TURİZMİN SESİ
LA Şarapçılık Yönetim Kurulu Başkanı Lucien Arkas, mahzenin açılmasıyla birlikte Ege’de bağ turizminin gelişmesine katkıda bulunmayı hedefliyor. Bağın Metropolis Antik Kenti ve Efes’e yakın konumu da şirketin bağ turizmi konusundaki hedeflerini destekliyor.İzmir’in Torbalı ilçesi yakınlarında sadece son 20 yılda yapılan kazılarla ortaya çıkarılan, yamaca kurulu muhteşem bir antik kent duruyor. Bu kent; Helenistik, Roma, Bizans ile Beylikler ve Osmanlı dönemi olarak dört ayrı dönemde varlığını sürdürmüş olan Ana Tanrıça kenti Metropolis. Coğrafyacı Strabon, kentin şaraplarıyla ünlenmiş olduğundan bahsediyor.
Kentteki en önemli yapılardan biri iki diazomalı olarak inşa edilen yaklaşık 4 bin kişilik tiyatro. Tiyatronun beş soylu koltuğundan biri, kolçaklarındaki grifon başları ve arkasındaki kanat kabartmalarıyla birlikte diğerlerinden ayrılıyor. Tiyatro yakınındaki mozaikli resepsiyon salonu, figürlü mozaik geleneği açısından önemli bir yer teşkil ediyor. Dört mevsimi simgeleyen bu mozaiklerde Tiyatro ve Eğlence Tanrısı Dionysos, Ariadne, Maenad ve Eros figürlerinin yanı sıra balık ve kuş motifleri de yer alıyor.
Kentte; ayrıca 400 kişillik bir toplantı salonu, hamam ve hamanın yakınlarında bir umumi tuvalet yer alıyor. Metropolis artik kentinde bir kuyunun içinde aşk tanrıçası Afrodit ve ona sarılmış durumda Eros’a ait heykelcik bulunmuş. LA Şarapçılık, Metrpolis topraklarında bağcılık ve şarapçılık geçmişini yaşatıyor Türkiye’nin en büyük tek parsel organik bağı (1.168 dönüm) olan Lucien Arkas Bağları, Metropolis topraklarında yer alıyor. Metropolis’te topraklarının verimliliği, önemli yolların geçiş noktasında oluşundan kaynaklanarak da tarıma, üzüm ve zeytin yetiştirilmesine, şarap üretimine dayalı bir ekonomik düzen hüküm sürmüş. Lucien Arkas’ın adının baş harflerini taşıyan şirketin sembolü Grifon. Gövdesini aslandan, başını ve kanatlarını kartaldan alan efsanevi bir figür olan Grifon(Grifin, Gryphon)’un yeryüzü ve gökyüzünün en güçlü hayvanlarının birleşimiyle oluştuğu için dayanılmaz bir güce sahip olduğuna inanılır. Yunan mitolojisinde Grifon Dionysos’un şarap çanağının muhafızı olarak geçer.
Lucien Arkas Bağları’da Metropolis’i besleyen bir su kemeri ve tümülüs kalıntısı da bulunuyor. M.S. 2-3 yüzyılda inşa edilmiş ve Roma Dönemi’ne ait olan su kemerleri Ayrancılar’daki suyu Metropolis’e taşımak için kullanılmış. Su kemerleri kalıntılarının devamı Metropolis’e doğru Kaplancık ve Özbey Köyleri’nde de devam ediyor.Bağın içinde yaptırılan LA Şarapçılık Mahzeni sayesinde yurtdışında örnekleri olduğu gibi Ege’de bağ turizmi başlatmak ve gelişmesine öncülük etmek istiyor. Bağın Metropolis Antik Kenti ve Efes’e yakın konumu da şirketin bağ turizmi konusundaki hedeflerini destekliyor.
4.500 metrekare olan mahzen şarap ve aksesuar satışı, tadım alanı, bar, mutfak, 40 kişilik toplantı odası, veranda ve teras bölümlerinden oluşuyor. 750 adet fıçı depolama kapasitesine sahip mahzende üretim aşamasını gösteren ve ziyaretçilerin izleyebileceği bir mini üretim tesisi kurulması da planlanıyor.
Tarih ve arkeolojiye de özel bir merakı olan Lucien Arkas; “Geçmişi yaşatmak ve hatırlatmak bu topraklara olan borcumuzdur. Şaraplarımızın her yudumunda bu topraklarda yaşamış kültürlerin izleri var. Antik coğrafyacı Strabon’un Ege Bölgesi’ndeki ünlü şarap merkezleri arasında saydığı Metropolis’i hem ekonomik hem de tarihi bir değer olarak vurgulamak istiyoruz.” diyerek bulundukları bölgenin de tarihi değerini öne çıkartmak istediklerini belirtiyor. Arkas, yerli ve yabancı turistlerin yörenin tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerini tanımaları için de bu girişimlerinin büyük bir fırsat olduğunu bu açıdan bakınca bu projenin bölgenin turizm açısından gelişmesine de katkı sağlayacağına inandığını söylüyor.
Üzümler ayışığında gece serinliğinde hasat ediliyor
Lucien Arkas Bağları’nda üzümler organik bağcılık yöntemiyle yetiştiriliyor. AB normlarına uygunluğu onaylayan kuruluş Ecocert tarafından tescil edilen bağda hormon, sentetik kimyasal ilaçlar ve gübreler kullanılmıyor. Üzümlerin özgün meyvemsi aromaları dalından koparıldığı ilk anda olduğu gibi doğal olarak korunuyor. Üzümlerin tazeliği ve aromatik özelliklerinin korunmasını sağlamak için gece serinliğinde hasat ediliyor. Böylece toplama ve nakil esnasında oluşan fermantasyon ve oksidasyon riskinin önüne geçiliyor. Aynı zamanda üzüm aromasını koruyor.
Chateau tarzı(bağ ile fabrika aynı yerde) üretim yapılan bağda üzümler hızlı ve iyi koşullarda işleme alınıyor. Üretim ve şişeleme konusunda son teknoloji ekipmanlara sahip olan bağda mevcut olan otomatik sıcaklık kontrol sistemi sayesinde sıcaklık ve nem kontrolü sağlanıyor. Mahzenin yer altına kurulu olması da koşulları kontrol altında tutmayı kolaylaştırıyor.Bağdaki üretimde mikrovinifikasyon işlemi uygulanıyor. Premium segment ürünler için üzümler seçme bantlarında tek tek ayıklanıyor. Kırmızı şarapların bazılarında doğal fermentasyon uygulanıyor, beyaz şaraplar ise oksijensiz alanda üretime tabi tutulduğundan oksidasyonun önüne geçilerek kendine özgü aromasının şarabın içine hapsolması sağlanıyor.