TURİZMİN SESİ
Faruk Saraç, hayatı boyunca sadece işini iyi yapmaya çalıştığını belirtti.
Türkiye'nin dünya modasındaki yeriyle ilgili üzüntü duyduğu noktalar bulunduğunu ifade eden Saraç, şöyle devam etti: "Moda-tasarım diyoruz ama bir defa şu gerçek var; biz Avrupa'yı ne kadar taklit edersek o kadar yanlış yola gireriz. Paris'te bir mağaza açmaya karar verdiğimde, havaalanında pasaport kontrolünde beni normal insan sınıfının yerine koymayıp da 3 saat sadece girmek için bekletiyorsa Avrupa'nın zaten bana çok çok hayranlığı olmadığının farkına varıyorsun."
"Türkiye'nin imajı hala 'Turkish rakı, kebap'sa, hala Kapalıçarşı'da bir fes satılıyorsa ama Türkiye'de herkes tasarımcıysa o zaman bir yerde bir problem var" görüşünü dile getiren Saraç, şunları söyledi: "Türkiye'de hala 'image-maker'lık oturmamıştır, hala bir moda günlerimiz yoktur, moda editörümüz yoktur. 200'e yakın defile yaptım, hiçbir basın mensubu, bana 'Senin teman ne, ne tür kumaş kullandın?' diye sormadı.
'O güzel manken, bu onunla beraber' olan bir olay. Baktığınız zaman, herhalde bir yanlış var. Bence 'Moda günleri' dediğiniz, sadece belli bir kesimi alıp da önemli otellerde koleksiyonunuzu 500 kişiye sunmak değil. Arkamda 30 yıllık birikim olduğu için böyle konuşuyorum. Herkes, taşın altındaki el olmalı."
Türkiye'ye gelen 25 milyon turiste, doğru dürüst bir şey satılamadığını ifade eden Saraç, "Satılan hep incik boncuktur. Türkiye'de bu kadar öğrenci, tasarımcı yetişiyor, niye hala yabancıya satabilecek bir şeyin yok? Hala bir fes satılması benim çok zoruma gidiyor" dedi. İstanbul'daki Kapalıçarşı benzeri, Türkiye'nin 81 iline kültür sokağı kurulması gerektiğini anlatan Saraç, böylelikle, bir kente giden turistlere, o yerin geleneksel sanatlardaki ustalarını bir yerde görme imkanı sunulmuş olunacağını vurguladı.
Saraç, kültür sokaklarında bir araya getirilen ustaların, ürü nlerini gerçek değerine satma imkanına kavuşabileceğini de söyledi. İstanbul'un, 2010 Avrupa Kültür Başkenti olduğunu hatırlatan Saraç, şöyle konuştu: "2010 için bir koleksiyon hazırlıyorum. İstanbul'a güzel bir şey hediye edeceğim. 5 yıldır üzerinde çalışıyorum. İsmi de 'İstanbol'. Bolluğa, berekete ve rızka çok inanırım. İstanbul, benim hayatım.
Benim geldiğim Urfa gibi çok önemli, büyülü ve tılsımlı bir şehir. Ekmeğimi kazandığım İstanbul'a, bir vefa borcum var. Aynen cumhuriyetimizi kuran Atatürk'ün ne kadar şık giyindiğini gençlere göstermeyi amacıyla Dolmabahçe Sarayı'nda yaptığım 'Sarı Zeybek' defilesinde yaptığım gibi."
Saraç, "İstanbol Koleksiyonu"nun, herkesin çok şaşıracağı bir içeriğe sahip olduğunu sözlerine ekledi.