TURİZMİN SESİ
Bizdeki atasözleri hep doğruları gösterir. Size iki ata sözü hatırlatmak isterim: “Görünen köy kılavuz istemez” ve “Doğru söyleyenin dokuz köyden kovarlar”. Hele bu ikinci atasözün başka bir ülkede söylenen benzeri yoktur. Aralık ayında bu olanları görüp yazdığım zaman dokuz köyden kovuldum, halbuki köy görünmüş yalnız kılavuz yoktu. Şimdi ne oldu da biz bu hale geldik? Olan şu: Euro bazında verilen fiyatların üzerine konulan zam oranları euro ülkelerinin enflasyon oranını kat be kat aştığı için oradaki turistin bütçesine bizim fiyat yüksek geldi.
Early booking indirimleri de bitince tünelin karanlık ucu göründü. Yani diyeceğim; tekrar “Last Minute” ülkesi olma durumuna geldik. Esasında otelcilerde haklı enflasyon almış başını gidiyor işçiye zam, memura zam, ekmeğe zam, ete zam her şey zam oldu. Zamlanan fiyatlar euro bölgesinde satılan aynı malın Türkiye de daha pahalı olduğunu ortaya çıkarıyor.
Bu döngüyü kırmak için ne yapmamız gerektiğini herkes birbirine sormaya başladı. Benim önerim zamda çareyi aramayıp cost`ları düşürmekten geçer. Nasıl Avrupa`daki tüketici zamlandı diye o malı almıyorsa, bizim de toplum olarak çareyi aynı şekilde bulmamız gerek. Yoksa kürekle verilen kepçe ile gider. Bir noktaya camiamızın dikkatini çekmek istiyorum. Bazı meslektaşlarım paket fiyatlarını indirilip maaliyet fiyatın altına satarak para akışını kontrol altında tutmak istiyorlar. Maaliyet altında satış yapmak kendini kör kuyuya atmak gibi bir şeydir. Bunu yapan hem kendi zarar görür hem de bütün camia. İşimiz zor, kolay gelsin.