TURİZMİN SESİ
Hatay'ı Hataylıya anlatmaya kalkmak, inanç önderleri önünde Hatayı inançlara sarmalayıp anlatmak herhalde çok zor olmalı. Deneyeceğim, konuşmamı size beğendiremezsem hatayı Hatay'ın yüceliğine verin, beğenirseniz Hatay'ı alkışlayın. Hatay'ı anlamak için önce Anadolu'ya sonra da dünya'daki diğer kentlere bakmak gerekir.
Birincisinde kültürün köklerini görürsünüz, ikincisinde Hatay'ın farkını görürsünüz...Anadolu yarımadası çok özel bir yarımadadır. Doğu batı eksenindeki dünyanın tek yarımadası Anadolu yarımadasıdır. Geri kalanların hepsi, kuzey güney ekseninde konuşlanmıştır.En uzun mevsimler bu topraklarda yaşanmaktadır.Hatay'da badem ağaçları neredeyse ocak ayı ortasında çiçek açarken ,Kars yaylasında ağaçlar çiçeklerini ancak mayıs ayı ortalarında açarlar, ilkbahar Anadolu topraklarında 6 ay boyunca sürer.Göçerler 6 ay boyunca hayvanlarına taze ot yedirir,besler, tüm mevsimler neredeyse bu topraklarda 6 ay etkisini sürdürür.
Bu, bitki örtüsünün çeşitliliğini artıran bir ögedir.Dünya üzerindeki bitki çeşidinin %90'ı Anadolu da yetişir.Bu kadar çok bitkinin yetiştiği bu topraklar önce hayvanları cezbetmiştir, beslenme amacındaki hayvan sürüleri, dünyada mevcut hayvan çeşidinin %90 ının bu topraklarda barınmasını sağlamıştır.İşte insanoğlu, genelde doğudan batıya göç eden insanoğlu, bu topraklara tarih boyunca her yönden gelmiş, göç edip yerleşmiştir.
Anadolu bir göç yolu değil, herkese vatan , yurt olmuş bir topraktır.Hatay bunun en belirgin örneğidir. Hatay sağ omuzu Anadolu,sol omuzu Mezopotamya gibi duran kadının boynunda asılı bir mücevherdir.Tarih boyunca bu mücevher kent herkesi kendine çekmiş, aşık etmiş ,yurt etmiş koynuna almış, yavrusu yapmış,yuvası yapmıştır.,
Tanrı kavramı Anadolu'da vücut bulmuştur, yakaranlar yakardıklarına inançlarını yapıtlarıyla göstermiş,en güzel mabetleri yaparak bunu belgelemişlerdir.
Hatay çeşitli inançların kendini göstermek için boy attığı, koşarak geldiği yer olmuş? Hatay neden İnançların soluk aldığı, hayat bulduğu yer olmuştur çağlar boyunca? Betlehem'e , Nazareth'e o kadar yakın yer varken neden ilk kilise Hatay'da dır?Neden Hz. İsa'nın öğretilerini yayanları dinleyenler bu kentte ilk kez Hristiyan diye nitelendirilmiştir?
Hristiyanlık inancının tohumunun oluştuğu yer belki bu günkü Filistin topraklarıdır, ama bu tohumun toprağa düşüp filiz sürdüğü yer Hataydır .
Bir çok inancın doğum yeri olmasa da , gelişip büyüdüğü ve yayıldığı coğrafya Anadolu coğrafyasıdır. Hatay bunun en güzel en canlı örneğidir.
Orta doğuda, Mezopotamya'da çimlenen fikirler Hatay'da ürün olmuş, ete kemiğe bürünmüş.Bunu bilemeyebilirsiniz. Hatay tarih boyunca örneğin İstanbul gibi her hangi bir devletin başkenti olmamıştır,ama Hatay,barışın ve hoşgörünün başkentliğini asırlardır sürdürmektedir.Unesco Hatay'ı ''Barış'' kenti olarak tanımlamıştır.
Kente gelen ''hoşgörüyü'' farketmiş, inanana, tanrısının yolunda gidene kimsenin engel olmak bir yana, yan gözle bile bakmadığını görmüş, soluk almış,rahatlamış ,kendini tehlikelerden uzak,dost evinde Hatay'da bulmuş, ibadetini yapacağı mekanı,burada kurmuştur.Hataylı olmuştur.kendisinden sonra gelene de ilk eli o uzatmış, çektiği sıkıntıların aynısını yaşayanın derdinden en çok anlayan olarak geleni kendine dost edinmiştir. Hataylı oradan ya da şuradan göç etmiştir, şu ya da bu kökenlidir, Hataylı şu ya da bu inançtandır.
Hataylıyı özel kılan onu örnek Türk yapan, farklılıkların farkında olarak yaşamını bu esastan hiç ayırmadan dostlukla, anlayışla, hoşgörü ile sürdürmeyi bilmesidir. Hataylı barışçıdır,sevecendir, dinler, anlamaya çalışır,UNESCO bu kenti bu nedenle ''BARIŞ KENTİ'' ilan etmiştir. Hatay kadının en çok değer gördüğü, en az sorun yaşayan kadınların bulunduğu, belediye başkanını bile bir zamanlar kadın seçen bir kültürün, örnek,eli öpülesi bir kültürün var olduğu, keyifle bahsettiğimiz, gururla andığımız bir kentimizdir.Kaç göçün olmadığı,bağnazlığın yüz bulmadığı bir kentimizdir. Apollon'a yüz vermemiş Daphne'nin (defne) toprak anadan onu saklamasını istediğinde toprak ananın onu defne ağacına çevirip yücelttiği bir kenttir.O defne ki, kokusu bu kente insanları aşık etmeye yetmiştir.
Hatay, neredeyse tüm tarih kesitlerinde hep var.Bu gün görkemiyle övünen bir çok kent daha iki üç yüz sene önce yerinde yeller esen bir araziden ibaretken , köy ya da bataklık iken Hatay vardı.. Hatay ile kıyaslanabilecek , tarihte varlığını belgeleyebilen o kadar az sayıda kent var ki,var olanlar arasında da Hatay bunların en başında sayılır olmuş.6-7 yüz yıl öncesinde bile Paris yok, St.Petersburg yok,Londra yok, Prag yok....Cenova ,Roma , Venedik,İskenderiye, Kudüs var...ama belli bir süreçten sonra ortaya çıkmışlar.Sayda var, Sur var, Kartaca varken bu kentler bu sefer ortada yok...ama Hatay var.Ha bir de Istanbul var.
İnanç bağlamında Hataylı;
Bu kentin, Hatay'ın insanları, inançlarının esasında ortaktır.Anlayış aynıdır,ibadet farklıdır,mekan farklıdır ama özü aynıdır.
İnancın özü ''güzel ahlaktır''
Hataylı dinde zorlamanın olmadığını en iyi bilendir, yaşayandır, uygulayandır. O yüzden yan yanadır, iç içedir. İmanın takdirini Allaha bırakmıştır, başkasına bu görevi vermemiştir.İnananlar Dinini yaşamaktadır, taklit etmemektedir. Pratiğini kolayca uygulayandır. İnancın hedefi tüm inananlar için insandır.İnancının temelinde iyi niyet vardır, dua vardır, ne yapıp ne yapmayacağını bilmek vardır, iyi yaşama hedefi vardır, insanın iyi yaşaması vardır. İnsanların bu hedefi bulduğu kent'dir Hatay.
O anlamda hakkın ve halkın bu köklü ahlak anlayışı nedeniyle hayırla andığı kenttir Hatay.
Bu kentin inanalarının hangi inançtan olduğu önemli değildir, inançlarının özü aynıdır. Bakın tarih boyunca yapıtlarına,yaptıklarına,kolayca farkedebilirsiniz aynı özden kaynaklandığını inançlarının.
Hatay'a gelen inancını da beraberinde getirerek, özgürce, korkmadan yaşamıştır bu kentte.
Hatay'da bir hafta gezmiş bir dostum anlatıyordu,bilmezdim Hatay'da bu kadar çok Musevi,Katolik,Süryani,Ortodoks, Gregoryan, Nusayri,Alevi ,Sünni, olduğunu,bilmezdim ,bu kadar çok farklı inançtaki yurttaşlarımızın Hatay'da yaşadığını, ve bu insanların benimle bir çok konuda aynı düşündüğünü, aynı şeye ağlayıp aynı şeye güldüğünü,bana bu kadar benzeyeceğini hiç aklıma getirmezdim.. Ama asıl beni şaşırtanın bu insanların senin benim kadar Atatürk'ün tarif ettiği Türk olduğunu hiç düşünmezdim tanımadan önce bu farklı inançtaki yurttaşlarımızı.Farklı inançtan,farklı kökten gelmişler,Benim kadar bu vatanla özdeş ve bana kardeş.Son bir örnek vermek istiyorum, biraz önce söylediklerimi teyit etmek için. Kurban bayramının ilk günü bayram namazı kılmak için gelen cemaatin ön safında Ermeni yurttaşım da Süryani yurttaşım da Müslüman kardeşi ile yan yana onun yanında saf tutmuşlar camide,hep beraber tanrıya yakarıyorlar...
Müezzinin ezan okuduğunu duyan Hristiyanın haç çıkarıp tanrıyı andığı kent Hatay'dır .Bu Hatay'dır, bunu yapan Hataylıdır.23 haziran 1939 da Hatay cumhuriyeti Türkiye ile birleşme kararı almıştır. Bunun yerine getirilmesi zorunlu bir formalite olduğunu bilenler,bir ay sonra 23 temmuz 1939 tarihinde gereğini terine getirmişlerdir.Hataylı, ''Anadolu benim bir parçam, orası benim de mülküm''demiş, bir anlamda yuvasına sahip çıkmıştır.