusal kongre pazarı açısından yılın son çeyreğinde kongrelerimizi konvansiyonel bir şekilde yapabilecekmiş gibi devam ediyoruz.’’ dedi.
Dünya genelinde artan aşılanma oranları ile ilgili olarak, ‘‘Biz, yaz ortasına geldiğimizde toplumun yarıdan fazlası aşılanmamış olursa, o zaman istemeden de olsa kongreleri e-kongreye çevireceğiz ve 2022’ye bakacağız. Çok büyük talep olacağı kesin. Ama kongrelerde sistem farklı çalışıyor. Kongrelerin mali yapısı çok farklı. Talebi karşılayacak diğer taraftan endüstrinin arz yaratabilmesi gerekiyor. Bizim normal şartlarda 2019 yılında 1000 kişi ile gerçekleştirdiğimiz bir işi, 2022’de fiziksel olarak yapabildiğimizi varsayarsak, en az iki kat talep olacağı kesin. Bu talebi karşılayacak endüstri talebinin oluşması çok mümkün gözükmüyor. Zaten tıp kongreleri ağırlıklı konuşuyoruz. Fiziksel kongrelere böylesine talep olduğunda mümkün olduğunca o talep karşılanmaya çalışılacak. Belki farklı finansman yapıları gelişecek ve yüksek sayılarda kongre katılımları olacak; ancak şu bir gerçek ki kongreler artık hibrit olmaya devam edecek.’’ cümlelerini kuran PCO Platformu Başkanı Ersoy Tabaklar, yaz döneminin sonlarının beklenmesi gerektiğini ve sürece göre gelişmeler yaşanabileceğini ifade etti.