İSTANBUL YENİ BİR ÜNİVERSİTE KAZANIYOR

Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Hayati Yazıcı, Vakıflar Genel Müdürlüğü bünyesinde bir vakıf üniversitesi çalışmasının başladığını bildirdi.

TURİZMİN SESİ


Yazıcı, üniversitenin İstanbul'daki Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesi bünyesinde kurulacağını ve daha çok sağlık bilimleri ağırlıklı olarak eğitim vereceğini açıkladı. Bakan Yazıcı, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nde düzenlediği bir toplantıyla Müdürlüğün 2008 faaliyetleri ve 2009 hedefleri hakkında bilgi verdi. Yazıcı, Cumhuriyet öncesi 41 bin 720 adet vakfın bulunduğunu Medeni Kanun ile 4 bin 509 vakfın kurulduğunu söyledi.

 
Yazıcı, 2008 yılında 750 adet vakıf kültür varlığının restorasyonunun yapıldığını belirterek bunun için 153 milyon 76 bin TL kaynak harcandığı bilgisini verdi. 2003 yılından bu yana 3 bin 363 vakıf kültür eserinin restore edildiğini belirten Yazıcı tüm bu restorasyonlar için 609 milyon 403 TL'nin harcandığını söyledi. Bakan Yazıcı, 1998-2002 arasında sadece 46 eserin restorasyonunun yapıldığını kaydederek 2009 yılında ise bin adet eserin restorasyonunun planlandığını ifade etti. Yazıcı, bütün restorasyonların İstanbul Yeni Kapı Mevlevihanesi'nde toplu açılış töreniyle açılacağını bildirdi.

İMARETLERDEN 82 BİN KİŞİ FAYDALANDI
Yazıcı, Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün diğer hizmetleriyle ilgili olarak da şu bilgileri verdi:


-2002 yılında 23 imaretten 14 bin kişi faydalanıyorken, 2008 yılında 108 imaretten 82 bin kişi yararlandı. 2008 yılında her ay 794 ilçede 75 bin aileye 10 kalemden oluşan kuru gıda yardımları ulaştırıldı.

 
-2002 yılında 1200 kişiye ayda 115.32 TL muhtaç aylığı verilirken 2008 yılında 5 bin kişiye 272.48 TL muhtaç aylığı verildi. 2008 yılında toplam 16 milyon 379 bin TL muhtaç aylığı dağıtılırken 2009 yılında ise 6 bin kişiye 283.36 TL muhtaç aylığı verilmesi planlanıyor.


-Başta şehit ve yetim çocukları olmak üzere ortaöğretim çağındaki 10 bin çocuğa 2008 yılı içinde aylık 50 TL burs verildi. Toplam 4 milyon 500 bin TL burs dağıtılmış oldu.


-Vakıf Arşiv Yönetim Sistemi (VAYS) ile 12 milyon belge taranarak dijital ortama geçirildi.

27 BİN TAŞINMAZ TESPİT EDİLDİ
-Tarihi eserlerin kimlik kartı yerine geçen fotoğraflı envanter fişleri oluşturularak kaçakçılığın önüne geçilmeye çalışıldı. 2003'de 938 eser kaçırılırken bu sayı 2008'de 11'e düştü. 2008 yılında arasında kaçırılan 78 eser geri getirildi. 2003-2008 yılları arasında 654 adet eser geri getirilmiş oldu.


-55 bin halı ve 30 bin kilim toplanarak Ankara'ya getirildi. 2 bin 600 halı ve 30 bin kilim eski eser, 8 bin 900 halı ve 5 bin 400 kilimin ise etnografik nitelikte olduğu tespit edildi. Geri kalan halı ve kilimler temizlettirilerek cami ve mescitlere gönderildi.


-Vakıflara ait 27 bin 403 adet taşınmaz tespit edildi. Böylece Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne ait taşınmazların sayısı 176 binden 203 bine çıktı.


-2003-2008 yılları arasında kat karşılığı yap-işlet-devret ve restore et-işlet-devret yöntemleriyle toplam 1.5 milyar TL yatırım yapıldı. Bu yatırımlar için Genel Müdürlük bütçesinden hiç para harcanmadı. Aylık 30 milyon TL kira geliri elde edilmeye başlandı.


-Vakıf Üniversitesi çalışması başlatıldı. İstanbul'da bulunan Vakıf Gureba Eğitim ve Araştırma Hastanesinde kurulacak olan üniversitede daha çok sağlık bilimleriyle ilgili bölümler olacak.

TÜRK HAYATİ İLE ERMENİ HRANT ARASINDA BİR FARK YOK
Yazıcı, gayrimüslim vatandaşların, yeni düzenlemeye karşın sorunların kendi kurdukları vakıflarla ilgili sorunların çözülmediğine dair eleştirilerin anımsatılıp, “Müslüman ve Türk olan Hayati Bey'in kurduğu vakıfla Hristiyan ve Ermeni olan Hrant'ın kurduğu vakıf arasında eğer bir eşitsizlik varsa bu ülkenin yurttaşlarının eşit olduğunu nasıl söylüyorsunuz?” sorusu üzerine şöyle dedi:
“Burada fevkalade bir yanlış bilgi var. 5737 sayılı Vakıflar Kanununa göre hatta ondan önceki kanunlara göre Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı her bireyin dernek kurma, vakıf kurma, siyasi parti kurma hakkı var ve eşittir. Bunlar arasında kesinlikle bir ayrım söz konusu değil.

 
Dernek ve vakıf kurarken bunların dini ve etnik mensubiyetlerine kesinlikle bakılmaz Devlet bunlara bakmaz. Bunların hepsi yeni vakıftır. 1926 yılında Medeni Kanun yürürlüğe girmiş o günden bu yana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı her birey nasıl vakıf kuruyorsa sizin nitelediğiniz o vatandaş da aynı şekilde vakıf kurmaktadırlar. Bu konuda kesinlikle bir ayrım söz konusu değil.”

“KARŞILIKLILIK İLKESİ CEMAAT VAKIFLARI İÇİN GEÇERLİ DEĞİL”
Yazıcı, soruyu soran gazetecinin, sorunun yeni kurulan vakıflarla ilgili olmadığını belirterek, “Yasadaki karşılıklılık ilkesi bir eşitsizlik değil mi?” sorusunu da şöyle yanıtladı:
“Yabancı ülkelerin mevzuatlarına göre kurulmuş vakıfların Türkiye'de faaliyet göstermeleri karşılıklılık esasına dayalıdır. Cemaat vakıflarıyla yabancı vakıfları birbirine karıştırmayalım. Cemaat vakıflarında karşılıklılık yok. Cemaat vakıfları bizim vakıflarımızdır.

Türkiye'de cumhuriyetten önce yaşayan gayrimüslim vatandaşlar tarafından kurulmuş vakıflardır. Bunlar zaten faaliyetlerini sürdürüyor. Bu vakıflardan yöneticileri kalmayan, kurucuları kalmayan kuruculuk işlerini ifa edecek binası olmayanlar mazbut statüye alınmış. Bu Türkiye'deki bütün vatandaşlar için geçerli. Bunun ötesinde vakıflar arasında hiçbir ayrım yoktur. Kaldı ki biz yeni kanunla kurucuları azalmış yeterli sayının altına düşmüş vakıfların da faaliyetleri sürdürebilmelerine kanuni zemin ve imkan hazırladık.

Bunlar artık mazbuta geçilmeyecektir. Bunlar faaliyetlerini yasanın öngördüğü çerçevede ve yasada belirtilen yönetmelik çerçevesinde faaliyetlerini sürdürebileceklerdir. Özellikle cemaat vakıflarıyla yönetsel sorunları tasfiye etmek amacıyla 5737 sayılı kanunun öngördüğü şekilde yönetmelik çıkardık ve Resmi Gazete'de yayınlandı ve o çerçevede cemaat vakıfları da yönetim organlarını oluşturabilecekler.