Rapora göre, 2012’de Euro Krizi çevresindeki değişkenliğe rağmen, otel yatırımı etkinliği nispeten sabit kalarak, 2011’e göre yüzde 4 düşüşle 8,5 milyar Euro seviyesine ulaştı. En likit pazar 2.3 milyar Euro yatırım hacmiyle yine İngiltere oldu, bunu 1.2 milyar Euro hacimle Almanya takip etti.
Paris ve Londra mıknatıs misali yabancı sermayeli yatırımları çekerken, Orta ve Uzak Doğu bölgelerindeki nakti yüksek yatırımcılar bu pazarlara yapılan yatırımların yüzde 40-50’si gibi önemli bir kısmını oluşturdu.
Pazara hükmeden kurumsal yatırımcılar, 2011’de yüzde 17’lik paya sahipken 2012’deki payları yüzde 24’e çıktı. Riskten kaçınan ve genellikle havuz fonları formunda olan bu yatırımcıların en aktif olduğu pazar Almanya oldu. Özellikle ana pazarlara ve sabit kira getirili mülklere konsantre oldular.
Jonathan Hubbard, Jones Lang LaSalle Hotels&Hospitality Kuzey Avrupa CEO’su rapora ilişkin yaptığı açıklamada, :“İstikrarlı işlem hacmi otel gayrimenkullerine olan güvenin arttığını yansıttı. Özellikle sayısı git gide artan denizaşırı yatırımcı için otel gayrimenkulleri çekici bir varlık türü olmaya devam etti. Genellikle büyük emeklilik fonları, kraliyet ve devlet fonları ve bireyler formunda olan Orta Doğulu ve Asyalı uluslararası yatırımcılar geleneksel sermaye kaynağının yerini almaya başladı. Bu tip yatırımcıların yanı sıra özel yatırım fonları da İngiltere’deki bölgesel pazarlara oldukça büyük ilgi gösterdi, zira bu pazarlarda her ne kadar kısa vadede zorluklar olsa da, sağlam ve istikrarlı yapılarından ötürü bu tip pazarlara yatırım yapmak için iyi bir zamanlama olduğu kanısındayız .İngiltere’deki 42 Marriott otelinden oluşan portföyün satışı 2007/2008 krizinden bu yana İngiltere’de gerçekleşen en büyük satış oldu ve uluslararası yatırımcıların Avrupa otel pazarına olan güveni açısından önemli bir örnek oluşturdu. Bu güvenin İngiltere’deki Principal Hayley Group’ın satışı ile devam etmesi bekleniyor.”
Jones Lang LaSalle Hotels Merkez Avrupa CEO’su Christoph Härle ise yaptığı açıklamada; “Önemli kilit pazarlarda kendini çabuk toparlayabilen işletme sonuçları yatırımcı güvenini destekledi.Bu özellikle oda başı gelir seviyesindeki artışın güçlü olduğu Paris (+%8,5), Berlin (+%8,6), Frankfurt (+%5,1) ve Münih (+%8,5) şehirlerinde gerçekleşti. İspanya gibi ekonomik krizden geniş çapta etkilenen bir ülkede dahi, ülke çapındaki otel performansı oldukça sağlamdı. Örneğin Barselona’daki oda başı gelirlerde sene sonunda yüzde 3’lük büyüme gerçekleşti. İstikrarlı performans ve Almanya’daki sağlam ekonomik ve politik ortam sebebiyle, Fransa (özellikle Paris) ve Almanya’da hem bölgesel hem de uluslararası kurumsal sermaye akışında artış gözlendi.
Dünya çapındaki seyahatlerin devam etmesi ve Asya ve Güney Amerika’dan Avrupa’ya gelen yabancı turist sayısında beklenen artış sebebiyle, 2013’te Avrupa’daki bazı şehirlerde performans artışı beklemekteyiz.” dedi.Jonathan Hubbard Kuzey Avrupa’daki kredi elverişliliği ile ilgili olarak da; “Bununla birlikte, devam eden finansman sorunları ve kısıtlı kredi elverişliliği yeni otel alım/satım işlemleri açısından önemli bir engel teşkil etmeye devam ediyor. Ancak sigorta firmaları ve emeklilik fonları gibi yeni oyuncuların pazardaki boşluğu doldurması durumunda, 2013 için olumlu gelişmeler beklenebilir. Ayrıca bazı bankaların bilançolarını güçlendirmesi de, ileride sektöre daha çok finansman sağlamaları açısından önem teşkil ediyor.” açıklamasında bulundu.Christoph Härle ise; “Avrupa kıtasındaki finansman sorunu özellikle İspanya, İtalya ve Orta & Doğu Avrupa bölgesi gibi pazarlarda önemli bir engel teşkil ediyor. Ancak, Fransa, Almanya ve Benelüks gibi iyi performans gösteren ülkelerde finansman bulmanın bir şekilde daha kolay olduğunu gözlemliyoruz. Ayrıca, 2013’ün ilk iki ayında gerçekleşen önemli lüks varlıklarla ilgili işlemleri göz önüne aldığımızda, 2013’deki işlemlerin 8,5 milyar Euro tahminimizi geçebileceği kanısındayız.” dedi.