TURİZMİN SESİ
BAĞLIKAYA: HAC BARONLARINA KARŞI HAKKI YENEN ACENTALARIMIZIN YANINDAYIZ
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’nin (TÜRSAB) hac umre seyahatlerindeki haksız rekabeti önlemek ve hukuk dışı uygulamaları engellemek üzere açtığı davalar sürerken, bu alanda hac ve umre seyahatleri alanında faaliyet gösteren seyahat acentaları TÜRSAB Genel Merkez binasında toplanarak sorunlarını konuştu. Bu alanda tekel oluşturmaya çalışan hac baronlarına karşı hakkı yenen ve yüksek teminatlarla iş yapmaları engellenen seyahat acentalarının yanında olduklarını belirten TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, “İşinize, mesleğinize, çoluk çocuğunuzun rızkına sahip çıkın. Biz sizin yanınızdayız, hep de yanınızda olacağız” dedi. Konuyla ilgili hukuki süreçler hakkında acenta temsilcilerini bilgilendiren TÜRSAB Hukuk Başmüşaviri Avukat İlker Ünsever ise hac ve umre seyahati alanında faaliyet gösteren seyahat acentalarına TÜRSAB’ın açtığı ve halen devam eden davalara müdahil olmaları çağrısında bulundu.
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) 2024 Yılı Hac Organizasyonu ve 2024-2025 Umre Dönemi İstişare Toplantısı, hac ve umre alanında faaliyet gösteren seyahat acentaları temsilcilerinin katılımıyla İstanbul’da TÜRSAB Genel Merkez binasında gerçekleştirildi.
Toplantıya; TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, TÜRSAB Yönetim Kurulu Üyesi Yıldırım Taş, TÜRSAB Harput Bölge Temsil Kurulu Başkanı Cuma Gülnar, TÜRSAB İstanbul Fatih Bölge Temsil Kurulu Başkanı Gürkan Özcan, TÜRSAB Hac ve Umre İhtisas Başkanı Mehmet Şevki Sonuç ve İhtisas Başkan Yardımcısı Salih Kutluoğlu, TÜRSAB Hukuk Başmüşaviri Avukat İlker Ünsever, TÜRSAB Bilgi Teknolojileri ve Medya İletişimi Grup Başkanı Mesut Kanat ile çok sayıda hac ve umre acentasının temsilcileri katılım gösterdi. Toplantıda hac ve umre seyahatleri ile ilgili son durum ve yaşanan sorunlar değerlendirilerek acenta temsilcilerinin sorularına yanıt verildi.
Özellikle, hac ve umre acentalarından yolcu başına alınan teminatlar dışında talep edilen 2 milyon Suudi Arabistan Riyali (yaklaşık 18 milyon TL) tutarındaki sözleşme teminatı başta olmak üzere yaşanan sorunlar görüşüldü.Çok sayıda hac ve umre acenta yetkilisi söz alarak bu alandaki tekelleşmeye dikkat çektiler ve oluşan haksız rekabetin kendilerini çok zor duruma soktuğunun altını çizdiler.
BAĞLIKAYA: “MESLEĞİNİZE SAHİP ÇIKIN, BİZ HER ZAMAN MAZLUMUN YANINDAYIZ”
Toplantıda konuşan TÜRSAB Yönetim Kurulu Başkanı Firuz Bağlıkaya, TÜRSAB’a ait temsil yetkisinin “temsilci” olarak seçilen kişi tarafından bir derneğe mal ettiği uygulamalarla kötüye kullandığına işaret ederek, “6-7 sene önce feryat figan ‘Bize zulmediliyor, TÜRSAB bizden her hacı için şöyle para kesiyor, böyle para kesiyor’ diyenler şimdi aynı zulmün katmerlisini kendileri uyguluyorlar, neden şikayet ediyorlardıysa çok daha fazlasını şimdi kendileri yapıyorlar” dedi.
200 civarında yetkiye haiz hac-umre acentası olmasına rağmen bu acentaların sahiplerinin 100-120 kişiden oluşan bir grup olduğunu ve bunların hac umre seyahatlerini tekellerine almaya çalıştıklarını belirten Bağlıkaya, “Bunlar hac baronları. Biz onlara Diyanet İşleri’nin yüzde 60 olan hac kotasına karşılık seyahat acentalarının yüzde 40 olan payını büyütsün, acentaların hakkını hukukunu korusun diye yetki verdik, TÜRSAB’ı temsilen Bakanlıklararası Hac Umre Kuruluna gönderdik. Yetkiyi verdiğimiz kişi kurumun arkasından dolandı. Pastayı büyütüp herkese ekmek sağlaması gerekirken enerjisini küçük bir grubun menfaatlerini büyütmek, tekel oluşturmak için kullandı. Kurumuna ihanet eden her şeyi yapar. Ayrı birlik kuracaklarını söylüyorlar. Ayrı birlik kurarlarsa ne yapacaklarını şu an yaptıklarıyla şimdiden gösteriyorlar” şeklinde konuştu.Bu anlayışa karşı birlik beraberlik içinde mücadele edilmesi çağrısında bulunan Firuz Bağlıkaya, şunları söyledi: “Sakın pes etmeyin! Biz her zaman mazlumun yanındayız, hakkı yenenin yanındayız. Bununla ilgili elimizden geleni yapmaya devam edeceğiz. İşinize, mesleğinize, çoluk çocuğunuzun rızkına sahip çıkın. Biz sizin yanınızdayız, hep de yanınızda olacağız.”
“HAC VE UMRE SEYAHATLERİNİN KALİTESİNİ TÜRSAB YÜKSELTTİ”
TÜRSAB Hac - Umre İhtisas Başkanı Mehmet Şevki Sonuç, toplantıda yaptığı konuşmada, TÜRSAB’ın 1989 yılında hac seyahatleri organizasyonuna dahil edilmesiyle bu alanda hizmet kalitesinin yükseldiğine işaret ederek şunları kaydetti: “TÜRSAB 50 yıllık bir çınar. 1989 yılında TÜRSAB’ın hac umre faaliyetleri başladı. O zaman da sektör tıkanmıştı. Diyanet İşleri Başkanlığı tek başına bu işi organize ederken tekelcilik söz konusuydu. Rekabet yoktu. Rekabet olmayınca da ‘nasıl olsa insanlar benimle hacca gelmek mecburiyetinde’ anlayışı sonucu hizmette kalite üretilemiyordu. TÜRSAB hac hizmetleri vermeye başlayınca hizmet kalitesi yükseldi, çünkü rekabet oluşmaya başladı. Kalite yükselince de umre seyahatleri yapılmaya başlandı. Seyahat acentaları bu işe dahil edilmemiş olsaydı belki de umre seyahatlerinin ulaştığı sayısal ve niteliksel seviye bu kadar olmayacaktı.”
TÜRSAB’IN AÇTIĞI DAVALAR SÜRÜYOR
2024- 2025 Yılı Acenta Umre Şartnamesi'nin Teminata İlişkin 4’üncü maddesinin (c) bendi ile Başkanlıkça sözleşme imzalamak isteyen seyahat acentalarına 15.10.2025 tarihine kadar geçerli olmak üzere 2 milyon Riyal tutarında banka teminat mektubu veya eşdeğer miktarda dövize karşılık gelen teminat mektubu sunma yükümlülüğü getirildi.
TÜRSAB’ın söz konusu düzenlemenin ve belirlenen fahiş miktarlı teminat hükmünün iptali maksadıyla yürütmenin durdurulması talepli olarak açtığı dava Danıştay 10. Daire Başkanlığı’nda görülmekte.
Toplantıda açılan davalar ve devam eden yasal süreçle ilgili bilgi veren TÜRSAB Hukuk Başmüşaviri Avukat İlker Ünsever, yaşanan sorunlara, 2022 Kasım ayındaki Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu’ndaki TÜRSAB temsilcisinin hac ve umre seyahatleri düzenleyen seyahat acentaları arasında yapılacak seçimle belirlenmesini öngören Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’ne dayanarak Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından TÜRSAB temsilcisinin seçimine ilişkin yapılan bir düzenlemenin yol açtığına dikkat çekti. Yönetmeliğin hukuka aykırı düzenlemelerle temsilciyi TÜRSAB’dan bağımsız hale getirdiğini kaydeden Ünsever, temsilciye tanınan inanılmaz yetkilerle bugünkü haksız ve hukuksuz uygulamaların önünün açıldığına işaret etti.
“Bu yönetmelikleri düzenlemelere göre belirlenen temsilci Dernekler Kanunu’na göre kaymakamlıklarla denetlenebilecek bir dernek adına Suudi Arabistan’da faaliyet göstererek kendisine ait olmayan yetki kullanmakta, akçeli işler yapmaktadır“ diyen Ünsever, “Biz buna karşı da 2023 yılının Haziran ayında bir dava açtık. Bu dava da devam ediyor. Bakanlıklararası Hac Kurulunda verilecek kararlarda temsilcinin bağımsız olmaması, verilen yetkiyle ilgili denetlenebilmesi, hesap verebilmesi gerektiğini dile getiriyoruz. Burada özellikle mali yükümlülüklerle ilgili mutlaka TÜRSAB’ın görüşünün olması lazım. Kuruldaki kararların da TÜRSAB’a aktarılması gerekir. Bugüne kadar biz Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu’nun bir tane kararını resmi yollarla alamadık. Diyanet İşleri Başkanlığı’na yazı yazıyoruz, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu’nun kararını gönderin diyoruz. ‘Temsilci’ye gönderildi’ şeklinde cevap geliyor. Sonra İhtisas Başkanlığımızın becerisi ile kararı alıyoruz ve davamızı böyle açıyoruz. Bu davamız da sürüyor, yürütmenin durdurulması ile ilgili talebimiz henüz cevaplanmadı” şeklinde konuştu.
“HAC İÇİN 10-15 YIL BEKLEYENİN HAKKI YENİYOR”
İlker Ünsever şöyle devam etti: “Son mesele gerçekten işin tuzu biberi olan bir mesele. Yazımızın bir yerinde yapılan yeni düzenlemede hacı adayının kuradan sonra vazgeçmesi halinde boşalan kontenjan mevzuata göre kuraya katılmışlar arasından karşılanır dedik, Bakanlıklararası Hac ve Umre Kurulu karar değiştirdi ve hiç kuraya katılmayanlardan da belirlenebileceğini açıkladı. Buna karşı da dava açtık. Kutsal bir vazifenin ifası ile ilgili böyle bir adaletsizlik olur mu? Hac seyahati için 10-15 yıl bekleyen birinin hakkı böylece yenilmiş oluyor.”
“AÇTIĞIMIZ DAVALARA MÜDAHİL OLUN”
Hac umre seyahati düzenleyen acentalardan istenen 2 milyon Riyal tutarındaki teminat konusuna da değinen Ünsever, “Teminat meselesi çıktı. Kırk yıllık hukukçuyum ben böyle bir şey görmedim. Teminat doğabilecek riske karşılık bu riski üstlenebilecek olan tarafların olası zararlarını peşinen korumak adına alınan bir bedele verilen isimdir. Zaten her imzalanan sözleşme ile ilgili bir teminat alıyorsun. Bunun adı ancak harç olabilir. Harç da kanunla konulabilir. Bu da kanun değil. Bu teminat konusu ile ilgili yürütmenin durdurulması yönündeki başvurumuzun incelenmesi aşamasındayız. Diyanet İşleri Başkanlığı’nın 30 günlük bir savunma süresinden sonra Danıştay 10. Dairesi bununla ilgili karar verecek. Açtığımız davalara her acentanın müdahil olarak katılma şansı var. Örnek bir dilekçe ile masrafsız bir şekilde acentalarımız bu davalara müdahil olabilirler” dedi.